36
AAchen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 09 Bizim Aachen www.bizimaachen.de Spor > 13 Şahin Dağıstan İçimizden Biri > 6 Melih Serter Kültür & Sanat > 26 Bülent Tiz Bir Konu & Bir Konuk > 14 Beraat Mersuh-Böcker ücretsİz Ekim / Kasım 2014 Gençlik > 22 Cansu Dost ALMANLAşMAMAYA DİRENME TAKTİKLERİMİZ Gaye Gökalp-Yılmaz‘ın Aachen araştırması Fotoğraflar: Ünay Abdullah Yaşar

bizim aachen

  • Upload
    others

  • View
    19

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: bizim aachen

AAchen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 09bizim aachen

www.bizimaachen.de

Spor > 13 Şahin Dağıstan

İçimizden biri > 6Melih Serter

Kültür & Sanat > 26bülent Tiz

bir Konu & bir Konuk > 14beraat Mersuh-böcker

ücretsİz Ekim / Kasım 2014

Gençlik > 22 Cansu Dost

AlmAnlAşmAmAyA DİrEnmE TaKTİKlErİmİz

Gaye Gökalp-yılmaz‘ın aachen araştırması

Foto

ğrafl

ar: Ü

nay

Abdu

llah

Yaşa

r

Page 2: bizim aachen

“Bize danışmadan karar vermeyin!“

Deutsche-Förder- Pflege:

Einfach, unkompliziert und staatlich gefördert.

Mit der Deutschen-Förder-Pflege der Barmenia sorgen Sie für

den Fall einer Pflegebedürftigkeit vor. Gleichzeitig sichern Sie

sich die staatliche Zulage.

Ihre Vorteile:

• Private Pflege-Ergänzungsversicherung: Pflegemonatsgeld

in allen Pflegestufen, auch bei Demenz

• Staatliche Förderung: 5 Euro pro Monat

• Service aus einer Hand: Die Barmenia übernimmt alle

Formalitäten und beantragt automatisch die staatliche

Zulage für Sie.

• Keine Wartezeit bei Unfällen

• Keine Gesundheitsprüfung und kein Aufnahmehöchstalter

Informieren Sie sich.

Barmenia Krankenversicherung a. G.

Hamdi Ceyhan

Kaiser-Wilhelm-Ring 27-29

50672 Köln

Mobil: (0 15 20) 9 19 19 99

[email protected]

www.barmenia.de

„Sigorta, hizmet ve güven demektir...“

Hamdi Ceyhan

Sigorta alanında 10 yıllık tecrübe Üç yıl sigorta ve finans üzerine meslek yaptıktan sonra, iki yıl sigorta uzmanlığı eğitimi aldım.

Sonrasında ozel bir eğitim alarak işyerlerini sigortalama (ticari sigorta) alanında da uzmanlaştım. 2013 yılında almış olduğum sertifika ile sigorta alanında eğitici (Ausbilder) olmaya hak kazandım. Kurmuş olduğum temsilcilik ile Aachen, Düren, Koln ve Düsseldorf şehirlerinde müşterilerime her türlü sigorta hizmetini sunmaktayım.

Generalagentur Hamdi Ceyhan | Spezialist für gewerbliche Versicherungen

Tel.: 0152 0 91 91 999 | E-Mail: [email protected]

Neden “Bize danışmadan karar vermeyin!“ diyoruz?Almanya‘da bugün yüzün üzerinde sigorta şirketi ve bu şirketlerin yaklaşık olarak 250.000 temsilciliği bulunmaktadır.

Sayıların bu kadar yüksek olması, sigorta işlemlerini herkesin yapabildiğini gostermektedir. Fakat asıl onemli olan, sozleşmeyi imzaladıktan sonra aldığınız kaliteli ve güvenilir hizmettir.

Bir sorunla karşılaştığınızda ne kadar sürede sigorta temsilcinize ulaşabiliyor ve temsilcinizden ihtiyaç duyduğunuz destek ve yardımı alabiliyorsunuz?

Işte, bu noktada bizim farkımız! Ihtiyaç duydugunuz anda, 10 yıllık tecrübemize dayanan hizmetimiz ile hemen yanınızda olmak...Yeni bir sigorta mı yaptıracaksınız veya mevcut sigortanızı alternatifleriyle karsılastırmak mı istiyorsunuz?

Mutlaka bize de sorun. Aynı şartlarda bizden daha uygun fiyata sigorta hizmeti bulmanız durumunda, size 100 € degerinde hediye çeki vermeyi garanti ediyoruz.

Page 3: bizim aachen

KÜNYE

Büro saatleri: Hafta içi hergün saat 10 ile 17 arası.

3

İçİndekİler

Sahibi: FACTOR: G MEDIEN & IDEENAdalbertsteinweg 26, 52070 Aachen

Tel.: 0241 / 990 78 68 Fax: 0241 / 990 787 44

E-Mail: [email protected]: www.bizimaachen.de

Yayın Yönetmeni: Günal Günal

Yayın Ekibi: Muhsin Ceylan, Serpil Erdemir, Dr. Sıla Yüce-Çıtır, Dr. Murat Kopuk, Üstün Gözler, Funda Şen, Sadık Toraman, Aykut Kurşuntel, Selim Atasever, Musa İrsi, Füsun Özdemir (Türkiye temsilcisi).

Baskı: Mainz Druck & Verlag | Aachen

Dergi adeti: 5.000

Yasal uyarılar: Yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların yasal hakkı firmamıza aittir. Yazılı izin alınmadan hiç-bir yerde kullanılamaz; aksi durumlarda yasal işlem başlatılır. İsim belirtilerek yazılan yazıların, gönderi- len fotoğrafların sorumluluğu o kişilere aittir.

4 FikiR FıRTınAsı | Muhsin Ceylan • İnsan, konuştuğu dil kadardır...

5 ne? neRede? ne zAmAn? • Aachen ve çevresinde bazı önemli etkinlikler

6 içimizden BiRi • Melih Serter: Muhabirlik, radyo yayıncılığı derken bir de koro yönetiyor

7 TAnıTım • Yeminli Mali Müşavir Rukiye Alper

8 AkTüel | Üstün Gözler • Avrupa Birliği ülkelerinde bilinmeyen haklarımız • Eschweiler’de müslümanların defin işlemleri

9 Gündem • Ayrımcılığa ve dışlanmaya karşı yalnız değilsiniz! • Bizim eV derneğinin kuruluş çalışmaları sürüyor • Aachenlı Derneklerin Etkinlik Günü10 BiR kOnudA FikRinizi AlAlım • Aachen şehriyle ilk karşılaşmalar11 TAnıTım • Phoenix Borç ve İflas Danışmanlığı12 BulmACA sAyFAsı13 spOR sAyFAsı • Şahin Dağıstan: Alemannia Aachen’daki gururumuz14 BiR kOnu & BiR kOnuk • Dr. Beraat Mersuh-Böcker - Biz ve ruh hallerimiz16 sudOku sAyFAsı17 BunlARı BiliyOR muydunuz? • Araba lastiklerindeki sayılar ve harfler neyi anlatır? • Aachen’da B harfinde bir kule “Bismarckturm” • Aaachen’ın ilk belediye binası “Grashaus”18 kApAk kOnusu • Gaye Gökalp-Yılmaz’ın Aachen araştırması: Almanlaşmamaya direnme taktiklerimiz22 Gençlik sAyFAsı • Cansu Dost: Hayalini gerçekleştiriyor, moda tasarımı okuyor.23 Genel külTüR • Almanya ve Aachen’da biranın kısa tarihi24 kiTAp sAyFAsı • “Beyaz yerler siyah olacak”: Avrupa’da Türkçe basın26 külTüR & sAnAT • Bülent Tiz: “Çilli bom” ile başlayan müzik serüveni27 yAşAmA dAiR | Füsun Özdemir • Gelecek ardına kadar açık!28 BilmeCe sAyFAsı29 BAşkA işleR yApAnlAR • Naci Budak: Köpek Berber Salonu30 yemek külTüRü • Türkiye‘nin lezzet haritası (Böl.7): İçanadolu mutfağı • Balkabağı yemeği tarifleri31 kAdın sAyFAsı • Bulaşık makinesinde turşu • 2014 / 2015 Sonbahar-Kış moda trendleri • Evinizde işlerinizi kolaylaştıracak faydalı bilgiler (3)32 önCe sAğlık | Dr. Murat Kopuk • Sonbahar ve Alerjik Rinit • Kolesterol nedir, zararları nelerdir?33 sAğlıklı yAşlAnmA • 50’lerden itibaren bırakmanız gereken on şey! • Hangi duygu hangi organı yorar?34 siz ve BuRCunuz • Burcunuz nasıl bir evde yaşamak istiyor • Burçlara göre parfüm (3): Ateş grubu burçları • Burçların “en”leri35 çözümleR sAyFAsı • Bulmaca, sudoku ve bilmecelerin çözümleri • Bizim Aachen dergisi reklam, ilan, tanıtım fiyatları

Değerli Okurlarımız,Dergimizin dokuzuncu sayısıyla yine karşınızdayız. Bu kez kapak konumuz akademik bir dille yazılan ama o ka-dar da önemli bir konu. Aachen’da yapılan bir doktora çalışması. Özetle, farklı nesillerin asimile olmaya karşı na-sıl taktikler geliştirdiklerini dışarıdan gözlemliyor. Bizlere bir ayna tutuyor.

Ekibimize yeni katılan iki genç arkadaşımız var: Musa İrsi ve Selim Atasever. Onlara da hoşgeldiniz demek isterim buradan. Ayrıca fotoğraf konusunda bizlere katkı sağla-yan Ünay Abdullah Yaşar ve Helmut Koch dostlarımıza da canı yürekten teşekkürler.

Her sayımızda belirttiğimiz gibi, dergimizin kapısı katkı sunmak isteyen herkese açık. Yazmak veya bir katkı sun-mak isterseniz, bizi aramanız yeterli. Ele alınmasını istedi-ğiniz belli bir konu olursa, bunu da bizlere bildirebilirsiniz.

Bu sayımızda bir çok önemli konuyu ele aldık. Bunlar-dan biri “Kitap Sayfası”ndaki söyleşi. Türkçe gazetelerin Avrupa’da içine düştüğü durum, bizim gibi yerel dergile-rin gelecek vaat ettiğinin bir kanıtı gibi. “Bizim insanımız zaten okumaz” safsatası da dergi olarak karşı olduğumuz bir önyargı. Okurlara, okunacak bir dergi veya gazete su-nabilmekte aranmalı sorunun kaynağı. Yani içerikte...

Önümüz Kurban Bayramı... Her gününüzün bayram se-vinci içinde geçmesini diler; ekipteki tüm arkadaşlarım adına bayramınızı içtenlikle kutlarım.

Gelecek sayımız 28 kasım 2014 tarihinde çıkacak ve kapak konumuz: “Konuşuyoruz ama nece konuşuyoruz...”

Sağlıcakla kalın...

Günal Günal

BAşlARken

Page 4: bizim aachen

4

fİKİr fırtınAsı

Almanya Türkleri kültürel kimliğinde Anadil Türkçe. Peki, bu geleceğimizi belirleyen ana dil Türkçe, öncelikle-rimizin nersinde? ‘Anadil’in, kişilik ve kültürel kimliğimiz üzerindeki etkisini sizlere akademik kavramlarla izaha gi-rişmek gibi bir niyetim yok. Dil, kültürü taşıyan ve yaşatan en önemli omurga-dır. Bunun kaybolması veya zayıflama-sı istesek de istemesek de, yozlaşmayı yani asimilasyonu beraberinde getire-cektir. Günlük hayatımızda hangi ‘dil’e hakimsek, o dilin kültürüyle yaşama-mız, düşünmemiz ve davranmamız-dan daha normal birşey olamaz. Hatta o ‘dil’de rüya görmemiz...

Örnek mi istiyorsunuz? Üçüncü ve dördüncü kuşaklarımıza sakince bak-tığımızda, yukarıda bahsettiklerimle karşılaşmanız hiç de zor olmayacaktır. Dede-nine, anne-baba ve torunlar-dan oluşan üç nesil bir arada alışveriş yapanları bir gözlemleyin. Hal ve ha-reketler, tavırlar ve ister müsbet, ister menfi tepkiler, ifadeler nasıl?

Felaket tellallığı yapmak gibi bir ni-yetimin olmadığı bilinir. İnsanları üz-meyelim diye de, saatli bomba gibi biz Almanya’nın yeni yerlilerini bek-leyen sıkıntıları yok sayacak değiliz. Zaten biz onları yok saysak bile onlar, ortadan kalkmıyor. Yani üstümüze üs-tümüze geliyor.

Nereden nereye? 20 yıl öncesine ka-dar ‘Türkler Almanca bilmiyor, Alman-ca öğrensinler’ deniliyordu, şimdi ‘Türk asıllı genç kuşak Türkçe bilmi-yor, Türkçe öğrensinler’ deme nok-tasına geldik daynadık. Anadilinde kendilerini özgüvenle ifade edeme-yenlerin kendilerine özgüvenleri ol-masını beklemek ise bildiğiniz gibi nafile. Anadil Türkçe’nin geleceğini önceliklerimizin birinci sırasına yer-leştirmezsek, üçüncü neslin torunla-rı sadece Almanca konuşacak. Bu da; Anadolu kültürünü kişiliklerimizde, düşünce veya hayal dünyamızda kı-sacası hayatımızdan çıkarıp sürgüne göndermiş olmak demektir.

Muhsin Ceylan

İnsan, konuştuğu dil kadardır...

İnsan her yıl 21 Şubat Uluslararası Ana-dil Günü resmi açıklamalarında, ‘çok dilliliği bir fırsat olarak görme’yi, yıl-da bir güne sıkıştırmayı hayretle takip ediyorum. Çok dilliliği, eğitimde teori-den çıkarıp uygulamaya koymak için adım atmadıkça, söylenenlerin bir kıy-meti harbiyesi yok. Ülkenin geleceğini omuzlarında taşıyacak yarının yetişkin-leri bugünün çocuklarını, anaokulların-dan başlayarak okulların müfredatında anadilin daha çok kabul görmesi, eği-tim kadrosunun da bu hassasiyet dik-kate alınarak yetiştirilmesi şarttır.

Eyaletimiz Kuzey Ren Westfalya’da-ki okullarda kör topal da olsa sunu-lan Türkçe derslerine katılım, aynı İs-lam din derslerine katılım gibi yüzde 15 ila yüzde 20 arasında seyrediyor-sa, bizlere çok büyük geçmiş olsun. Yıllardır altan alttan sinsice yöntemle bizlere zerkedilen ‘Çocuğum Türkçe konuşursa, İslam din dersine katılırsa Almanca’dan geriler, dersleri zayıflar’ zokasını yutmuşuz demektir. Çocuk-larda da asimilasyon kaçınılmazdır. Evet, anadil Türkçe’yi eğitim başarı-sına feda etmek üzereyiz.

Çok dilliliği desteklemek, aynı zaman-da gerçek hüsn-ü kabul kültürünün parçasıdır. Yıllardır bunu istemiyor muyuz? Bilhassa ailelerin evlerinde, Türkçe konuşulmamasının, yarınlar-daki faturasını hayal bile etmek iste-miyor insan.

İki, hatta daha fazla dile birden ha-kim olmak bilhassa küreselleşmenin zirve yaptığı çağımızda çok önemli. Bunun yolununda ‘Anadil’e ciddi ha-kim olmaktan geçtiğini söylüyor ilim insanları.

Evde öğrenilen Türkçe’nin kalitesi yetmez, öğretimine ihtiyaç var. Al-manya’da birden çok dil kırık dökük de olsa artık istisna değil, günlük ha-yatta toplumun bir yansıması. Özel-likle göçmenlerin geldikleri ülkelerin dili, daha iyi teşvik edilmeli. Çok dilli-liğin zekayı geliştirdiği ilmi raporlarla ortada. Çok dilli büyümek, zannedil-diği gibi çocukların kafasını karıştır-maz, aksine çocukları daha yetenekli hale getirir.

Anadil, ilk öğrenilen dil, milli-resmi dil, günlük dil, yüksek veya standart dil, eğitim dili, yazı dili ve diyalektler, şive-ler... Sizleri sıkmamak, bize ayrılan yeri de zorlamamak için toparlayacak olur-sak; dünyamız, düşüncelerimiz, kimli-ğimiz, hayallerimiz, ufkumuz, vizyonu-muz hatta rüyalarımız konuştuğumuz kelimeler kadardır. Bunların ana omur-gası da; Anadil’dir.

Dilin ruhu, duyguları da beraberin-de getirir, yani kültürü. Konuştuğu-muz dilin ‘ben’i ne? Yani, kişiliği? O yoksa, birey olarak melez bir kişili-ğe sahibiz demektir. Yeni ve asli yerli genç kuşakların kendilerini ifadele-rine baktığımızda, ithal dillerin haki-miyeti dikkatimizi çekecektir. Sosyal medyadaki yazışma diline girmiyo-rum. Anadil, kültürün, dinin omurga-sıdır. O gittimi, bittimi, kültürel ‘ben’ de omurga da kayar, biter ve toplum-da anonimleşiriz...

