Upload
others
View
14
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
ESERE DAİR
Kazım Mirşan'ı ilkin, elime 1970'lerde geçen, 1966 yılın.da neşrettiği "Türk Metriği" isimli eseri ile tanımıştım. Daha sonra, 1970 yılında, "Prototürkçe Yazıtlar" isimli eserini de bulabildim. 1983 yılında kendisi ile direkt temas imkanı bulduğum zaman 1973 yılında basılmış "Dechiffrierung der Protogriechischen Inschriften" ve 1978 yılında basılmış "Akınış Mekaniği, Altı Yar�q
·Tigin" isimli
eserlerinin varlığını öğrendim.
Beni Kazım Mirşan'a götüren Prototürkçe tabiri oldu. Milli bütünlüğümüzü yıkmayı amaç edinmiş çevrelerin Türk dil bütünlüğüne saldırdıklarını biliyor, Arapça ve Farsçası yoğun Doğu Anadolu'muzdaki bir lehçenin Türkçeden koparılıp müstakil bir dilmişçesine kabul ettirilmek istendiğine şahit oluyorduk. Bu ortak görüşle sohbet ettiğimiz K. Mirşan'a bazı anılarımı aktardım:
"1964 yılında Kars-Erzurum arasında tren yolculuğu yaparken Horasan'dan kompartımanımıza iki kişi bindiler. Aralarında yörede Kürtçe diye tesmiye edilen lehçe ile konuşuyorlardı. Birlikte yolculuk yaptığım edebiyat hocam kulağıma eğildi; Buralarda Arapça da konuşuluyor mu? dedi. Daha sonra, tam anlıyamıyorum ama bu şahıslar ya kavga etmişler veya kavga edecekler, ifadelerinde bizim tarafın (Türkistan aksanı) bozuk Arapçasından kelimeler geçiyor demişti."
"Lise son sınıfı okuduğumuz dönemdi. Edebiyat derslerinde arkadaşlarımdan Kürttürklerini hatırlıyorum. Bunlar halk edebiyatında geçen bazı kelimeleri farklı telaffuz ederlerdi. Divan edebiyatı dersine gelince, bizim lügatten manasını çıkardığımız Arapça ve Farsça kelimelerin bir kısmının yaklaşık anlamlarını, bu arkadaşlar aralarında kullandıkları aşiret Türkçesinden bulabiliyorlardı."
v
"1962 yılında Muş'tan Tatvan'a arazi kıymet takdirine komisyon üyesi olarak gitmiştik. Ben, yarduncım ve �avcı arkadaşım mahalli aşiret diİini bilmiyorduk. Ancak yerel bilirkişi olarak komisyona katılan yarduncun Türkoloji tahsili yapmıştı. Türkçenin geçirdiği tekamülü, lehçe ve şivelerine dair bazı kuralları biliyordu. Bazı harflerin zamanla düştüğünü veya ses değişikliğine uğradığını izah edebiliyordu. Orada bir ay kadar kalıp zaman zaman istimlak edilen tren güzergahının geçeceği köy evlerinde misafir edildik. Arkadaşımız bir hayli ilginç tesbitler yaptı. Bizim bilmediğimiz Türkçe ev eşyası isimleri buralarda kullanılıyordu. Onun aracılığıyla halkla çok rahat anlaşmaya başladık."
K. Mirşan'a anlattıklarımla, hissettiğim ve fakat tanımını yapamadığun bazı gerçekleri açıklamak istiyordum. Ona "Bana öyle geliyorki Anadolu Türk medeniyeti üzerine zaman zaman sis perdeleri gelmiş. Bu perdeler kendiliğinden aralanınca bilinenden çok eski devirlerde ben kendimi bu topraklarda görebiliyorum, ancak perdeyi kendi irademle aralıyamıyorum" demek isliyordum.
K. Mir şan 'dan, ilgi alanına giren ve yayın hazırlıklarını sürdürdüğü kitabına alacağını öğrendiğim şu açıklamaları dinledim:
"Yenisey yazılı taşları için düşürülen tarih gerçeğine uygun değildir. Bu yazılı abideler açıklandığı tarihten.asırlarca daha evveline aittir. Bunları ilk tesbit eden bilim adamları tarihlendirmeyi milattan çok öncelere götürmüş olmalarına rağmen, bu eserlerin Türklere ait olmalarının anlaşılmasından sonra, 19. asırda Türk dünyasına yöneltilen yıkıcı propaganda gereği olarak tarihlendirme M.S. 6-7. yüzyıla oturtulmuştur."
"Türklerin Anadolu'ya ilk gelişleri milattan çok evveline aittir. Türkler, Anadolu mediniyetinin ilk kurucularındandır. Araya gi;en Bizans, Fars ve Arap dönemleri Anadolu Türk medeniyet dönemleri arasında kesikliklere yol açmıştır."
Bu lügat çalışmasına K. Mirşan'ı yönelten, öyle sanıyorumki, başka nedenler de vardı. Bunların birisi çağunızın kültür savaşı çağı olduğundaki düşüncesi idi. Günümüzde kültürler birbirlerini yiye-
VI
rek besleniyorlardı. Adeta kültürler arası yaşama savaşı vardı. Birinin bitmesi gerekiyordu, diğerinin hayatta kalabilmesi için.
Günümüzde, basın "110 bin dolayında Türk'ün yaşadığı Fransa'da Türkçe yayına başlayan radyo, Ankara'dan dinlen11biliyor. Radyo, yayınlarında Türkleri Hıristiyan olmaya çağırıyor" tarzında haberler veriyordu.
Yine günümüzde basın "Türkçe dünyanın en çok konuşulan beşinci dili. 1 milyar 100 milyon Çince, 320 milyon İngilizce, 225 milyon lspanyolca, 220 milyon Hintçe'den sonra 160 milyon insan ana dili olarak Türkçeyi konuşuyor" demekteydi.
Sorun Müslüman Türklerin Fransa'da ne aradıkları ile Türkçenin neden hala modern bir gramerinin veya şanına uygun bir lügatının bulunamayışında düğümleniyordu.
Eserin yazarıile birleştiğimiz bir diğer husus ta, Atatürk'ün bizim konuyla ilgili bulduğumuz iki vecizesi idi.
Atatürk Anadolu'nun bilinenden çok eski bir Türk yurdu olduğuna işaret ederken; "Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik aşağı, bir Türk beşiğidir." diyor ve bi-_ linmesi gereken gerçeklerimizin yanında bilinenlerin yetmediğini anlatırken de "Büyük devletler kuran ecdadımız büyük ve şumullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır."
"Her şeyden evvel kendinizin dikkat ve itina ile seçeceğiniz vesikalara dayanınız. Bu vesikalar üzerinde yapacağınız tetkiklerde her şeyden ve herkesten evvel kendi insiyatifinizi ve milli süzgeçinizi kullanınız" diyorlardı.
Böylece hertürlü politika ve idoolojik yanlılığın dışında Atatürk'ün gösterdiği hedef doğrultusunda yola çıkıldı ve şimdilik
VII
bir başlangıç olduğu yazarı tarafından ifade edilen bu eser doğdu. Bu çalışmada tutulan bir yan var ise, bu yan gerçekten yana olma, ·memleket severlikten yana olma biçimiyle gelişmiştir.
OGUZ PALA
vııı
ÖN S ÖZ
Bir dilin bir dil ailesine mensup olup olmadığı, dilleri birbirleri ile mukayese etmek suretile neticeye ulaşan dil ilmi metodu ve bu elende elde olunan tecrübe (die vergleichendspi'echwissenscheftliche Methede und Erfehrung) ile belirlenebilmektedir. Kürtçenin Prototürkçe ailesine mensup olup olmadığı ve Kürtçeye "bir Türk dili" nazarı ile bakılıp bekılemıyecej!ını belir.lemek isteyen bu eserimizde:
70 adet Kürtçe sözün Prototürkçe kökenli olduğunu, 10 adet Kürtçe sözün, Türkçenin söz yapma kaidelerine göre teş
kil edilen sözler olduğunu, 40 adet Kürtçe sözün bilhassa Tetarcade var olan sözler oldu
ğunu ve 40 adet Kürtçe sözün Türkiye Türkçesinde bulunan sözler oldu-
ğunu teshil etmiş bulunmaktayız. Dij!er taraftan birçok Prototürkçe sözlerin Kürtler vasıtası ile Ara·pçaya geçmiş olma ihtimali de belirmektedir ve buna göre, pek çok Prototürkçe sözlerin Kürtler vasıtası ile Farsçaya geçmiş olması da mümk.ündür.
Kürtlerin Öııesyadaki yerleşim alanlarının hususiyeti onların bu elene d.ö.birinci binyılın birinci yarısında yerleştiklerini gösterebilecek mahiyettedir. Moğulistan Türk Tarih yazarlarının tarih haberlerinde de bu hususta pekçok ipuçları bulunmaktadır, ancak bunlara ikinci bir çalışmamızda dej!ineceA1z.
Ankara, Hlıziran 1983. KAzım MİRŞAN
IX
PROTOTÜRKÇE
Tabiatta her şey devamlı bir "değişim" halindedir ve buna göre, birbirinin aynisi olan iki taş bulamıyacağımız gibi, tam manasile aynı şekilde konuşan iki insan da bulmamız mümkün değildir. Ancak, bu sebepten dolayı, bu iki insanımızın aynı bir dili konuşmıyacağını her zaman söylememiz gerekmiyor: Dilleri birbirlerinden ayıran farkların derecelerini - her şey insanlığın karanlık geçmişinde olup bitmiş olduğundan - teshil edemiyorsak da, yeryüzünde pek çok diller ve dil aileleri bulunmaktadır ve biz, Türklerin (Tatarların, Qazaqların v.s.J mensup oldukları dil ailesinin, bu aile fertlerinin dillerinde bugün gördüğümüz farkların bulunmadığını kabul ettiğimiz bir çağda.ki diline "Prototürkçe" demekteyiz ki, bu ailede, yalnız Türkler değil, bugünkü dilleri Türkçe ile kıyaslanmıyaca.k kadar değişik diller de (mesela Bulgarca gibi) bulunmaktadır.
Eğer, YUL TUZ ve YIL TiZ (Protolürkçe) -yuldız (Tatarca) -yıldız (Türkçe) - culdız (QazaqçaJ - cıldız (Qırğızca) - ııltıı (Altay Kifi) - ııltır IÇuvaıçaJ - ıtelrk (Kürtçe) - ıtare (Farsça) -ılar (İngilizce) -Slem (Almanca) - ılella (Latince) -BBtron (Yunanca) - BBlre IFransızcaJ - reul (okunuıu rnı'll, İngllteredeki gaelic) - zvözda (RuıçaJ gibi, Prototürkçeyi Avrupaya da teşmil eden serilerden sarfınazar edersek, geride ÜE (yük hayvanı, "deve" demektir) - tüye (yükle!, "deve" demektir) -deve (ıynHmantlk ıözl) şeklinde bir seri kalır ki, aslında "ulaşılmak istenen gaye" bakımından bu iki sari arasında hiçbir fark yoktur: YIL TiZ (parlıyan şey) veya ÜE gibi bir autosemantik (kendi manBBını kendisi ifade eden) söz, autoeemantiklik şeklini heiıüz yitirmiyen cıldız veya tüye şekline çevrilmekte va nihayet, 8lltır veya deve tBklinde bir syneemantik (kendi manasını kendisi ifade edemiyen) ıöz (şekil ıözü) haline dönüşmektedir. Bu itibarla ııltı1-1ıllır-etelrk-elare-etar-Stem-elella-aıtron-BBlnı-nlul-
. 1
zviizda şeklindeki teferruat, dillerin tarihi gelişiminin ene esasları bakımından değil, fakat ağız Oehçe) teşekküllerinin etüdü bakımından önem kazanır. Ancak Prototürkçenin ilk önce lehçeler, sonra de diller helinde QOPl-ARIC ("fregmentesion") yaptığı ve bugünkü Türk dillerinde de ilk önce lehçeler doğacağı ve bunların de günün birinde birer dil haline geleceği söylenebHineceğinden, yukarıqii "değişim" diye belirttiğimiz konumuz OS-UC ("mekdn-zemıı.ıi�')· şartlarında düğümlenecektir ·ki, bu yolda araştırmalar yaparken şuıi�' !ara dikkat olunmalıdır: 1. Yabancı sözler:
Bir dildeki yabancı sözlerin tespit edilmesinin her zaman basit bir konu olmadığını belirtmek üzere şu misalleri gösterebiliriz.
·
Huihe ylzhe (Uygur tedevi-prektisiyeni), huihui laiyi (müslümen, yeni Uygur başhekim), huihui yiren (Uygur doktorlar) deyimlerine göre111, Çinliler Uygurlara hui demiş ve bu söz, oQ sözünün Çinlilerin söylüyebildiği şekli olmuş olmalı, çünkü Uygurlar kendilerine OQ demiş bulunuyorlar (YT, II Doğu 28).
Prototürkçe SANSAR (sensıyen -yeni sayılar halinde belirenşey) sözü metinlerde "conjugation" anlamında kullanılmaktadır ve Sanskritçeye aemııilra (değişmeler dünyası ve doAwnJer çarkı) şeklinde geçmiş bulunuyor.
D.Ö. 7000 yıllarına ait olması kuvvetle muhtemel olen, Sibir'deki Cırğeq yazıtında geçen BUDA sözünün de Prototürkçe olduğu, sözün Türkçe kökenli olmasına karşılık, Sanskritçede böyle bir kö-kenin bulunmamasından açıkça anlaşılmaktadır. ·
Başhekim (Chief Justice of the Supreme Court of Judiceture, Bengal) Sir Williem Jones 1783 yılında (bundan tem 200 yıl öncel) Londreden Kalkutte'ye leyin olununca hemen Sanskritçe öğfeılmiye beşler ve bu dildeki "ılsmi, ılsi, ılsti - benim, sensin, o, yeni �sf EM, ESİ EN, ESİ" laarifinin Latincede . "sum, ea, est"
1) P. Ratchnevıky, 1967, Hlılorlach-Termlnoloal.Cheı Wörlerbucb der YilanZelt, Medlzlnweoen. Abdemle-Verlq, Berlln. Sahife 32-33_.
2
ve Grekçede "eimi, ei (esi'den!), esti" şeklinde olduğunu hayretle müşahede eder. Bu alanda bir eser yazan Franz Bopp (1791-1863) da Sir William Jones ile ayni kanaatı paylaşır ve bu şekilde lndo-Cerrrien Dili (veya Dil Ailesi) kavramı da ortaya çıkar. Ancak bu "Cermenciler'' in dikkatlarından kaçan bir şey vardır: Prototürkçede ESİ EM (bak: pty, sah. 67) "benim" (1 am, leh bin, Tatarca "m'in min", Kürtçe "ez ım") demektir ve yukarıda sözü geçen Latince ve Grekçe tasrif bu Prototürkçe dilin izini taşımaktadır (bak: pg, sah. 62,63). Ayni izi Fince "m'ine olen, sine elet, se on, yani olen, olet, on" tasrifinde ·de görmekteyiz ve hatta Almanca "ich bin" ile Etrüskçe �Sİ BiN <bak: pty, sah. 88), Tuba Kiji'ce (veya Tuwa Kiji, Altayca!) "men bın" (Tatarca "m'in min") arasında da fazla bir fark yoktur. Cermencilerin ele aldıkları sözlerden "oi" (Eski İrlandaca, yani Keltçe) - ois (oi-0s, akkuzatifi o'in, Yunanca) sözü de Türkçe "qoy" (Tatarca, Altayca, "koyun") sözüne dayansa gerek ve bu sözü ille "ovis" (Latince) - "avih" (eski Hintçe) - "ewe" (İnglizce, "dişi koyun") sözlerine bağlamamız gerekli değildir. Ayrıca yukarıda ele aldığımız YILTiZ - sıltır, yani y - s değişikliğine göre, YITİ ("yedi") - ııeptem (Latince) , sapta (eski Hintçe) - seven (İnglizce) - Ç'i' (Çince) -seb'a (Fanıça) serisini de Prototürkçeye bağlamamız mümkün olabilmek� tedir. Bütün bunlara göre, başlangıçta Fransızlar, sonra Almanlar ve komünist Ruslar tarafından gösterilen bütün gayretlere rağmen:, ne ana dillerinin ve ne de ana vatanlarının varlııtı ispıit olunam·ıyan "Cermenler" dolayısile inde-Cermen tabiri hiçbir mana ifade etmemekte ve, Cermencenin Latinceden doğmuş olduıtunu kabul etsek bile, bu tabirin "inde-Avrupa" şeklindeki tefsiri de fazla bir şey söylememekte, böyle tabirlerin başına muhakkak surette_ "Tiirk" sözünü ilave etmemiz gerekli olmaktadır.
2. Onomatopoetic (ses taklitli) sözler:
Bu tip sözler birçok dillerde birbirlerine benziyecek şekilde meydana getirilmiş bulunuyorlar: Guguk (Türkçe) - kökkö veya kökkök (Tatarca) - kO.kO (Kürtçe) - cuckoo llnglizce) - coucou (Fransızca) - Kuckuck (Almanca).
3
3. Sözün ön-vokalinin kaybı:
ÖSÜ (pyt 73, ordu) - SÜ (YT, ordu); arağa (Tuwa, Xaqas, Şorl-arağı (Şor) - araqı (Talar, Başqurt) - araq (Qazaq, Qırğız) - raqı (Türk); OC -UR (AO, mezar) - gor (Kürtçe, mezar); AT-ONUT (YT) - lund (Kürtçe, sıkı, sağlam, kuvvetli v.s.).
4. Sözün sonuna vokal ilôvesi:
BUD (separasion, millet) - BUDA (separasion), KÖK (mavi) - köke (Moğulca, mavi), ER (er) - ere (Moğulca, koca), AY (ay) - uyax (Çuvaşça, ay), AL - ala (Çuvaşça, kol), AZ (subordine) - aza (Kürtçe, özgür), AW - AWA (absolut), sas (Çuvaşça, ses) - sasa (Çuvaşça, ses) , sar (Çuvaşça, SÜ) - sara (Çuvaşça, SÜ), TÜN - tüne (Moğulca, karanlık).
5. Ses değişimi: Yıla (Çuvaşça, köpek) - iT (köpek), tal (Tatarca, Türkçe) - lem
(Tatarca), saç (Türkçe) - çeç (Tatarca) - çaç (Qırğızça) - fllt (Qazaq) -süs (Çuvaş), qara (Türkçe) - xura (Çuvaşça), göz (Türkçe) -köz (Tatarca) -kus (Çuvaşça), KÖNI - kone (Kürtçe, eski), ÇÖL - çol (Kürtçe, çöll.
