VÁMBÉRY, Arminius

Preview:

Citation preview

501

XVII. yüzyýldaki durumunu ortaya koymak-tadýr.

Valyeva Osmanlýlar’la Avusturya, Lehis-tan, Rusya ve Venedik’in oluþturduðu Kut-sal Ýttifak arasýnda 1683-1699 yýllarýndacereyan eden savaþta iþgale uðradý ve 1699Karlofça Antlaþmasý’yla Habsburglar’ýn elin-de kaldý. Bu durum kasabanýn gerilemesi-ne yol açtý, müslüman ahali ve Ýslâmî bi-nalar ortadan kalktý. 1739’da Belgrad Ant-laþmasý’ndan sonra Osmanlýlar Valyeva vecivarýný tekrar ele geçirdi. 1154 (1741) yý-lýna ait yeni tahrir “Valyeva palankasý”ndasadece seksen müslüman nefer (yetiþkinerkek) ve burayý koruyan otuz altý muha-fýzdan ibaret bir askerî birliðin bulundu-ðunu belirtir. Bu 116 kiþilik müslüman er-kek nüfus yanýnda on iki nefer hýristiyanerkek de sayýlmýþtýr (TK, TD, nr. 18, s. 261-262). Bu durum Valyeva’nýn gerilediðini,500 kiþiye düþen nüfusuyla yeniden bir köyhaline dönüþtüðünü gösterir. Ekonomiside büyük ölçüde deðiþmiþ ve ticarî mer-kez iþlevini tamamen yitirmiþtir. AncakValyeva sonraki altmýþ yýl içerisinde yeni-den toparlandý. 1800’de Türkler’in ve Sýrp-lar’ýn yaþadýðý 400 eve, 2100-2300 civarýn-da bir nüfusa sahipti. Yirmi sekiz yýl son-ra Maximilian Thielen 4500 kiþilik bir nü-fusla birlikte 1000 evin bulunduðunu kay-deder; Valyeva’nýn çeþitli camileri, Orto-doks kiliseleri, iki hamamý ve faal dükkân-larýyla çok büyük bir pazar durumunda ol-duðunu söyler. Valyeva, tarih boyunca nü-fustaki iniþ çýkýþlardan ve deðiþimden ötü-rü seyyahlar tarafýndan þehir, kasaba, va-roþ veya köy diye zikredilir.

Osmanlý-Rus-Avusturya savaþlarý sýra-sýnda (1787-1791) Valyeva’nýn Sýrp sakin-leri Obor-Knez Aleksa Nenadovi— kuman-

dasýndaki Sýrp baðýmsýzlýðý mücadelesin-de, yine 1804 yýlýnda cereyan eden ilk Sýrpbaðýmsýzlýk ayaklanmasýnda yer aldý. 1815’-te Sýrbistan’ýn kýsmî baðýmsýzlýk kazanma-sýnýn ardýndan Valyeva, Osmanlý hâkimiye-tinin sona ermesine raðmen hýzlý bir de-ðiþim ve büyüme gösterdi. Türk nüfusuþehri terkederken Sýrp nüfusu bunlarýnyerini aldý. XIX. yüzyýl boyunca þehirdekiticaretin ve zanaatkârlarýn geliþmesiyle nü-fus oraný Sýrplar’ýn lehinde arttý. I. DünyaSavaþý esnasýnda þehir hemen hemen ta-mamen yerle bir edildi. Alman iþgaline uð-radýðý II. Dünya Savaþý’nýn arkasýndan ye-ni Yugoslavya’nýn silâh sanayi merkezi ha-line geldi. 1968’de demiryoluyla Belgrat’-tan Adriyatik kýyýsýndaki Bar’a baðlandý.Ayrýca Vojvodina, Ma®va, Bosna-Hersek veAdriyatik kýyýsýný baðlayan kara yolununmerkezinde yer almaktadýr. 1999’da Ko-sova’daki savaþ esnasýnda Valyeva’nýn si-lâh endüstrisi aðýr NATO bombardýmanýy-la imha edildi, ancak þehrin kendisi çokfazla hasar görmedi. Günümüz Valyeva’-sýnda geç dönem Osmanlý tarzýnda yapýl-mýþ birkaç eski ev hâlâ ayaktadýr. En eski-si XVIII. yüzyýlýn sonundan kalma Müsel-lim Konaðý ile 1813’ten kalma Nenadoviæailesinin kulesidir. Kolubara nehrinin gü-neyindeki Eskiçarþý caddesi de Osmanlýtarzýyla inþa edilen eski konaklarla süslü-dür. Þehrin 2002’de nüfusu 61.035, köy-leriyle beraber 96.761 idi. Þehirde 58.689Sýrp (% 96,15), 527 Roma (% 0,86), 207Karadaðlý (% 0,33), on dokuz müslüman(% 0,03), altý Boþnak (% 0,00) ve diðerlerimevcuttur.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Evliya Çelebi, Seyahatnâme (Daðlý), V, 221; M.F. Thielen, Die europäische Türkei, ein Handwör-terbuch für Zeitungsleser, Wien 1828, s. 295;Hazim Šabanovi—, Evlija ‡elebija Putopis, Saraje-vo 1957, s. 110-111; V. Vinaver, “Tursko stanov-ništvo u Srbiji za vreme Prvog Srpskog Ustan-ka”, Istori®eski Glasnik, sy. 2, Beograd 1955, s.43; V. Stojan®evi—, “Tursko stanovništvo u Srbijipred Prvi srpski ustanak”, Zbornik Matice srpskeza dru•tvene nauke, XIII-XIV, Novi Sad 1956; M.Vas, “Valjevo”, Enciklopedija Jugoslavije, Zag-reb 1971, VIII, 453.