Velhasılı insan, konuştuğu dildir...

Page 5: bizim aachen

5

ne? nerede? ne zAmAn?

Tel.: 0241-18 95 400Her an size yardima haziriz

www.melan.de

Am Gut Wolf, Aachen

05.10.07.12.

26.10.30.11.

Breslauerstr., Aachen

Schumanstr., Würselen

19.10.

toomSchumanstr., Würselen

03.10.02.11.

internet üzerinden de basvurabilirsiniz

Debyestr., Aachen

16.11.21.12.

Pauwelsstr., Aachen

12.10.09.11.

Uniklinik APAG P2

Tel.: 0241-18 95 400Her an size yardima haziriz

www.melan.de

Am Gut Wolf, Aachen

13.04.18.05.

27.04.01.06.

Breslauerstr., Aachen

Schumanstr., Würselen

25.05.22.06.

toomSchumanstr., Würselen

20./21.04.11.05.

internet üzerinden de basvurabilirsiniz

Debyestr., Aachen

06.04.01.05.

Tel.: 0241-18 95 400Her an size yardima haziriz

www.melan.de

Am Gut Wolf, Aachen

13.04.18.05.

27.04.01.06.

Breslauerstr., Aachen

Schumanstr., Würselen

25.05.22.06.

toomSchumanstr., Würselen

20./21.04.11.05.

internet üzerinden de basvurabilirsiniz

Debyestr., Aachen

06.04.01.05.

Tel.: 0241-18 95 400Her an size yardima haziriz

www.melan.de

Am Gut Wolf, Aachen

13.04.18.05.

27.04.01.06.

Breslauerstr., Aachen

Schumanstr., Würselen

25.05.22.06.

toomSchumanstr., Würselen

20./21.04.11.05.

internet üzerinden de basvurabilirsiniz

Debyestr., Aachen

06.04.01.05.

AACHEN’DA ekim VE kAsım AYlARINDAKİ ÖNEMlİ ETKİNlİKlER

AACHeneR WeıHnACHTsmARkT AACHEN NOEl PAZARI

21 kasım - 23 Aralık 2014 Tarihi belediye binası ve (Rathaus) ka- tedralinin (Dom) etrafındaki alanda kurulan Noel Pazarı yerli ve yabancı birçok konuğu atmosferiyle büyüler. Dört hafta boyu saat 11’den itibaren ziyaret edebilirsiniz.

AlTsTAdT FlOHmARkT ANTİK BİTPAZARI

12 ekim 2014 Yılda birkaç kez düzenlenen ve tarihi belediye binasıyla (Rathaus) Aachen katedralinin (Dom) etrafındaki alan-da saat 11 ile 18 arası kurulacak antik bitpazarına Almanya’nın birçok ye-rinden gelen satıcılar katılıyor. Anti-ka tutkusu olanlara tavsiye ederiz.

AnTı FOlTeR AussTellunG İŞKENCEYE KARŞI SERGİ

14-22 ekim 2014Nadelfabrik’te Uluslararası Af Örgütü tarafından düzenlenen sergi çerçeve-sinde konuşma, tartışma, film ve kon-ser gibi farklı etkinlikler yer alıyor. Giriş ücreti olmayan etkinlikler, barışa ihti-yaç duyulan günümüzde çok anlamlı.

pARkleuCHTen PARK IŞIlTIlARI

17-18 ekim 2014 Kenndypark’ta iki gün sürecek etkinlik 19 ile 22 saatleri arasında sürecek. Işık gösterilerinin yanısıra müzik, dans ve akrobasi gösterilerinin yeralacağı et- kinlik tamamen ücretsiz. Ailece keyif alacağınız etkinliği kaçırmayın deriz. Umalım da hava da iyi olsun.

Aachen’da satış amaçlı olarak bütün dükkanların açık olduğu pazar günleri: 26.10.-Brand, 2.11.-Aachen-Şehiriçi ve laurensberg, 5.11.-Walheim

Zurich Generalvertretung Necmi Çetir

Wilhelmstr. 38, 52070 Aachen Tel.: 0241 9977 0404 Fax: 0241 9977 0407

E-Mail: [email protected] www.zurich.de

• Kraftfahrt > PKW

• MultiPlus > Unfall > Haftpflicht> Hausrat > Wohngebäude > Rechtsschutz

• Düşük faizli ev kredisi• Özel ihtiyaç kredisi

Alles aus einer Hand!

Herşey tek elden ve sadece tek kişi muhatabınız!

MultiPlus Paketimizle rahat uyku uyuyabilirsiniz!

Bize sormadan araba sigortası yaptırmayın veya değiştirmeyin.

Tekliflerimizden yararlanın!

Page 6: bizim aachen

6

İçİMİzDen bİrİ: melİh serter

melih Bey merhaba. kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Adım Melih Serter. 43 yaşındayım. Aachen doğumluyum. Evliyim ve on yaşında bir kızım var.

Üniversitede sosyal bilimler okudum. Duisburg’ta okudum. Üniversite za-manımda basın sektörüne ilgi duyu-yordum ve başvurdum. Hem okuyor hem çalışıyordum. O gün bu gündür değişik radyolarda muhabir olarak çalışıyorum.

Radyo muhabirliğine geçmeden önce şu koro çalışmanızdan biraz bahseder misiniz?

Koroyu yönetiyorum. Bu işi gönüllü olarak yapmaya karar verdim; ücret karşılığı olmadan. Bence müzik para-sız olmalı. Herkese açık olmalı. Kolay ulaşılabilir olmalı. Yaklaşık sekiz aydır yönetiyorum bu koroyu.

nereden aklınıza geldi koro yönetmek?

Elele derneği başkanı Ahmet Ağır-man bir gün bana gelip korodan, bir

muhabirlik, radyo yayıncılığı derken bir de koro yönetiyor

yöneticiye ihtiyaç olduğundan bah-setti. Bir basın ve radyo insanı olarak müzikle de içiçe olabileceğimi dü-şünmüş. Müzik hakkında tecrübem olup olmadığını, bir enstrüman çalıp çalmadığımı sordu. Dedim ki, evet, enstrüman çalıyorum. Hatta daha önce de Aachen’ da bir Türk korosu yönettim. Ayrıca senelerce Neuss’ta ve Köln’de Türk korolarında koro üyesiydim.

Hangi enstrümanları çalabiliyorsunuz?

Keman çalıyorum. Beş yaşımda ders almaya başladım. Biraz piyano bilgim var ve ud da çalabiliyorum. Ritm ens-trümanlarına da uzak değilim. Fakat profesyonel değilim, daha çok hobi boyutunda. Zaten bu yüzden gönüllü olarak yönetiyorum bu koroyu.

lütfen biraz koro üyelerinden bahseder misiniz?

Yaş sınırımız olmadan kadın ve erkek üyelerimizden oluşuyor koromuz. Ev hanımından tutun, öğrenci veya mes-lek sahibi olan müzikseverlerden. Şar-kı söyleyenlerin yanı sıra enstrüman

çalan bir kaç üyemiz de var ve hatta şu anda aramıza Türk dili ve müziğiy-le hiç alakası olmayan yeni bir üyemiz daha katıldı. Kendisi Alman. Başka Al-manların da ilgi duyduğu ve katılmak istediği kulağımıza geldi.

yakında bir konser vermeyi düşünüyor musunuz?

Kısmet olursa gelecek yılın başlarında olmasını planlıyoruz. Çalışmalarımız bu yönde tüm hızıyla devam etmek-te. Herhangi bir engel durumunda, biraz daha ertelememiz de mümkün.

mesleğinize dönmek istiyorum. nerede çalışıyorsunuz ve neler yapıyorsunuz?

Ben serbest çalışıyorum. Ana işvere-nim "WDR". Görevimin en büyük kıs-mını interkültürel bir radyo yayıncılı-ğı olan "Funkhaus Europa" kapsıyor. Diğer WDR yayınlarının ve "Deutsc-hland Funk" yayınının yanında bazı Türk yayınlarında da görevler alıyo-rum. Yerel radyolar için de çalışmala-rım oluyor. Ben zaten "Radyo Aachen" gibi yerel radyolarda ilk deneyimle-rimi yaşadım. Kısacası bir çok radyo ve tv kanalları için görevlerim oluyor.

Başka bilmediğimiz yetenekleriniz de var mı?

Spor ile ilgileniyorum. Son zamanlar-da yeterince zamanım olmadı, yine başlamak istiyorum. Voleybol oyna-mayı çok seviyorum ve yine bir klü-be üye olmayı amaçlıyorum. Aynı şey masa tenisi için de geçerli.

Bu güzel söyleşi için teşekkür eder başarılarınızın devamını dileriz!

Funda Şen

Aachen’da bir kaç aydır müzik yapan bir Türk Sanat Müziği korosu mevcut. Her çar-şamba akşamı Nadelfabrik’te buluşan müzikseverler hem müzik dersi alıyor hem de keyifli saatler geçiriyorlar. Bu koroyu bütün içtenliğiyle çalıştıran koro yöneticisi Melih Serter dikkatimizi çekti. Gelin onu birlikte biraz daha yakından tanıyalım.

Page 7: bizim aachen

7

TanıTıM: Yemİnlİ mAlİ müŞAvİr rukİYe Alper

Korrektur2-RukiyeAlper-Kanzleischild.indd 1 17.04.14 13:24

Bu yılın Mayıs ayında, Aachen merkez-de yeminli mali müşavir (Steuerbera-terin) olarak ofisimi (Steuerkanzlei) aç-tım. Bunun öncesinde, 12 yıllık farklı mali müşavirlik ofislerinde kazandığım tecrübemin yanısıra 2005’de ilk mali müşavir yardımcısı (Steuerfachanges-tellte) olarak sonrasında 2009 yılında FH-Aachen Üniversitesi İşletme ve Eko-nomi bölümünden mezun oldum.

Ticaret ile uğraşan bir ailenin kızı ola-rak işime çift taraflı -hem muhasebe-ci hem de işveren boyutuyla- bakarak, işleri en ince ayrıntısıyla yorumlaya-biliyorum. Benim için hizmet, profes-yonel bir şekilde mükellefimin işlem-lerini gerçekleştirmenin yanısıra, onun için ulaşılabilir ve yanında olmak de-mektir. Mükellefimin haklarını savun-mak ve kanunun müsaade ettiği şe-kilde ödenecek olan vergiyi azaltmak önde gelen gayelerimden biridir.

Şirket sahipleri ve anonim şirketler (AG, GmbH, UG) için tüm vergi ve iş-letme danışmanlığı hizmetleri sunu-yoruz. Aylık finans ve personel muha-sebe (Finanz- und Lohnbuchhaltung) haricinde, yıllık bilanço ve tüm yıllık beyanname işlemleri yapıyoruz. Bir şirketin kuruluşu, kapanışı ve satışı için yapılması gereken tüm işlemlere yardımcı oluyoruz. Yeni şirket kurmak isteyenlere de iş planlaması (Business Plan) hazırlıyoruz.

Büyük şirketlere ayrıca ekstra hizmet-ler sunuyoruz. Size temin edeceğimiz bir program ile bize orjinal belgeleri göndermeden dosyanızı hazırlama imkanımız var. Ayrıca isterseniz dos-yanızı haftalık olarak işliyoruz. Öde-me işlemlerinizde (Zahlungsverkehr)

ve müşterilerinize uyarı mektubunu (Mahnwesen) yönlendirmekte ekstra seçebileceğiniz servisimiz var.

Her vatandaş için de yıllık vergi be- yannamelerini (Einkommensteuerer-klärung) yapıyoruz. Ayrıca işlemler için gereken evraklar eksiksiz teslim edildiği taktirde, üç hafta içerisinde tamamlama garantisi veriyoruz.

Ofisimize gelen her mükellefimiz bi-zim için değerlidir. Sağladığımız gü-venle birlikte garanti verdiğimiz hiz-metlerimiz sayesinde sizin şirketinizi yakından takip ediyoruz.

özel hizmetlerimiz

• Kesinlikle her üç ayda bir mali ana-liz yapılarak, müşteriye gerekli bil-dirimler yapılıyor. Muhasebeniz bir „check-up“dan geçiyor ve işyerini-zin durumu hakkında bir konuşma gerçekleştiriliyor.• Yılın 3. çeyreğinde, sizinle o yılın son durumu hakkında görüşülüp, yıl bit-meden vergi oranlarınızı ve vergi mik-tarınızı azaltmak için tüm imkanları size bildiriyoruz.• Böylelikle bir yılda kesinlikle en az dört defa görüşmüş oluyoruz.• Tüm vergi ödemelerinizin vadesi gelmeden tarafınıza tutarlarını ve son ödeme tarihlerini bildiriyoruz.• Kazancınızda aşırı yükseliş veya dü-şüş gerçekleşiyorsa, bunu size anında bildiriyoruz.

Tüm bunlar bizim garanti ettiğimiz servislerimizdir ve anlaştığımız fiyata dahildir. Ekstra bir ücret talep edilmez.

vergi dairesinde sizi temsil ediyoruz

Bizim hedeflerimizden biri sizi ver-gi dairesiyle mümkün olduğu kadar muhatap etmemektir. Siz değerli vak-tinizi ve enerjinizi işinize sarf edebilir-siniz. Eğer bize gereken yetkiyi verir-seniz, vergi dairesinden gelen tüm

mektuplar ve sorular ilk önce bize ge-lip, kontrol ettikten sonra mümkün olduğunca çözümlenmiş olarak size yönlendirilmektedir.

Hizmet kalitesi olarak eksiksiz hizmet sunacağımızdan emin olabilirsiniz. Müşterilerimizin güvenini kazanmak ve her durumda bu güvenceyi sağla-mak bizim için çok önemlidir!

Eğitime verdiğimiz önemden dolayı ayrıca sene bir öğrenciye ofisimizde staj (Ausbildung zur Steuefachangestell-ten) yaptırmayı planlamaktayız. Ama-cımız hem eğitime destek olmak hem de ofisimizdeki istihdamı arttırmaktır.

Hakkımızda daha fazla bilgi edin-mek için internet sitemizden ve Face-book’dan bize ulaşabilirsiniz.

Sizlerle aynı dili kullanarak, güler yüz-lü ve samimi bir ilişkiyle sizleri bir Türk kahvesi eşliğinde ofisimize bekliyoruz!

kesinlikle bizimle tanışmalısınız!

aachen’daki Yeminli mali müşaviriniz

Dipl.-Kauffrau (FH)Rukiye AlpeR Steuerberaterin

Heinrichsallee 6852062 Aachen

Tel: +49 241 990 215-0 Fax: +49 241 990 215-29

[email protected] www.steuerkanzlei-alper.de

Page 8: bizim aachen

8

Aktüel

eschweiler mezarlığı ve müslümanların defin işlemleri:

Eschweiler’de toplam olarak 11 mezarlık vardır. Müslümanların defnedilebilecekleri mezarlık ise St. Jöris Mezarlığıdır. Burada müs-lümanlar islami usullere göre def-nedilebilirler. Diğer mezarlıklarda ise müslümanlar defnedilmez.

St. Jöris Mezarlığındaki mezarla-rın kullanım süreleri 30 yıldır. Bu süre istenirse uzatılabilir. Seçme mezarlarda islami usullere göre ölen kişiler kefen ile defnedilebi-lir fakat bunun için yetkililerden önceden izin almak gerekmekte-dir. Maalesef mezarlıkta bir gusul-hane bulunmamaktadır. En yakın olan gusulhane ise Alsdorf/Maria-dorf’taki Mariodorf camisinde bu-lunmaktadır. Burası kullanılabilir.

Bu konuda daha ayrıntılı bilgileri almak için başvurulacak yerin ile-tişim bilgileri şöyledir:

Eschweiler Belediyesi Mezarlıklar DairesiRathaus Eschweiler

Johannes-Rau-Platz 152249 Eschweiler

Marion Klein Telefon: 02403 / 71 650

E-Posta: [email protected]

veyaNicole Henk

Telefon: 02403 / 71 206E-Posta:

[email protected]

Okurlarıma sağlıklı bir yaşam ve huzurlu, imanlı ölüm diliyorum.Selam ve saygılarımla...

üstün Gözler 0178 / 849 05 25

1970 yılında Türkiye ile Avrupa Birli-ği arasında yapılan anlaşmalara göre bizlerin bilmeyip değerlendiremedi-ğimiz bir çok hakkımız vardır.

AB ile yapılan bu ortaklık konseyi ka-rarlarını (OKK) AB ülkeleri uygulamak zorundadır. Çünkü bu kararlar kon-sey ülkelerinin bağlı olduğu lüxem-burg’daki Adalet Divanı’nın kararla-rıdır. Sizlere burada Avrupa Birliği’ne bağlı olan ülkelerdeki bilmediğimiz bazı haklarımızdan bahsedeceğim.

Avrupa Birliği’ne bağlı 27 ülkeden ör-neğin Almanya veya Yunanistan’da bir yıl çalışan bir Türk işçisi, iş sözleş-mesini uzatınca, ortaklık konseyi ka-rarlarına göre (1/80 AHH-ARB) sadece o iş yerinde çalışmak kaydıyla çalışma süresini uzatma hakkı doğar.