B. Mana seçimleri:
Normal olarak bir protodile ait bir sözkökü ve ondan tü�tilen sözler pek çok manalar ifade edebilmekte ve bu protodile mensup diller bu, tü rlü manalardan ancak bazılarını seçerek kullanmakıadırlar. Mesela QURI sözü "kuru, kara", QURUC halinde "problem", QURUC SUZ halinde "permanenl" manalarında kullanılabildiği halde, bu kökten türetilen Kürtçe qur sözünün "toprak" anlamında kullanıldığını görmekte ve Prototürkçedeki diğer mana imklinlarını Kürtçede görememekteyiz. Çuvaşçedeki pilek (yeni bilek) sözünün, "bilek" manasında olmayıp, "bel" manasında olması da ayni esasa dayanmaktadır. 7. Mana sapmaları:
Prototürkçede AZ sözü "subordine" (bir şeye nispet edilmesi gereken) manasında kullanılmıştır. Meselıı AZ NIZWAN "subordine
relalivite" ve AZ BUDUN "subordine millet-kolu" demektir. Bu sonuncu deyim elbette TÜRÜK BUDUN bakımından AZ BUDUN manasındadır, ancak AZ BUDUN bakımından ise bu deyim "TÜRÜK BUDUN içinde, fakat özgür millet-kolu" manasına gelecektir. İ şte Kürtçede, AZ köküne dayanan aza sözünün "özgür" anlamına gelmesi, Kürtlerin AZ BUDUN olduklarını gösteren delillerdendir.
Bu iddiamızı teyit eder.mahiyetle gözüken diğer bir Kürtçe söz de ez ("ben") sözüdür. Tatarlar az yerine ez de demektedirler. Uy-· gurlar ise at, fakat etim ("atım") diyorlar. Bu itibarla AZ BUDUN mensubu olan Kürtlerin "ben" yerine "ez" (yani AZ) demiş olmalarını yadırgamamamız gerekir.
Görüş açısı farkından doğan bu mana sapması dışında, bir sözün mana yerinin işgal edilmiş olması da mana sapmasına sebeb olabilmektedir. Mesela izlemek ("aramak") sözünün mana yeri Türkiye Türkçesinde aramak sözü ile işgal edilmiştir. Bu itibarla "televizion izlemek" sözünden kimse "televizion aramak" manasını çıkartmıyor ve bu deyim "televizion seyretmek" manasında kullanılmak isteniyor.
Mal bajına, don (yani yon) bajına lurğan (Altayca, "pek çok hayvan sürülerini ve halkları idare eden") cümlesinden de anlaşılacağı gibi, Arapça mal ("varlık") sözü Türkçede "hayvanlar, hayvan . sürüsü" manasında da kullanılmaktadır. Ayni şeyi Latincede de görmekteyiz: pecünia ("varlık") ve pecus ("hayvan").
8. Uzoğa vurma:
Prolotürkçe, Prototürklerin yaşadıkları mıntıkanın çok uzaklarında yaşıyan bazı milletlerin dillerindeki birçok sözlerde, UZAQ URMIŞ (uzağa tesir etmiş) halde de gözükmektedir. Bu milletlerden en ilginci, Prototürkler le bir ilişkilerinin bulunmuş olması öngörülemiyecek olan, Araplardır: BAQA-beka, BUY AN -beyan, BADIL -battal, SETİREK - setir, SEVIKLIG - sevk (edilmiş), SIDIC - sıdk, SUDUR - sudur (ve sadr!), QUA - kua (kuvvet), QUWAC - kuvvet, UMU C-ümit.
5
Prototürkçenin Sanskritçeye tesiri ise, çok kerre kimin kime tesir etmiş olduğu belirlenemiyecek şekilde çok yönlü ve karışıktır: BUDA - Buddhe, BODI - bodhi, SA.NSAR · semsiire, AWA-TAN. SAQA -evetemseke, BODl-SATAW · bodhiseıtve, PARAMIT ·piiremifa, BODI-Çİ.T - bodhicitte, JN-ITIRA ÇAL· indre-jele, WACIR · vejre, NI-IRWAN - nirviine, SUD UR· sütre, BUYAN - punye, WAYNIQI · veiney ike, ÇANTIRA BUDI · candrebuddhi?, SAMANTA BADIRI - samentebhedre, PIRA-TIDYA-ASAN-BUD-PAD · pre!İtya-· . semutpiide, Y AM-A - (veye YAMA) - RAÇA - yeme-raje, v.s., v .s. Bu · sözlerin Sanskritçe şekillerinin manaları, onların geçtiği türlü metinler kerşıleştırılmek suretile, t e ori k olarak bulunmuşlardır. An· cek, Türkçe metinlerde bu Sanskritçe manalar kullanıldığı tekdirde cümleler umumiyet le mene vermemekte, buna karşılık bunların Türkçe şekilleri ile metne ve modern fizik kevremlerme uygun me� neler elde olunmaktadır.
Prototürkçe kökenli Farsça sözler için şu misaller verilebilir: ALASIZ ("karaktersiz") - elAyiş (yalancı süs ve debdebe), ALQATMIŞ ("reletiv, bir başlığa nispet edilmiş halde") · elade ("bulaşık, bulaşmış olen"), ANT· eni ("yemin"), AN· An ("güzellik, elım"), AS ·Ase ("gibi, benzer"), ASPAN - esüınen (Teterce "esmen"), AŞ • eşem ("içen, içici"), ATAS • eteş, AZ ("subordine") · azade ("serbest, hür"), ez ("-den"), ebruy (Ta terce)· abıru ("şeref, şen, kıymet"), BATIR - bahadır, BIRKERÜ - beraber, ÇYM ·çimen, QAN ·hun ("kan"), KÖDÜG • kAkiil (Tatarca "ködre"), KÖNI ·köhne, QUT ·baht, SER· GÜRÜ ("to respect, to represent") · sergerde ("beşken, reis"), Si'rl ("hükümran, nüfuzlu")· sitayiş, UMAMAQ ("konsept") - humeyun ("sultene mahsus, şahane"), UMUC ·ümit, YAZTIN • yezden ("Al· leh"), Yi'TI - seb'e ("yedi").
·
9. Zamanafımı:
Prototürkçenin ilk şekli tek heceli bir dildir. Bu.ilk şekildeki sözler, konsonant illlveleri, ses de�şimleri ve söz bitleşmeleri gibi wıuller le zemenle değişikliklere uğremışler se de, bazı sözlerin en eski şekilleri ile de kullenılebildiğini görmekteyiz. Bu şekilde zemen aşı-
6
mıne uğramış sözler için en giizel örnek, ATSAN tarafından kullanılen QO-f!. s��üdür (bek: AT 10,48). "Üwc" yazıtına göre (pty 65), bu sözdeki U. UE sözündeki Ü'dir ve "yük" demektir. Fakat ATSAN. neden QOW-YÜK demiyor da QO-Ü diyor? Bu gibi zamanaşımına uğramış sözler, ilk bakışta "ecnebi söz" intibamı vermektedir. Mesela BT�Ö'de kullanılan A, AW, AWA-ATI, AMITA, BAYA, ÇIM-81:-JJ?-WIP, ÇKIR, Dİ-YAN, QAO-ÇAO, NIMA-UU, OM, LIN-XUA, SITI, SADU-SADU. Si, SIM-ARTA. SWA-XA. ŞI, TÜÜ, WAÇIR gibL
ııı. Söz Hazinesi; İngilizcenin (bak: pg, sah. 14!) ve 1930 yılı Türkçesinin ancak
% 30'u anadil sözüdür. URQUN-SELENE yazıtlarında ecnebi sözler bulunduğunu söylemek mümkün değil se bile, Dede Korkut kitabındaki kavramlardan % 86'sının Türkçe, % U'inin Arapça ve % 3'ünün Farsça olacağını tahmin edebiliriz. lngilizcedeki Roman asıllı (Latince, Fransızca, ltalyanca, lspanyolca) sözlerin % 54 civarında olmasına karşılık, 1930 yılı Türkçesindeki Arapça ve Farsça sözlerin yekılnü bu civardadır. Buna göre bir dildeki anadil sözlerinin. o dilin söz hazinesinin % 20'sini teşkil etmesinin yeterli olacağını söylüyeblliriz.
KÜR'ITÜRKÇESİ
Bu on nokta, ayni bir Prototürkçeye dayanan bugünkü dillerin neden birbirlerinden ferklı olduklarını, kısmen de olsa izah edebilmektedir. Konumuz olan Kürtçeye gelince, hurda şunları belirtmeleyiz.
Türklerin, Gaelic (Geel 'ce) konuşan Scolsman'lar (Scots Gaelic!, bak: ayt, sah. 169-170), lsviçrenin Landquart ve Plessur vadileri ve mücavir mıntıkalarında yeşıyen ve rhiito-roman'ca konuşan lsviçre OQ'ları (bak: pyt 80, 43-44, pg 31), Fince, Macarca, Moğulca gibi pek çok "uzekten akrabeları" ve Muğlaca, Tatarca gibi, İstanbulluların kolay-kolay enlıyamadıi!ı pek çok lehçeleri bulunmaktadır. Ne "scottish" gibi çok uzak akraba, ne Moğulca gibi "en yakın komşu-' nun dili" ve ne de Muğlece gibi "yakın ekraba" olmıyen Kürtçenin Türk dilleri aresındeki yerini ise şu şekilde belirtebiliriz:
7
8
ı.' Kürtçe, Türkçe gibi, kuvvetli bir şekilde Prototürkçe kökene dayanan bir dildir fbak: Cet. t ve ekli sözliikJ.
2. · Kürtçe, Türkçenin söz yapma usullerine göre, Türkçede bulunmıyan sözler yapabilmiştir. Kon lkıldan yapılmış çadır), "konmak" sözünden türetilmiştir; bertil ("rüşvet"), yani b'iritil (verilen şeyı; eriş ("saldırı, hücum"ı, yani "erişme işlemi"; çıkO "şu sebeb le ki" manasında, sebeb belirtmek için kullanılan ke
limeı. yani çığu !Tatarca, "çıkış"ı; qelew !"şişman, semiz"), ya-ni kalın; gelek '"kalabalık, çok, çok miktarda"!, yani "gelen şeylerin hepsi"; ga l"öküz"ı, yani ögiz itatarcal, ÖGÜÇ .lbak: pg 27 ı; dev 1"ağız"ı, yani "diye" 'konuşan yerı; çıkrım <yere çakılan, veya dikilen ve dik duran herhangi bir şey J, yani "çıkık duran şey"; kalcuç '"çekiç"J, yani "çivi çakan şey", "qaqqıç"; sıkır 1suyun akış yönünü değiştirmek için yapılan bent), yani "suyu kıran şey", "köreltme".
3. · Kürtçede, Türkiye dışındaki Türk lehçelerinden sözler bulunuyor: Mi'n !Tatarca "ben"J - mm !Kürtçe "ben"J; bılbd !Tatarca "bübbül"J - bılbıl <Kürtçe "bü l�ül"J; bazıp' ITat. "pazar, değer"J - hazar IKürtçe "pazar"J; beren ITatarca "kuzu, küçük koyun") - berıİn <Kürtçe "koç"J - berx !Kürtçe "kuzu"); puçıq !Tatarca "sivri uçlu olmıyan, yassı, buçuk") -pıçOk, bıÇük 'Kürtçe "küçük"ı; cüp !Tatarca, "çift sayı"J - cot <Kürtçe "çift"ı; taq !Tatarca "tek sayı"ı - taq <Kürtçe "tek sayı"J; şırpı ITa tarca, "kibrit", ayrıca "kıymık, diken" ı - çırpı ITürkçeJ - çırpi 'Kürtçe, yere dikilerek üzerine üzüm ağacının dalları bırakılan "çubuk"J; çaq 'Tatarca "zaman, çağ"J - çajl ITürkçeJ - çax !Kürtçe "zaman, vakit"ı; cay ITatarca "tertip, punt, yer, yerine göre hareket") -cf veya cıh IKürtçe "yer, mekıın"J; cıyın (Tatarca "toplantı, topluluk, hepsi"J -cıvfn !Kürtçe "toplanmak, biraraya gelmek"I; ti'rgew <Tatarca "azarlama, kötüleme") - deiew !Kürtçe "yalaıf'J; tire ITatarca "çevre") -<lerve (Kürtçe "çevre"J; dew <Tatarca "dev"J - dew !Kürtçe "dev"J; tuman
<Tatarca "duman"! - dü, düman <Kürtçe "duman"); qonıç <Tatarca, çizmenin üst kısım derisi) - xurc !Kürtçe, hurç); xatın
(Tatarca "kadın"! xatün <Kürtçe "itibarlı kıı-
dm"); qumar (Tatarca, Türkçe) - qumar, xumar (Kürtçe "kumar"); üzengi (Tatarca, Türkçe) - zengi (Kürtçe "üzengi"); baldız (Tatarca, Türkçe) - balhlz (Kürtçe "baldız"); cabıştıru (Tatarca "yapıştırma") - cebırandın (Kürtçe "yapıştırma"); cır !Tatarca "şarkı") - qir !Kürtçe "bağırma, bağırtı"); qabıq (Tatarca "kabuk") - qalık !Kürtçe "kabuk"); qıraw (Tatarca "kırağı") - qır !Kürtçe "kırağı"l; qulaw !Tatarca "devrilme") - qulıbin (Kürtçe "devrilme"); qorqu !Tatarca "korkma") - qurıfin !Kürtçe "çok korkma"); qeni !Tatarca "hani") - kani! (Kürtçe "hani"); kim (Tatarca "eksik") - kl!m !Kürtçe "eksik"); qaya !Tatarca "nerde?'\) - kija !Kürtçe "hangisi?"); qırınu (Tatarca "traş olma") - kurbiln !Kürtçe "tıraş olma, kırkılma"); ma !Uygurca "mı?") - ma (Kürtçe "mı?"); pisi !Tatarca "kedi") - mışıq IQırğızca "kedi") - pısik (Kürtçe "kedi"); süyünü !Tatarca "sevinme") - tabiin (Kürtçe "sevinme"); lamaq !Tatarca "yemek") - tamkırın (Kürtçe "yemeğin tadına bakmak"); taza (Tatarca "sL'ıhatlı, sağlam, temiz, taze") - laze (Kürtçe "iyi, kaliteli, taze"); di'yü (Tatarca "deme") 'deykırın (Kürtçe "deme"); çit \Tatarca "kenar, dış kısım, etrar•ı - çit (Kürtçe "kışın çadırların dışına dikilen çubuklar; kalıp basılarak renklendirilen elbiseler"); xan (Tatarca "han") - xan (Kürtçe "han"); babay (Tatarca "dede") - bapir (Kürtçe "dede"); çi'rik (Tatarca "çeyrek") -çarik (Kürtçe "çeyrek").
4.l Kürtçedeki. Türkiye Türkçesinde bulunan veya Türkiye Türkçesinden alınan sözler: Baba - bav, bab; baldız-balhlz; bey -beg; boz-boz (maviye çalan beyaz); ciğer-i:eğer; çek.iç-çakılç; çarık-çarox: çeşme-çeşme; çetin-çelın; dost-dost; döşek-dotek; dürüst-durust; düz-dılz; yiğit-egit; yem�m; yedek.frdek; güreş gulaş; gür-gur; hamur-hevlr; ozan-hozan; hanım-xanım; kumar-xumar; kapı-qapi; kaz-qaz; kir-qırtj; kul-qill; kum-qilm; kepek-kepek; keklik-kew; pak-paqıj, ve pak; kalın-kalınd; kör -kor; pişmek-pıjin; sağ-sax; saray-sara veya sera; sürgün -sorgum; söz-saz; yel-pt11; yaya-peye; pis-pis; heybe-hegbe; döşek-doşek; hüner-huner; hünerli-hunermend.
9
Kürtlerin bugün meskıln oldukları mıntıka, tarihi Mezapotamya steplerinin doğusunu sınıdıyan ve Buşir-Şiraz cephesinden Erzunıma kadar uzanan o r m a n ş e r i d i d i r. Yani Kürtler tarihi Aı;sur ve Babilonya ile Medya arasına sıkışarak bu ikisi arasında bir tampon bölge ş e r i d i teşkil etmektedirler. Bu ise bize Kürt hicretinin, Assur ve Babil Devletlerinin v a r o 1 d u ğ u çağlara, yani Dareios !'in tahta geçiş yılı olan:d.ö. 522'den öncelerine ait olması gerektiğini gösterir. Herodotus ve Moğulstan Türk tarih yazarlarının eserleri dışında bu hususta bize bilgi verebilecek hiçbir eser de yoktur. Ancak konumuz tarih olmadığından, hurda biz şunu belirtmek le yetinmeliyiz.
Med devleti çağında lbak: ayt 114) ve h!lrhalde d!lha sonraları da, Türklerden ayrılmış olan Kürtlerin dilleri gün geçtikçe Türkçeden farklılaşmış ve ayrıca, Arapça ve Farsçanın tesiri altında kalmak suretile de, yabancılaşmıştır. Buna rağmen Kürtler, Türk adet ve an 'anelerine daima sadık kaldıklarından, assimile olmamışlar ve kendilerinden çok daha sonraları göç ederek gelen müslüman Türkler le kucaklaşabilmişlerdir. Ayrıca şunu da belirtmeleyiz: Kürtler yalnız Acem ve Arapçadan kelime almamışlar, ayni zamanda bu dillere de pek çok söz vermişlerdir ("uzağa vurma" başlığına bakınız!). Sanskritçede bol-bol miişahade ettiğimiz Türkçe kökenli sözlerin de Kürtler, veya onlar gibi diğer bir Türk boyu aracılığı ile Sanskritçeye geçmiş olması gerekir. Nitekim Herat, Kelat, Kerman ve Bender şehirleri mıntıkasında da Kürt kolonilerine rastlanılmaktadlİ' lbak: Dr. Ş.M.Sekban, Kürt Sorunu, Menteş Basımevi 1970).
10
Gel. 1. Kürttürkçesi ile ilitldli bazı Prulotürkçe sözler
AB- ap. AG IR -gıran, gırtın. ALAYA • alüde. ALTUN -altün. AN - an.
AN-an. ANÇA - ınca, ıncaku,
ıncakunı!. ASPAN, ASQAN - asman. ASRA -asa. _ AŞ -aşı!f, aşbün, aşt. ATAS-ateş. AT-ONUT-tund. AW -awa, ava, vaji.