ÿMachýel Kýel

– —VÁMBÉRY, Arminius

(1832-1913)

Macar Türkologu.˜ ™

Adý Armin, Hermann ve soyadý Wam-berger, Weinberger þekillerinde de yazý-lýr. Almanya’nýn Bamberg þehrinden Ma-caristan’a göç etmiþ dar gelirli bir yahudi

ðiþime uðradý ve tarým giderek yerini kü-çük el sanatlarýna býraktý. Defterlerde yeralan isim listelerindeki kayýtlar burada ter-zi, debbâð, haddâd, hallâç, helvacý, çizme-ci, ayakkabýcý, semerci, berber gibi mes-leklerin aðýrlýk kazandýðýný gösterir. Valye-va’nýn bu deðiþimi üzerine bilgi veren enson tahrir defteri 993 (1585) tarihlidir. Ar-týk burasý on mahallesi, beþ camisi, beþmescidi ve yirmi dört su deðirmeni olanorta büyüklükte bir þehir hüviyeti kazan-mýþtýr. Çoðu XIX. yüzyýlda ortadan kaldý-rýlan cami ve mescidler þunlardýr: Meh-med Paþa Eskicamii, Hacý Hüseyin Camii,Mehmed Bey Camii, Câmi-i Atîk (2), Meh-med Bey Camii (2), Veli Kethüdâ Camii(Gradçe), Praçalý Mescidi, Boþnak Mahal-lesi Mescidi, Aþaðý Gradçe Mescidi, Novo-sel Mescidi ve Büyük Boþnak MahallesiMescidi.

1660 yazýnda Varad’dan (Grosswarde-in / Nagyvarad) Saraybosna ve Dalmaçya’-ya giden Evliya Çelebi Valyeva’yý da gör-müþ, burayý bahçeler ve meyvelikler ara-sýnda yer alan, Kolubara nehri kýyýsýndagüzel bir yer olarak zikretmiþtir. Semen-dire sancak beyinin hassýna dahildir ve birvoyvoda tarafýndan yönetilmektedir; ay-rýca bir kaza merkezidir, kadýsýnýn günlükgeliri 150 akçedir. Altý mahallesiyle tek yada çift katlý, kiremit veya tahta (þandýra)çatýlara sahip, güzel inþa edilmiþ 870 evimevcuttur. Evler bahçeler veya meyvelik-ler içindedir. Kasabada on bir cami ve mes-cid vardýr, çarþý içerisinde olaný en büyüðü-dür. Bunlarýn yanýnda iki tekke, üç mek-tep, iki han, bir hamam, 100 civarýnda dük-kân, pek çok kahvehanesi bulunmaktadýr.Evliya Çelebi’nin verdiði bu bilgiler ve ra-kamlar doðru olup kasabanýn geliþiminin

VÁMBÉRY, Arminius

Valyeva

(Valjevo) þehir

merkezinden

bir görünüþ(ValjevoBelediyesiArþivi)