O iş yerinde, şayet AB ülke vatandaşla-rına uygun o iş kolunda bir talep yok-sa, çalıştığı ülkenin iş ve işçi bulma ku-rumundan iş arama haklarına sahip olurlar. Şayet o iş yerinde dört yıl sü-rekli çalışmışsa, başka bir iş yerinde de çalışabilme hakkı doğar.

Bizlerin bilmediğimiz başka bir husus da, Türkiye’den öğrenim için gelen bir

öğrencimiz, AB ülkelerinin herhangi birinde, bir yıl boyunca haftada 10 saat çalışmışsa, bir yıl sonunda, işçi statü-sündeki kişilerin haklarına sahip olur (Adalet Divanı’nın 30.09.1977 tarih ve RS. C. - 36/96 sayılı kararı). Eğer aynı iş yerinde üç yıl çalışmışsa, o iş kolunda istediği yerde iş arama imkanı kazanır; ama çalıştığı o iş yerinde hastalık ve emeklilik primlerinin işveren tarafın-dan yatırıldığını kanıtlaması gerekir.

avrupa Birliği ülkelerinde bilinmeyen haklarımız

1970 yılında yapılan katma protokol gereğince 1/80 sayılı kararın 7. mad-desine göre, işçi üç yıl çalışırsa aile fertlerinin de serbest çalışma hakları doğar. AB ülkelerinde dört yıl sürekli çalışan bir Türk işçisi, çalıştığı iş yerin-den kendi isteğiyle ayrılsa dahi, yeni iş yeri arama hakkına sahip olur.

AB ülkelerinin herhangi birinde us-talık, çıraklık veya stajyerlik yapan bir işçi, bir yıl süreyle çalışmışsa, çalıştığı ülkenin yasalarına göre sınır dışı edile-mez ve oturma izni almaya hak kazanır (23.01.1977 tarih ve RS.C.-171/95 karar).

Üstün Gözler

Page 9: bizim aachen

9

gündem

Ayrımcılığa ve dışlanmaya karşı yalnız değilsiniz!Gündelik yaşamın her alanında ayrım-cı hareketlerle karşılaşmamız müm-kün. Bu gibi durumlarda kendinizi ça-resiz hissetmeyin veya öfkeli tavırlarla sonuç getirmeyen tepkiler vermeyin.

Bir aile, Aachen’daki bir gazetede bir kreşe bağış yapan işadamının yanın-da çocuklarının resminin de (izin alın-madan) yayınlandığını ve kreş aidatla-rını ödemelerine rağmen, yoksul bir aile gibi gösterildiklerini, resmi gören-lerin onları aradıklarını, durumu anlat-makta zorlandıklarını söylediler ve ne yapabileceklerini sordular.

Hatta oradaki bir görevlinin, annelere “Burada Almanca konuşun, yoksa çıkın gidin” diye azarladığını da eklediler.

Biz de, bunun üzerine o kreşin bağlı olduğu sosyal kuruluşun genel mü-dürünü arayarak durumu anlattık. Er-tesi gün kreşte o aile ile buluşan genel müdür bayan, (ailenin bize anlattığı-na göre) gazetedeki resmin tamamen gazeteden kaynaklanan bir hata ol-duğunu ve bu durumun telafi edil-mesi için girişimde bulunacaklarını belirtmiş.

Ayrıca annelere karşı “Burada Alman-ca konuşun, yoksa çıkın gidin” diyen bir personelin de o kurumun çatısı altın-da yeri olmadığını belirtmiş. Anladığı-mız kadarıyla, o personeli işten çıkara-caklar. Gelişmelerin takipçisi olacağız.

Hakkımız neredeyse, orada arayalım!

derginiz evinize gelsin!Ücretsiz olan dergimizi dağıtım noktalarımızdan elde etme ola-nağı olmayanlar, pul ve zarf gi-derlerini karşılamak üzere bize banka havalesiyle 15 euro yatı- rırlarsa, gelecek altı sayımız (iki adet dergi zarfın içinde) adres-lerine yollanacaktır.Empfänger: fActOr g medien Kontonummer: 1071589723

Bank: sparkasse Aachen BLZ: 390 500 00

Önemli not: Adınızı ve adresi yazmayı unutmayın!

bizim aachen Abo

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen “Aac-hen’daki Derneklerin Etkinlik Günü”, 28 Eylül 2014 Pazar günü saat 11:00

ile 18:00 arasında Aachen şehir mer-kezinde yapılacaktır.

Etkinlik her yıl „Onurlu” (Ehrenwert) başlığı altında düzenleneniyor.

Aachen Katedrali (Dom) ve Aachen Belediye binasının (Rathaus) çevre-sinde dernekler standlar açarak ken-dilerini ve yaptıklarını tanıtma fırsa-tı bulacaklar. Etkinliğe 200’den fazla dernek katılıyor.

Eğer siz de gönüllü çalışmalar yap-mak istiyor ama kiminle neler yapa-bilirim diyorsanız, işte size fırsat!

Dergimizin geçen sayısında dergimizin yeni bir dernek kur-ma kararından bahsetmiştik.

Aachenlı Derneklerin Etkinlik Günü

Bizim eV derneğinin kuruluş çalışmaları emin adımlarla sürüyor

“Bir yıl içinde bir dergi olarak yaptıkları-mız, bir dernek olarak yapacaklarımızın garantisi olacaktır!” diyerek çıkıyoruz yola. İlk etapta kuruculardan oluşacak dernek bir tüzük hazırlayacak ve resmi başvuruda bulunacak.

İki kesin kuralımız var: Kesinlikle politik ve dini konulara girilmeyecek. Kimsenin politik görüşü, dini inanışı sorgulanmayacak; kimse bu nedenle dışlanmayacak.

İnsanlar kendi istekleri ile belli bir alan-da kendileri için biraraya gelecekler. Bu nedenle de, bu dernek kesinlikle diğer derneklere alternatif, karşıt veya yandaş olmayacak. Ortak ilgi alanlarında bira-raya gelen insanlar, kendilerini ve grup-larını geliştirdikçe dernek de gelişecek.

Geçen zaman içinde, böylesi bir der-neğin artık ihtiyaç olduğu, insanla-rın kendileri için birşeyler yapacakla-rı oluşumlarda biraraya gelmelerinin çok iyi bir düşünce olduğu yönünde olumlu tepkiler aldık.

Şu an derneğin resmi işlemleri için ge-reken yönetim kurulu ve tüzüğü oluş-turmak için görüşmelerimiz sürüyor.

Yönetim kurulu üyeleri belli meslek-lerde çalışan ve ilerideki yol gösteri-ci, çözüm üretici kişilerden oluşacak.

Bize gelen ilk talepler arasında yürüyüş grubu oluşturmak, halk müziği korosu kurmak gibi çok sayıda öneri var.

Dernek üyelerine indirim kartı, tavla turnuvası, her yıl bir kişiye onur ödü-lü vermek gibi düşünceler de öneriler ve planlamalar içinde. Umarız yakında resmi yapımızı oluştururuz.

Page 10: bizim aachen

10

bİr KonuDa fİKrİnİzİ alalıM: AAchen ŞehrİYle İlk kArŞılAŞmAlAr

24 yaşındayım. Metalur-ji ve Malzeme Mühendi-siyim. 2014 Ağustos ayı itibariyle Aachen'da ika-met etmekteyim. RWTH Aachen'da master eğiti-mime başladım. Yaklaşık 2 sene daha Aachen'da kalmayı planlıyorum. İstanbul'dan geldiğim için çok daha sessiz, sa-kin ve huzurlu bir şehir-le karşılaştım. Çok küçük bir alan içerisinde aradı-ğınız her şeyi bulabiliyor-sunuz. İstanbul'un başka bir semtine ulaşabileceği-niz sürede komşu ülkele-rin önemli şehirlerine se-yahat edebiliyorsunuz.

Aachen şehrinde çoğun-luğun birlikte yaşamayı tercih ettiğini gözlemle-dim. Türk mahallesinde kahvehanesiyle, marke-tiyle, lokantasıyla, nargile cafesiyle ufak bir Türkiye şehri yaratıldığını gördüm.

Türkiyelilerin Aachen mo-zaiğinin her kademesinde kendilerine yer edindikle-rini gözlemlediğimi söyle-yebilirim. Barınma konu-su dışında henüz olumsuz bir deneyim yaşamadım. Aachen şehrine dair çok daha fazla güneşli hava, öğrenciler için daha faz-la yurt imkanı diliyorum.

24 yaşındayım. Aachen şehrinde RWTH metalur-ji mühendisliği bölünde master öğrenimi görmek-teyim. Aachen şehrine yaklaşık 1 ay önce geldim. Öğrenimim süresince en az 2 yıl kalmayı planlıyo-rum. Burası düzenli ve sa-kin bir şehir benim için.

Daha önce İstanbul’da yaşayan biri olarak, ula-şımı oldukça rahat ge-liyor. Trafik derdinin ol-madığı bir şehir. Buraya geldiğim günden beri neredeyse her gün bir Türkiyeliyle tanıştım. Ko-nuştuğum herkes olduk-ça cana yakın ve payla-şımcı bir tavırdaydı. Bu beni oldukça mutlu etti.

Olumsuz olarak yaşadığım tek deneyim, buraya gel-diğim ilk hafta, birkaç kez kaybolduğumda insan-larımızın beni bilmeden yanlış yerlere yönlendir-mesiydi. Aachen’da öğ-renci olmanın en önemli sorunu kalacak yer bul-makta çekilen sıkıntılardır. Bu yüzden üniversitenin yeterli kapasitede yur-da sahip olmasını dilerim. Böylece buraya gelenle-rin ev aramak ve yüksek ücretlerle ev kiralamak gibi sorunları olmazdı.

19 yaşındayım. RWTH ma-kina mühendisliği 1. sınıf öğrencisiyim. Türkiye’de İzmir şehrinde lise eğitimi-ni tamamladıktan sonra eylül ayında Aachen şeh-rine geldim. Almanya’ya ikinci defadır geliyorum. Geçen yıl Berlin yakınla-rında Cottbus şehrinde 1 yıllık dil eğitimi almış-tım. Aachen şehri bu bir yıllık deneyimimden son-ra ve Almanya’nın doğu illerine kıyasla oldukça iyi, ayrıca sıcak geldi. Bu özelliğiyle Türkiye’den gelen öğrenciler için epey cazip bir şehir ol-duğunu düşünüyorum.

Burada eğitimim yak-laşık 4 yıl sürecek. Bu dört yıl boyunca sıkıla-cağımı düşünmüyorum. RWTH’nın bu şehir için oldukça önemli olduğu-nu görüyorum. Bu, Aac-hen şehrinde olmam-da çok etkili bir sebepti.

Aachen şehrine yönelik en önemli gözlemim, diğer şehirlerden farklı olarak kentteki üniversitelerde oldukça fazla Türkiyeli ög-rencinin olması, bu gerçek-ten sevindirici bir durum benim adıma. Sadece kent-teki barınma sorununa yö-nelik sıkıntı yaşamaktayız.

20 yaşındayım. Aachen şehrine eylül ayında gel-dim. Türkiye’de İzmir şehrinde lise eğitimimi tamamladıktan sonra üni-versite eğitimi için bura-dayım. RWTH’da bilgisa-yar mühendisliği lisans bölümü 1. sınıf öğrencisi-yim. Üniversite eğitimimi Almanya’da tamamlamak isteyişimin sebebi öncelik-le eğitimin ücretsiz olma-sı ve mühendislik alanın-da da çok kaliteli okullara sahip olması. RWTH da bu okullardan biri.

Yakın zamanda Türkiye’ den gelmiş biri olarak özellikle öğrenciler için Almanya’nın bir sıçrama tahtası olacağını düşü-nüyorum. Bunun sebebi ise birçok alan ve sektö-re ulaşılabilir oluşudur.

Aachen insanı’nı geldiğim günden beri çok sıcak ve samimi buluyorum. Dil eğitimi için Almanya’nın doğusunda Berlin tarafla-rında kalıyorken insanla-rın soğuk ilişkilerine tanık oluyordum. Ancak Aac-hen için aynı şey geçer-siz benim için. Çok iyi bir konuma sahip bu şeh-ri seviyorum. Bir tek, ev arama serüvenleri olmasa şehir daha güzel olacak.

Bizim Aachen Dergisi‘ne yeni katıldım. Dergide ilk görev olarak bu sayfayı hazırlamayı üstlendim. Aklı-ma ilk gelen konu ise, benim gibi buraya yeni gelenlerin gözünden “Aachen nasıl şehir?” sorusu oldu. Bu nedenle de Türkiye’den yeni gelen bazı arkadaşların bu şehirle ilk karşılaşmaları ve deneyimleriyle ilgili bir kaç soruyu yanıtlamalarını istedim. İşte yanıtlar... (Bu yeni insanlardan biri olarak kendim de yorumladım.)

1989 Istanbul doğumluyum. İlk orta ve lise eğitimimi İstanbul’da, üniversite eğitimimiyse İzmir Ege Üniver-sitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünde tamamladım. Aachen’a geleli yaklaşık 6 ay oldu. RWTH’da master yapacağım. Aachen şehriyle ilk karşılaşmam çok ilginçti. Geldiğim gün karnaval etkinlikleri vardı. Binlerce insan çesitli kostümlerle kentte dolaşıyorlardı. Türkiye’den gelmiş biri olarak, bu olayı anlamak

epey uzun sürdü. Olup bitenleri anlamaya dair ilk çabam, kentteki Türkiyeli esnaflara, yaşananların ne olduğunu sormak oldu. Ne yazık ki doyurucu bir cevap alamamıştım. Daha sonra kentte kutlamaya katılan insanlara sorma girişimim olduysa da fazla alkollü olmaları ve yüksek müziğin etkisiyle çabam boşa çıktı. Bizim Aachen’da kapak konusu olarak okuduğum-da öğrendim. Buradan yola çıkarak Aachen şehrinin soruları ve cevapları içinde barındaran bir şehir olduğunu anladım.

Can Colag

Musa İrsi

zeynep yurdakul

Oğuz özan

Ahmet Bahadır yıldız

Page 11: bizim aachen

11

TanıTıM: phOenıx BOrç ve İflAs dAnıŞmAnlığı

Borçlardan kurtulma işlemleri

Mahkeme dışı bir borçları temizleme sürecinde alacaklılara ilk adımda bir teklif sunulmaktadır ve böylece de bir uzlaşmaya varılmaya çalışılmaktadır. Burada sıfır Euro (0 €) ödeme teklifi yapılması da mümkündür. Eğer bir uz-laşma sağlanamazsa, o zaman tüke-tici iflas davasının uygulanması için dilekçe sunulabilir.

Düzenli iflas davasında ise iflas dilek-çesi doğrudan hazırlanabilir ve su-nulabilir. İflas davası esnasında bir if-las memuru borçlunun mal varlığını kontrol eder. Asıl iflas davasının he-men arkasından bir nevi iyi davranış

Borçlarınızı ödeyemiyorsunuz veya iflas ettiniz... Peki şimdi ne olacak?

Herkes ödeme yükümlülüğünü yerine getiremeyecek bir duruma düşebilir. Talihsizlik, işyerini kaybetme, hastalık veya başarısızlıkla sonuçlanan kendi işyerini açma girişimi (serbest meslek) çoğu zaman bunun sebeplerini oluşturmaktadır.

Bir iflas davasının hedefi, borçtan tamamen kurtulmak ve böylece de ekonomik yeni başlangıç olanağı sağlamaktır.

Özel şahıslar için “tüketici iflas davası” ile “eski serbest işyeri sahipleri ve şirketler için iflas davası” birbirinden farklıdır.

safhası başlamaktadır. Bu andan iti-baren borçlu genel olarak kendi mül-kiyet konularında kendisi işlem yapa-bilmektedir, burada sadece gelirinin haciz edilebilir kısmını ödemek zo-rundadır. İyi davranış safhasının so-nunda borçlu geriye kalan borçtan muaf tutulmaktadır.

Borçlardan kurtulma süresi

Tüm bu işlem, iflas davasının açıldığı tarihten itibaren, geriye kalan borçlar-dan muafiyete kadar 6 yıl sürmekte-dir. Bu süre belli koşullar altında daha da kısaltılabilir.

Borç ve iflas danışmanlığı

2013 yılının Haziran ayından beri Gottfriedstr. 39 numarada (Wilhelm-str. köşesinde) Phoenix Borç ve İflas Danışmanlığı Avukatlık Bürosu limi-ted Şirketi bulunmaktadır.

Bu büro, bir avukat yönetimi altındaki uzman kadrolarıyla özel kişilere, özel işyeri sahiplerine ve daha önce özel işyeri olan fakat iflas eden borçlulara İflas Kanunu’nun (InSO) 305. madde-si gereğince, danışma ve borçların-dan kurtulma süreçlerinde yardımcı olmaktadır.

Danışmanlık hizmeti, özel olarak eği-tilmiş ve sertifikalı borç ve iflas danış-manları tarafından verilmektedir. Bu danışmanlar borçlunun korku ve en-

dişelerini bilmektedirler. Konularında uzman ve karşılarındaki kişinin için-de bulunduğu durumu anlayabilen bu danışmanlar kısa bekleme süre-leri, müşteriye yönelik hizmetler ve masrafları şeffaf olarak açıklayarak, borçlu olan kişiye, borçlarından ta-mamen kurtulma sürecinde en hızlı yolu hazırlamaktadırlar.