AZ -aza, azad. BARDAG ÇAN -bar, hare. BASA-bas B'iL-bel.
BİLÜ � bilimet , bilek, biju. BYRiGERÜ - her. BOŞ-boş. BUQA - boxe. BULUN ve bulun -Mlan. BUN-bün. BUY- bı!j. BUY AN -beyan. BUZ -bezok; b12in, bezi; bi.
ÇERİG -çarek.
çi - çün, çüyın. Ç1M -çim. ÇÖL- çol. EDİL -edılin. IL- ı!l. EM -em, mer, mir. ERİN-ern. QIR -kırawe, kırç, kırdın. QI Z -kız, kıze.
KÖL-gol. KÖNİ-kone. QULAÇ - gulıbandi. QUN -kun, gun. QUNÇUY -guncayışt, guncan,
guncı!, xuncan, xuncı!, xundi, gunagün.
QURI-qur. QUT-kut.
KÜÇİG -küçık. NIQI -nık, nıqe. OG-UR -gor. \Bak: OOI) OciUR -oğır. SAB - şı!wr, şı!wırin. SAŞIM - şaşbün, şaş, Şt'lwan,
şı!wandin, Şt'lwl.
SOBIQ -şebıkin. .
SUU-sü. UMAMAQ -hum�.
11
Kürttürkçesi ile ilişkili bazı Prolotürkçe sözler için
PROTOTÜRKÇESÖZLÜK
AB 11 Üstüne düşme, üstte bulunma, koruma v.s. şek.illerinde '.'üstünlük" gösteren, kuvvetlendirici ön-ek. Mesela: 21 ABINCU ıetş 2741, yani AB-INCU, üstüne yüklenme, abınma, çarpışma lcollisionl. J) Tatarca abruy, yani AB-URUY, otorite, perestij; reputasion 41 Tatarca abay, dikkat. Sl Kırğızca aba, amca: bir kimsenin babası yaşındaki ihtiyarlara yaptığı hitap şekli. 61 Kırğızca abalqı, evvelki. 71 Tatarca abalaw, köpeklerin havlıyarak atılmaları; kızgınlıkla atılma. al Tatarca abzar, hayvanlar için barınak. 91 Tatarca abzıy, münevver. 101 Tatarca abıy, büyük kardeş, ahi. 11 ı Tatarca abalandıru, herhalde AB-ALINDIRU, yoldan çıkartma. başka yola sevketme, baştan çıkartma. 121 Kürtçe ap, amca. yani Kırğızca aba.
ACIR 1 l dümdüz hattan sapan i !Rl. kancalanan IIRCAQ l, güç kazanan lırbal ataletlAC. AC!Ll, yani "gravitasional kitle" veya "SEÇE lgeodezikl kitle". Buna karşılık ACiL TAŞ "atıl kitle" (inertial massl'dir.
Newton'un hareket kanunununa göre: QUA ıkuvvetl = ACiL ÖSEUK lalı! kitle) x çiü lyük tacilil'dir.
Burdaki ACiL ÖSELİK tacillenen cismin karakteristik bir sabitesidir. Diğer taraftan, eğer tacillendiren lruwet AT-ASIC lgravitasionl ise:
QUA = ACIR ÖSE UK lgravitasional kitle) x (gravitaııion alanının interu.etesil eder. Bu değizlikteki ACIR ö.5ELİK de cismin karakte-
. .. ACIR ö.5ELİK ristik bir sabitesidir. Bu iki deği.zlikıen ÇI U =
C Ö . ıgra-
A iL SELiK vitasion alanının intenzitesil elde olunur. Bu değizliğe ve tecrübelere göre herhangi bir cismin atıl ve gravitasional kitlelerinin bü-tün cisimler için orantılı olduğu atfolunabilmektedir.
· ADINLARQA YUMQI Ü LEM İŞ ACIR BUYANLARIMIZ KÜÇİN
TE letş 220), metabolizmalar (değişimler) integrasionuna mahsus olarak dağıtılmış olan geodezik-gravite manifestasionları kapasitesinde (gücündel; ACIR ULUC BUSAT BAÇAC KÜN ittzl, hızlanmış lenhanced, BAÇAC) kondenzasion (BUSAT) halinde, ışığın beraber
13
değişen geodezik-gravitesi (covariant geodesic gravity of light in enhanced condensation), ki bu Planet X'a verilen isimdir. 2) Kürtçe gıran (yani, ağıran), ağır olan her hangi bir şey; değerli, pahalı şey; balyoz. 3)Kürlçe gırtın (yani, ağırtın), almak, tutmak, tevkif etmek, yakalamak, içinden çıkartmak, angaje olmak, v.s.
·
Einstein ASANQI'nın (gravitasionun) dört dimenzionlu mekıln�aman eğriliğinden doğan fizikal tesir olduğunu kabul etmektedir. işte ACIR sözündeki -IR böyle bir oluşumun ifadesi için kullanılmaktadır. Nitekim Kürtçe gı:rov (yani, ağıru, "iplik yumağı") ve gırover (belki ağıiuwır, "yuvarlak") Einstain'in "eğrilik" veya "modifikasion" dediği kavramı ifade edebilmektedir.
ALAYA 1) Karakteristik; ALA YA Vi'T-Y AN (etş 200), karakteristik değişim (YAN, change) konisi (Vi'T, cone), ki "karakteristik sıfır -konisi " demektir. 2) Kürtçe elOde, alışılagelmiş, beraber gelişmiş.
ALTUN 1) Differensial; AL TUN T0İLGEN (BTYÖ 15), differensial geometri; ALTUNLIC LIN-XUA (ett 200), differenliable manifold. 2) Halkın selalıiyetini haiz kimse; BU AL TuN ON-UYUL UÇ BU, EL BU, ES BU ESİD (pty 65), işbu selahiyetlin ON-UYUL. lideridir, halkım namına söylüyeceklerimi dinle! M EN AL TUN QIRQQA KİRDIM (pty 71), halkın sela.hiyetini haiz olan ben 40'a girdim. 3) Bir hükümdarın, kendisini temsil etmiye yetkisi olan bir kimseye verdiği altından mamul nişan (belge); ALTUNLIC KESİG (ply 71), alim madalya; QANQA BARIWIMA �R-ERDİMIM ÜÇÜN ALIPPUN AL TUN KÜMÜSİG (pty 74), Hana varınca, almış bulunmaktayım, erdemim için altın gümüşü ("selAhiyet fermanını" demektir!). 4) Altın. TABICAÇ QACANTA YSIYİ YLlKİ !<ELTİ, BİR TÜMEN ACI ALTUN-KÜMİŞ KERGEKSIZ �LÜRTİ (YT, I Küzey 12), Çin hanından halk-temsilcisi geldi, 10.000 kişinin ordinansına (yani, mezara gömülürken yanına konulması gereken altın ve gümüş miktarına) yetecek kadar altın ve gümüşü lüzumsuz derecede çok gelirdi. 5) Kürtçe alttln, altın.
AN 1) Bir şeyi hatırlama; AN EL (pg 125), halkın kendisini andığı (şekli madalyonda tasfir edilmiş olan!) şey, yani Athena; AN ESiKİM (pg 46), halkın kendisini anmasına mazhar olmuş şeyin (yani,
14
kişinin) ruhu, ki "melek" demektir; AN, AN-OM, Sümerce "Allah". 2) Onun üzeri, o, İng. "on'', "on it". An üçün (Kırğızca), o sebeble; ANIN TIKISINTE NOM ÜNI (etı 204), onun dik.isinde (ona dik olarak) kanun çağırışımı ... ANI TUTA-UTMIŞLAR (etı 134), onun üzerinde hakimiyet tesis etmiş olanlar, onu hakimiyet altına alanlar. 3) Kırğızca andllk, uygun düşme, şans. 4) Kürtçe an,· letafet, cazibe, lngl. grece. 5) lso, müsavi; AGLANÇIC SANSAR (elş 86), müsavi (ANÇIC) ataletli (ACiL) konyugesion (SAN, SAR).
AN 1) Hissetme ve düşünme sistemi, akıl, intelligence. ANSIZ ÖKÜŞ ULUŞLAR (etı 72), akılsız olarak belirgin populasionler. 2) O; ANA UQŞAZUN (etş 166), ona benzesin. 3) Zaman tespiti; AN TUYUS (pty 99), tarih (date). 4) Kürtçe an, en (moment); yer, tarih ve özel aktiviteyi belirten ek, mesela. kepran (kepr-en) gibi.
ANÇA 1) Anca (o şekilde , o derece iyi v.s.). ANI üi;:üN ILIG ANÇA TUTMlS (YT, § 1), onun için halkını o derece iyi yönetmiş; ÖZI ANÇA KERGEK BOLMIS (YT, § 1), kendisi bu şekilde gerekli olmuş; ANÇA TIP (YT, § 3), böyle diyerek; ença zor tögil (ts, o keder büyük değil); ança iimöıı (qs), pek o kader de (çok, büyük, iyi v.s.) değil; ançe-mınça (qs), ıöyle-böyle, yani "az". 2) ANÇAP (ÖBB, § B), neticede. 3) Kürtçe mca, ıncaku, ınca.kunA, ondan sonra, o halde, o tekdirde, o zaman.
ASPAN veye ASQAN 1) Protobulgerca "esüman". 2) Kürtçe asman, Tatarca asman, 11asüman".
ASRA t) Hükmündeki; ANUNTUMUZ SIZINE ASRA, Kll'İÜLIN YÜKÜNGELI, ALIN AMTI UMUC-INAC, ALQUNuN BARÇA YÜKÜNÇİN (elş 36), hatırlama konumuz olen CenebımıZ hükmündeki univerzumun her türlü obligesionunu oluşturan UMUC -INAC'ı (referans sistemini) ele alırsak KôNÜL'ün (gönülün, de· vemlı değişken hallerin, proposition'lerın, seçilmiş hallerin) de oblige olduğu meydana çıkar. Burde "Hatırlama Konumuz olen Cenahımız" şeklinde ifade edilen "Allah" kavramını YOLUC Ti'GIN "Eden-Yaradan olarak dua etiğimiz tahayyül" şeklinde ifa.de ediyor (YT, § 3). 2) Kürtçe aBB, gelenek, tarz, yol. 3) Asaba,
15
varis (Tatarca); yüce, yüksek (Kırğızca); bayrak (Kırğızca); aq asaba, qızıl tuu, ayğaylağan ulun çuu; kök asaba, qızıl tuu, kök canğırğan uluu çuu (Kırğızca), ak bayrak, kızıl bandıra, - ve bağırışan ulu gürültü; gök bayrak, kızıl bandıra, - ve gök gürleten ulu gürültü .
AŞ 1) Takviye; TUTA-YİGÜ AŞ (elş 76), işe koşma hali takviyesi, yani "kinetik enerji". 2) Gübre; aşlama kirtil (Tatarca), gübre sokma, gübreleme. 3)Elektromagnetik enerji; KÜZEÇ, KÜZEDİP SIMASAR, AŞ B0İRDEÇİ 'iDiŞ OL (elş 302), konvulzion, konvulzion hacmine sağmaması halinde, elektromagnetik enerji veren bir induksiondur; AŞTANIQ OBIT Sl,JWLARI (etş 202), madde konsentrasionunun (OBIT) energetik (AŞT ANIQ) elektromagnetik radiasionları (SUWLARil. 4) Aşma. YOLÇI-Y°İRÇİ AŞUÇA Y'iME (etş 72), "yolcuların rehber vasıtası ile yol aşması" hesabına göre ise. 5) Gıda, yemek. 6) Çorba, birinci yemek; itli aş (Tatarca), etli çorba. 7) Ölüler için (Kırğızlarda ölümden bir yıl sonra) verilen yemek ziyafeti (bak, ayt, sah. 95); atasına aş herdi (Kırğızca), atasına ölüm hatırası yemeği verdi. B) Geçme, üstün olma; erden aşmaq bar, elden aşmq coq ( Kırğızca), erden üstün olunabilir, fakat halktan üstün olunamaz. 9) Kürtçe aşl!f, toprağı çapalama işi, yani aşlama kirlü'nün diğer bir tatbikat şekli. 10) Kürtçe aşbQn veya aşt, barışma, uzlaşma.
ATAS l)Aleş; TABIGAÇ, OGUZ, QITAN, BU ÜÇEGÜ QABlSIR QALTAÇI BİZ, ÖZ -İÇİ ATASIN TUTMIS TEG BİZ (BAU), Çin, Oğuz ve QIT AN, bu üçü ile kapışmış olacağız ,-kendimize ait olan
ateşi (aptalcasına!) kendimiz tutmuş gibi olacağız! 2) Kürtçe ateş, ateş.
AT-OİİİUT 1) Kahraman. Protogrekçede bu deyimin bir paralelini görmekteyiz, AT-OİİİUTUNUT (pg 9). Ancak bu deyim "erkeğin namını muvaffak eden", yani "eş" anlamında kullanılmaktadır. 2) Horasan halkı (ayt 96). (]iJRE BIİİİA BAŞI'nın OQ-ONULIG AT-UQUZ 'iLİM (asker olarak muvaffakiyet gösteren namdar halkım) dediği halkın AT-ONUT'lar olması muhtemeldir. Nitekim Herakles'in isimlerinden biri de ONUT EZISiNiSIS'dir (Pg 17,,
16
"Muvaffakiyetleri ile mukaddesleşen") ve, ONRE BıiiiA BAŞI'nın işaret etliği yerden yolculuğuna başlıyen Herakles'in (ayt, sah. 74-75'e bakınız!) isminde ayni bir ONUT sözünün bulunması bir tesadüf eseri _olmasa gerek. Herodotus'a göre ise (Herodotus IIl/117) AT -ONUT'ların A k e s (bugünkü Heri-Rud) ırmağı mıntıkasında yaşamış olmaları muhtemeldir. Bu ırmak adı ise rdil-Oral Alpağutlarınıı;ı, memleketindeki AQ-T)'RMIL veya AQ iT YRIM YL (bugünkü �q-Idil) adı ile aynı anlamda anlaşılabilmekte ve buna göre AT-ONUT'ların anavatanları hakkında bir fikir söyleme imkanı belirmektedir. Öı'iiRE BiiiİA BAŞI'nın Hazar denizinin gündoğsuk sahillerindeki ÜÇ-AT OCULUK TÜRÜK BUDUN'a TATAR B0İRİLE OQ-AT (Tatarlara tabi OQ-AT'lar) da demesi bu fikri teyit eder mahiyettedir. 3) Kürtçe tund, sıkı, sağlam, kuvvetli, şiddetli, sert, yavuz, öfkeli, hızlı.
AW 1) absolut (çözülerek ayrılmış halde, dünya tarihi geliştirecek şekilde), müterakki (progressive); AWA QAWSAYU KÜSEDZÜN (eto 226), müterakki olarak ilerlemek suretile küsme ("gage" demektir) yapsın, it will be gaged progressive (absolute) advanced .. 2) AWRILU halinde "bulunduğu yerden çıkarak ayrılma", Almanca "absondern", evrilme; QOYUWAQI QUNÇUYUMCA AWRILIWIM APAMA (pty 73), ebedi istirahatgıihıma konularak evrilişim Allahıma. 3) AWA halinde, devrilme, çevrilme, dönme; ALTMIŞ YASIM AWA (pty 69), altmış yaşıma dönünce; yük awdı (Tatarca), yük devrildi. 4) Kürtçe vaji, ters çevrilmiş, tersine döndürülmüş, makıls şey. Deyim AWA-ÖCI şeklinden türemiş olabilir. 5) Kürtçe awa, tarz, biçim, yöntem; 6)Kürtçe ava, bayındır ("hareb"ın karşıtı!).
AZ 1) subordine (madun), bağımlı; AZ NIZWAN (etı <JO). subordine relaLivite; UÇICANIC BAY QILTI, AZIC ÜKÜŞ QILTI (YT, §4), liderleri zengin kıldı, subordineleri kesif kıldı. 2) Az. AZ-U, BU SABIMDA 'iGID BAR CU (YT), ez olsa da, bu nasihatlarımda terbiyevi yönler var. 3) Kürtçe aza veye azad, özgür, serbest.
BARDA(;çAN veya BARTA(;çAN 1) Mahiyet, lng. Property (etı 150, 134), bak: BOLMAQTAQI BARTACÇAN, fizikal mahiyet. 2) Kürtçe bar, durum, kabiliyet. Kürtçe bere, konu.
17
BASA 1) Demekki, raci olarak; ANTA BASA (et, 134), buna binaen; BASA TUTUP (BTYÖ 30), bu sebebe raci olarak; bulay i'.yln la-basa (Tümenlikçe), böyle imiş, demekki. 2) Kürtçe bas, zikr, hikAye.
B"iL 1) lng. Commonwealth (umum varlığı, halklar refahı, devlet), bir şeyin mensup olduğu dünya, Latince riignum, Almanca Reich, Türkçe belde. B)"LGE QACAN (YT, II Di:ığu 4), halklar re· fahına (beldeye) hakan; i"L·Bi"LGE QATUN (YT, 11Doğu 10), ile ve beldeye hatUiı (yani "kraliçe"); BU TÜRÜK BIL (BAU), Türkistan; BILGE-BILIG (eı, 136, 74, 156, 160, 202), halklar refahına bilgi, yani ilim; B IZKE YIRÇI, Bİ0LGE BAQŞI (eı, 138), bize rehber ve beldeye koruyucu. 2) "Bi1gi"("symptom") sözündeki manasına göre Grekçe aym, beraber. 3) BEL, yani bel (waist, BTYÖ 3) . 4) Kürtçe bel, dikmek, kurmak, inşa etmek;belban, ayağa kalkmak.
BİLÜ 1) Bilü (bilme). Köp bilsen t"iz qartayaaılı (ts, çok bilirsen tez ihtiyarlarsın), yaza bllü (ts, yaza· bilme). 2) BİL Ü-UCU (AT 47) , bilinç (consciousness). 3) BILIG (D 17, 19; AB 21, 22), bilgi; hazan "ilim" (BTYÖ 29). 4) BİLIG-BITIG (ÖBB, § 8), tarih. s) BİLİGLİG (QKQ 4 1), idrak olunabilen, !ertiplenilebilen (arrangable); ALP BİLİGLIG IDUQ QUTLUC MANÇUŞIRI rtG (et, 166), "possessiv" olarak idrak olunabilen dağınık invarianslı elektromagnetizma benziyen. 6) Kürtçe billmel, çok kabiliyetli, dahi; yani bllöçen (Tatarca). 7) Kürtçe bilek; kinayeli, manalı, imalı. 8) Kırğızca bilörman, bllörmen, bilici, bilöçen, çok bilen. Bilörman bolsa inisi, b"iylöyt ökön aAasın (qs) , fazla bilen küçük karda, abisini idareye kalkışır. 9) Kürtçe btju, piçkurusu, adamakıllı marifetli, akıllı.