502

VÁMBÉRY, Arminius

rilen Vámbéry 1870’te yeni kurulan dün-yanýn ilk Türkoloji kürsüsüne profesör ta-yin edildi ve burada otuz beþ yýl çalýþtýk-tan sonra 1905’te emekliye ayrýldý. Tanýn-mýþ öðrencileri arasýnda Julius Germanus,Ignaz Goldziher, Ignácz Kúnos, BernatMunkacsi anýlabilir. 15 Eylül 1913 tarihin-de ölen Vámbéry uzun süren meslek ha-yatýnda otuz sekiz kitap yazmýþ ve Türko-loji’nin en popüler temsilcisi sayýlmýþtýr;özellikle Ýngiltere’de birçok makalesi ya-yýmlanmýþtýr. Eserlerinin çoðunlukla Al-manca, bazan da altý dilde birden neþre-dildiði görülmektedir. Önemli bir kýsmýTürkler ve Türkçe’nin lehçeleri üzerine ka-leme alýnmýþ olan çalýþmalarý V. V. Bart-hold gibi ilim adamlarý tarafýndan küçüm-senmiþse de O. A. Soukhareva gibi bazý-larýnýn takdirini kazanmýþtýr. T. Zarcone,“Onun derviþ kýlýðýnda yaþadýðý dolaysýz Ýs-lâm deneyimiyle yaptýðý iþe bugün hiç þüp-hesiz katýlýmcý antropoloji adý verilirdi” de-mektedir. Türkler’i çok seven Vámbéry’-nin bu sevgisi, Türkiye’de paþa konakla-rýnda yýllarca misafir kalmasý ve özellikleII. Abdülhamid’e danýþmanlýk yaparak bü-yük bir servet kazanmasýyla da iliþkilidir.Nitekim Tunalý Hilmi’ye Türkler’in sayesin-de ilim, þöhret ve servet sahibi olduðunusöylediði bilinmektedir.

Eserleri: Deutsch-Türkisches Wörter-buch (Ýstanbul 1858); Abuska: Csaga-tajtörök szogyüjtemény (1862); Travelsin Central Asia (London 1864); MeineWanderungen und Abenteuer in Per-sien (Pest 1867); Cagataische Sprachstu-dien (Leipzig 1867); Uigurische Sprachmonumente und das Kutadku Bilik(1870); Geschichte Bucharas oder Tran-soxaniens (I-II, Stuttgart 1872); Historyof Bokkara (London 1873; Ar. trc. AhmedMahmûd es-Sâdâtî, Kahire 1965, Yahyâ el-Haþþâb’ýn önsözüyle); Central-Asia andAnglo-Russian Frontier Question (Lon-don 1874); Der Islam im 19. Jahrhun-dert (Leipzig 1875); Etymologisches Wör-

terbuch der turko-tatarischen Sprachen(Leipzig 1878); Die primitive Cultur desturko-tatarischen Volkes (Leipzig 1879);Der Ursprung der Magyaren (Leipzig1882); A. Vámbéry, His Life and Adven-tures by Himself (I-II, London 1883); TheComing Struggle for India (London1885); Die Scheibaniade Sprachstudi-en, Ein özbekisches Heldengedicht(Muhammed Sâlih’in Þeybânînâme’sininneþridir, Wien 1885); Das Türkenvolk inseinen ethnologischen und ethnograp-hischen Beziehungen (Leipzig 1885,1970); Der Zukunftkampf um Indien(1886); Hungary in Ancient (London1890); Alt-osmanische Sprachstudien(Leiden 1901); Westlicher Kultureinflussim Osten (Berlin 1906). Vámbéry, Ali ÞîrNevâî’nin Muhâkemetü’l-lugateyn’ini Ma-carca’ya (Nyelvtudmány Közlemények, I,Pesten 1862, s. 112-130), Seydî Ali Reis’inMir’âtü’l-memâlik’ini Ýngilizce’ye (Lon-don 1899) tercüme etmiþtir.

BÝBLÝYOGRAFYA :A. Vámbéry, Arminius Vámbéry: His Life and

Adventures, London 1883, I-II; “Vámbéry A.”,Der Grosse Brockhaus, Leipzig 1934, XIX, 387;L. Alder – R. Dalby, The Dervish of Windsor Cast-le: The Life of Arminus Vámbéry, London 1979;K. Hegyi, “Vámbéry Ármin (Eigentlich HermannWeinberger)”, Biographisches Lexikon zur Gesc-hichte Südosteuropas (ed. M. Bernath – K. Neh-ring), München 1981, IV, 384-385; Mim KemalÖke, Ýngiliz Casusu Prof. Arminius Vambery’-nin Gizli Raporlarýnda II. Abdülhamid ve Dö-nemi, Ýstanbul 1983; a.mlf., Vámbéry: Belgeler-le Bir Devletlerarasý Casusun Yaþam Öyküsü,Ýstanbul 1985; N. Ahmet Özalp, Arminius Vam-bery: Bir Sahte Derviþin Orta Asya Gezisi, Ýs-tanbul 1993; Hasan Eren, Türklük Bilimi Sözlü-ðü I: Yabancý Türkologlar, Ankara 1998, s. 326-328; Th. Zarcone, Yasak Kent Buhara: 1830-1888 (trc. Ali Berktay), Ýstanbul 2001, s. 45-74;R. Tschudi, “Hermann Vámbéry”, Isl., V (1914),s. 107-108; Þerif Baþtav, “Türk Kültürüne Hiz-met Eden Macarlar, Armin Vámbéry”, TK, sy. 26(1964), s. 118-122; Muslihiddin Karakurd, “Türk-ler’in Dostlarý: Armin Vámbéry”, a.e., sy. 88(1970), s. 276-279; Ephraim Fischoff, “Vambery,Arminius (1832-1913)”, EJd., XVI, 65-66.