Phoenix Borç ve İflas Danışmanlığı bu esnada ekstra borç yaratmadan ekonomik yeni başlangıcı destekle-mektedir. Birkaç gün içinde bizzat ilk görüşme için rendevu verilebilir. Bu randevuda borçlunun hangi yolu izle-mek istediğine karar verebilmesi için alternatifler sunulmaktadır.

Uzman danışmanlığın ve hizmetlerin masrafları şeffaftır ve ilk randevuda söylenmektedir. Çoğu zaman devlet dairelerinden, örneğin Aachen Şehir-ler Birliği İş Kurumu (Jobcenter) veya Aachen Yerel Mahkemesi’den alına-cak bir “Danışmanlık Yardımı Belge-si” sayesinde, masrafları bu kurumla-rın üstlenmesi de söz konusu olabilir.

Phoenix Borç ve İflas Danışmanlığı’nın sunduğu başka önemli bir hizmet ise, maaş ve banka hesabı hacizle-rinde, hacize karşı koruma dilekçe-lerinin hazırlanması veya bir “Hacize Karşı Koruma Hesabı” için belgelerin düzenlenmesidir.

www.phoenix-schuldenfrei.de in-ternet sayfasında daha fazla bilgiler de bulabilirsiniz.

®

Rechtsanwaltsgesellschaft für Schuldner- und Insolvenzberatung mbH

Gottfriedstraße 39 52062 Aachen

Tel.: (02 41) 99 00 31 - 0 Fax: (02 41) 99 00 31 - 19

[email protected]

www.phoenix-schuldenfrei.de

Kira borcu bir buzdagının sadece görünen kısmıdır!

Page 12: bizim aachen

12

BulmAcA SaYfaSı

Page 13: bizim aachen

13

SPor SaYfaSı: ŞAhİn dAğıstAn

şahin bize kendini tanıtabilir misin?

Adım Şahin Dağıstan. 1988 yılında Heinsberg’de doğdum. Aslen Sivaslı-yım ve ailemin en küçük çocuğuyum.

Futbolla ilgilenmeye kaç yaşında ve nasıl başladın?

Babamın anlattığına göre çok küçük yaşlarda bile top peşinde koşuyor-muşum. Yani merakım o zamanlar-dan beri varmış. Babam beni ilk kez bir futbol klübüne yazdırdı ve futbol hayatım orada şekil almaya başladı. İlk başladığım klüp, 4 yaşında iken Oberbruch Bc09 idi. E Jugend’a ka-dar orada oynadım. Zaman zaman Köln, Schalke ve leverkusen gibi bü-yük klüplerin alt yapılarından teklifler geldi, fakat o zamanlar ailemin vakti az olduğu için, klüplere gidip gelme imkanım yoktu ve en yakın klüp olan Fortuna Sittard’ın alt yapısına gittim. Orada toplam 4 sene top oynadım. Aynı zamanda Türkiye U19 Türkiye Milli Takımı seçmelerine katılma mut-luluğunu yaşadım.

peki ya profesyonel futbolculuk?

Profesyonel futbol hayatım 2004 yı-lında Fortuna Sittard’ın alt yapısında başladı. O zamanlar Fortuna Sittard’ın A takımı Hollanda’nın 2. liginde oy-nuyordu. Fakat Türk vatandaşı ol-mam, A takımında oynamama engel olmaktaydı. Bu yüzden 2008 yılında Fortuna Sittard’dan Türkiye Süper li-

ginde oynayan Konyaspor’a transfer oldum ve profesyonelliğe aday fut-bolcu takımında görev aldım. Kısa süre sonra Konyaspor’un A takımına çıkmama engel olan bir sakatlık ge-çirdim ve sahalardan üç ay uzak kal-dım. Sakatlıktan sonra, hem maddi hem manevi sebepler nedeniyle ta-kımdan ayrılmak zorunda kaldım ve Almanya’ya döndüm. Fakat dönü-şüm çok zor oldu. Fortuna Sittard kapısı kapanmıştı ve büyük klüplere gitmem zorlaşmıştı. Futboldan uzak durmamak için Aachen’ın Yurdum-spor takımında forma giydim ve ora-da yarım sene oynadım. Daha son-ra, (şu an Alemannia Aachen’ın bir lig altında olan) Wegberg’e transfer oldum. Wegberg Beek’de ise toplam

Alemannia Aachen’da top oynayan gururumuz!©

Jérô

me G

ras

üç sene oynadım; 62 gol attım ve iki sene gol krallığını yaşadım. Bu güzel performansımın sayesinde Aleman-nia Aachen’ın ilgisini çektim ve trans-fer olma şansını yakaladım. Aleman-nia Aachen’da şu ana kadar 7 resmi maçta 2 golüm var.

Taraftarlarla, yönetimle ve takım arkadaşlarınla aran nasıl?

İlk günden beri ilgileri, beklentileri yüksek, ben de bu beklentileri boşa çıkarmamak için var gücümle çalışı-yorum. İlk maçtan sonra daha da çok sevilmeye başladım. Bu durum beni gururlandırıyor; ayrıca bana çok mo-ral veriyor ve motive olmamı sağlı-yor. Takım arkadaşlarımla aram çok iyi. Aramızda çok tecrübeli ve saygın oyuncular var. Klübe katıldığım gün-den beri desteklerini benden esirge-miyorlar. Yönetim ve teknik heyet ise şu an benden çok memnun.

Türkiye’de tekrar futbol oynamak ister misin?

Şu an Aachen’da oynuyorum ve takı-mımda mutluyum. Takımın başarısı-nı düşünüyorum ama tabii ki hedef-lerim daima daha yüksek.

Futbol ile ilgilenen gençlere ne tavsiyede bulunursun?

Sadece futbol ve okulla ilgilensinler. Ayrıca gece hayatından, uyuşturucu ve alkolden kesinlikle uzak dursunlar.

Bizim Aachen dergisi olarak başarılarının devamını dileriz.

Selim Atasever

Page 14: bizim aachen

14

bİr kOnu & bİr kOnuk:

Değerli okurlarımız, dergimizin bu sayısında, şimdiye kadar yazdığım “Yalnız değilsin!” sayfasına ara vererek, genel anlamda ruhsal sorunları ve bizlerde daha çok ortaya çıkan psikolojık sorunları, kendi mesleğimi ve bilgilerimi bir yana bırakarak, sadece Bizim Aachen dergisinin bir yazarı olarak değerli meslektaşım Dr. Beraat Mersuh-Böcker ile bir söyleşi yaptım. Umarım son dönemlerde artan psikolojik sorunları ve çözümleri konusunda faydalı bilgiler bulabilirsiniz. Değerli meslektaşıma bize zaman ayırdığı için de buradan teşekkür etmek isterim.

Beraat Hanım, sohbetimize başlamadan önce okurlarımıza biraz kendinizi tanıtır mısınız?

Ben İzmir’de doğdum ve büyüdüm. İlkokulu Türkiye’de bitirdikten sonra ailemle Almanya’ya göç ettim. lise öğrenimime Almanya’da devam et-tim ve üniversiteyi Aachen’da bitir-dim. Bir süre Köln’de çalıştıktan sonra 1991’den itibaren Aachen’da Alexia-ner Hastanesinde çalıştım. 2000 se-nesinde Aachen’da kendi muayene-hanemi açtım. Evliyim ve yetişkin bir oğlum var.

son dönemlerde psikolojik sorunları olan insanların sayısında bir artış var. sağlık kasaları bile bu durumdan dert yanıyorlar. Bize biraz bu konuda bilgi verebilir misiniz?

Benim kişisel bakış açım şu: Her za-man insanların psikiyatrik problemle-rı vardı ve hep olacaktır. Yaşadığımız devirde şu anda tedavi olanaklarımız mükemmel ve yeterli olmasa da, baş-ka zamanlara veya başka memleket-lere bakarak çok daha iyi. Profesyo-nellere başvuran insanların sayısında bir artış olması bence pozitif bir geliş-medir. İnsanlar bilinçlenip sorunlarına

ve hastalıklarına tedavi ve çözüm alanları bulabiliyorlar. Diğer taraftan ekonomik krizlerin, politik sorunların, şiddet ve savaşların da ruh sağlığına çok negatif etkilerinin oldugunu ve psikiyatrik krizlere yol açtığını araş-tırmalardan biliyoruz.

Genel nüfus içinde bizim insanlarımızın durumları ne sizce? Bir farklılık görebiliyor musunuz?

Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli insanlarımızda en başta gelen psiki-yatrik şikayetlerden birisi değisik vü-cutsal ağrı şikayetleri (psiko-somatik rahatsızlıklar) olabiliyor. Fakat ayrıntılı bir tedavide bunun arkasında depressif hastalıkların, aşırı stresin, bitkinliğin ve önemli ailesel sorunların olduğunu gö-rebiliyoruz. Bizim kültürümüzde daha çok acı veya üzüntü, vücutsal ağrılarla dışarıya aktarılıyor. Ruh halimizi dışa-rıya sözlerimizle ifade etmek veya so-runları daha açık aktarabilmekte daha çekingeniz. Tabii bu zorluklar yabancı bir ülkede, yabancı bir dilde kendisini daha bariz gösterebiliyor. Alman hasta-larıyla birbirine benzeyen değisik prob-lemlere, göçmenlikte üstüne başka so-runlar ekleniyor. Yalnızlık, toplumdan dışlanma hisleri, işsizlik, dil zorluğu,

düşük eğitim seviyesi tabii göçmenler-de bambaşka sorunlar yaratıp ruh sağ-lığına da negatif etkiler yaratabiliyor.

Farklı cinsiyet ve yaş dönemindeki insanlarımızda farklı psikolojik rahatsızlıklar gözlüyor musunuz? Belli bir kesimde daha yoğun diyebileceğiniz tespitleriniz var mı?

Hayatta belirli dönemlerde hormonal değişiklerle beraber, büyüme, kişilik gelişmesi ve bize aktarılan ödevler ve sorumluluklarla beraber ruhsal krizle-re ve sorunlara daha vurulgan olabili-yoruz. Bu dönemler buluğ çağı, okul bitirme ve mesleğe başlama, evlen-mek ve aile kurmak olabiliyor.

Kadınlarda tabii hamilelik ve doğum sonrası hormonel değişiklikler ve o hayat döneminde eklenen stresler-le beraber psikolojik şikayetler veya ciddi psikiyatrik hastalıklar meydana çıkabiliyor. Ruhsal problemler genç-lerde davranış bozukluklarlıyla, dikkat sorunlarıyla, depresif alametlerle, kor-kuyla, okul zorluklarıyla ve madde ba-ğımlılıklarıyla kendisini gösterebiliyor.

Kadınlarla erkekler arasında farkları kısaca şöyle belirtebiliriz: Kadınların dertlerini daha çok içlerine atmaları-nı ve kendisine karşı daha çok siddet kullandığını görüyoruz. Erkekler ise si-nirlerini, bunalımlarını ve şikayetlerini daha çok dışarıya yönelttikleri şiddet-leriyle ve aşırı madde bağımlılıklarıyla gösteriyorlar.

Biz ve ruh Hallerimiz

Fotoğraflar: Helmut Koch

Page 15: bizim aachen

Dr. beraaT mersuh-BÖcker

15

insanlarımız tedavi için çok açık değiller gördüğümüz kadarıyla. Bunun nedeni ne sizce?

Zannedersem insanların içinde genel bir ruhsal hastalıklardan korkma duy-gusu var. Bedensel rahatsızlıkları daha iyi tanımlayabiliyoruz ve başka insan-lara daha iyi gösterebiliyoruz. Ruhsal rahatsızlıklarda iç ve his dünyamızda-kileri hemen kavrayamıyoruz. Bu, in-sanın kendi içindede, korkular ve soru işaretleri oluşturabiliyor. Tabii dışlan-ma, damgalanma korkuları oluşabili-yor ve hastalığı kabullenmekte zor-luk yaratabiliyor. Burada danışmanın ve aydınlanmanın hem hastalığı hem de tedaviyi kabullenmekte çok yar-dımları oluyor. Hastaları ve yakınlarını dünya çapında çok yaygın olan ruhsal sorunların tedavisi için bilgilendirme-nin, ön yargıları azaltacağını ve aynı zamanda toplumdaki anlayışı gelişti-receğine inanıyorum.

sağlık sorunu olanlar bir doktora gittiklerinde dil problemi yaşıyorlarsa, yanlarında götürdükleri biri vasıtasıyla ya da kendileri sorunlarını yarım yamalak anlatarak çözüm arıyorlar. psikolojik sorunları olanlarda durum farklı olmalı. yani burada dil daha da önemli bir sorun oluşturuyor. Bu konuda neler sözlersiniz bize?

Herhangi bir şekilde vücudumuzdaki şikayetlerimizi yabancı bir dilde söz-lerle ve işaretlerle gösterebilsek de, düşüncelerimizi, duygularımızı, acı-mızı, kaygıları ve özlemlerimizi ifade etmek tabii daha zor oluyor. Üstelik

yalnız kendimizi ifade etmek değil de karşımızdaki bizi anlattıklarımızla anla-yabiliyor ve anlayış gösterebiliyor mu diye zorluklar ve çelişkiler oluşabiliyor.

çevremizde kendi dilimizde danışabileceğimiz, tedavi görebileceğimiz olanaklar fazla değil. Bir uzman olarak bu konuda neler söylersiniz?

Bilhassa karşımızdaki bizi bu özel du-rumda göç tecrübeleriyle ve zorluk-larıyla anlayabiliyorsa tedavide çok önemli olan bir güven oluşabiliyor. Ana dilde tedavide çok daha iyi ge-lişmelere şahit oluyoruz.

psikolojik sorunları olan insanlarımıza neler önerirsiniz?

Psikolojik sorunları olan insanlara en önemli mesajım şikayetleriyle ve

Psikiyatrist Doktor Sıla Yüce Çıtır

Alexianer Krankenhaus Aachen

ruhsal sorunlarıyla yalnız değiller. Me-sela yalnızca depresyon hastalığına bakarsak dünyada en ön sırada gelen hastalıklardan biri ve tedavisi olan bir hastalık. Doktor veya psikolog tedavi-lerinin yanında en faydalı etkenleri en başta spor ve hareket faaliyetleri, sos-yal ilişkiler ve yeterli dinlenmek için fırsatlar oluşturuyor. Sanat ve müzik-le uğraşmanın iyileşme ve dinlenme-de büyük rolü olabiliyor. Çevremizde-ki insanlara yardım etmek ve gönüllü çalışmaların iyi bir etkisi olabilir, fakat bu alanda sınırlarımızı daha iyi belirle-memiz ve aktiviteleri gücümüze göre ayarlamamız gerekiyor.

bİzİm aachen kent rehBerİ

Rehber, dergimizin dağıtıldığı 300‘ün üstündeki dağıtım noktasında dağıtılacak.Sizler de Rehber‘de yerinizi alın. Reklam ücretlerimiz çok cazip:Panaroma (çift) Sayfa: 300 € Bir Sayfa: 175 € Yarım Sayfa (Kartvizit):100 €

BİZİM AACHEN

KENT REHBERİ

2014 | ÜCRETSİZ

www.bizimaachen.de

2015 | ücretsİz

2015 yılı başında yayımlanmak üzere çalışmalarına başladığımız, „Cep Formatı“nda (DIN A 6) Türkçe Aachen Kent Rehberi‘nde yerinizi almayı unutmayın! Aachen ve çevresinde yaşayanlara yönelik hazırlanacak bu rehberde değişik sektörlerden firma ve işyerlerinin iletişim ve tanıtım bilgileri yer alacaktır.Aachen şehrinde bir ilk olacak bu rehber 5.000 adet olarak kuşe kağıda renkli olarak basılacaktır. Rehberde işletmenizle, hizmetinizle ya da kurumunuzla yer almak isterseniz lütfen bize ulaşın.

Page 16: bizim aachen

16

sudOku SaYfaSı

zornormalbasit

Sudokuda boş kareler 1 ile 9 arasındaki rakamlarla doldurulur. Bu rakamları yerleştirirken dikkat etmeniz gerekenler: 1’den 9’a kadar her rakam her sütunda, her satırda ve her bölgede sadece bir kez kullanılabilir.

Page 17: bizim aachen

17

bunları BİlİYOr muYdunuz?

Almanya’da yaşayan bizlerin hemen hemen hepimizin bir veya iki araba-sı vardır. Yazlık ve kışlık olmak üzere vasıtalarımızın lastiklerini her yıl satın alır ve değiştiririz. Aldığımız bu lastik-lerin üzerinde bizim bilmediğimiz bir takım harfler ve rakamlar vardır. Peki bunlar ne anlama gelirler?

lastik üzerindeki M, N, P, Q, S, T, V, W gibi harfler aracın o lastiklerle yapa-cabileceği en yüksek hız sınırını km olarak gösterir. Q: 160, S:180, T: 190, H:210, V: 240, W: 270.