B0iRİGERÜ 1) URQuN-SELENE Türklerine nispetle, Çin ve Tibetin bulunduğu "güney yönünde" anlamında "beriye doğru" demektir. 2) Kürtçe bar, altı yönden biri olan "ön taraf", yön; e�ber, uzak yön; amber, bu yön, yani BERIGERÜ.
18
BOŞ, BOOŞ 1) Statiö, yani "statik". KİN BOOŞ (etş 122), makroskopil< statik; BURQAN ET'ÜZIN BOŞ QILMIŞIN SAQINMIŞ KERGEK (BTYO 15), BURQAN ("gravitasional dalga" demektir!) liyakatına (vak'asına, event'ine) statik hal verdiği nazarı itibara alınmalıdır. 2) Serbest; bot orın (Tat., serbest yer); 3) İçi boş; qa. bın boşpı? (Kır., kabın boşmu?). 4) Muhtevası olmıyan; bot söz (Tat., Türk .. v.s.). 5) Bedava; botqa k"ilü (Tat., bedavaya gelme, ucuza elde etme). 6) Zayıf; biik baylabay, bot baylap qoydı (Kır., sağlam bağlıyacak yere, zayıf bağladı). 7) Kürtçe boş, bol, çok, ka· la balık.
BUQA 1) Boğa; TURUQ BUQALI, SEMİZ BUQALI ARQADA BILSER, SEMİZ BUQA, TURUQ BUQA TIYİN BiLMEZ ERMİS (BAV), zayıf boğası olan semiz boğası olanı kendi arkasında ola· rak bilse bile, semiz boğa zayıf boğayı böyle bilmez iriiiş. 2) Rusça bık, boğa. 3) Kürtçe boxe, boğa, kısırlaştırılmamış öküz. ·
BULUİİİ 1) Hal·i hazırun (presence, Gegenwart), mevcutluk, modiıIite, bucak, taraf. TÔRT BULUİİİ, QOP, YACI ERMIS (YT, il Doğu 3), dört bucak (yan, taraf), evet, düşmanı imiş; BULuN-YINAQ (AT 3, TT 102), var-kalma il<tidarı (yani "potensial enerji"). 2) Aksiom (temel ifade). TÖRT YINAQ, TÔRT BULuiii, SEKiZ YINAQ BOLUR, BULuiii SAYU (BTYÔ 23), "4 YINAQ (potency, tesir etme gücü, Wirkungsvermögen), 4 aksiomdaki, (yani 4 aksiomdaki 4 potency) 8 YINAQ ofür" kaziyesine (aksiomuna) göre. 3J Tatarca bulun ve Kürtçe bilen hallerinde "çayır, otlak"-.
BUN 1) Mevcut olma, olma, bulunma, -un, -dır. ATIM EkTOCAN TUTTUQ BUN lpty 89), adım EL-TOCAN olarak bellenmiş bulunanım ladım EL-TOCAN'dır); QARA.QAN iÇREK! BUN EZGENE lpty 71), QARA QAN mensubu olan EZGENE'yim; KÜLÜG . • TIRIG OCLI BUN, KÜLÜG.-TOCAN BUN (pty 72), I<ÜLÜG TlRIG oğlu KÜLÜG TOCAN'ım. Ses uyumuna göre··bu ek -BiN, -PAN, PiN şekillerinde de söylenebilmektedir: OZUPPAN (pty 99, Tatarca "ozğanmın" manasında), ESIYIBINIZ (pty 97), ·:esiniz"
19
manasında, ltPPİN (pty 79), Tatarca "ikenmin" manasında. 2ı Kürtçe bQn, mevcut olma, olma, oluşma, olgunlaşma; hebQn ("mevcudiyet"), bQni ("mümkün").
BUY 1)Tebligat, nota (pty 65). 2) Dekret (yetki, yetkili kişi), Bl.JY. URUQ (YT), yetkili boy; BUYURIQ (YT), emir yetkilisi, eriıir. 3) Kürtçe bej, söyleyici; goranibl!j, şarkı söyleyici. Ayrıca baiç; BUY AN (beyan), BUZ (bezi).
,
BUYAN 1) Kozmik manifestasion (elş 238, 72, 136, 146, 160, 84), tabiatın kendi-kendini beyanı, yani ÔLÜGSÜZ BUYAN (BTYÖ 13, 26), ölümsüz (yani daimi) hücum (lethalles attackl, diyebileceğimiz EDGÜ QILINÇ'lar (iyileştirmeler); BUYAN KÜSÜŞ (elf 72), kozmik manifestasion küsüşü (teminatı(gage'il, KÜSÜŞ (iste:nilen şekil) ifadesi. 2) Kürtçe ve Arapçada beyan. 3) Sanskritçe . punya, sevap, sevaplı iş, iyilik, yani �DGÜ QILINÇ (etş .400); ,'l. 4) Kürtçe beyan, sabah. ·,
BUZ 1) Bozgun. AT-ONUT BUDUNIC BUZDIM (YT, il Doğu 24), �� AT-ONUT soyunu bozguna uğrattım; BUZ-AT (YT, 1 Doğu 35), İ bozgun eylemi, bozguna uğratma savaşı. 2) Bozma, bozulma, ka- •: rışıklık, İngilizce disturbance; ÜÇÜNÇ QOLULAMAQ İÇİNTE; ÖNDÜNKİ OL BUZ TEGŞİLİP, ÖDVİ WAYTURILIC YACIZ Yi'R ·. ÖZİN ÖK BÜTMİ ŞİN SAQINIP (etş 196), üçüncü management (tutum, idare) içinde, daha önceki bozulmanın değişmiş olmas.ı, muvazene! halindeki statik yerin kendisini devam ettirmiş olmasına sebeb olmuş bulunmaktadır. 3) Buz Uce) (etş 120). 4) Kürtçe bezok, mağlup edici, yani BUZ-OQ ("bozguna uğratıcı. asker") veya BUZ-AT. 5) Kürtçe bezin, yenilmek: bezi, yenilmiş. kaçmış kimse. 6) Kürtçe b4! ve Persçe hl (siz, without) sözü de bez'den türemiş olabileceği gibi, Rusça bez ile de ilişkili olabilir. ,
ÇERİG 1) Asker; SüNiS BOLZAR ÇERIG "iTER ERTI BOLZAR ERİM °İLİ TEG ERTİ (ÖÇ), savaş olunca asker temin ettiğinden, ıırlcrimin valanı mahiyelinde idi. 2l Kürtçe çarek, tepeden tırnaAa silıihlı kimse. 3) Kır�ızca çerik "asker" ve çerüü "ordu, scl'cr": çiiriiü-qol, "kol-ordu": çiirüüge altanat, sefere hazırlanıyor:
20
:i 1) Tacil (acceleration); 2) Çİ-KİR (BTYÖ 14, 29), girme tacili, İngilizce "inward acceleration" (bak, The New Encyclopaedia Britannica 1980, Macr., Volume 8, P. 287). Eğer bir nokta eğri bir patika üzerinde giderse, hız vektörü doğrultusundaki değişiklikten doğan Çİ komponenti noktanın giriş (KİR) dqğrultusundadır, yani patikanın konkav yanı olan iç tarafa doğru (inward) yöneliktir. OTLUG Çİ-KİR TILGEN (BTYÖ 14), substansial energetik Çİ -KİR geometrisi; Çİ-KİR BÖGDE (BTYÖ 29), Çİ-KİR paketlerinde (lump'larında). 3) ÇİÜ, yük-tacili. TÖRT ULUG ÇİÜLER (Ti 4), dört kovariant yük-tacilleri. 4) Tatarca çikireygen, göbeklenmiş, fırlak; çikireygen közler ("fırlak gözler") 5) Kırğızca çidi!rü, hay. vanların doğum yapmak üzere insanlardan uzaklaşmaları, yavaşçana uzaklaşma; bir kimsenin ayağını diğer birinin ayağına kenet-
. !emesi. 6) Kürtçe çQn, çQyın, uzaklaşma, sefer, gidiş, gitmek.
;0iM 1) ham ıç·İ! almaşlık (zamir, l!:M), yani ç"imal ("ham madde". Tatarca) , mesela "yerin geomagnetik alanı" gibi; Çi"M-BUD-WrP (BTYÖ 27). ev sahibinden (yani, yerden, WIPJ separe olmuş (ayrılıp çıkmış) olan ham-almaşlık, yani "yerin geomagnetik alanı". ç·iMSİZ SİLVİSİZ. M ÜNSÜZ QADACSIZ ÇINLAYU UDUMBAR ALP TAPIŞGULUC (etş 100), ham-almaşlıksız, silinmez halde, gayri-stabil (sebatsız) ve çakılmamış halde olan ÇINLAYU'nun (hakiki olan, saf olan şeyin; genuine'in) UDUMBAR'ı (evrensel gidişi, universology'si) possessiv (yani mekan-zamanda lokalize olmak üzere) orientasionludur (yönlüdür). 2) Kürtçe çim, başka bir yere ekmek için yerden sökülen ve yüzü otlar la kaplı olduğundan, içindeki bitki kökleri sayesinde dağılmıyan toprak parçası.
ÇÖL 11 Çöl; B ÜKLİ ÇÖLÜG 'iL (YT, il Doğu 25), Gobi Çölü halkı fyani, Moğollar). 2) Kürtçe çol, çöl, kırsal yer.
EDİL 11 edilme, olma. taraf; ı::siN ı::sio ı::oı l!:L l!:DiL ı::sıo ı::süü. AQ-BUC ESiN (pty 67), hatırasının halk tar�fından (halk olan şeyceı anılması, AQ-BUC olduğu içindir. 2) Kürtçe edılln, bir şeyin gerektiği duruma gelmesi, düzene girmesi.
21
EM 1) Konuşma aktında birinci dereceden sahiplik göst�ren statik - fiil; BU EL OY A ÜYÜ EM i<'.SİS (pty 65), işbu halkın.�ahıJ? ol.�u�.
2) Sahip , almaşlık (zamir), illlhl OC, Praefiguratio; EM ÖTUZUY (pty 92), almaşlığa geçerken; EM-ER (ayt 1 15), tek olan �maşlık, biricik tesahüp. 3) Kür tçe em ( "biz "). 4) Kürtçe ml!r, yetışkin erkek (kadının karşıtı!), koca (kar ının karşıtı); yiğit, cesur adam (korkağın karşıtı). 5) Kürtçe in"ir (yani EM-IR), bey. 6) Lazca ma (he�halde EM A), ben.
ERİN 1) müstahkem mevki, müdafi. Yi"Tl ERİN (AEl, yedi müstalı'.-� kem mevki (sieben Festen); AT-OY ESİNÜN UB-UŞUDU B'iS YÜZ ERİN KEL Tİ (YT), AT-OY tabiiyetinin yüce prezidentlednden 500 müdafi (yani, müstahkem mevki kumandanı) geldj. 2) Kürtçe ern, kızgınlık, öfke. .
'iL 1) Halk. 2) Kürtçe ili, aşiret, kabile (Türkiye Türkçesinde de il yerine el!).
·
QIR, 1) Kenarlı (köşeli) bileme (kazıma, traş etme) yüzü, İngilizcede "faced". Meseli! QIRA KÜZİ (bak: TIT V), kenarlı yüz kesimi,' İngilizcede "faced-dips "; Kürtçe qıran (w-e'ye göre qiran}, bir · çeşit gümüş para; taştın qırı (qs), taşın aşınma yüzünün kenarı; qır arqa (qs), omurga direği. 2) Kenar ; meselll, kubnın qırlan, (qs), kübün kenarları. 3) Kürtçe qıre (w-e'ye göre qinı), bir sırada: bulunan şeylerin sonuncusu; mesela bir sıradaki son kişi, bir sınıfın en aşağı sev'iyesinde bulunan çocuk, bir ailenin sonuncu ço.cit ğu; yani "qırlay" (Tatarca!). 4) Tarla ; meseli!: qır tışqanı (tal, tar- . la faresi. 5) Dağın sırtı, kıraç; meseli! Kürtçe kırene (w-e'ye, gör�!" kirine), sürülmeye elverişli olmıyan sert zemin. 6) Yüz, alan; meseli!: ögin qır caap qaldı (qs), ekin kırı kıipattı; Kürtçe kırk (,,,i..e,: kirk), düzlem. 7) Yabani, kırsal, terbiye edilmemiŞ; mesel4: qır qazı (Is), yabani kaz. al Kürtçe ve Qırğızca qırç, "gıcırtı'.'. g) Kürtçe qırçe, Qırğ ızca qırça, Tatarca qır s özleri, aşağıdaki örneklere göre "adamakıllı" , "sağlamcana" manalarına gelmektedir : qı rçe y hawin [ Kürtçe, "yayın (yani, yazın) en sıcak kısmı" ) qırça tiştedi (Qır., "kuvvetli ısırdı"), qır talaıu (Tat., "adamakıll ı dalaşma") . 10) İmha etme, yok etme, kırma; meselll qanıqır qoy· du qınlı (qs), kurt koyunu kesti (kırdı); qırıp bitirü (ta), yok etme, kırıp bitirme: sawıl-saba qıru (Is), kap-çanak kırma. 11) Kürti;;e
22
kınlar ("eylem") sözü de QIR karu ile ilişkili olınalL 12) QIRU veya qınnu, traş olma; meselıi: ustara miiniin saqalı.mdı qınp taşladı (qs), ustura ile sakalunı tıraş ediverdi 13) Kürtçe kırdın (w-e'ye göre kirdin), bıyık veya tırnakların bakımlı alınası, yapma, ktlma.
QIZ, 1) İlk prö-cedö (prosedür), kuruluş işlemi; mesela: ACUNLAR SAYU QIZ ET'ÜZİNTE TOCMAYIN (bak, etı, sah. 238), galaksi-salkımları halinde olduğu gibi, ilk pro-cedo eyleminden (event'inden!l doğmamız sözkonusu değildir (yani alemler bir defa yaratılmıştır, ikinci defa yaratılması sözkonusu olamaz!); AÇ -QIZ (veya AÇQIZ) BAŞLAP ÜÇ TÜRLÜG YAWIZ ADALAR (bak, etş, sah. 234), AÇQIZ (univerzumun kuruluş işleminin açılışı) ile başlıyan üç türlü statik obligasionlar. 2) Bakir, bakire; mesela: qız belgisi (qs) , kız belgesi, yani kızlık. 3) Kız (erkek değil!); meselA: qızıl biittüü, qımça bel, - qızdarı sonun Qırgızdın, al yanaklı, ince bel, - kızları fevkalade, Qırğızın ! 4) Kız çocuk; meselA: balası miiniin qızı bar (qsl, balası ile kızı var. S) Kürtçe kız (w-e), zayıf, alçak. belirsiz. cesaretsiz, mütereddid, yani Türkçe qızğanç (ts), acınacak halde. 6), Kürtçe kıze (w-iı), acıma, merhamet, yani Türkçe qızğanu (tsl, acıma, merhamet, koruma; mesela: min sini qızğanam (tsl, ben sana acıyorum, sene yazık oldu .
. KÖL tl Konsentrasion (orta bir noktada toplanma), yığılma, birikme; YÖRON KÖL BOLTI Ti'P SAQINMIŞ KERGEK (BTYÖ 16), YÖRÜN'den (dışarıya transfer edilen açığı! momentum ve maddeden) bir konsenlrasion (yığılma) teşekkül ettiği nazarı itibara alınmalıdır; 2l Hacimcil (volumicall; AMR-ANÇIC KÖL YUULAR İÇİNTE (etş 202), idealize edilmiş hacimcil yuular (düzlendirmeler, yıkamalar, aşındırmalar) içinde, in the identic noticed (i.e, idealizedl smoothings. 3) Göl. 4) Kürtçe gol, çukur yerlerde biriken küçük, yede büyük su birikintisi, küçük göl, gölcük (pond).
KÖNİ 1) Konvensional (olagelen, caril, könükmüş (alışılmış, uyumlul. KÖNI NOM NOMLALIM (atı 140), konvensionel kanun vazedelim; KÖNI NOMLUC ASIC (ett 138), konvensional kanunlu gravitasionel elen; KÖNI KIRTÜ NOM (ett 78), konvensionel olarak müteheddis kanun; ÇIN KÖNI NOM (ett 142), hakiki konvensional kanun; BiR TEK KÖNI YOL KÖRKİDÜ Bi'RIP (ett 88),
23
biricik !veya, vakuum'a mahsus olan) konvensional yol göstererek gösteriverip l. 21 Eski; köni Türki cazulan !Qazaqça) , Eskitürk
yazıları. 31 Kone ! Kürtçe), eski, önceki; yaşlı-başlı, tecrübeli adam; eski eşya.
QULAÇ 11 Kulamış !devrilmiş), devrilme temin eden; QULAÇÇA elş 72 1, devrilme tabakası (reversing layer, die umkehrende
SchichtJ. 21Qulıbandi !Kürtçe!), devrilmiş, alt-üst olmuş şey, yani QULAÇÇA, QULAÇ. 3) Kulaç; qulaç salıp yüzü !Tatarca), kulaç atarak y üzme; uçqıç qanallıirmıli qulaçı (Tatarca), uçak kanatla� rının açıklığı 'wing span'ıJ;, tirbelü qulaçı (Tatarca) , sallanma amplitudı, double lpeak-to-peak, swingJ amplitude (İngilizce!); it qulaçı <Tatarcal, işin terakkisi (Schwung'ıJ. 4) Ölçü birimi (açılmış kolların parmak• uçları arasındaki mesafe). Eğer bu uzak-
lığı -1- YOÇAN olarak kabul edersek, 1,782 m bulunur. 4000
QUN 1 1 Mezar. ERDİM QuN AL TUCIL BERMESE! (pty 75), şerefü bir mezar, Allah ona veliaht vermemiş olsa dahi (ayrıca bak, pty 73! ı . 2l Kürtçe kun, delik, in. 3) Kürtçe gun, yumurtalık (taşak • .