ÿTurgut Akpýnar

ailesinin çocuðu olarak Budapeþte’nin ku-zeybatýsýndaki Dunaszerdahely’de doðdu.Malî sebeplerle tahsiline devam edemedive çeþitli iþlerde çalýþýrken kendini yetiþ-tirdi. Güçlü hâfýzasý ve dil öðrenmedeki üs-tün yeteneði sayesinde daha yirmi yaþýnagelmeden on altý dil konuþup on ikisindeyazabildiði hâtýralarýndan öðrenilmekte-dir. Yirmi yaþýnda Türkçe’yi öðrenen Vám-béry, özellikle Macarca’nýn menþeinin Fin-Ogur dilleri mi yoksa -kendi inandýðý gibi-Tatarca mý (Türkçe) olduðu konusu üze-rinde durdu. Daha sonra Jósef Budenzgibi bilginlerce Macarca’nýn Fin-Ogur dil-lerinden geldiði tesbit edilmiþ, ancak Vám-béry, tezini býrakmak zorunda kalmasýnaraðmen Macarlar’ýn menþeini Türkler’inteþkil ettiðine dair görüþü sebebiyle “pan-türkizmin babasý” olarak tanýnmýþtýr.

Vámbéry, bir ara Viyana’da görüþtüðüJ. F. von Hammer-Purgstall’ýn tavsiyesiy-le 1857’de Ýstanbul’a gitti ve Macar asýllýÝsmâil Paþa’nýn (Kmetty) aracýlýðýyla Hü-seyin Dâim Paþa’nýn köþküne yerleþerekçocuklarýna Fransýzca öðretmeye baþla-dý. Paþanýn kendisine verdiði Reþid Efen-di adýný kullandý. 1858’de Ýstanbul’da ilkdefa küçük bir Almanca-Türkçe sözlük ya-yýmladý. 1859’dan itibaren bir yandan Ha-riciye nâzýrlarýndan Sâdýk Rifat Paþa’nýnçocuklarýna ders verirken bir yandan daNuruosmaniye Medresesi’ne devam ede-rek Ýslâm inancýný öðrendi, Arapça ve Fars-ça’sýný ilerletti. Bir süre Hariciye Nezâre-ti’nde tercümanlýk yaptý. Ýstanbul’da kal-dýðý dört yýl içerisinde Orta Asya Türkle-ri’nin dilleri üzerindeki araþtýrmalarýný sür-dürdü ve Abuþka Lugatý’nýn çevirisini ta-mamlayýp Macar Ýlimler Akademisi’ne gön-derdi. 1861’de akademinin muhabir üye-liðine seçildi. 1863 Martýnda Macar Ýlim-ler Akademisi’nin saðladýðý 1000 florinlikyardýmla Orta Asya gezisine çýktý. Ýngilizhükümeti için Ruslar’ýn aleyhine casuslukfaaliyetinde bulunduðu bu gezide önceTahran’a uðradý; orada hacdan gelen birTürk kafilesine katýlýp Hîve, Buhara, Se-merkant ve Herat’ý ziyaret etti. Geniþ dilve din bilgisiyle çok inandýrýcý olduðu der-viþ kýlýðýnda yaptýðý seyahatini baþarýyla ta-mamlayýp ayný yýlýn kasýmýnda geri döndü.Tahran’dan geçerken Ýran þahý tarafýn-dan iyi karþýlandý ve bir niþanla ödüllen-dirildi. Oradan Londra’ya gitti ve Royal Ge-ographical Society’de seyahatini anlata-rak büyük ilgi topladý ve Ýngiliz basýnýndayer alan yazýlarýyla gündemde kalmaya de-vam etti.

1865’ten itibaren Budapeþte Üniversi-tesi’nde konferansçý sýfatýyla görevlendi-

Arminius

Vámbéry

Arminius

Vámbéry

derviþ

kýyafetiyle