Şimdi konuyu bir örnekle açıklama-ya çalışayım. 245/40 R18 97v... Bu-rada 245 lastik tabanının milimetre cinsinden ölçüsünü; 40 lastik tabanı ile jant arasında kalan kısmın (yanak) oran cinsinden ölçüsünü gösterir. R lastiğin radial yani telli olduğu anla-mına gelir. 18 lastik çapının inç cin-sinden ölçüsünü; 97 lastiğin taşıyabi-leceği yük endeksini ve v ise lastiğin hız sınıfını temsil eder.

Bazı lastiklerde m+s işareti görülür. Bu çamur ve kar için demektir. Bu las-tikler yaz-kış bütün bir yıl kullanılabi-lir. Bazı firmaların lastiklerinde 4603 gibi dört haneli rakam da bulunabi-lir. Bu lastiğin üretim tarihini gösterir (4.6.2003).

Outside lastiğin dışa gelmesi gere-ken yönü anlamındadır. DOT (Depat-ment of Transport) ile başlayan nu-maralar ise üretici fabrikanın kodlama ve üretici evsafını belirtir.

Sürücü arkadaşlara kazasız belasız ve cezasız yaşam dilerim.

Üstün Gözler

Bütün vergi hizmetleriniz için Aachen‘daki yeni Yeminli Mali Müşaviriniz...

Araba lastiklerinin üzerindeki sayılar ve harfler

neyi anlatır?

Aaachen’ın ilk belediye binası

“Grashaus”

Aachen’da B harfinde bir kule

“Bismarckturm”

© w

ikim

edia

.org

Balık Pazarı (Fischmarkt)’ta bulunan ve “Grashaus” olarak bilinen bu bina şehrin ilk belediye binasıdır. 1267’de inşa edilen binanın alt kısmında ha-pishane bulunmaktaydı.

Bir kaç yangın atlatan ve tekrar resto-re edilen bina, daha sonra uzun yıllar şehir arşivi olarak hizmet vermiş ve şu anda tekrar tamirat çalışmaları nede-niyle boşaltılmıştır. Gelecek yıl genç turistlere şehir hakkında bilgi verecek bir merkez olarak hizmete girecektir.

Almanya’nın ilk başbakanı olan Otto von Bismarck (1815-1898) 19. yüzyılda Almanya’nın güçlü bir imparatorluğa dönüşmesinde önemli rol oynamıştır.

Aachen’da onun anısına 1907 yılında inşa edilen bu kule, Almanya’da bir-çok Bismarck kulesi olmasına rağmen içlerinde ilk harf olan, B harfi şeklinde yapılan tek kuledir ve tepesinde de bir taç tasarlanmıştır. Günümüzde bu yapı Orman Mezarlığı (Waldfriedhof ) içinde bulunmaktadır.

Page 18: bizim aachen

18

kApAk KonuSu:Araştırmanın amacı ve yöntemi

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Ede-biyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Araş-tırma Görevlisi ve doktora öğrencisi olarak “Almanya’da yaşayan Türki-yelilerin Gündelik Hayat pratikle-rinde direniş ve Taktikler; Aachen örneği” başlıklı doktora tez çalışma-sı için Türkiye Yükseköğrenim Kuru-mu (YÖK) Doktora Araştırma Bursu kazanarak 2011 yılı Ocak ayında Al-manya’nın Aachen şehrine geldim. Prof. Dr. Muammer Tuna danışmanlı- ğında yürüttüğüm doktora çalışmam için öncelikle Avrupa ve özellikle Al-manya’ya Türkiye’den uzun yıllar sü-regelen göç olgusuna dair mevcut li- teratürü inceledim. Ardından, özel-likle Almanya’da yaşayan Türkiye kö-kenliler üzerine bilim dünyası başta olmak üzere, birçok yanlış algılama ve değerlendirme biçimleri ve klişeleş-miş yargılar olduğunu farkettım. Bu nedenle, Almanya’da yaşayan Türki-yeliler üzerine yeni ve onların içinden bir yaklaşımla bir çalışma gerçekleştir-meyi öncelik olarak belirledim.

Araştırmanın temel amacı, Almanya’ da yaşayan Türkiyeliler üzerine yıl-lar boyu inşa edilmiş klasik kalıpla-rın yıkılarak, yerine bireyi temel alan ve sıradan insan odaklı bir yaklaşım geliştirmek olarak belirlenmiştir. Bu amacın oluşmasında, Almanya ve Av-rupa’ya göç etmiş olan Türkiyeliler için hem Türkiye’de hem de tüm Av-rupa’da inşa edilmiş olan gurbette acı çeken ve arada kalmış zaval-lı kuşaklar algısını yıkmak öncelikli bir hareket noktası olmuştur. Bu ger-

çekle bağdaşmayan ve yenilenmesi gereken algının yerine, kendilerine yeni kimlik ve mücadele alanları ya-ratan ve kendi gündelik hayatlarının kahramanları olarak Alman toplum-sal yapısına karşı direniş taktikleri ge-liştiren bireylerin farkına varılmasını sağlamak araştırmanın öncü amaç-larından bir diğeri olmuştur.

Bu amaçlar doğrultusunda, 2011 yılın-da eşimle birlikte Muğla’dan Aachen şehrine taşındık. Araştırma alanı ola-rak Aachen’ın seçilmesinin nedeni ise, Almanya’da Türkiye kökenli nüfusun en yoğun olduğu eyalet olarak Nord Rhein Westphalia (NRW)’nın ön plana çıkması, Aachen’ın ise, Türklerin bir-likte gettolaşarak yaşadıkları ve po-püler Türk mahalleleri (Neukölln, Kre-uzberg, Marxloh gibi) dışında küçük şehirlerden biri olarak oldukça elve-rişli şartlar sunmuş olmasıdır.

Almanya’da yaşayan Türkiyelilerin as-lında büyük bir bölümünün, bir ara-da ve kapalı toplumlar olarak tanım-lanabilecek Türk mahalleleri dışında ve şehirlerin görece daha düşük ma-liyetli yerlerinde ve çoğunlukla da da-ğınık olarak da yaşadıkları çoğunlukla dikkate alınmamaktadır. Çalışmaların odağı genellikle Türk mahallelerinde-ki birlikte yaşama modelleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle, bu tez çalışması sadece büyük şehirlerde bir arada yaşayan değil, küçük şehirlerde ve dağınık olarak da olsa benzer ya-şam modellerini devam ettiren Türkiye kökenlileri inceleme konusu yapmıştır.

Araştırmamın temel noktası gündelik hayat sosyolojisi ve teorileri etrafında, hayatın herhangi bir alanında karşını-za çıkabilecek herhangi bir kimsenin gündelik hayatında Alman toplumsal yaşamına karşı geliştirdiği mikro-dire-niş pratiklerinin incelenmesidir.

Her gün göz göze gelinen ama gün-delik hayatında kendi Türkiyeli kimli-ğini korumak için görünmez biçimde direnen insanların aslında gündelik hayatlarında birer kahraman olarak ele alınması çalışmamın en önemli vurgusunu oluşturmuştur.

Araştırma kurgulanırken öncelikle 1961’ den başlayarak göç sürecini bizzat ya-şamış Türkiyeliler ve onların ardından gelen çocukları ve torunları ve devam

“Aachen şehrinde araş-tırmaya katkı sağlayan birçok dosta teşekkür-lerimi iletmeyi borç bili-yorum. Öncelikle Bizim Aachen dergisi editörü Günal Günal’a, araştır-ma süresi ve sonrasında hem görüşmelere olan katkısı hem de benimle derginin her sayısını pay-laşarak bana bu sayıda çalışmamı paylaşabilme fırsatı verdiği için te-şekkür ediyorum. Ayrıca, birçok gö-rüşmemi gerçekleştirdiğim Aachen Demet Pastanesi’nde sevgili Gülsüm Ağıl, Sevim ve Enver Bektaş’a sonsuz teşekkür borçluyum. İsimlerini tek tek

yazamasam da bana çalışma süresince destek olan ve ardından dostlu-ğumuzu devam ettirerek sürekli iletişim halinde olduğum tüm Aachen-lı dostlarıma selam ve sevgilerimi bu dergi a-

racılığıyla iletmek istiyorum. Aac-hen artık benim ikinci evim. Sokak-larını, karnavalını, Elisenbrunen, Rathaus, Kennedy Park, Adalbert-steinweg Caddesini özlüyorum. En kısa sürede bir araya gelebilmek di-leğiyle, Muğla’dan yürek dolusu sevgilerimle…”

Gaye Gökalp Yılmaz

Bundan iki yıl önce Avrupa’da yaşayan Türkiyeliler hakkında bir doktora çalışması yapmak için geldiğinde tanıştığım değerli meslektaşım sosyolog Gaye Gökalp Yılmaz’ın, hazırladığı tezinin bitmek üzere olduğunu öğrendiğimde, bu konuyu dergimizde severek ele alabileceğimizi söyledim kendisine. Bunu soru-cevap şeklinde yapma yerine, projenin amacını, başından sonuna kadar olan süreci anlatmasını istedim. Sağolsun beni kırmayıp bir makale hazırlayarak yolladı.

Biz Aachenlılara Avrupa’daki Türkiyelileri temsil edebilme şerefini verdiği için de kendisine teşekkür ederim.

Bu konu, ileride tekrar tekrar üzerinde duracağımız, durmamız gereken çok ciddi bir konu. Bu, bir başlangıç olsun.

G. Günal

Page 19: bizim aachen

19

alManlaŞMaMaYa dİrenme tAktİklerİmİzbu paralel dünyalar içerisinde kendi varlıklarını ve yaşam modellerini ko-ruyabilmesi, bilinen göç hikâyelerini de alt üst etmektedir.

Almanya’da yaşayan Türkiye kö-kenlilerin yarım asır önce, bir sava-şın yorgunu olan bir ülkeyi yeni-den ayağa kaldırma planı içerisinde, emeğin göçü olarak başlayan yolcu-lukları, bugün sadece Almanya de-ğil, Avrupa’nın hemen her ülkesinde mevcut milyonlarca Türkiye kökenli insanın gündelik hayatlarına gizledik-leri mini-direniş biçimleriyle, yepyeni bir biçimde devam etmektedir.

Hatta, genç kuşakların, göçün ilk yılla-rında kendilerine yakıştırılan gurbet-çi sıfatını taşımaktan memnun olan anne, baba, dede ve anneanne/baba-annelerine kimi zaman sitemkar eleş-tirileri bulunmaktadır. Bu eleştirilerin altında ise;1. Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli-lerin bir kısmının hala Türkiye’deki gele-nek, görenek, alışkanlık ve davranış bi-çimlerine katı bağlılıklar geliştirdiği,2. Göç eden birinci kuşak Türkiye kö-kenlilerin Almanca öğrenme konusun-da direnç gösterdikleri ve bunu gereksiz gördükleri, 3. İşlerini tamamen Türk gettoları haline gelen Türk mahallelerinde kendi dillerin-de halledebildikleri için Almanlarla ileti-şim içinde hiç bulunmadıkları, 4. Türk kanallarını ve Türk haberlerini takip edip, Türkiye’deki sorunları ken-dilerine mesele edinip, yaşadıkları coğ-rafyayla ilişkin hiçbir bilgi edinmedikleri şeklinde ifadeler yatmaktadır.

Göç eden birinci kuşaklar için Alman toplumuna karşı geliştirilen direniş mekanizması genellikle, Türkiye’de-ki gibi kalabilmek ve değişmemek gibi taktikler olarak ön plana çıkmak-tadır. Neredeyse, yabancı topraklarda verilen bir savaşta kurban vermemek gibi algılanan Almanlaşmama mü-cadelesi, göçün ilk yıllarındakinden farklı boyutlar kazanmıştır.

Türkçe konuşma becerisini, Almanca konuşabilmenin getirdiği zaferlerle değiştiren ikinci ve üçüncü kuşaklar için bu anlamda değişim bir tabu olarak algılanmamaktadır. 50 yıl önce köyden şalvarıyla gelen Türk imajı-na karşın, gündelik hayatın içerisinde alternatif yaşam modelleri geliştiren

eden nesiller arasında farklılaşan gün-delik yaşamlarının incelenmesi amaç-lanmıştır. Dolayısıyla, 2011 yılı Ocak ayında Aachen şehrinde yaşayan Tür-kiye kökenli kişilerle diyaloglar kurul-maya başlanmış ve belirlenen kimse-lerle mülakatlar gerçekleştirilmiştir.

Her kuşaktan dengeli bir dağılım sağ-lanarak derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu süreç 2012 yılı ekim ayında Aachen şehrinde yakla-şık beş hafta sürmüştür ve 37 Türki-ye kökenli kişiyle görüşülmüştür. Gö-rüşmeciler, Aachen’da yaşayan esnaf, işçi ve emekli işçi, ev kadını, öğrenci, serbest meslek sahibi, mühendis, sos-yolog gibi çeşitli meslek gruplarından kimselerden oluşmuştur.

Araştırmada elde edilen veriler analiz edildiğinde her zaman yanlışlanabi-lir olduğunun altı çizilerek çeşitli de-ğerlendirmeler ortaya konulmuştur. Sıradan olanı ve göz önünde olma-yanı aslında kendi hayatlarının kahra-manları olarak ele alan bu çalışmanın amacı, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilere, göç ve göçün ekonomik temelleri, vatandaşlık, gurbetçiler, Almancılar,arada kalan hayatlar, iki kültür, kayıp nesiller gibi kav-ramlar ve tartışmaların ötesinde yeni bir bakış açısı geliştirmek olmuştur. Ayrıca, yıllar boyunca küçümseyici olarak kullanılan gurbetçi ya da Ala-mancı olmanın ötesinde, başka bir ülkenin toplumsal kodları ve düzen-lemeleriyle yaşayan Türkiye kökenlile-rin aslında yaşamlarının her alanında kendi içlerinde direnen bir toplum ol-duğu ve direnişin kamusal alanda ya da örgütlü olmadan gündelik hayatta sürdürüldüğü, çalışmanın temel iddi-alarından birini oluşturmuştur.

Küreselleşmenin sağladığı olanakla-rın da desteğiyle, yaşam modelleri çe-şitlenmekte ve mesafeler anlamlarını yitirmeye başlamaktadır. Başka bir ül-kede yaşarken bir diğer ülkeye ilişkin her türlü bilgiye ulaşabilmesi, ayrıca belirli bir yaşam modeline olanak sağ-layan her türlü ürünün de üretim ve transferinin sağlanabilir düzeye gel-mesi, 50 yıla yayılmış gurbet kavramı-nı gündemden uzaklaştırmaya başla-mıştır. Nostaljik öykünmelerle birlikte, Türkiye’nin paralel biçimde başka coğrafyalarda yeniden üretilmesi ve Alman olmaya direnen bireylerin

Volkan MobilfunkSalmstr. 28, 52222 Stolberg

Tel.: 02402 / 10 20 403 Fax: 02402 / 10 23 533

2007 yılından bu yana Aachen / Stolberg‘te

VOLKAN MOBILFUNK 150 m2‘lik geniş ve ferah

şubesinde sizlere güvenli ve güleryüzle hizmet veriyor.

YENİ! YENİ! YENİ! Her marka ve model cep telefonunuzu 24 saat içerisinde tamir ediyoruz.

Sony | Samsung | Apple | O2 | Mobilcom

O2 Premium Partner Store

ön siparişleriniz alınır.6

Page 20: bizim aachen

20

kApAk KonuSu:yeni kuşaklar, Alman gündelik ha-yat unsurlarını ya kendi yaşamlarına göre uyarlamakta ya da Türkiye’deki yaşam tarzlarının Almanya’ya uyar-lanmış modellerini yaratmaktadırlar. Dolayısıyla tek tip bir Türkiye kö-kenliler profili çizebilmek mümkün görünmemektedir.

dondurulmuş Türkler klişesinin yıkıl- masını ve hayatın dinamik ve her alan-da direnen yönünün, artık 1960’ların ya da 1970’lerin Türkiye’sinin Avru-pa’da yaşatılmaması sonucunu verme-sini beklemekte olan üçüncü kuşak- lar, aynı zamanda Perfekt Almanca-larıyla yepyeni bir algının yaratılma-sını sağlamaya çalışmaktadırlar; Biz de buralıyız.

Dolayısıyla, hukuki zeminde bir Al-manla eşit haklara sahip olarak va-tandaşlık elde eden ikinci ve üçüncü kuşaklar için aidiyetin inşa edildiği yer Almanya olmaktadır ve üzerinde ya-şanılan coğrafyada söz sahibi olarak, toplumsal hayatta iktidarın bir unsuru olmanın yolları aranmaktadır.

Ancak ne var ki, aynı topraklara doğul-sa da farklılıklar ekseninde inşa edilen toplumsal, siyasal ve gündelik hayat-lar kaçınılmaz olarak Alman egemenli-ğinin de merkezleri olmaktadır. Haya-tın her alanına sızan egemen baskıları evlerin içerisinde bile direnişin göz-lemlenebilir öğelerini yaratmaktadır.

Artık Alman olmamak için direnen sı-radan Türkiye kökenliler için müca-dele, hukuki vatandaşlık ya da Alman pasaportuna sahip olmak için değil, evlerin içerisinde kullanılan Türk malı ürünlerle, tüketilen Anadolu’dan ithal yiyeceklerle ve televizyon kanalında sıkı sıkıya takip edilen Türk dizileriyle devam etmektedir.