QUNÇUY 1 .• Analitik olarak: Bir değişim (QUJ neticesi olarak doğan ahenk IUN) tutumu IUÇUYJ. 2J Ebedi istirahatgıih. QUNÇUYUM QAWISIM AWRILTIM, BuNA, YACIQA KİRTİM (pty 69), ebedi istirahalgılhıma kavuşmak üzere evrildim, buna binaen, yakılmaya girdim <veya: krematoryuma, yakılmaya girdim); QOYUWA QUNÇUYUM 1'ty 71), ebedi istirahatgıihıma konulunca. 31 Hayat arkadaşı. SİNİLIM QUNÇUYUC BİRTIM IZ (YT, §4J, küçük kız kardeşimi hayat arkadaşı olarak verdik. 4) Kürtçe guncayıft, bir şeye uygun düşme, mühteva, hacim, iyi bağıntılar, ahenk. 5) Kürtçe guncan, gun�A, xuncan veya xuncil, ihtiva edilebilecek mahiyette olma, uygun düşme, ahenkli kılma, bir şey ile iyi durumda olma, gerektiği taktirde mümkün olma. 61 Kürtçe xundi, gelin alayına katılan erkek; davetli, davet edilmiş kimse. 7 ı Kürtçe gunagOn, çeşitler, türler.
24
QURI ll Kuru ("sulu"nun karşıtı). 2) Kara. QURICARU, KÜN -BATSIQJNA IYT, il Küzey 2), kara yönünde, yani gün-batsık doArultusunda. 3) Kuruyarak işe yaramaz (cansız) hale gelme. Tilin qurısın! ıts ı, yani "konuşamaz hale gel, inşaallah!"; bu al!açların hepsi kurumuş !cansız hale gelmişler). 4) QURUC halinde (kurma köküne göre! l "problem". UZADI QURUC MENSİZ TrP ıs 301. uzun-duran llong-stanıling) problem doğurmıyarak; °iGESİZ QURUGUN oNARSAR (D 6), magnetizmsızlık problemini hallede�se. 5) QURUCSUZ halinde "sürekli lpermanent), daimi. bilmez-tükenmez". AMUGA-TARŞINI QURUCSUZ KÖRDEÇİ IBYY 861, Amuğa-Tarşın'ı devamlı olarak idrak ettirici (ayrıca bak: AT 22l.6l Kürtçe qur, çamur, toprak (İng. mud). 7) Kürtçe qırç, qırçan, qırçı!, kuruma, kuruyarak buruşma, kırışma.
QUT 1l İnvarians l'"değişmiyen şekil" demektir). ON QUT QOLUNÇ IOB 3). kozmik invariansların manipulasionu; IDUQ QUT ıIQ el. dağınık invarians (ayrıca, TKN 37, etş 28, MB 215, AT 17, 31 . BTYÖ 25, 261. 21 Depo, bak: QUT QOLUNMAQ KÜÇİ (OB 151. 3) Muvaffakiyet. QUT-OZ UR-ONU QUL (ayt 113), şuurun muvaffakiyet le Tanrıya geçmesine hizmet eden. 4) Saadet, talih. Qonoq bir qonso "qut", eki qonso "cut" (qal, misafir bir defa gelirse saadet. iki defa gelirse felaket!; xatın awırsa, üyni'ii qutı lüle ıtsl. kadın hastalanırsa evin rahatı kaçar. 5) Hayat gücü. Qutın alu ıtsl. korkutma: qut uçarlıq (ta), korkunç; qutı çıqtı veya uçtı ltsı. çok korktu. sı QUTLUG halinde "tebrik". TENLİG APAQA QlITLUGQA ıayt 1 13). fiziki beden Allahmı tebrike. 7) QUT-· RU Ll\IAQ halinde ··stochastic", (atoxos, güdülen gaye, tahmin). QUTRU Ll\IAQ KÜSÜŞ ıs 431, stochastic-gage, gaye edinilen küsiiş ınıaksada uygun şekill. 8) Kürtçe kut, parça, QOPI -ARIC ırragnıent l. kitap fasikülü.
KÜÇİG ıı Kun·et. iktidar. KÜÇİGİMİ B'iRTIM IBAU), bütün güciimii ,·erdim: QARLUQlG KÜÇİGİN iT lÖÇl, Karlukların kuvvetli i nıpulsu. 2ı Köpek. Çinlilerin Oğuzlara Ch'üan -jung (itscnıbollii batı barbarları \ demelerinden, Kazan şehri kurulurken tonıcl ine köpek göm iil nıüş olmasından, yeni doğan çocuAe "küçik köl-
25
megi " •köpek gömJeği l giydirilmiş olmasından ( ba�. pty 7) ve di, ğer pek çok verilerden lbak, aytl İT lköpek) ve BÖ_RI'nin !l��rdun) Prototürklerin sembolü olduğunu görmekteyiz: ITI AT ESITIT OQLJN ı pty 75 1, iti nam ıeylem işareti) yaparak duyulan OQ mille�i ; ÇC üş l!N AT UÇU İT lpty 78), ögüşlü namının bayrağı ittir; !NILİG BÖRİ UÇ ıpty 72), kurt sembollü �uJ!ı bayrağı. Buna göre iT, yalnız "köpek" değil, ayni zamanda KUÇIG manasındadır. Nitekim İT'in ifade ettiği manalardan biri de "impuls" (itişJ'dir. 3) Kürtçe küçık, köpek.
NIQI 1 1 Egzersiz, sağlamlaşma, QUDCARGULUC WAY-NIQILAR YARACI 'AT 2 1 J, kurtarıcı muvazene! egzersizlerinin yarağı <profit 'iı. 2 1 NIQ, sağlam, dayanıklı, adamakıllı. Nıq bilim rısJ, sağlam bilgi; nıq qızdıru lts), adamakıllı kızdırma. 3! Kürtçe nıqe, ifade. 41 Kürtçe nık, nezdinde, yanında, Almanca "bei". PırtOk 1ı nık mıne. kitap benim yanımdadır ldas Buch isi bei mir). ·
OC 1 J Ana-madde, substans lsubstanceJ, dayanak. ON OCUN ÇUR 'ayt 1 12 1 . kozmik anamadde devri; ÖC-OCUÇU BOLIQ rayt 1 13), mevcutluğun anamaddeleşmesinin teşekkülü; ONA OGID ETÜZLÜG OL 'AOı, kozmosa substans edilmeye layıktır. 21 Bir şeyin mevcudiyet durumu lstate of exislence), tabii dispozision. Q(; UÇUP IÖÇJ, duruma ldispozisionaJ hakim olarak; ATA Q(; IAOJ, parental dispozision veya parental durum lyani Adem Aleyhüsselam ı ; AT-OC layt 96J, eylem dispozisionu, yani "dinasti" . . 3J Maddi varlık, fizikal unsur. UB-OZULINDA "iYIME ÖKÜP OC URULUNIN IYİME IAOJ, Tanrıda olmama yönelik olarak, maddi varlığımın 'yani "ölü tenimin") gömülmüş olması dolayısile; YNTİN YÜRÜi.iN ATA OC-URUMIZ AT �TÜZLÜG OL (AO!, Ademaleyhüsselamın OG-UR <mezar) alameti edÜmiye layıktır. 4! Değer, övülme sebebi, şeref, lng. praise. OGIŞIM B UDUN �RTİ CYT, § 5.2J, değerli millet-mensubum idi; OQ-ONIM OC IYOQ!, askeri muvaffakiyet (veya OQ-muvaffakiyetil değeri lveya şerefi); OQ-OG IYT, § 6.5J, OQ-şerefi lveya hakimiyeti); OCIW OŞ ESiZ BU OŞ Cpty 68), öğülüşümüz '11 şekilde olmuştur; OCLI ATI ES OGUP, OCUR OTI A lpty 68), oA)umun ruhunu yücelten mezar ateşi; ER-AT BU OCU AT ESlz (pty 68), asker olarak ııereili bir
nama sahibiz. 5 l Hakimiyet. "iKiLİGME SÜSİN, OC ATIM ÜKÜŞ ÖLTEÇI ANTA T"iRiLTI I YT , § 6.3 1 , iki kısımdan ibaret olan ordularını, hakimiyetim alımda bulunanları IOC A TiM ı kütle halinde imha etmek üzere toplandılar; OQ-OC IYT, § 6.51, 0Q hakimiyeti OCRAQ ıOB 30l, niyet. 61 Türkçe oğa, kefil. 71 Türkçe Oğan, Tanrı. 81 Kırğızca oğoco lyani oğacal, destek, dayanak. başkan: oğocolow lyani oğacalawl, bir destek veya dayanak ile sağlamlaştırma. 91 Kırğızca oğan, ona lto himl. 10) Tatarca oğalanu, etrafta dolaşma, etrafla bulunma; ayrıca, üzülme, kederli olma. 1 1 1 Kürtçe gor, mezar. kabir, yani OCUR.
OGUR ll Bir ÇINLAYULI ihakiki, saf, genuineall UMUC-INAG'daki !referans sistemindeki! birOCUŞ 'un YILA YULI lconditional, durumsal, gözükenl UMUC-INAG'a vurmuş !geçmiş) hali. Buna EDGÜ NOMLARLIG ÇIBIQI-BUDIQI IBYY 284-295, gonik kanunların çubuk ve budaklarıl, veya ERDİNİLİG SIRUQ IEM 13. peculiar sırık) da denmektedir. Bir OGUR'un ölçülmesi lkontrolü l için kullanİlan alete ise "OS-UG (mekıl.n-zamanl aralıklarını ölçmek için kullanılan SIRUQLAR ve saatler" veya "'grids of rods" lsırıklarda yer alan ölçü ve kontrol sistemleril denilir. Türkçede ise "grid" karşılığında BUDIQ ve "rod" karşılığında ÇIBIQ kullanıldığından, EDGÜ NOMLARLIG ÇIBIQI-BUDIQI, veya k ısaca ÇIB IQLAR-BUDIQLAR, "grids of rods" manasındadır. Bir UMUG-INAG'a göre ifade edilen koordinat sisteminin diğer bir UMUG-INAG'a göre ifadesine UZ ltransformasion) denmektedir. Bir B UMUC-INAG'ına göre v hızı ile hareker eden bir A UMUG-INAG'ında, bu UMUG-INAG'ın kendi koordinat sistemine göre "1 m 'lik uzunluk" düşünelim. Lorenz-UZ'una göre bu uzunluğun B 'ye göre değeri V 1 -v2/c2 dir, yaıii A'daki uzunluk olan 1 m'den daha kısadır. Ayni şekilde A'da "1 saatlık bir zaman" düşüııürsek, bunun Lorenz-transformasionuna göre B'deki değeri
1 V 1 - v2/c2 eder, yani A'deki zaman olan 1 saattan daha uzundur. İşte A'daki uzunluk veya zamanımıza OCUŞ (substans), veya ÇIBIQ, veya SIRUQ dersek, B'deki daha kısa uzunluğumuza veya daha büyük zamanımıza OGUR veya EDGÜ NOMLARLIG
27
ÇIBIQI-BUDIQI veya �RDINILIG SIRUQ denmektedir. Bu iki türü BIRATYA ŞIRI şu şekilde tarif ediyor lbak, BŞJ:
YILAYULI, ÇINLAYULI i'Ki TÜRLÜG
YİRTİNÇÜKE UMUC BOLUR UZ OGURLUC.
YİNDEM ARIC BODI-Ç"iT T
.İP ULUC QO-Ü'LÜG,
YIG-ÜSTÜNKİ OL KÖNÜLÜG İLDİNÜRMEN.
YILA YULI ve ÇINLA YULI ol
mak üzere iki türlüdür,
bir YIRTİNÇÜ' ye referans
olacak olan transfo rmasional OCUR. YİNDEM ARIG BODI-ÇIT halinde olduğu gibi, kovariant katallstik'tir, vektorial-net devamlı-değişken hal gösteren bu şeyin originasionu.
Bu tarifte BIRATYA ŞIRI, ÇINLAYULI OCUŞ 'tan YILAYULI OGUŞ (yani OGUR) teşekkülünü, kitlesiz ışıktan photon !kitleli ışık) teşekkülüne benzeterek anlatmaktadır. Yani olup biten şey, enerjinin konservasionu kanunu cari olmak üzere, bir kısım ışığın kitle haline geçmesinden ibarettir ve bu itibarla BYY 285 lbak: , ADINLARNIN ASICI!) "çubuklar ve budakları konserve durum� dadır" demektedir. 2) Kürtçe oğır, şanslı, uygun gidiş lbaşka bir kişinin hareketleri için kullanılan naz.ik bir ifade şekliJ. 3) Tatarca oğrı, hırsız.
OGUŞ· 1) DATU. oCi.JŞNuN ADI, MANGALI (BYY 213), "dhatıi" OCUŞ'un isim alanıdır, ifadesine göre OCUŞ, Sanskritçe "dhatu" demektir: Fizikal element, element, psiko-fizikal kurucu elementler; tabiat, tabii dispozision, karakter; mıntıka, bölge, dünya, mevcudiyet durumu (etı 379) , ki bu manalar OC sözü manalarını vermektedir (bak, OC!J. 2) Tecelli (AT 2). 3) İsabet IQB 9J. 4J Substans, asıl, ana�madde (BA 5, ÇT 47, bak: BİR ve OC, ACUNJ: 5) Kesafet. AQICS� OCUŞ NOMLUC �T'ÜZLÜG ALQU NOM TAYAQI ADA QAN (BYY 131-132), kefasetin yükselip alçalması
28
!bak, b/mac, volume 6, sah. 579: the loca! fluctuations of dencit\· kanunu
' vak'alarının ıevent'lerinin l dayalı olduğu ADA QA'\
("mecburi orijin", ki "galaksi merkezi" demektir ' . ALQU QA.\L.\.C BURQANLAR ARIG NOM OGUŞI TÖZLÜG OL ·AYY 48-49 . enkompas yekün üzerinden BURQANLAR ekstenzi\' NO!\.I yoğunluğu ıOCUŞI I preservasionludur; AQIGSIZ OGUŞTIN ATRlLIP ÖNMÜŞ ADRUQ ADRUQ-ET'ÜZLERİ ÖZE. BYY 256-256 . Fluktuasional ıakmıyan şey halinde. dalga halinde• kesafetten attribut olarak gelişmiş kualitenin ıvasfın ı ADRUQ-ET'ÜZLERİ lokaliteleril ile: QAMAG TINLIG OGUŞI QARARIG NIZWA:'\IL . .\.RI ÖZE QAL TİLVE TEG ERTİLER. QAS İÇİNTE TÖRÜMİS elş 501, bütün keyfilikler kesafetinin tabi olduğu relati\'iteleri ile. baki ifade gibi idiler. adeta yumurtalık içinde yeralmış gibi: QA Y l' BUYAN OL MUNTIN QASGANILDI ERSER. QAMAG Tl:'\LIC oCuşı ÜÇÜN EVİRMEK QILURMEN ıTKN 21-22 1 , herhangi bir kozmik manifestasion. müsebbibi olan engelden dolayı bir kasılma te\·l it etti ise. bu hal bütün keyfilikler kesafeti için cari · teşekkül etmiş\ olur. 6\ Değer. OCIŞIM BUDUN ERTİ •'ı'T, § 5.2 ' . dt•ğerli millet-mensubum idi.
SAB 1ı lnformasion. OL SABIC )°SİDİP; TÜN. UDUSIQIM KELMEDİ; KÜNTÜZ, OLURSIQIM K!LMEDİ ıBAUl, o informasionu duyarak; gece. uyuyacağım gelmedi. gündüz ise oturaca�ını gelmedi. 2l Bildirge, aydınlandırma. İng. acquaint. SABi ÖTl'G i KELMEZ TIYİN OYUYIN SÜLEDİM ıYT. 6.5 1 . geçerli bildirgesi (aydınlatıcı haberil gelmemiş olması dolayısile ordu sürdüm. 31 Nasihat , İng. advice. SABIMIN TÜKETİ ESİDGİL • YT. § 7 •. nasihatlarımı sonuna kadar dinleyiniz! 41 Kürtçe şı'!wr, danışma. istişare. yani SAB alma; şı'!wı rin, danışmak. istişarede bulunmak.
SAŞIM 11 Tereddüt . SAŞIMSIZ YARP lAT 31 \, tereddütsüz aşikar. 21 Şaşkınlık. şaşırmışlık. Şaşqan qoyon aiığa balpayl ıqsl, şaşırmış tavşan çukurda kaybolmaz. 3l ıAklını \'eya ruh saglığınıl kaybetmek. Aqıldan şaştı Usl, aklını kaybetti. Şaşıp b'iyü ıtsl, delicesine dans etme. 41 Acele etmek. Şaşpay tur ıqsl, acele etme;
29
şaşqan, aşqa bışqan (qs), acelecinin aşdan ağzı yanar. 5) Kürtçe pşbOn, şaşırmak ve şaş, şaşırarak, yapmak istediğinin tersini yapmak. 6) Kürtçe şAwan, şaşmak; şiwandin, şaşırmak; şAwi, şaşkın.
SOBIQ 1) soğuk tbak: ayt 106). 2) Kürtçe şebıkin, insanın organ- . !arının soğuktan katılaşması ve eğilip bükülemiyecek, yürümeyi güçleştirecek hele gelmesi.
SınJ 1) Çekerek tutmak, gravitasional YULU (gravitationel pull): QARA YIRKE KİRGİNÇE T'iP, QANIMIZ SUU'SrNA TILY (etş 114), Kara yere (black hole'e) girinceye kadar güç vermek üzere, origomuz ("galaksi merkezi" demektir) çekerek-tutmak istiyor; ADINÇIC IDUQ QACAN-QAN suu·sı (etş 238, 226, 220), değişken dağınık (metabolic dispersal) galaksi merkezinin gravitasional YULU'su (pull'u). 2) Çekerek, vurarak almak, Almanca Schöpfen; qazandan aş susıp aldım (ts, sah.: 484) , kazandan aş çekip (veya vurup) aldım; quru-<ıuru çaylara sucu saldım IDede Qorquk Sözleri). 3) Kürtçe sO, 'igilik Cbenefit, feyzü-fayda), kar, alaka.
UMAMAQ 1) Kavram, taslak, lng. concept. ÖSELIKSİZ ÇINKİRT Ü NOM TÖZİN ÖTKÜRÜ BIRGELI UMAMAQ (etş 86), kiklesiz kauzalkanun preservasion'u (muhafazası, idamesiJ temin etme taslağı. 2) UMUC, referans. Y'iRTINÇÜKE UMUC BOLUR UZ OCUR (etş 150), bir yercil gelişime (yani yıldıza) referans olabilecek mahiyeti olan transformasional OCUR ("grids of rods" d8-mektir). 3) Kırğızca umsunu, ümitlenme, güvenme. UmBUnup cürdüm eli, liyböy qaldı, ümitlenerek gezdim, fakat nasip olma,dı. ' 4) Tatarca ve Qırğızca umldu, heveslenme, teşebbüs, gayret, aııl-· ma, ileri atılma. 5) Kürtçe humed, ümit.