Kendileri gibi olmanın yolunu bula-bilmek için, dillerinin bozulmasına ve Türkçe konuşamamaya başlayan yeni nesil Türkiye kökenlilere karşı koyama-yan Türk toplumu artık kahvaltı sofra-sındaki ürünlerle kendi gibi kalabilme-nin alternatif yollarını üretmektedir. Dolayısıyla, dilini terk edebilen an-cak sofrasındaki peynir ve zeytine, Türk olmanın göstergeleri olarak di-renmenin farklı bir boyutunu ekleyen bireyler, tüketimleriyle yeni üretim biçimleri ve taktikler yaratmaktadır.

Derinlemesine mülakatlar dışında, araştırma alanında geçirilen bir yıl içe-risinde gerçekleşen gözlemler, öteki olmak kategorisinin inşasında araştır-maya katkı sağlayacak veriler sağla-maktadır. Birinci kuşak Türkiye köken-liler, Almanya’da geçirdikleri zaman zarfı içerisinde, kendileri de yaşadık-ları alanda egemenlik kuran söylem-ler geliştirmektedirler.

bir direniş alanının varlığını destekle-mektedir. Ayrıca, evimizin içerisine kimseyi karıştırmayız cümleleriyle birlikte Alman gibi olmanın sınırları çizilmektedir ve bu sınırlar içerisinde mikro biçimde gündelik hayatın sıra-dan yemek, içmek, konuşmak, oku-mak ya da çalışmak gibi pratikleriyle görünmeyen ama varlığı hissedilen direniş noktaları yaratılmaktadır.

Araştırmanın bazı sonuçları

Bu araştırmanın sonuçları arasında gösterilebilecek en önemli noktaları:

Kuşaklar arası farklı mücadele biçim-lerinin ortaya konulması. Birinci kuşak Türkiyeliler öncelikle kendi yaşam mo-dellerini koruyabilmeyi daha büyük bir başarı olarak kabul etmekteler. Oysa ki bu durum, birinci kuşakların çocukları için oldukça önemli bir eleştiri unsuru. Yıllar yılı buzlukta saklanmış gibi de-vam ettirilen Türkiyeli davranışlarının artık değişmesi gerektiği noktasında birleşiyor birçok ikinci ve üçüncü ku-şak. Çünkü onlar artık aynı zamanda Almanyalı… Doğdukları yere de bağ-lılıkları var bu kuşakların. Bu konu sık-lıkla göz ardı edilen bir durum aslında.

İkinci ve üçüncü kuşaklar için artık Al-manyalı olunduğunun da altını çiz-mek önemli ve gerekli. Ancak, bir di-ğer hassas nokta ise ikinci ve üçüncü kuşaklar için kullanılan “arada kalmış” ya da “dejenere” gibi olumsuz tanım-lama biçimlerinin artık terk edilmesi-nin mutlaka gerekli olduğu.

İkinci ve üçüncü kuşaklar aslında yep-yeni bir yaşam modelinin mimarları olarak ele alınmalılar. Onların yaşam modellerinin ya da toplumsal davra-nışlarının ne kadar Alman gibi ya da ne kadar Türk gibi olduğunu incele-mek aslında son derece yanlış yakla-şımlar, çünkü bu insanların Almanyası bir Almanın Almanyasıyla aynı değil. Tıpkı Türkiye’deki yaşam modelinin aynısını sürmelerinin de zor olduğu gibi. Yepyeni üçüncü bir formu yara-tan kahraman insanlar, Almanya’daki Türkiyeliler. Bambaşka bir yaşam mo-delinin mimarları ve kendi kökenleri-ne tutunmaktan da vazgeçmeyen bir topluluğun üyeleri. Araştırma verile-rine dayanarak, tek tip bir Türkiyeli figürü çizmek elbette sakıncalı bir yaklaşım olacaktır.

Örneğin, Alman mutfağı zayıf bulu-narak, Türkiye kökenlilerin Almanla-ra yemek kültürü kazandırdıkları sıklıkla vurgulanan bir noktadır.

Almanya’da yaşayan Türkiye köken-lilerin mikro-direnişlerini yarattıkları-nı ortaya koydukları en belirgin alan ev içi yaşam olmuştur. Daha önce de belirtildiği gibi, mevcut Almanlaş-ma tehdidine karşı ev ve hane için yaşam mutlak bir direniş alanı olarak net bir biçimde ortaya konulmakta-dır. Aynı Türkiye’de gibi yaşamak ifadelerinin sıklığı, Türkiye’deki yaşam modelinin, korunaklı bir alan oluştur-duğunu vurgulamaktadır.

Aynı zamanda bu alan korundukça, okulda, işyerinde ya da toplumsal hayatta mevcut Almanlaşma tehdidi de bertaraf edilmektedir. Bu bertaraf etme biçimi, inanışlara dayalı pratik-lerin çocuklara aktarılmasıyla başla-makta, Kur’an kurslarıyla desteklen-mekte, bayramlar ve dini ritüellerle sürdürülmektedir. Özellikle ev içeri-sinde tüketilen Türk malı gıda, teks-til ve mutfak ürünleriyle Türkiye ile olan uzaklık Türk malı materyallerle kapatılmaya çalışılmaktadır. dışarı-da Alman gibi, ev içinde Türkiye-li gibi olmak şeklinde ifade edilen ikili bir yaşam modelinin kurulması

Page 21: bizim aachen

21

alManlaŞMaMaYa dİrenme tAktİklerİmİz

Okulların başlaması nedeniyle, 31 Ekim 2014 tarihine kadar kayıt yaptıranlara 50 € indirim yapıyoruz.

Okulların başlaması

İLKOKULDAN LİSEYE KADAR!

BÜTÜN SINIFLAR!

BÜTÜN DERSLER!

Peterstr. 81/83 • 52062 Aachen

0241/46829014

NachhilfezentrumAachen

Eschweilerstr. 70 • 52477 Alsdorf

02404/9030210

NachhilfezentrumMariadorf

www.nachhilfezentrum-aachen.de

50 EURO

indirim

SINAVLARI BAŞARMAK

SINIF GEÇMEK

ABİTUR YAPMAK

Almanya’da yaşayan Türkiyeliler artık yalnızca Almanya’nın ötekileri ola-rak değerlendirilmemeliler. Birçok ba-şarı öyküsü var Almanya’daki Türkiye-lileri anlatan. Ancak akademik olarak bu öyküler hep çizgi dışı örnekler ola-rak inceleme dışında bırakılıyor. Söz konusu başarılar yalnızca büyük ve önemli gelirleri olan işyeri sahibi ol-maktan öte, 50 yıl sonunda hala belirli bir kökenin izlerini taşırken, aynı za-manda farklı bir kültürel yapının (Al-man toplumu) içinde yaşamayı başa-rabilmeyi de içeriyor.

İşte bu çalışmanın vurgusu da bu nok-taya odaklanmış durumda. Alman do-ğumlu olup, Alman pasaportuna sa-hip olsa da, hatta birkaç yılda bir kez Türkiye’ye gitse de, Almanya’da ya-şayan Türkiyelilerde, bambaşka bir yerden beslenen bir yaşam modeli var. Bu yaşam modelini görebilece-ğimiz en net yer ise gündelik yaşam-daki davranışlar, tüketim biçimleri ve konuşma tipleri. İşte bu alanlarda, önemli olaylar var aslında. Örneğin beyaz peynir tüketimi çok önemli bir olgu. Türkiye kökenliler her ne olursa olsun beyaz peynirden vazgeçmiyor. Pasaport ne pasaportu olursa olsun, sofradaki yiyecekler sıklıkla Türk usulü yiyeceklerden oluşuyor. İşte kazanılan en büyük mücadele bu. Türkçe bil-mese bile birçok Türkiyeli yine de beyaz peynirin yanına zeytini ve simidi ekliyor kahvaltılarında. Al-manlaştırılamayan alan bu.

Ek olarak, tek bir tip olarak ele alın-maması gereken Türkiyeliler arasında ikinci ve üçüncü ve hatta dördüncü kuşakların en yetkin olduğu alanlar-dan biri olarak Almancayı kullanabil-me becerisi bu kuşakların aileleriyle aralarında en büyük kopukluk neden-lerinden biri olarak dikkat çekmekte-dir. Dolayısıyla birinci kuşak kendini değişmeden ve Türkiye’den geldiği gibi koruyabilmeye çalışırken, Alman toplumu içerisinde kaçınılmaz olarak Almanca öğrenen ve bu dili daha başarılı olarak kullanan çocukları ve torunlarına karşı aralarında mesafe oluştuğunu düşünmektedir.

Belirtildiği gibi birinci kuşak olduğu değişmeden Türkiye’den geldiği ha-liyle kalabilmeyi bir zafer kabul eder-ken, üçüncü kuşak Türkiyeliler ise, Almanların kendilerinden bekleme-

dikleri bir anda Perfekt Almanca ko-nuşarak kendilerini ve farklılıklarını ortaya koyduklarını dile getirmek-tedir. Yani, bir grup değişmeden kal-makla zafer kazanmakta, bir diğer grup ise Almanya’da bir Türkiyeli ola-rak, kendilerinden beklenenin öte-sinde bir Almanca becerisiyle zafer kazanmaktadır.

Artık Almanya’da yaşayan Türkiye kö-kenliler için mücadele alanları vatan-daşlık ya da pasaport derdi değil, tam

tersine görünmeyen ama hayatlarını düzenledikleri ve kendi gibi kalmayı başardıkları gündelik hayatlarındadır.

Evlerinin içinde Türkiyeli kökenleri-nin getirdiği yaşam modellerini ku-şaklar arasında aktaran Türkiyeliler için, esas olan kendi yaşam model-lerini koruyabilmenin mücadelesidir ve bu haliyle, her bir Türkiyeli aslın-da kendi ev ve gündelik hayatının içinde Almanlaşmamaya çalışan kahramanlardır.

Page 22: bizim aachen

22

gençlİk SaYfaSı

selam Cansu. Bize öncelikle biraz kendini tanıtır mısın?

Adım Cansu Dost, 1992 senesinde Bardenberg/Würselen’de doğdum. İlkokuldan sonra orta dereceli okul olan Gesamtschule’ye devam ettim.

Eğitimim esnasında bir yerde staj yap-mam gerekiyordu. Ben de çocuklu-ğumdan beri hayalim olan moda ile ilgili alanda staj yapmak istedim. Klişe cümle olacak ama ben çocukluğumda kendimce bebeklerime kıyafetler çizer ve dikerdim ve ileride modacı olmak istediğimi söylerdim. Fakat maalesef Aachen bölgesinde bu imkanım yok-tu. Başka şehirlere gitmeme de yaşım küçük olduğu için ailem izin vermedi.

Gesamtschule’den sonra Herzogen-rath'daki meslek okuluna (Berufskolleg) devam ettim. Mezuniyetimden sonra üniversitenin işletme bölümüne kay-dımı yaptırdım. Yer bulamayınca, o se-nemi boş geçirmemek için ve ileride bana faydası olacağını düşünerek bir muhasebecenin yanında staj yaptım.

moda tasarımı okumaya nasıl başladın?

Bu arada moda alanında neler ya-pabileceğimi araştırmaya başladım. Araştırmalarım esnasında şu an Düs-seldorft’ta okuduğum Moda Tasarım Enstitüsü (Fashion Design Institut)nün moda bölümü dikkatimi çekti. Bu özel bir okuldu ve bütün masraflarını ken-dim karşılamam gerekiyordu. Ailem bana bu konuda tam destek verdi. On- lara da buradan teşekkürlerimi sun-mak isterim.

Bu okula nasıl giriliyor? Belli şartlar aranıyor mu?

Başvuru esnasında, görüşmeye ben-den on farklı alanda çizim, fotoğraf ve hatta elişi çalışmalarımla ilgili bir dos-ya istediler. Çizimlerimi gösterdiğim-de beğendiler ve böylece okula kabul edildim. Tabii bunun yanında, benim çok istekli oluşumun da önemi var.

Okulda neler yapıyorsun?

Bölümümde kendi koleksiyonlarımı hazırlıyorum. Bunun içerisinde mode-lin çizimi, kumaş seçimi, dikimi, man-ken seçimi, fotoğraf ve ardından klip çekimleri var. Son olarak da hepsini bir kitapçıkta toplayarak sunumumu gerçekleştiriyorum. Koleksiyonlarım-da farklı stiller deniyorum.

Beğendiğin, etkilendiğin moda tasarımcıları var mı?

Özgür Masur, Gucci, Balmain, Versace, Givenchy, Alexander Wang tasarım-larından ilham aldığım modacılardır.

Gelecekle ilgili planların neler?

Gelecekte kendi markamı oluşturmak, bunu kendi atölyemde hazırlamak ve moda haftalarında (Fashion Week) ta-nıtmak istiyorum.

Bu alanda birşeyler yapmak isteyenlere önerilerin neler olur?

İnşallah benim bu yaptıklarım, bu a- landa bir şeyler yapmak isteyen ar-kadaşlara ışık tutar. Önemli olan is-tediğiniz bir alanda kararlı ve istekli olmanız.

Görüşme için teşekkür eder, gelecekte başarılar dileriz.

Aykut Kurşuntel

Hayalini gerçekleştiriyor, moda tasarımı okuyor...

Page 23: bizim aachen

23

Genel kültürBira yapımının tarihi, Sümerler ve eski Mısır’a kadar uzanmaktadır. Fa-kat burada sizlere kısaca Almanya’da bira yapımı hakkında bilgi vereceğiz.

Bira, alkollü bir içkidir. Tahıl, özellikle de arpa maltının mayalandırılması yönte-miyle üretilir, su ve genellikle şerbetçi-otu içerir. Dünyada en çok tüketilen al-kollü içki ve su ile çaydan sonra en çok tüketilen üçüncü içecektir.

Orta Çağ’dan bu yana özellikle Kuzey Avrupa biranın ana yurdu haline gel-miştir. 14. yüzyıl öncesinde bira ge-nelde evde yapılıp tüketilen bir içki iken, 14. yüzyılda birahanelerin (biz-deki kahvehane, çayhane benzeri) or-taya çıkmasıyla biranın kalitesi daha da yükselmiş ve daha çok tüketilen bir içki haline gelmiştir.

Önce arpa taneleri yüksek sıcaklık-ta filizlenme yöntemiyle malt haline dönüştürülür. Ardından kavrularak rengini alır. Kavrulma süresi biradaki renk değişikliğini sağlar. Daha sonra sıcak saf su ile karıştırılır. Bir litre bira elde etmek için 6-7 litre su gereklidir.

Son aşamada ise şerbetçiotu katılır. Şerbetçiotunda 200’den fazla aroma-tik kokunun bileşimi vardır. Sıra, bira mayasının eklenmesiyle elde edilen, şekerleri alkole ve karbonik gaza dö-nüştüren mayalanma (fermantasyon) işlemindedir. Bu işlem, yüksek sıcak-lıkta yapılır (15-20 derece) ve istenen sertliğe (alkol oranı) göre 3 ile 10 gün boyunca mayalanma işleminin de-vam etmesi gereklidir.

Biraların tatlarının farkı, içlerine konan otların çeşitliliğine göre değişir. Bunu da firmalar bir sır olarak saklarlar.

Fıçılar içindeki bu mayalanma alttan ve üstten olabilir. Pils olarak bilinen biralar alt, Hefeweizen (Mayalı Buğday Birası), Kölsch ve Alt diye bilinen bi-ralar ise üst mayalanma sonucu elde edilen biralardır.

Ortaçağda kanalizasyon olmaması, salgın hastalıklar gibi değişik neden-lerle içecek temiz su bulma sorunu yaşandığı için, insanlar suyu alkol ara-cılığıyla sterilize etmiştir. Her evde ka-dınlar evin ihtiyacı olan birayı kendile-ri yapmış; zamanla mahallede bazıları yaptıkları biralarla ünlenmiş ve kom-şular onlardan almaya başlamıştır. Derken o şehirde en iyi bira yapanlar ön plana çıkmış ticari üretime başlan-mıştır ve böylece evlerdeki bira üreti-mi sona ermiştir.

Geçmişte Aachen ve çevresinde de üretilen biralar olmuş, fakat rekabet içinde bunlar sırayla kapanmışlardır. Günümüzde hala çok küçük üretici fir-malar vardır ama bunlar yakın çevre-lerine satış yapmaktadır. Aachen’da en ünlü olan bira markası DEGRAA birası olmuştur. Uzun süre önce ka-panmıştır. Birkaç yıl önce tekrar başka bir şehirde üretilerek Aachen’da pa-zarlanmaya çalışılmışsa da rekabete dayanamayıp üretiminden vazgeçil-miştir. Degraa birasından geriye Aac-hen Tiyatrosu’nun karşısında bulunan lokanta ve küçük birahane kalmıştır.