30
KAzIM MİRŞAN HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ.
Aslen "Tümenlik" olan ve 10'uncu baba Mirşan'dan beri "Mir· şan" ASRA A T'ını (soy adını!) taşıyan Mir Sernbet. oğlu Mir Beşiı oğlu Mir Saki oğlu Mir Kasım oğlu Mir Abbas oğlu Klizım Mirşıın 4 Temmuz 1919'da içki Türkistanın Kulca şehrinde doğmuş bulun· maktadır. Tümen'in Sarmal köyünden dedesi Mir Kasun Hacı Mir· şan Tümen şehrinin, ithalııt-ihracat işleri ile meşgul, büyük t üccarlarındandır ve firmasının Simi Polat, Yarkent (şimdiki Panfilof) ve Kulcada şubeleri bulunmaktadır. Ancak 191i-18 rus ihtillilinin başlangıcından itibaren Mirşanlar yavaş-yavaş Kulcaya taşınırlar.
Diğer taraftan 1914 yılında Kulcaya yerleşmiş olan diğer bir aile, Bekdemir ailesi, kış aylarını Kulcada, yazları ise Yarkentte geçirmektedir. Ancak, Qazaq ihtilıılini bastırmak isteyen Rus askerlerinin Qapal şehrinin bütün nüfusunu bir tek gecede katlettiklerini idrak eden bu çilekeş aile, bir daha geri dönmemek üzere Kulcaya kaçar ve Server Bekdemir - Abbas Mirşan eviiliğinden Kazım Mirşan doğar.
O çağlarda Kulca dünyanın, harp alanları dışında kalan ve yaşam sıkıntısı çekilmiyen biricik köşesidir. Aç, sefil ve çıplak halde Kulcaya sığınan ihtilıılcı Qazaqlar dışında, Rus mezaliminden kaçan pek çok insan da Kulcaya sığınmaktadır. Bu itibarla Kulcada Tarançıca, Qaşqarlıqça ("Uygurca" demektir), Noğayca ("Tatarca" demektir), Qazaqça, Qırğızca ve Osmanlıca konuşulmakta ve bu hal yazarımızı daha çocukken "türkolog namzedi" olarak yetiştirmekle· dir. ilk tahsilini Kulcanın yeni şehir kısmındaki Türk mektebinde bitirdikten sonra; Rusça (beyaz Ruslar!) tedrisat yapan ve ayrıca Çince ve İngilizce dersler de verilen Xeygen'de tahsile başlaması da onun medeniyet kapısından biran önce bakmasını temin etmiş olsa gerek. Çünkü o 1934 yılında Hicaza gitmeye hazırlanan dedesine
31
kendisini İstanbula, tahsile götürmesi için yalvarır ve 1935 yılının ocak ayının birinde İstanbula ayak basarak Boğaziçi Liselerine yerleşir.
1942 yılında ITÜ'nün 2'inci sınıfından 3'üncüye geçen Kazım Mirşan, Almanların Rusya içlerine doğru sür'atla ilerlemeleri karşısında, yaz tatilinde Almanca öğrenmek üzere gittiği Berlin şehrinde kalır ve 1944 yılında Berlin TH'sında Vorprüfung'unu verir. Ancak Almanyanın işgali dolayısile mektebini bitirmesi mümkün olamadığından, 1947 yılında İTÜ'den inşaat mühendisi olarak mezun olur.
Mesleği olan çelik konslruksion alanında Türkiye, Almanya ve İsviçrede başarı ile çalışan ve hatta bu alanda Almanca bir eser de yazmış bulunan Kazım Mirşanın meslek alanına yep-yeni şekiller ve çözümler getirerek çalıştığı görülmektedir. Mesela Düsseldorf kentinin en yüksek binasının taşıyıcı konstruksion hesaplarını yaparken şimdiye kadar görülmemiş olan bir statik sistem geliştirmiş olduğu kadar, St.-Venanl ve eğilme lorsionları hesabında iterasion (mesela Kani) metodlarının kullanılmasını mümkün kıldığını da görmekteyiz. Her şeyi yeniden gözden geçirerek, çözümsüz kalan şeylere yep-yeni çözümler bulma çabası Kazım Mirşanın ana karakterini teşkil etmeli ki, meslek hayatı dışındaki hobby'si olarak çalışmalar yaptığı Türkoloji, tabii ilimler ve felsefe alanlarında da onun daima yep-yeni şeyler söylediğini görmekteyiz:
1 .J Kazım Mirşan ikinci Kepler kanununu boyutsuz hale getirerek "dualite teorisi" ad mı verdiği bir teori geliştirmekte (bak: ayt, sah. 1 18-119) ve bu teoriye, ayrıca helium atomunun spektral çizgilerine dayanarak, Helium atomu çekirdeğinin hacmini
(1 3,334 x 10·39 cm3, buna göre yoğunluğu 1 , 25423 x 1014 g/cml), bu atomda bulunan elektronların yörüngelerini hesaplamak üzere (bak: pg, sah. 27), "He-atomunun enerji değizliği" ismini verdiği bir değizlik elde etmekte (bak: eyi, sah. 158, dej\izlik 12.6.8/12.6.9/12.6. 14): PLANCK'ın tesir kuantumunu al ışılmamış bir usul le yeniden bulduğu kadar (bak: ayt, sah. 157, dej\izlik 12.5.16), He-atomunun J'iincü Kepler kanununu da alışılma-
32
mış bir şekilde teşkil edebilmektedir (bak: lıyt, sah. 155, değizlik 12.4.20).
2.J TürklerinYIL-AY ("kondisional period") dedikleri anomalistik yıl 365 gün 6 saat 13 dakka 49 saniye, yani 365, 259596 gün olarak ölçülmüş bulunmaktadır. Kazım Mirşan ise bu rakkamın teorik olarak ta hesaplanmasının mümkün olduğunu göstermiş bulunuyor (bak: ayl, sah. 172 ve 173, değizlik 15.3.1 ve 15.3.9). Kendisinin bu alanda yaptığı ve henüz neşretmemiş olduğu çalışmalara göre, uzay cisimleri bir çerçeve sistemi olarak kaale alınabilmekte ve anomilistik yılı veren çözüm böyle bir sistemin yerimiz için teşekkül eden neticesinden ibaret olmaktadır. Türklerin sözkonusu ettikleri DİYAN'lar (ışık konileri, yani tabiat lazerleri) ile ise yerimizin güneşten (149,312447 x 106 km)
. ve
galaksi merkezinden (265,407226 x 10ıs km) olan uzaklıkları da hesaplanabilmekte ve böyle teorik çözümler BUD (Merkür gezegeni), ANGARAQ (Venüs gezegeni) ve BALIQ (veya QIZIL SAGlZGAN, Mars gezegeni)- için de ölçümler ile tıpatıp uyan neticeler vermektedir. Yerin güneşten olan min. uzaklığını ise Kazım Mirşan 147,100119 x 106 km ve max. uzaklığını 152,146552 x 106 km olarak hesaplamaktad.ır ki, ölçülen uzaklıklar 147,103 x 106 km ve i52, 106 x 106 km dir.
3.J Kendisine has metodu ile Kazım Mirşan - şimdiye kadar okunamamış olan - İskitçe, Prolobulgarca ve Etrüskçe yazıtları deşifre elmiş bulunmakta <bak: ply!J ve bir kısım Greklerin Prototürkçe konuşmuş olduklarını giistcrııbilmiş bulunmaktadır (bak: pg!J. Onun
_ OT-OG f Pre-Mısır) ya�ılarının J .F . Champollion tara
fından deşifre edilmiş oldu;;ıuna da itira�ı vardır (bak: ayl, sah. 65-72), çünkü bu iddia şimdiye kadar hiçbir semere vermemiştir. Buna karşılık kendisinin bu alandaki çalışmaları birçok OT-OG yazıtlarının "sesli vcı manal ı" olarak okunmasını mlimkün kılmaktadır fbak: ayl, sab. 70, 71 , 1 14, 121 , ve kitapta 01"-0G'ca yazıl ış şekilleri giistcırilmiş olan pek çok diAer yıırler).
:ı:ı
4.) Mirşena göre Prototürkler fizik ve uzay fiziği alanında bugün bildiklerimizden dehe çok bilgi sahibi idiler. Neşretmek üzere hezırlemekte olduğu tercümeler onların konservasion ke.nunlerını (bütün teferruatı ile!); BADIL ÖKÜŞ ı;:T' ÜZ TIL-Kl'.NÜL ("gayrı mueyyenlik vak'esı prensibi") dedikleri ve Werner Heisenberg tarafından keşfedilmiş olen gayri mueyyenlik pren-.
sibini; OL ALQIŞIN ALU ("müteheddis ton yüksekliği tesirini elma") dedikleri Doppler tesirini; YIDI YIPAR ("dağılma tesiri") dedikleri Compton tesirini; İNÇE ("emme") dedikleriM össbeuer tesirini; TiTIR ("titreşim") dedikleri maddenin dalga tabiatını; KÜN TEKİRILIG ("ışıktan mütehaddis tesir") dedikleri Photoeffekt'i; QUT BUY ANLAR ("deği.şmiyen şekilli menifestesionler") dedikleri Samanyolu kavramını ve QUT BUYANLAR İ LIGI dedikleri Samanyolu merkezini; iSTİM TUTÇI EDGÜ YILTIZ İ0SİLGÜ QlLTIMIZ ("gonik yıldız benzeri olerııİc idrak olunan şey") dedikleri quasi-steller sources'leri (yıldız benzeri kaynakları); QAN ÖGÜZ ("origin ırmağı") dedikleri galaksi çekirdeğini; galaksi merkezinin QULAÇÇA ("devrilme tabakası") dedikleri reversing leyer'ini ve çevresini (7429,818367 x 106 km); yerin ÇIM-BUD-WYP dedikleri geomegnetik alanını; QUTLUC BODIN dedikleri nuclear fusion'u; ASIC dedikleri grevitesionel alem ve BURQAN ("burulmadan doğan fizikel tesir") dedikleri grevitesion delgelerını; Çl-KIR ("girme tecili") dedikleri inwerd ecceleretion'u; QALP dedikleri perity"yi; TOL-' Pi TÜZÜN ("düzen serme tertibi") dedikleri Minkowski univerzumunu; QARA YIR dedikleri bleck hole'i; TUYU-Y APA ("hes-· ses konservesion") dedikleri atomu; YEK-IÇKEK ("bitaraf ester") dedikleri neutron'u bildiklerini göstermektedir.
5.) K4zım Mirşen Prototürklerin takvim sahibi olduklarını bildirmektedir (bak: tt ve ayt, seh. 104). One göre d.s. 731 yılında ölen, Çin Sultanı Hüen-tsung terefınden mezar taşı diktirilen, türbesi inşa ettirilen viı heykeli yaptırılan T'4-14 (veya K'üe T'G-14) KÜL
34
Ti"GIN değildir, çünkü KÜL T0I'ciN'in türbesi YOLUG trGiN tarafından yaptırılmıştır ve TABICAÇ QACAN UÇIQANI (Çin Hakanlığı genaraliJ ancak BARIQ i"TGÜÇİ ("noter") olarak yazı yazmış, yani YOLUC Ti"GİN'_in yazdıklaruiın doğru olduğunu teyit etmiştir. KÜL Ti"GİN ise d.s. 575'de ölmüş bulunuyor.
O. PALA
35
BAŞVURULAN ESERLER VE KISALTMALARI
Söalükler ve ansiklopediler
fi Şemsettin SAMI. 1318; Kamusu Türk!. 2 cilı. Sahih ve neşlri Ahmed Cevdel;
Dersaadet. ikdam Malbaası, Babıali Caddesindeki daireyi mahsusunda.
b Talarço.Rusço Sözlik, 1966; SSSR Fenler Akademiyası; Kazan lil, edebiye!
hem larih insfitulı, "sovyet ansiklopedisi" neşriyaıı. Meskew (38000 söz!). qı K.K. Yudaxin, 1965; Qırjjızço-Orusça Sözdük. "Sovyet Ansiklopedisi" bas
ması, Meskew (Moskva) (40000'e yakın söz!).
pll K. Mirşan. 1978; "Proıocürkçe Sözlük". eyi, sah.95-1 10. Hm A.A. Macdonell, 1965; A praclica/ Sanskrit Dictionary.J)xford University
Press.
b•g H.A. Gile•, 1912; A Chinese-Eng/ish Dictionaıy. Volume I, il.
a R.R. Aral, 1965; (Eskiliirkçe ve Sanskrilçe ıözler hakkında) "notlar", el"
sah. 307-438.
b/ouıc
b/mlc
.. yzp
w-e
The New Encyc/apaedia BrilaMico in 30 Volumes, Macropaedia, Volume I lo 19, 1980.
The New Encyc/apaed/a Britannica in 30 Volumes, Micropaedia, Volume 1 to X. 1980.
Van Noılrand'ı Scientifıc Encyclopedia, 1978 .
Yusuf Ziyaeddin Pa"', 1978. Kürıç ... Türkço Siizlük. Yeniden düzenliyen ve
Türkçeye çeviren: M.E. Bozaralan. Çıra Yayı!'ları, lsıanbul. T. Wahby and C.J. Edmondı, 1986; A Kurdi•h-English Diclionary. Oxfo�d.
at ıhe Clarendon PreH.
ma M. Anlar, 1987; Kürtçe-Türkçe Siizlük. Yen i Melhaa, lslanbul.
.ProtaUlrfcçe ya•ıları landan eaerler
•yl Kn<ım Mirşıın, 1978; Al.'I'/ YAHIQ TWIN, Ankarıı.
:11
ilom
•it
ety
idlo
me
P8 pty ıby
rra
avlc
E.s. Malov, 1951; Pamyotni"ki" drevnetyurkskoy pismennossıi <Eski Türk ya-zı1arı anıtları), Moskve-Un"ingrad. Prof. Dr. Reşil Rahmeti Arel, 1965; Eski Türk Şiiri, Türk Tarih Kurumu yayınlarından, Vll. seri, No. 45. Ankara. H.N. Orkun, 19311-1941; E•ki Türk Yazıtlorı, Türk Dil Kurumu yayını, Cilt 111936, 11/1939, Ill/1940, IV/1941. Devlet Basımevi, İstanbul.
lng:riplions de J'Orkhon, recueillies par l'expt!dilion finnise 1890 et publi6es per la Soci�le Finno-Ougrienne, Helsingfors 1892.
M. Engin, 1970; Orhun Abideleri, lsıanbul.
K. Mirşan, 1970; Prologrekçe yozııların deşifre edilmesi (Almanca!), Ankara.
K.Mirşan. 1973.: Proıatürkçe Yazıılar, Ankara. -
S. Çagaıay . S. Tezcan. Bellelen 1975·1976. SoAulça Buguı yazılı. Ankara.
Prof. Dr. R.R. Aral, 1930; zur Heilkunde der Uyguren. Berlin.
W. Bang und A. von Gabain, 1929·1931; Türkische Tur/an Texle, Berlin: Cill 111929, Cilt ll/1929, Cill lll/1930, Cilt IV/1930, CillV/1931.
Albert von Le Coq, 1909; Kökıürkische aus Turfan. Silzungsberichte (1909-XLl) der Königlichen Preusssischen Akademie der Wissenschaften. Verleg der Königlichen Ak.der W., Berlin.
wr W. RadlolT, 1892-1899; Aılos der Alıerlümer der Mongolei, Petersburg.
Tarib Eoorlerf
AE ALP ERiN. d.ö. 322: BOL-BOL UQUS (vukuaı ıavsifi), BENIGO QACAN larafından kılınmış olan BITIG TAŞ; OnAın ırmaAının Tereme) kolu kene· rında, Manılu daAı mınlıkasında. YOLUC TIGIN'in BITIG TAŞ'ındaıi lalr.· riben 100 mil ve B
.JLGE ATUN UQUQ'unkundan lehminen 250 mil mesa
fede olmak üzere, 1891 yılında Yedrlnlsef israfından bulunmuşıur. Bak; oty ı. s. 129-131.
enir. Prof. Dr. A.N. Kural, 1952. DTCFD X. 1·2 (1952), 57·77: Gak Türlc lr.aAanları. Anknra.
BAU Bİ0LGE ATUN UQUQ. d.ö. 538, TOROK BfLGE QACAN fLINE BITIG
(Türk Devleti Halr.anmm halkı ?,alr.lr.ınılald yıızı). KeDdlai tarafıııd�Dyazdıfılnılf olen BITIG TAŞ'ı, YOLUC:: TiGiN letlarmm lıkrllıen :ioı kın dalUJundall
38
Bayan-Çoqto m ıntıkasında, Tola IrmaAının yukarı mecrasında ilah. 48 küzey enlemi ve 107 0.doğu boylamı) bulunmuş ve yazıt ilk defa W. Radlo israfından 1899 ytlında neşrolunmuştur (die alltürkischen Inschriflen de Mongoloi, zweile Folge, sahife 2-27). Bak: ely 1, sah. 101-121.
ed E. Doblhofer, 1955, Byzantinische Diplomalen und ösıliche Borboren Graz-Wien-Köln.
h Herodolus (d.ö. 484-425), Historien; deutsche Gesamtausgabe von A Horneffer, Sttillgarl .1963. Türkçesi: M. Ökmen - A. Erharı, Herodoı Teri
hi, İstanbul 1973.
hı Hoytı-Tamır gündelikleri, d.ö. 8-5. yüzyıllara ait. bak: ely il, sah. 99-100.
lıd ).G. Droysen, 1954, Geschichle Afexanders des Grossen, München.
imi Liu Mau-Tsai, 1956, die chinesischen Nachrichlen zur Geschichte der Ost · Türken lT'u-Küe), 1. Buch, Otto Harrassowitz, Wlesbaden.
lr L. Rasonyi, 1971, Tarihle Türklük, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yeymı, Ankere.
ÖBB ÖNRE BiNA BAŞI, tahminen d.ö. 530-493, ôTOMIN KÜNLlG BITIG BlLGO (Geçmiş günlere ait yaztlı belge), BITIG TAŞ'ı, MoAulstanda, Mogoilu ırmaııı. Şlne-usu gölü ve Örgötu dagı havalisinde Finlilerin bir sefer heyeli tarafından bulunmuş (1909), Ramstedt.bu yazıtı 1818'de )SFUU'nun XXX'uncu cildinde neşretmiştir. Bak: eyt 1. sah. 165-183.
ÖÇ QACAN iNiSi OYI ÇUR T°iclN, ULAYU TÖRT TIGIN \Hakan temsilcisi ÇUR T°iclN ve rülbe sıraların• göre onu lekip eden dört Ti°GINl� /SUB URA B0İLGE ôKOLI - ÇUR'un başarıları \tahminen d.ö. 596-51Sl. Bu BITIG TAŞ MoAulsıenda 0İke-Xuşotu denilen yerde Kolwicz tarafından bulunmuş ve 1928"de neşrolunmuştur. Bak: ely 1, sah . . �44-151 .
rqc Rufus Quinlus Curlius, Geschichle Alexanders ries Grossen. MünchBn 1961.
we W. Eberhard, 1947, Çin Tarihi, Ankara. YT YOLUC T0İGIN (Türklerin Hanlar-Hanı sarayı vak'anüvisil, BOLUOLLAR
lhislorieler, larih olaylerıl. Esas llibarifu d.ö. 565 - ds. 575 yıllarına ait olıın bu bolbollar, Ulen-Batur kuntindun tahminun 400 km uzaklıkta, ÖS•y-Nor ıölü ile Qaraqurum herabelurlnln lahminun ortasında. Kökşin-Urqun ırmoAının sag sehlllndu vu Qoşo-Çeyda� özenindu, birbirlerinden tahmi-
39
nen 1 km u:zakhkta iki leş üzerine yazılı olarak bulunmuş bulunmakladır (47,5 ° küzey enlemi ve 102,5
° doğu boylamı). Bu BITIG TAŞ'lardon "bıf il" diye isimlendirileni daha eski ve yaztları da taş l'e göre çok daha siliktir. Taı 1 ise taı II'nin kopyaıından ve ayrıca, ilAve olunan KÜL-TIGIN tarihi metninden ibareııir. Bak: ely J, sah. 23-73.
xa Xenophon Anebasis, Onbinlerin Ric'ah (Yunanca!), çeviren: H. Örı, lst. 1939.
Dini Eserler IOQ lslZ OYJBIZ QUL (dinimizin hizmeıkArı, yani rahip), UYUB-ONUŞ AT
OTUQUB OZUNuÇ (kişi namının, yaktlmak ouretile canlı-ruh haline g.,. çebilmesi), d.ö. 18.5.519. Bak: eıy il, sah. 100, Elyazma iV. Miran kemi aıeşevi ıutanegı.
AO ATA OC'un (ete subsansınınJ yakılmak suretile Tanrıya geçirilmesi. Tur-fan kenti aleşevi ıuıanaaı. Bak: ely JI, sah. 97.
AYT ALTl YARIQ TlclN lspeklral funksion aksionu). Bak: oyt, sah. 1 12-117.
qorç QARA-ÇUR'un, Tanrıya geçirilmek. üzere yakılışı anıdı. Bak: ply 87.
öl EL lNlNÇI ELiN QANI (halk dostu alan, halkın haruJ'nın yakılışı. Bak:
ply 89.
TB TENRlNlN BITIGI. Bak: elş 24, sat. 1-27.
ı.eiik ÖKÜK KENRlDE KÜNA YA UZAW Wılhl kreasionun güneş ve ayına uzama! dolayısile dikilen anıt yazıtı. Bak: ply 73.
yu YULA'nın ölümü ve BUDA-ÖG tseparasion identilikasionuJ. Eser Kemçlk ırmaaının cıraaq mevkiyinde bulunmuştur ve Türklerin en eski dini inançlarını nııe getirmelııedir. Bak: ely 111, sah. 79-85.
Tarih t.eııpiıleri
ıız Prof. Dr. R.R. Aral, 1937, Türklerde tarih zaptı. 2'inci Türk Tarih Kongresi, lstanbul 1�37; kongre çalışmaları, kongreye sunulan ıeblil!ler. Kenan Matbaası, lsıanbul 1943, sah. 3211-337.
ıı KAzun Mir�n, URQUN-SELENE yazıUarı için kabul olunan tarih tespillennin yeniden gözden geçirilmes
_i; Türk Kültürü Dergisi, sayı 240 - 241;yıl.
XXI, Nisan 1983, Ankara. oyt sahife 104'de OD ıözüne bakınız!
.40
U I UÇU:>:-İ0R ıarafından yazılmış olan OS-UDURUL.\11S UÇA USUQUN-UR
rGök Bili stratejisi Llderliği Hakimi • anıdı, d.ö. 502. Yazıt Qoşo-Çaydam
havalisinde. 'ixe-Aşete'de bulunmuştur. Bak: ely il. sah. 121-127.
bt gündeliklerinde, J:-;üüzl:>:ÇÜ YIL 'ely il, sah. 1081, B 'içlN YIL 'sah.
1091, YILA!\: YIL sah. 1 12>, AL.iSIS ULUS QUTU UYULUP 1sah. 111!,
0Q iÇiN YIL lsah. 1151 tarihleri olmak üzere. 5 adet tarih tespili yapılmak· ıadır.
blmac BBY
Kansenrasion kaouoJarı ve lı:ozmoılan ıimelrik üç kondision
Cilt 5, sah. 33-39: Korserıiosion kanunları ve simelri.
BURQANLARQA YÜKÜNÇ YÜKÜNMEK 'elf 84-1001. Bak: BYY 168 ve 285.
cby Chen Hing Yans. 1 962; Elemenıary Particles. Princeton Univ. Press, Princeton: t-;ew Jersey. An elegant little book by a Nobelist on the symmetries of elemanlary particles.
gfc G.F. Chew, M. Gell-Mann_and A.H. Rosenfeld, 1964; Slrongly Jnıeracting
Particles. Sci. Amer .. February, 1964.
Imb Laurie M. Brown, 1966; Quarkways. ıo Partide Symmelry, Phys. To
day, 19: 44-47 '1966ı.
OB ON QUT QOLUNÇ'un ON BUYAN'ı lett 134-136, satır 1-44J.
oeo Oliver E. Overseth. 1969; Experimenls in Time Reversal. Scient. Am., 221:
88-94 119691.
rem R.E. Marshak and C.P. Ryan, 1969; Theory of Weak lnleraction of Elemen·
lary Particles. Wiley, New York.
se Van Nosırand's SCIENTIFIC ENCYCWPEDIA, 1 976, P.654-858: Conser· volion Laws and Symmelry.
TKN TA YŞIN KİRTÜ NOM lelf 144-146, satır 1 53-200, yani TKN 1 -4 8) • . Bak: TKN 25·28, ve TKN 37-40.
TT TOLPI TÜZÜN felf 138-142, satır 57-132, yani TT 1 ·76J. Bak. TT 29·32 ve TT 61-68.
vfw Victor F.Weisskopf, 1 968; The Three Spectroscopies. Scient. Am., 218:
15-29 11968).
41
hw l lerınnım Wnyl. 1052: Symmdr_, .. Prim:ulon l l ıriv. ı•rmu�. Priıu:ulon, Nnw
Jcrsı�y. A htmulifully ilhıslmlutl hook on ılın ınnl luımıılic:nl, ıuıslhnllc,
1,hysit:nl. ııml hinloMicnl uspncls or synımulry.
aı ı\nwrican Sdunlisl. Mnrch . April 1 080. vuhımn tiff, No. 2, J>. 154·18.1:
\\1. l:wiıwr uml J . Uamilton. Is ılw Vncuum Hrnılly Jı:nıptyi' ÇT
BA
AT
Ti
BTYÖ
AAB
AB
AAQ AT
blmac
BŞ
BTYÖ
BYY
�:ısııı-,ı TllTl lN hiligi ıett !20-124. snlır Hllll. llıık: çr 40-47.
H l:) ACllN \etş 2H. sııtır 1-14l. llnk: HA 3�1. ı\l'Sı\N TAQŞLITLA H'ı ielş 72·78. snl ır 1-IOBl. Bok : AT 4 1-48 . • :riTİH \elt 302. snlır 132-138, ynni Ti 1-13l. Rnk: Ti 1 3.
H·İ� TflHLOG YARUQ ÖN \TTT V. snhife 324, 326, 328. 330 ve 332 . . Yazar
tnrofıııdan konulmuş olan paragraf numnrnları : BTYÖ 1 -39l . Bak: BTYÖ
1�. 3 1 . 32
Newlon srovitasion u ve grovitasion dalgaları
AMITA-ABA BURQAN \elt 1 36. siıtır 45-56, yani AAB 1-2).
ABITA BURQAN \elş 198-202, satır 80-199. yani A.B 1-401'.
ACIR AYIC QILINÇ {elt 206-210, satır AAQ 1-59l.
Bak: AT 5. 10. 22, 41-48.
Volume 8, p. 286-294: Grovitotion.
BIRAITA ŞIRI biligi (elf 150-152, satır 1-32).
Bak: BTYÖ 8, 11, 12, 15, 25, 28, 31.
BURQANLARQA YÜK0NÇ Y0K0NMEK (elt 84-100). Bak: BYY 51, O,
186, 227.
gr Charles W. Misner, Kip S. Thorne, J.A. Wheeler, 1973; Gravilation. W.H.
Freemen and Compeny._ San Francisco. Presently the delinltive book oıl gravity and research applications.
QQ QAYA-QAL bitigi (elt 220-222, salır 1-59). Bak: QQ 4, 9, 18, 36, 44.
QKQ QALIM KEYŞI QOŞUC (elt 164-170, satır 1-113). Bak: QKQ 58 ve 93-98.
M B MANi BURQAN (ett 36-58, satır 1-440). Bak: MB 148, 335-338 v e 4.
OB Bak: OB 9-12.
42
R. Ruffini and J.A. Wheeler, 1971: lnlroducting ıhe. Black Hale. Physics Todey . 24: 30-36 11971\. A dlscusslon of ıhe physlcs of aslrophysicel
bodies. in which gravity is of particuler signtnciance.
1111 G. Gamow. 19SI: Grovily. Sci. Am. 203 (3\, 94-100 IMarch 1961).
rwd R. W. İıavies. 1971: Proceedlngs of ıhe Conference on Experimental Tesis of Gravilationel Theories, Novcmbor t 1-13, 1970, Celifornia lnslitule of
Technology, a progress report on exporimental efforls in gravitation.
e Bak, sah. 1207: Gro\•italion.
•w S. \Veinberg, 1972; Gravitaıion ond Cosmology: Principles ond Applications
o_f lhe General Theory of Relalivily. Wiley. New York.
TKN Bak: TKN 29-30.
TT Bak: TT 13-16.
ybz Y. B. Zel'dovich and 1. D. Novikov; Relaıivislic Aslrophysics. Vol 1: Slars and Relali,.ily 11971: orig. pub. in Russian, 1967); Vol il: The Universe and Relalivily. Univ. af Chicaga Press, Chicago, 111.
BQ BURQAN QUTI lelf 180·182, sahr 1-60).
QUASAR'lar !yıldız benzeri kaynaklar)
blmac Bak: Valume 15, p. 327-330, Quasi-slellar Saurces.
ITEY .İSTiM TUTÇI EDGO YIL TiZ letı 142-144, selır 133-152, yeni ITEY 1-20).
Gayrl-muayyenlik prenılbl
eş Bak: eş q.12, BADIL ÖKÜŞ ET'ÜZ TIL-KÖN ÜL.
wb W. Heisenberg, 1958, Ole physikalischen.
Prinzipien der Quanıenıheorie,
Bibliographisches Inslilul AG, Mennheim.
abc
AT
BTYÖ
ldb
Vibraılon ve Complon leılrl
A. H. Complon und A. Siman, Phys, Rev. 251308 (1925).
Bak: AT 35 ve 97.
Bak: BTYÖ 25.
Louis de Broglie, Mailer and Liglh: The New Physics (1939), The Revolulian in Physics 11953), New Perspeclive in Physics (1982).
M. G. Mayer and J. H. D. }ensen, 1955: Elemenlory Theory of Nucleor Shell Slructure.
43
ıwr S. W. Remo, Jr., end T. ven Duzor, 1Q85; Fittlds and Wavr.s in Communica·
tiun Jt;fodnmiı:s. Wloloy, Now Yurk.
Ti TITllf leı, :ıo2. •nlır 132-137, yani Ti 1-131.
Hela llv ile Tearl•i ••1 A. fo:inHluin, tilH:r diu spw1.i11llt: und allgemı:jno flclutivitütstht.'fJrİH (gemeinver
sliindliı:hJ. Friod. Viowug und Sohn, Breunechwoig 10ff0 Cverfusl im Jehre 10111).
ee-Z A. Elnsluin, Grundzüuu ıfor llıılulivitiiııtıhı1oriı:. Friod. Vieweg und Sohn, Hreunıu;hwoiw 1959. Der Heu('llloil de'i Buchos hildct die unverönderte
Nou11Un11Mo dor horühmlon vior Vortrüso dus Vorressors an der Universitit Princ:ilon im Juhro 1921.
ae-3 Allmrt Einslı:in: Philoımphor·sdı:nlist, volumo 1 , il. Ediled hy P.A. Schlipp,
Nuw Yurk 1 959. Twu hookH lhel c:ovor ıhu whule of physics, wilh speciel cmphmtis on rolelivily.
AAB Hıık: AAB H l, Nl-IZWAN lrulaliviloJ.
AT Bnk: AT 57-64. Yİ0LVI YANLJC ULALIŞU lhususi leoriye göre kommuni·
kasion).
MB Bek: MB 57-72 ve 233-238, Nl·IZWAN lrelelivileJ.
OB Bek: OB 5-8, YARATINC_u YAN lver elma ıeorisiJ.
pgb P.G. Bergmenn, "The Speciol Theory of Relativity" ip. 109!), "The General
Theary of Relativily" ip. 203!J, in "Encyclopedia of Physics", 2d ed. vol .
iV, Springer Verleg, 1982.
b/mac
bof
TT
b/mac BTYÖ
al
44
Volume ıs. p. 581·589, Realitivily.
HANVBOOK OF PHYSICS, edilod by E.U. Condon-Hugh Odishew, ıecond edllion 1987. Bek: Sahife 2·38, Chapter 8, The Theory of Relotivity.
Bek: TT 65-68, BODl-ÇITNIN ALCU YANI lşarj limitinin genel teorieiı.
MöS1lıouer Effe•ı ve Doppler EfJe•ı
Bak: Volume 12, p. 491-493. Mössbouer il/feci.
Bak: BTYÖ 32, ALQIŞ URMIŞ.
Chrislien Doppler, 1842; Ober dos farbige Licht der Doppelsteme, Wien.
1
QKQ Bek: QKQ 61-64, OL ALQIŞIN ALU.
S SUWLAR lelt 202-206, seıır 120-178, yeni S 1-591. Bak: S 25-28, iNÇE.
Kavisli mekdn-r:omon motemotigl. ıravitaıionol sönme ve koru yerler
AB
AT
ATO BTYÖ
BYY b/mec br
Bek: AB 8-20. L!N-XUA. AB 5-ll ve 23, ADIRTLIC.
Bek: AT 1-6, TOLPI TÜZÜN.
ANI TEG ORUNLAR lelt 66, selır 1-321. Bek: ATO 9-18, DIYAN. Bek: BTYÖ 6, 7, 31. 38, 37, 36, UN-XUA. XUA. BTYÖ 28. 29. 30. AL!NCADTURCU. BTVÖ 31. 33. 34, DiVAN. BTVÖ 34. 35. QAO-ÇAO. BTVÖ 1-5, 7, 8, 13. 14, 18, UZAQ URU. BTVÖ 29. SÖNGÜ QIL!NÇ. BTVÖ 5, OSUC. BTVÖ 25, 26, 28, 3 1 , VÜZLEN(P. Bek: BVV 192-207_ ve 272-279, LIN-XUA. BVV 288-295, OS-UC. Bnk : Yoluma 18, p. 500, Diffıırenliol lopology. H. Webor, od .. 1953, B. Rierımnrı: Gesommelle Molhemolische Werke. 2d od .. paµurbeck roprinl, Dower, Now York.
AAB llıık: AAH 7. VÜÜZ(N VÜGERll.
O DiVAN !alt 190-198, seıır 51-80, yani O 1-301.
EM EHIJINI Ml/NÇUQLAH ıeıt 1114-lm, salır 2 1-50, yeni EM ı.;ıol. Bek: EM 3, TOPULUK VAKUQ öovı. EM İ7, vooz.
gr llnk: Tho MHlhunuılh:s-ol CurvıKI sı .. cıılimo, p. 193: Grevilelionel Collapııe ıırııl llleck Hulus, p. İl17.
hm llurmnnn M inkııwski ( 18t\.4-1900l, Ru�siRn mathell)elician who conlribulıKl lu ı hıı Rııld ıhııury ul ımmlıurs, hıfis crudİıııd wilh l•ylnıı ıhıı meıhemelic•I lorındıılion lor ıho ıhııory ııl rıılalivily in his "Houm uml Zeil" !1907\ nnd ' 'Zwui Abhun�fltrnl(c!ll libt?r diı? GruıufMlt!ichungt!ll der Elr.kln.Kl)•nomik"
119091. QKQ Bek: QKQ 2 1-44 vo 81-84, TOLPl-TÜZÜN. QKQ 95. TILGEN. kı Kari Schwor-1.0chlld 11 873-1916\, il Obt!r dus Gm•·il�siıınsft!lıl eines Mus
st.ınpunkll!s nor.Jı ıfor fünslttinsdmn Thuoriu, Silzh�r. llt1ut. Akad. WIH. 86r· lln, Ki. MBlh.-l'hys. Toch .. 18U.-IU8: 21 Obıır ılos Gn:ı•·ilolion•felıl einer KUJ4ul eus inkompwssiblttr P.'liissiJtkoil nnch ıfor t:insleinsdw.n Theoriu. Sltz· her. Deul. AkBd. Wlss. Bertin, Ki. Melh.-l'hys. Tuch . . �24�33.
S Bak: S 1, 16, 17, XUA; S 31, PARAMIT. MB Bak: M B !O, YÜZ-YÜZEGÜ. MB 205, ADIRTMADIN. 1T Bak: TT 1-12, LIN-XUA. TT 25·28, TT 53-56, 61·64, TOLPl-TÜZÜN. TT
66, 67, ALINÇSIZ.
us
YX uu UST
TPLŞ
BBP IQ
. Q
AT
TKN
USIQLARNIN SAWI laı, 106·114, satır 1·166). Bak: US 1 59-166, QARA YIR.