Almanya ve Aachen’da Biranın Kısa Tarihi

pizzeriapontpascha

aB 4,00 € Grosse stUDentenPizzen

immer dauer- & menüanGeBote

Pontstrasse 114-116, 52062 aachen, teL.: 0241 / 40 25 57ÖFFnUnGszeiten: so.-Do. 11:00 - 01:00, Fr. & sa. 11:00 - 03:00

www.pontpascha.de

türkisch - italienische küche

Page 24: bizim aachen

24

kİtAp SaYfaSı:

sizce Avrupa’daki Türkçe gazeteler nasıl bir dönemden geçiyor?

Avrupa’daki Türkçe gazeteler, genel olarak dünyada yazılı basının yaşa-dığı hızlı değişimden nasibini alırken bir de özel konumları dolayısıyla yani kendi ülkesinden başka bir ülkede et-nik azınlığa hitap etmenin sorunlarını sırtında taşıyor.

Bunu biraz daha açar mısınız?

Bilindiği gibi Türkiye’den Almanya’ya işgücü göçünün başlamasıyla Türkçe gazeteler de önce Almanya’ya gelmiş-ler. Önce uçaklarla getirilip satılmış, daha sonra da matbaalarını kurmuş-lar. Almanya’ya gelenlerin memle-ketten haber ihtiyacını karşılamışlar. O dönemin teknolojik imkanlarıyla Türkiye’den bir gün gecikmeli olarak yayınlanan bu gazeteler büyük rağ-bet görmüş. Çünkü alternatifi yok. O dönemin satış rakamları da bunu gösteriyor zaten. Tercüman’ın gaze-te pazarındaki liderliği Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra Hürriyet’e geç-miş. Hürriyet bir daha da bu liderliği kaptırmadığı gibi arayı daha da aç-mış. Hürriyet daha sonra bir atılım ile Avrupa Sayfaları adı altında Avrupa haberleri için özel bir bölüm açmış.

Ardından gazete kalıplarını uçakla ge-tirmek yerine sayfaları elektronik sis-temle alarak günlük baskıya geçerek ikinci bir atılım gerçekleştirmiş. Do-layısıyla Hürriyet’in belirli aralıklar-la teknolojide günün şartlarına ayak uydurması, yenilikler yapması pazar-da açık arayla liderliği korumasına yetmiş.

Ancak tiraj sonra düşmeye başlamış.

Evet, konu da bu zaten. Bu konuda daha önceki yıllarda Hürriyet’te görev yapanları suçlamak sanırım haksızlık olur. Onlar tüm emeklerini Hürriyet için ortaya koymuşlar. Ama bazen sa-dece çok çalışmak, pazarda lider ol-mak yetmiyor. Geleceği görüp ko-numlanmak gerekiyor. Sebeplerin bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

1) Almanya’da bir zamanlar dev firma-lar vardı. AEG, Blaupunkt, Telefunken, Schaub lorenz gibi… Her biri sektö-ründe liderdi. Bugün bunları hatırla-yan azdır. Hepsi yok oldu gitti. De-ğişen şartlara ayak uyduramadılar. Türkçe gazeteler de değişen şartları görmediler veya göremediler.

2) Örneğin tirajlarda ilk kırılma nokta-sı Türk televizyonlarının uydu üzerin-

avrupa’daki Türkçe basın sektörü için kötümser senaryolar

den yayına başlamasıdır. İlk önceleri bu televizyon kanallarının program-larını yayınlamak tiraj getirdi. Bu çok sevindirdi, ama bu bir süre sonra ga-zetelerin tirajlarını etkilemeye başladı.

3) Daha sonra dünya internetle tanış-tı. Dijital devrim giderek dev adım-larla ilerlerken gazeteler Türkiye’de refleks göstermediği için Avrupa bas-kılarında da herhangi bir kıpırdama olmadı. İnternet yayıncılığı önceleri sadece gazetedeki haberleri inter-nete taşımak gibi algılandığı için ga-zetelerde yer alan haberleri internet-te daha önce okuma fırsatı doğması gazetenin etkisini azaltmaya başladı.

4) Avrupa’daki Türk veya Türk köken-li nüfus yapısında değişiklik yokmuş gibi yayına devam edildi. Gazetelerin sadık okurları birinci nesil artık vefat ediyordu veya emekli olmuştu ve yı-lın büyük bölümünü Türkiye’de geçi-riyordu. Artık Türkçeye doğru dürüst hakim olmayan, Türkiye ile bağları sa-dece yaz tatili dolayısıyla olan üçün-cü nesil yetişmeye başlamıştı. Gençler gazeteyi okuyamadığı gibi gazetede-ki Türkiye haberleri onlar için bir an-lam ifade etmemeye başladı.

5) Her şeyden önemlisi gazetelerin sermayesi olan insana yıllarca yatırım yapılmamıştı. Bu da haberlere yansı-yordu. Alman veya diğer yabancı ga-zetelerden tercüme alışkanlığından bir türlü vazgeçilemiyordu.

Biliyoruz ki, Avrupa’da ticari bir anlama sahip, yani belli bir kârlılığı olan tek gazete Hürriyet’ti. Bu gazetenin satış rakamlarındaki büyük düşüş sadece teknolojideki yeniliklerden mi kaynaklanıyor?

Tabii ki sadece teknolojideki değişim-den kaynaklanmıyor. Daha önce ifade ettiğim gibi teknolojik değişimlerin üzerine ayrıca etnik gazeteciliğin so-runları da ekleniyor. New York Times gazetesinden bir meslektaş bir keresin-de bana şöyle dedi. Zaten bu söylediği de gazetede yayınlandı: “Meslektaşım, yaptığınız yayıncılığı hiç anlamıyorum. Dünyanın en zor işini yapıyorsunuz. Türkiye’yi tanımayan, Türkçe bilme-yen gençlere Türkiye haberleriyle dolu Türkçe gazeteyi satmaya çalışıyorsu-nuz. Tanrı yardımcınız olsun.”

Avrupa’daki Türkçe gazetelerin büyük bir çıkmaza girdiğini okurlar kadar sektörün uzmanları da artık açıkça itiraf ediyor.

Hürriyet’in eski Yurtdışı Yayınlar Yönetmeni Halit Çelikbudak, bir süre önce yayımladığı “Beyaz Yerler Siyah Olacak - Türk Gazeteciliğinin Avrupa Macerası” adlı yeni kitabında, Hürriyet’in ve Avrupa’daki Türk gazetelerinin genel bir dökümünü çıkardı. Halit Çelikbudak, Avrupa’daki Türkçe haberciliğin ve gazetelerin geleceğiyle ilgili sorularımızı yanıtladı.

Yayıncılıkta geleceğin modeli: Yerel, bizden bize yayınlar.

Page 25: bizim aachen

25

avruPa’Da türkçe BAsınBir şeyler yapılamaz mıydı? çözüm üretilemez miydi?

Tabii ki çözüm üretilebilirdi. Ama ma-alesef bunun böyle yıllarca gidece-ği düşünülüyordu herhalde. Bilindiği gibi Avrupa’daki Türkçe gazetelerin idare merkezleri İstanbul’da. Türki-ye’deki ana gazeteler zaten büyük zorluklar yaşadığı için Avrupa’daki yavrularına ayıracak vakitleri yoktu diye düşünüyorum. En azından Av-rupa’da üniversitelerle, gazetecilik fa-külteleriyle işbirliği içinde araştırma yapılabilir, çözümler üretilebilirdi.

sizce çözüm nasıl olabilir?

Kesin bir çözüm önermek güç. Ama kağıt gazeteyi soruyorsanız eldeki veriler gösteriyor ki, kaliteli bir kağıt gazete daha bir süre devam edecek. Ama Avrupa’da yayınlanan Türkçe bir gazetede, Avrupa algısı olmalı. Artık yerellik daha da büyük önem kazandı. Avrupa’da önemli bir tiraja sahip ga-zeteler daha çok yerel gazeteler. Türk-ler çeşitli ülkelere dağılmış. Dolayısıy-la gazete ülkeler için de farklı olmalı. Çünkü her ülkede yaşayanın beklen-tisi, yaşamı farklı. Hürriyet, 2000’den sonra beş ayrı matbaada basılarak Avrupa’da büyük bir devrim gerçek-leştirmişti bana göre. Ama bundan daha sonra pahalı olduğu gerekçe-siyle vazgeçildi.

“Türkçe bilmeyen, Türkiye’yi sadece yaz tatilinden tanıyan gençlere inter-nette bedava olan malı parayla sat-maya çalışmak” gibi bir şey.

Avrupa’da Türkçe bir gazetecilik-habercilik olacak mı? Olursa, bu eskisinden ne gibi farklar taşıyacak?

Bu haliyle Türkçe bir gazetecilik ben-ce gelecekte zor gözüküyor. Çünkü sürekli zarar eden bir gazeteyi yıllar-ca ayakta tutmanın bir anlamı olabilir mi? Birden fazla işten oluşan geniş bir iş modelinin parçası olan gazete zarar etse de belki modeli taşıyıcı olarak ka-bul edilebilir. Ama tek başına yıllardır zarar eden bir gazeteyi sürekli ayak-ta tutmak bir süre sonra şüphe uyan-dırır ve inandırıcılığını kaybeder diye düşünüyorum.

Almanya’da veya Avrupa’da değişik bir model ile Türkçe gazetecilik olabilir. Bu konuda çalışmalar yapan Alman med-ya gruplarının olduğunu biliyorum.

Almanya’da her ay 400-500 bin civarında yerel ve ilanla yaşayan Türkçe gazeteler basılıp dağıtılıyor. Bunların birçoğunun internet sayfası da var. siz bu olguyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu gazeteleri kitabımda da ülkelere göre detaylı anlattım. Bu, yazılı basın-da farklı bir kulvar. Bunlar sonunda ilan geliriyle yaşayabilen gazeteler. Çoğu aylık, bir kısmı iki haftalık. Bun-ların arasında haftalık olan çok az. Ge-nelde tabloid formattaki bu gazete-ler gazeteciliğe gönül vermiş cefakar arkadaşlar tarafından yayınlanıyor. Çoğu zaman sahibi de, yazıişleri mü-dürü de, ilan müdürü de, sayfa sek-reteri de, dağıtımı yapan da sadece kendisi. Çektikleri çileleri yakından bi-liyorum. Ancak kendilerine veya yar-dımcı olan birkaç kişiye gelir temin edebilen bu gazeteler doğal olarak Türklerin olduğu kentlerde veya böl-gelerde yoğunlaşıyor. Bu yoğunluk reklam pazarında rekabete yol açıyor. Reklam fiyatlarını inanılmaz ölçülerde aşağı çeken kıyasıya rekabet, bu ga-zetelerin kaliteli olmasını engelliyor.

Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

Halit Çelikbudak Kimdir:

1954’te Bursa’da doğdu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makine Mühendis-liği Bölümü’nü M.Sc. diplomasıyla bi-tirdi. Daha sonra Stuttgart Üniversite-si Makine Fakültesi Enerji Makineleri Kürsüsü’nde doktora çalışmalarına baş-layan Halit Çelikbudak, aynı üniversite-de öğretim görevlisi olarak çalıştı.

1986 yılında Almanya’daki Hürriyet ga-zetesi Avrupa baskılarında görev aldı. Editörlük, haber müdürlüğü, yazı işleri müdürlüğü, Hürriyet Avrupa yayın ko-ordinatörlüğü ve Hürriyet yurtdışı ya-yın yönetmenliği görevlerinde bulundu. Kitap danışmanı Nalan Çelikbudak ile evli olan Halit Çelikbudak’ın iki kızı var.

Halit Çelikbudak, Uluslararası Basın Kulübü’nün yanı sıra Avrupa’da birçok meslek kuruluşunun da üyesidir. Avru-pa Hürriyet’te bir süre ombudsmanlık yapan Halit Çelikbudak, 2008’den iti-baren Avrupa’daki Alman ve Türk bü-yük şirketlerin CEO’ları ile haftada bir “Ekonomi Sohbetleri” adıyla köşe ya-zarlığı yaptı. Türkiye’de Referans ga-zetesinde “Avrupa’da Başarıya Koşan-lar” adlı köşesinde Avrupa’daki başarılı Türkleri yazdı. TürkShow televizyon ka-nalında “Basın Kulübü” adlı programı hazırlayıp yönetti. Türk-Alman diyalo-ğunu destekleyen Genç Preis ile Avicen-na adlı saygın ödüllerin jüri üyesi olan Halit Çelikbudak, Almanya’nın Hessen Eyaleti’nde, Başbakanlık, Hessen Eya-let Kültür Bakanlığı ile birçok vakıf tara-fından desteklenen ve göçmen gençle-rin eğitimi üzerine çalışmalar yapan bir eğitim derneğinin başkan yardımcılığını yürütüyor. Avrupa Türk Gazeteciler Ce-miyeti tarafından Yılın Haberi Ödülü’ne layık bulunan Halit Çelikbudak’ın 2013 yılında Almanya’da Önel Verlag tara-fından yayınlanan 50 Portre isimli bir kitabı bulunuyor.

niye adım atılmıyor?

Bu soruyu İstanbul’daki yönetime sor-manız gerekir. Ama herkesin bildiği gibi Hürriyet Avrupa’nın zarar ettiği gerekçesiyle Avrupa’daki redaksiyonu kapatıldı. Şimdi Türkiye’de hazırlanıp gönderiliyor. Ağırlıklı olarak Türkiye haberleri ile Avrupa’ya yönelik ajans haberleri ile yayınlanıyor. Gazetede olan haberler, köşe yazıları zaten sa-bah erken saatlerden itibaren inter-nette var. Hatta bazı haberler gün boyu gelişiyor. Ben de New Yorklu meslektaşım gibi merak ediyorum.

Page 26: bizim aachen

26

KÜlTÜr & sAnAt

Okurlarımıza biraz kendinizi tanıtır mısınız? Bülent Tiz kimdir?1975 Aachen doğumluyum. Babam, 1972 yılında Iğdır’ın Babacan köyün-den buraya gelmiş. Biz dört kardeş olarak Aachen’da büyüdük. Eğitimi- min büyük kısmını burada tamam-ladım. Elektroteknikte ustalık mezu- niyetimden sonra, ticaret bilimleri-ne yöneldim. Akademik eğitimimi londra’da Business Kolej’de ve liver-pool Üniversitesi’nde Uluslararası Yük- sek İşletme Uzmanlık dalında tamam-ladım. Fakat okumaktan ve kendimi geliştirmekten büyük mutluluk duy-duğum için son dönemde de psiko-lojide, hayat ve hayatım için önemli bilgiler toplamaya çalıştım ve eğitimi-mi halen bitirmiş değilim. “Manage-ment Coach“ eğitimim bu yıl sonun-da bitecek. Onyedi yıldan beri çeşitli sektör ve şirketlerde yönetimde gö-rev aldım. Şu an otomobil teknoloji-si sektöründe organizasiyon geliştir-mesinde mesleğimi sürdürmekteyim. Bekarım ve Alsdorf’da yaşıyorum.

müzikle ilk tanışmanız ne zaman ve nasıl başladı?Yaklaşık 13 yıl önce… Alsdorf’da (bu civarda ilk olarak) bir cafede canlı mü-ziğe rastladım. İspanyolca gitar çalan ve şarkı söyleyen ve benim beğenimi kazanan şarkıcıyı o günden beri çok dinledim. O güne kadar bir hobimin olduğunu söyleyemem. Bir gece o sa-natçı, İspanyolca “çilli bom” şarkısını söyledi. İnanılmaz bir yankı oluşturdu bende. Sonra gitar çalmayı öğrenme-ye karar verdim. Kendi kendime 2-3 ay deneyip başarı elde edemeyince, adı Gabriel Diaz olan o İspanyol sanatçıdan bana gitar çalmayı öğretmesini istedim

ve o da kabul etti. Bir yıl boyunca, haf-tada bir 2 saat bana gitar dersi verdi. Eşlik olsun diye de, gitarın yanında, kendisinin söylediği İspanyol şarkıları-nı bana öğretti. Derslerin yanı sıra, her gün yaklaşık 6-8 saat boyunca, derste öğrendiklerimi tekrar çalıştım, kendi-mi geliştirdim ve bir yıl sonra da kendi-mi sahnede buldum. O gün bugündür, yılda kırk hafta sonu veya bazen daha fazla sahnelerde program alıyorum.

inanılmaz başarılı ve profesyoneller. Onlarla müzik yapmaktan çok mutlu-yum. Çünkü her defasında kendimiz de çoşuyoruz, çaldığımız müzikten dolayı. İspanyol ritimlerine, Cenay’ın eşlik ettiği keman ile Jairo’nun perküs-yon performansları unutulmayacak bir etki yaratıyor dinleyicilerimizde. Talep olunca, flamenko dansçılarımız da bize eşlik ediyor.

nerelerde sahne alıyorsunuz?Bugüne kadar akla gelen hemen he-men her yerde sahne aldık: cafelerde, restorantlarda ve barlarda, Türk, Türk-Alman ve Türk-İspanyol vb. düğünle-rinde, özel davetlerde, doğum günü süpriz partilerde, iş yerleri eğlencele-rinde, belediye ve şehir eğlencelerin-de, televizyonlarda canlı yayınlarda ve şu anda aklıma gelmeyen bir çok organizasyonda, hatta yüzme havuz-larında bile program yaptığımız oldu. Müziğimizi Almanya içinde ve kısmen Türkiye’de yapmış olduk.