YAPIRCAQ XUALAR lelı 194, satır 1·20). Bak: YX 2. UTMIŞLARNIN ULUŞ! Celı 214, satır HIJ. Bak: T°iLGEN EVİR Ü. UPASANÇ SILIC T°iGlN lelf 238, satır 1·27J. Bak: UST 2, ACIR ULUC BUSAT BAÇAC KÜN. UST 10, QACAN QAN suusı. UST 22, QIZ ET'ÜZI. TAY PAY LIN Şl ıeı, 186, satır 1·20). Bak: TPLŞ 7, 15, ABITA TENRI BURQAN. TPLŞ 12, TAYŞIN NOM. TPLŞ 17, 19. DİYAN.,
B°İLGE-BlLlG Pl\RAMIT fetı 156·160, _satır 1·93).
IDUQ QUT letı 226, satır 1-20) . QUT 1etı 28, satır 1 ·20/.
Bak: AT 54, 92, T0İLGEN. Bak: TKN 30, T0İLGEN. TKN 43, TAYŞIN KİRTÜ NOM.
Hayal ve can
AT Hak: AT 9·1fi. AO Hnk: Molnin son rıarr;Hıı;ıncln "ı:nn" kavramının un modern hir tarifi ynıul
maklHdır.
QIQ QIŞ/\NT'i-/ Ql/,MM.J. l"JTI' JV, .,,h. 440, 442, 4441.
eb EncydnpamJiH ltrilnnnicn uum. volumı: 13, rı. 10H:J-1fJH5: l . I FI�.
ı:ııJlrufyu
IB lllM.J. lt/"/"/C; 1ırııklıkl•r yııı"ıl,/ ety il, sıılıifıt !J!l-llKI.
t" u 1
TQBU T/iN/tİIH·:M l.J.11"/" llllYl\N flTMlll.J., oto 211ı-:ın4, s•lır 1 - l f> l .
4 fi
TORK KOLTORONO ARAŞTIRMA ENSTITOSO YAYINLARI
1. izzettin KERKÜK. Kerkak Üzerine SOylenmlş Şllrler. Ankara t 963. Ayyıldız Matbaası, 80 s., 2,5 TL (TOkenmlştlr.)
2. Prof. Ahmed ATEŞ, Şehriyar ve Haydar Baba'ya Selam. Ankara 1964. An· kara Üniversitesi Basımevl, 80 s .. 2,5 TL. (TOkenmlştir.)
3. Doç. Dr. Şakra ELÇiN. Anadolu Koy Orta Oyunları CKOy tiyatrosu). Ankara 1964, Ayy,ldız Matbaası, 63 s . . 5 TL.
4. Doç. Dr. Muharrem ERGiN, Dede Korkut Kitabı (Metin SOzlOk). Ankara 1964, Ankara Üniversitesi Basımevl. 2 1 7 s . . 10 TL. (TOkenmiştlr.)
5. Halil Fikret ALASY A, Kıbrıs Tarihi ve Kıbrıs'!• TOrk Eserleri. Ankara 1964, Ayyıldız Matbaası, 224 s .. 5 TL. (TOkenmiştlr.)
6. Prol. Dr. Cevat GÜRSOY • Prof. Dr. Halil INALCIK · Doç. Dr. ErcOmend KURAN · Halli Fikret ALASYA, Kıbrıs ve TOrkler, Ankara 1964, Ayyıldız Matbaası, t 50 s .. 5 TL. (TOkenmlşlir.)
7. Mustafa Necati SEPETÇIOGLU. Yaratılış ve TOreylş • TOrk Destanı. Ankara t965. Ayyıldız Matbaası, 244 s .. 10 TL. (Tükenmiştir.)
8. YriO RAEVUORI (Çeviren : Aydın YEGEN). Sadri Maksudi ve TOrk·Fln Manasebelleri. ( t. basılış : Ankara 1965, Ayyıldız Matbaası, 40 s.. t TLı 2. basılış : Ankara 1966, Ankara Üniversitesi Basımevl, 40 s .. 1 TL .. 3. ba· sılış : Ankara 1968, Ayyıldız Matbaası A.Ş., 1 TL. (TQkenmiştlr.)
9. Prol. Dr. Osman TURAN, Selçuklular Tarihi ve TOrk-lslAm Medeniyeti, Ankara 1 965. Ankara Üniversitesi Basımevl, 448 s., 35 TL (TOkenmiştlr.)
10. CTarkçe : ) Prof. Dr. Oktay ASLANAPA. Anadolu'da Tark Çini ve Keramlk Sanatı, l stanbul 1965. 11+76 s .. slyah·beyaz 106 resim, 42 renkll resim, 25 TL. (TOkenmiştir.)
(Almanca : ) Prol. Dr. Oktay ASLANAPA. Turklsche Fliesen Und Keramlk in Anatolien. lsıanbul 1965, 11+76 s .. siyah-beyaz 106 resim, 42 renkll resim. 25 TL. (Tükenmiştir.)
1 1 . Etem ÜNGER, TOrk Marşları. Ankara 1 966. Ayyıldız Matbaası A.Ş .. 336 s .. 650 TL. CCiltl il
1 2. Etem Ural ARATAN. Khgar Ağzından Derlemeler, Ankara 1965, Ankara Üniversitesi Basımevi. 78 s., 10 TL CTOkenmlştir.)
13. T.K.A.E. Konferansları 1. ( 1 964), Ankara, 1965, Ayyıldız Matbaası. 68 s .. 5 TL CTOkenmlştlr. l
14. Clnglllzce : ) Emel ESiN. Aspects of Turklsh Clvlllsatlon in Cyprus, Ankara 1965, Ankara Üniversitesi Basımevi , • 81 s., 9 renkll resim. kuşe gOmlek, 25 TL. (TOkenmiştir. )
15. A. Battal·TAYMAS. Kazan Tarklerl. Ankara 1966, Ayyıldız Matbaası A.Ş .. 240 s.. t harita 15 TL. (TOkenmlştir.)
16. Hoseyln BAYKARA, Azertıaycan'da Yenileşme Hareke1lerl, Ankara _1966.
Ayyıldız Matbaası A.Ş .. 200 s .. g resim. 1 hari1a� .
1 5 TL (TOkenmlştır.)
17. Prol. Or. lbrahlm KAFESOGLU. TDrk Mllllye1çıllgınln Meseleleri, Ankara ·.
1966, Ayyıldız Matbaası· A.Ş., 208 s., 5 TL. CTDkenmlşllr.) .
18. Prof. Or. Ahme1 TEMIR, Fr. W. Radloll'un Eserlerinden Seçmeler (Basılmak·
tadır.) 19. T.K.A.E. Reşit Rahmeti ARAT için. Ankara 1 966, Ankara Üniversitesi Basım· ·
evi, Uf+1 2+454 s., 30 TL. (TOkenmlş1lr.) . . 20. Doç. or. ErcOmend KURAN, Avrupa' da Osmanlı ikamet Elçiliklerinin Kuru· ·
luşu ve ilk Elçilerin Siyasi Faaliye1lerl, Ankara ! 968, Ayyıldız Ma1baası A.Ş:·
71 s., 10 TL. CTOkenmlşllr.l 2 1 . Mehmet ôNOER, Anadolu Efsaneleri, Ankara 1 966, Ankara Üniversitesi Ba·
$!mevt, 143 s., 5 TL. (TOkenııilştir.) 22. Bila.J ŞiMŞiR, Con1rlbutlons a l'Hls1olre des popula1ions Turques en Bulga·
rle. Ankara 1 966, Ayyıldız Ma1baası A. Ş .. 86 s., 10 TL.
23. Akdes Nimet KURAT. Birinci OOnya Savaşı Sırasında TOrklye'de Bulunan : Alman Generallerinin Raporları, Ankara 1 966, Ayyıldız Matbaası A. Ş., 92· s., 8 resim, 2.5 TL. (TOkenmlşttr.)
24. Akdes Nimet KURAT, Çaka BeJ, (3. basılış), Ankara 1966. Ayyıldız Ma1· baası A. Ş., 62 s., 1 harita 2,5 TL (TOkenmlştlr.)
25. T.K.A.E. TOrk 0111 için 1., Ankara 1 966, AJyıldız Matbaası A. Ş., 240 s .. · 1 00 TL
26. MOsteclp ÜLKÜSAL. Dobnıca ve TOrkler. Ankara 1 966, Ayyıldız Matbaası A. Ş., 256 s., 1 harita, 15 TL. (TOkenmlştlr.)
27. T.K.A.E .. TOrk 0111 için il., Ankara 1 966, Ayyıldız Matbaası A. Ş., 192 s .. 5 TL CTOkenmlştlr.)
28. T.K.A.E .. TOrk Dili için ın .. Ankara 1966, Ayyıldız Matbaası A. Ş., 192 s .. 5 TL CTOkenmlşllr.)
29. T.K.A.E .• Tarlı DIH için iV .• Ankara 1967. Ayyıldız Matbaası A. Ş., 192 s .• 5 TL. (TOkenmlştlr.)
30. T.K.A.E. TOrk 0111 için V.,· Ankara 1 967, Anıldız Matbaası A. ş., 96 s., 100 TL
31. T.K.A.E., TOrk DIH için VI .• Ankara 11168, Amldız Matbaası A. Ş .. 222 s .. 10 TL CTOkonınl$11r.)
32. Or. BıJmlrza HAYIT, Dtı Wlrtechaltıprableme Turkaat-. Eln Bıltraa zur Wlrtachıftakundı Turkeııt- mit ılnem ROckbHclİ auf ltıre JOngete Ver· ııaııcıonhıılt, Ankara 1 968. Ankara Onlverelteel B•ımll'll. 232 a. 13 harlte. � TL '
33. El.CAhlz (Çwlrın : Raınuan ŞEŞEN), HllAlet Orduıunun Menkıbeleri w Torklerln Fazllıtlerl. Ankwa Onlvenıltısl Buımevl, 108 1., 10 TL CTOklll· ""'*·>
34. Bilal N. ŞiMŞiR (Hazırlayan). Rumell'den TOrk GOçlerl. Emlgratlons Turques de!İ Balkans. Turklsh emigrallons from the Balkans. (Belgeler·Docu
ments. 1). Ankara 1968. Ayyıldız Matbaası A. Ş .• 820 s . • 50 TL. (TQkenmlştir.)
35. Bilal N. ŞiMŞiR ( Hazırlayan ) . Rumeli'den TQrk GOçlerl. Emlgratlons Turques des Balkans. Turklsh emigrallons from \he Balkans (Belgeler-Docu· ments, i l ) . Ayyıldız Matbaası A. Ş., CLXXXll+832 s .. 500 TL.
36. Milletlerarası Birinci Kıbrıs Tetkikle,; Kongresi ( 1 4·19 Nisan 1 969). Tork
Heyeti Tebliğleri. The First lnternatlonal ong Cress of Cypriot Studies. Der ersthe lnternatlonale Kongress der Zyprlotlschen S\udlen. Le premier Con· gres lnternatlonal des Studes Cyprlotes. Ankara 1971, Ayyıldız Matbaası A. Ş., XX+36B s.+lndex. 19 paf\a, 500 TL.
37. Dr. Baymirza HAYIT. Turkestan· Zwlschen Russland und Chlna. Amsterdam. Prolllo-Verlag 1970. 556 s .. 5 harita DM. 97. 10 (TQkenmistlr.)
38. ismet BINARK·Nejat SEFERCIOGLU. Doğumunun 95. YıllOnQmO Munasıbe· tiyle Ziya Gokalp Bibliyografyası. Ki\ap·Makele, Ankara 1 9 7 1 , XXVll l+200 s., 20 TL. (TOkenmiştlr. )
39. Prol. Dr. Liızlo RASONYI. Tarihte TOrklOk. Ankara 1 97 1 . Ayyıldız Matbaası A. Ş., V11+4 1 0 s . . 40 TL. CTükenmlstlr.)
40. Fevziye A. TANSEL. ômer · Seyfeddin' in Şiiri eri. Ankara 1972, Ankara Ünl· versitesi Basımevi. 86 s .. 20 TL ·(TOkenmiştlr.)
4 1 . CUMHURiYETiN 50. YILINA ARMAGAN. Ankara 1973. Ayyıldız Matbaası A. Ş .. 238 s .. 400 TL
42. Dr . . Mubaha\ KÜTÜKOGLU. Dsmanlı-lnglllz iktisadi Mlinasebetlori ( 1580·
1 838). Ankara 1974, Ayyıldız Malbaası A. Ş., 1 50 s., 300 .·TL.
43. Adile AYDA. Etruksler Türk mQ idi?, Ankara 1 974, Ayyıllız Matbaası A. S .• 92 s .• 1 pafta ve reslmll. (TQkenmlstlr.) harita. 150 TL
44. Dr. Naslm Zla, Kıbrıs'ın lngll\ere'ye Geçişi ve Ada'da Kurulan lnglllz ldareol, Ankara 1975. Ayyıldız Matbaası A. Ş., 195 s., 300 TL
45. ilmi Heyet. TOrk DOnyHı El Kllabı, Ankara 1976, Ayyıldız Matbaası A. Ş., 1452 s .• 1 harlla, 280-320·360 TL (TQkenmiştlr.)
46. Prof. Dr. lbrahlm KAFESOGLU, TOrk Milli KOltQrO, Ankara 1 976, Ayyıldız M atbaası A. Ş .. 4 1 3 s., 40 TL (TQkınmlştlr.)
47. Prof. Dr. Reşit Rahmeti ARAT, Kutadgu-Blllg indeksi, latanbul 1977, 500 TL 48. ŞQkrO ELCIN, Anadolu Koy Orta Oyunlan (KOy Tlyalro$U), Ankara 11177
clkincl bıakı). Anıldız Matba-Hı A. Ş., 1 1 1 ı., 300 TL 49. HılY Fikret AL.ASYA. Kıbnı Tarihi va Kıbrıa'ta Tartı Eserler!, Ankara 11177
Clklncl baskı). Anıldız Matba•ı A. Ş., 240 ı •• 200 TL
r YÜCEL. Ege Denlzi-TOrklye ile Komşu 5D. Prof. Dr. Sırrı ERINC·Prof. Dr. Ta ıp
A ş 1 1 2 s., 3DO TL. Ege Adaları. Ankara 1978. Ayyıldız Malbaası • .,
A k 1979 5 1 . XVI. Mllletlerarası Altalstler Konferansı-1 973-Tebliiiiler. n ara • Av·.
yıldız Matbaası A. Ş.. 260 s .• 300 TL.
52. M. Şerif FIRAT. Dollu illeri ve Varto Tarihi, 4. basılış : Ankara 1 98 1 , 288 ":·
53. ŞOkrO Mehmet SEKBAN. Kart Sorunu, 4. basılış : Ankara 198 1 , 47 s,
sirah-beyaz iki resim, Oç renkli harita. .· 54. ŞOkrD Kaya SEFEROGLU. Anadolu'nun ilk TOrk Sakinler� : K�rtler, An��·�
!982, Ayyıldız Matbaası A.Ş .. xı+ 132 s .• siyah-beyaz ıkı resım. Oç renklı ·
55. Ş. Kaya SEFEROGLU . H. Kemal TÜRKÔZÜ, 1 0 1 Soruda Torkler'ln Kort· : Boyu, Ankara 1 982. Ayyıldız Matbaası A.Ş .• XIV+ 1 1 7 s .• 200 TL; · ·
56. Nazmi SEVGEN. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da TOrk Beylikleri (Osmanlı.
Belgeleri ·ile ıKartıOrklerj Tarihi), Ankara 1982, Ayyıldız Matbaası A.Ş. .' 57. Soleyman SABRI. Van Tarihi ve ıKorttorkleı'ı Hakkında incelemeler, Ankara 191l2i
Ayyıldız Matbaası A.Ş. . 58. Kadr.ı •Kemal KOP CSEVENGIL), Araştırma ve DOşDncelerim, 2. Baskı. An'. ..
59. kara 1982, Ayyıldız Matbaası A. Ş . • X+70 s., 1·25 TL. ., '
Halil Kemal TÜRKÔZÜ, Osmanlı ve Sovyet Belgeleriyle Ermeni MezaMm( · Ankara 1982. Ayyıldız Matbaası A. Ş., Xlf+M6 s., Siyah·beyaz 70 res<m. , :. 250 TL.
60. •Kadri •Kemal KOP (SEVENGIL), Anadolu'nun Doğu ve GOneydoğusu, 2. baskı, · Ankara 1982. Ayyıldız Matbaası A. Ş .. XIV+69 s., 150 TL.
6 1 . M. Salih SAN. Doğu Anadolu ve Muş'un izahlı •Kronolojik Tarihi, Ankara 1 982. Ayyıldız Matbaası A. Ş .• Xll+212 s. 15 harita, 275 TL.
52. ismet PARMAKSIZOGLU, T111rlh Boyunca KDrttOrklerl ve TDrkmenler, Ankara 1 91l3, Ayyıldız Matbaası A. Ş., XVl+128 s. 150 TL
63. Edip YAVUZ. Doğu Anadolu'da Dil-Onomastik ilişkiler.; Üzerine Bir Deneme.'
.·. ·:
Ankara 1983. Ayyıldız Matbaası A. Ş., XVl+96 s. 100 TL. 64. ·Doç. Dr. Tuncer GÜLENSOY, l<Ormançl ve Zaza TOrkçeleni üzerfne Bir Araş· ·
tırma, Ankara 1983, Ayyrldız Matbaası A. Ş. X+74 s. ıoo TL. ·
65. Prol. Dr. Mehmet EROZ. Hıristi.yanlaşan TOrlder, Ankana 19113, Ayyıldoz Mal: ·
baası A.Ş. XI + 71 s. 100 TL. · . . 66. M. Şerif FIRAf. Doğu illeri ve Varto Tarihi, (Ttimoloji . Dln . Etnoğrafya . OH
ve Ermeni Mezalimt. Beşinci Baskı, AnkaM ·11983, Ayyıldız Matbaası A.Ş. xxıı + 306 •· 400 TL
67. Prof. Dr. Lhzl6 RASONYI, Tarl< Devletinin Batıdaki VArisleri ve ilk MaslO· man Türkler, "Hazarlar, Macarlar, l<OrtıOrkleri, Hunlar, Ogurlar, Avarlar. Sabirler, GOktOrl<le!, Peçenekler, Uzlar, Kumanlar. Gazneliler, Karahanl�ar. Selçuklular, Atabegler, MemlDklular, Tımuriler" Ankara 1983 Ayyıldız Mat· baası A.Ş. XIX + 240 s. 200 TL. '