Son yıl sahne hızımızı azaltık. Bir dö-nem, uzun yıllar boyunca (yılda 3 ve-ya 4 hafta sonu hariç), her cuma ve cumartesi sahne almakla geçti. Bu yıl 15-20 programa düşürdük. İlgimi-zi çeken ve girdiğimiz yola değer ka-tan sahnelerde yer alıyoruz artık. De-ğerli müzisiyenlerle de tanışmaktan her zaman memnun oluruz.

Geleceğe yönelik planlarınız neler?Şu sıralar bir trailer hazırlamaktayız. Kısa bir video klibi; çekimler bitti ve stüdyoda ses kayıtları tamamlanacak. Az ve öz seçeceğimiz programlarda da sahne almaya devam edecegiz.

Bize zaman ayırdığınız için teşekkür eder, başarılarınızın devamını dileriz.

Günal Günal

kimlerle birlikte çalıyor ve ne tarz bir müzik yapıyorsunuz?“Cover Band“ olarak sahne alıyoruz. Çaldığımız müzik “Gipsy“ tarzı. Re-pertuarımızın önemli bölümü Gipsy Kings’ten seçilmiş hit olan parçalardır. Onun dışında latin Amerika parçaları, İngilizce, Türkçe, Fransızca ve İtalyanca parçaları da dinleyicilerimizlerle pay-laşıyoruz. Müzik hayatımda hemen hemen her kıtadan, her daldan çalan ve söyleyen bir çok önemli müzisyen-le tanıştım. Benim de çalıştığım ekip yıllar içinde çok olmasa da değişti. Şu an bir Bulgar (Cenay) ve bir Brazilyalı (Jairo Monclair) müzisyen arkadaşım-la beraberim. İkisi de kendi işlerinde

“Çilli bom” ile başlayan bir müzik serüveni...

Page 27: bizim aachen

27

YAŞAmA dAİr

Ünlü ilkçağ filozoflarından Sokrates’in paradoks olarak da nitelendirilen çok bilinen bir sözü vardır “Bir şey biliyor-sam, o da hiçbir şey bilmediğimdir.”

belki de öngörülebilecek olanlardan-dır, bazıları ise öngörülemez. Herkes hata yapabilir. Hataların düzeltilme-si, teknolojinin ve öğrenmenin en önemli yöntemidir. Deneme yanılma yönteminden bahsedilirken yanılma-nın ya da hatalı denemenin önemi azımsanmaktadır.

Biz geleceği etkileyebiliriz. Bu yüz-den sırtımızda ağır bir yük taşıyoruz ama nerdeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Haklı çıkmaktan çok öğrenmeye de-ğer veren yabancı fikirleri olduğu gibi kabullenmek yerine kendi fikirlerini başkalarının eleştirisine açarak ve baş-kalarının fikirlerini eleştirerek öğren-meye açık olan insanlar olmalıyız. Ne kendimizin ne de bir başkasının bil-geliği tekeline aldığına inanmamalı-yız. Salt eleştirinin bizi hemen yeni fi-kirlere ulaştırdığı da söylenemez ama sadece eleştirel tartışmanın bile iyi-yi, kötüyü ayırt etmemize yardımcı olacağını da kabul etmeliyiz. Bir fik-rin kabul veya reddinin sırf akılsal bir olay olmadığını biliriz ama yalnızca eleştirel tartışmanın bize bir fikri fark-lı taraflarından görmek ve adilce yar-gılamak için gerekli olan olgunluğu verebileceğine de inanabiliriz. Bunu şu şekilde de ifade edebiliriz:

Belki ben haksızım, sen de haklısındır, ne olursa olsun tartışmamızdan son-ra ikimiz de bazı şeyleri eskiye göre daha net olarak görebilmeyi uma-biliriz ve ne olursa olsun, kimin hak-lı olduğundan çok doğruluğa daha da yaklaşmanın önemli olduğunu unutmadığımız sürece ikimiz de bir-birimizden öğrenebiliriz. Sadece bu amaçla tartışmada kendimizi olabildi-ğince iyi savunabiliriz. Kendimizi bil-giyle zenginleştirebiliriz.

Demem o ki birbirimizle haklılık sa-vaşlarına gireceğimize, geleceği şe-killendirdiğimizin, fikirlerimizin eleşti- rilmesine açık, davranışlarımızı biçim-lendirmek çabasında olmak, hepimi-zin arzu ettiği dünyayı yaratmamızı sağlayacaktır.

Bilgisiz ve sevgisiz kalmamanız dileğiyle…

Gelecek ardına kadar açık!

Füsun Özdemir

Gelecek, ardına kadar açık önümüz-de ve de bize bağlı, hepimize. Bizim ve diğer birçok insanın, bugün, yarın ve ertesi gün neler yaptığına ve ya-pacağına bağlı. Neler yaptığımız ve yapacağımız da yine bizim düşün-cemize bağlıdır ve de dileklerimize, ümitlerimize, korkularımıza, dünyayı nasıl gördüğümüz ve geleceğin ardı-na kadar açık olanaklarını nasıl yar-gıladığımıza. Bu, hepimiz için büyük bir sorumluluk demektir. Hiçbir şey bilmediğimiz ya da bildiğimiz az şeyi “hiçbir şey” diye tanımlamakta haklı olacak kadar az şey bildiğimiz gerçe-ğinin bilincine vardıkça, sorumlulu-ğumuz daha da büyür. Çünkü, doğ-ru kararları verebilmek için bilmemiz gerekenlerle karşılaştırıldığında, bil-diklerimiz hiçbir şeydir.

Hayat problem çözmektir. Bütün in-sanlar, sorunların çözümünde iyi ya da daha az iyi, başarılı ya da daha az başarılı, mucit ve teknisyenlerdir. Yine de bazen problemi ilk görenler, ola-yın dışındakilerdir. Bu belki de kişinin haklı olarak düşüncesini uygulama-ya çalışmasından kaynaklanmaktadır. Bu çaba içinde belki düşüncesinin uy-gulanmasının, istenmeyen sonuçları olabileceğini atlamaktadır. Fikirleri-mizden birçoğunun yanlışlığını daha onları cidden eleştirmeye başlamadan tanırız; diğerleriyse oluşum sürecine ulaşmadan eleştiri tarafından elenirler. Gerçekten de bütün davranışlarımızın beklenmedik sonuçları vardır. Bunla-rın bazıları eğer sonuçlarını öngörmek için daha fazla çaba sarf edilmiş olsa

Page 28: bizim aachen

28

Bİlmece SaYfaSı

kibrit çöpü İkişer çöpün yerini değiştirerek eşitlikleri sağlayabilir misiniz?

Boş kutulara yerleştireceğiniz doğru rakamlarla işlemlerin hepsi doğru çıksın.Her sütunda sayılar belli bir kurala göre artmaktadır. Buna göre soru işa-reti olan yere hangi sayı gelmelidir?

Sayılar arasında doğru işlemle-ri yaparak eşit-likleri sağla-maya çalışın.

Soru işareti olan yere sizce hangi şekil gelmelidir? Bir ipucu verelim: Burada soldan sağa hem şekiller ve hem de renkler değişmektedir. Zor bir soru...

Sizce bu araba kaç numaralı park ye-rine park etmiş olabilir? 20 saniyede bulabilir misiniz?

Kutunun içinde bulunan yazıları de-ğil, renklerini söylemeye çalışın.

Bir tanesi farklı ama hangisi? Aşağıda birbirinin aynısı gibi gözüken kutulardan birisi farklı. Bulmaya çalışın.

işlemleri yapın

Bu şekilde kaç daire var?

soru işareti yerine hangi sayı?

dört işlem

şekil sorusu

Renkleri söyleyinpark yeri sorusu

3 3 + 4 = 0

+ + +

4 + 7 = 4 5

7 7 + 1 5 = 1

1 3 42

mOR mAvi pemBe kıRmızıyeşil siyAH kıRmızı mAvisARı kAvuniçi yeşil siyAH

sayılar yerine harfler

Harflerin yerine hagi sayılar gelmeli?

AA x AA = BCdA BC + dA = AA

yanlış sayılar Aşağıdaki her satırda verilen rakamların bir ortak özelliği var ve her satırda sadece bir sayı bu ortak kurala uymuyor. Bulabilir misiniz?

48 4 88 52 8 20 6 6452 9 15 42 6 33 21 12

5 9 15

16 29 ?

49 89 147

2 2 2 = 6 3 3 3 = 65 5 5 = 6 6 6 6 = 67 7 7 = 6

?A B C D

Page 29: bizim aachen

29

baŞKa İŞler YaPanlar: nAcİ BudAk

naci Bey, önce sizi tanıyarak başla-yalım sohbetimize. Bize biraz ken-dinizden bahseder misiniz?

Adım Naci Budak. 1970 İstanbul Bakır-köy doğumluyum ama aslen Sinoplu-yum. 1974 yılından bu yana Aachen’da yaşıyorum. Evliyim ve çocuğum yok. İlk ve ortaokulu Almanya’da oku-dum. Daha sonra Aachen Üniversite-si Elektro-Teknik bölümünü bitirdim. Mesleğimle ilgili bir işte çalışmadım hiç ve beş yıldan beri bu dükkanı işletiyorum.

Bu mesleği seçmenizdeki sebep nedir acaba?

Hayvanlara olan sevgim ve ilgim di-yebilirim. Çünkü yeryüzündeki bütün hayvanları çok seviyorum. Onlarda saf ve derin sevgiyi bulabiliyorum.

Bu işin bir eğitimini ya da kursunu aldınız mı?

Almanya’da, Hollanda’da ve hatta Fransa’da bu işle ilgili kurslar aldım.

Aynı zamanda, yanımda staj gören öğrencilerim de oldu. Aachen Hay-vanat Bahçesi’nde (Aachener Tierhe-im) iki yıl boyunca sahipsiz hayvanla-rın ücretsiz traşlarını yaptım, gönüllü bir çalışmaydı bu. İşlerimin yoğunlu-ğundan, ancak bir fırsat bulduğumda gidiyorum yine yardım etmeye.

Köpeklerin yanısıra, tüylü hayvanlar sınıfına giren örneğin kedi, tavşan gibi hayvanları da traş ediyorum.

Kadın ve Erkek Berber Salonu değil,Köpek Berber Salonu...

müşterileriniz kimler daha çok?

Müşterilerim daha çok Almanlar ve Avrupalılar. Türkler ise daha az sayıda.

Çok uzaklardan gelen devamlı müşte-rilerim dahi var. 1.500’e yakın sürekli müsterim var yaklaşık. Uzun zaman-dan beri tanıştığım dostlarım hayvan-larını getiriyorlar bana. Bu arada da muhabbet ediyoruz ve zaman hoş ve keyifli geçiyor.

Bizim insanımızın hayvan sevgisi ne aşamada sizce?

Daha çok yeni kuşaklar hayvanlarla ilgili ve zaman ayırıyor. Müşterilerim de daha çok gençlerden oluşuyor ve bu giderek de artyor. Eskiden bizim insanlarımızdan gelenler azdı.

siz de hayvan besliyor musunuz?

Evet benim de üç tane Tibet Shih Tzu cinsi köpeğim var. Bunları bir aile ola-rak aldım. Yanımdan hiç ayırmadığım

Atilla adlı köpeğim, özellikle işyerim-de beni hiç yalnız bırakmıyor.

işinizin kolay ve zor tarafları neler?

İşimin kolay ve iyi tarafı, sevdiğim işi yapıyor olmam ve kendime ait olan bir dükkanımın olması; başka bir iş yapmayı hiç düşünmedim zaten. Zor tarafı ise, bazen sinirli hayvanların hır-çın, sabırsız davranışları. Bir keresinde Deckel cinsi bir köpek ısırmıştı beni; hala izi duruyor. Aslında daha çok kü-çük cins köpekler hırçın oluyor, özel-likle eğitim görmüş köpekleri traş et-mek daha kolay oluyor.

Bize zaman ayırdığınız için teşek-kürler ederiz. iyi çalışmalar.

Ben de çok memnun oldum. Bize der-ginizde yer ayırdığınız için teşekkür-ler. Benimle iletişime girmek isteyenler www.aachener-hundesalon.de internet sitemizden bana ulaşabilirler.

Sadık Toraman

• Özel ve gruplar için bağlama kursları• Bağlama ve diğer çalgıların tamiri ve satışı

Page 30: bizim aachen

30

Yemek KÜlTÜrÜ

malzemeler: (6 kişilik) 1,5 kg. bal-kabağı (kabuksuz) , 500 gr. kuşbaşı et (dana, keçi veya koyun), 2 adet soğan, 1 su bardağı nohut, 2 YK toz şeker, 2 YK tereyağı, 1 TK karabiber, 1 YK tuz, 1 adet limon, 1/2 demet maydanoz (ince kıyılmış).

Hazırlanışı: Kuşbaşı etleri kısık ateş-te tencerenin kapağı kapalı pişmeye bırakınız. Balkabağını küp küp doğra-yın. Etler piştiğinde, bir kaşık tereya-ğını, rendelenmiş soğanları ekleyiniz. Ocağı orta dereceye getirip, soğan-ları da etlerle birlikte karıştırarak ka-vurduktan sonra bal kabaklarını, şe-keri, tuzu, limon suyunu, nohutları ve

1 kahve fincanı sıcak su koyunuz. 3-5 dakika kaynatmadan sonra ocağın al-tını tekrar kısınız. Tencereyi kapağı ka-palı pişirmeye bırakınız. Kabaklar ko-layca çatal batacak kadar piştiğinde ikinci kaşık tereyağını, maydanozları ekleyiniz. Yemeği servis tabağına çı-kartınız. Üzerine karabiber gezdiriniz. Sıcak sıcak sofraya veriniz.

malzemeler: 1 kg bal kabağı, 5 adet hazır yufka, 1/2 su bardağı sıvı yağ, 1/2 su bardağı su, 1 kase ceviz, 1 TK tarçın, 1 küçük kase toz şeker, 1 adet yumurta.

Hazırlanışı: Kabakları soyulup temiz-lendikten sonra, çiğden rendelenir ve içine ceviz, tarçın ve şeker konulur. Bu iç malzeme olarak bir kenarda bekle-tilir. Bir yufkayı ikiye katlayıp arasına biraz yağ ve su karışımı fırça ile sü-rülür. Yaptığınız harçtan birkaç kaşık üzerine konulup rulo yapın. Yağlan-

malzemeler: 2 kg. balkabağı,3 bardak toz şeker,1 bardak dövülmüş ceviz.

Hazırlanışı: Kabağı dilimleyip, ka-buğunu bıçakla soyun. Çekirdekleri-ni çıkarın. Çelik veya kalın dipli bakır bir tepsiye düzgünce dizin. Kabakla-rın üstüne toz şekeri serpin. Kabak pi-şerken suyunu salacağı için fazla suya gerek yoktur. Bir bardak su yeterlidir. Suyunu kattıktan sonra kapağını ka-patarak ağır ateşte 30 dakika pişirdi-ğiniz kabakların altını iyce kısarak üze-

mış tepsiye kol böreği şeklinde dizin. Kalan yufkalar da aynı şekilde yapı-lıp fırın tepsisine dizilir ve üzerine yu-murta sürülüp 170 derecedeki sıcak fırında 40-45 dk. pişirilir. Yerken üze-rine pudra şekeri serpebilirsiniz.

rine, parlak olmaları için bir iki tutam daha şeker serpip, kapağını yine ka-patın ve 5 dakika dinlendirin. Altını kapatıp ateşten çekin. Soğuduktan sonra üzerine dövülmüş ceviz serpe-rek servis edebilirsiniz.

Balkabağı Böreği

Balkabağı Tatlısı

Balkabağı Yemeği

Sonbaharda sıkça bulunan ve Almanların da çorbasını, yemeğini yaptıkları ve dekorasyon malzemesi olarak da kullandıkları balkabağından seçtik bu kez tarifle-rimizi. Sağlığımız için bir çok faydalı minarel ve vita-min içeren balkabağını en az bir kez yemenizi öneririz.

Ankara Ticaret Odası ve Ankara Pa-tent Bürosu, Türkiye‘nin lezzet ha-ritasını çıkardı. 81 ili kapsayan bu haritaya göre, Türkiye, 2.205 çeşit yöresel yiyecek ve içecekten oluşan zengin mutfağıyla lezzetli bir ülke.

Bölüm 7: içAnAdOlu muTFAğı

Türkiye‘nin lezzet Haritası

İçanadolu bölgesi mutfağından il-lere göre patentli bazı yemek ör-nekleri şöyle: (Türkiye serimiz böy-lece tamamlanmış oldu.)

Aksaray: Soğanlama, bamya çor-bası, çiğleme.Ankara: Calla, bici, öllüğün körü, saçkıran.çankırı: Mıkla, tutmaç, yaren gü- veci.eskişehir: Çiğ börek, abısta, harşıl.karaman: Batırık, bidik, paraköfte.kayseri: Pastırma, sucuk, mantı. kırıkkale: Kömbe, sarığı burma, külleme.kırşehir: Keykef, temal.konya: Düğün yemeği, etli ekmek.nevşehir: Ağpakla, dıvıl, sızgıt. niğde: Mangir çorbası, üzüm bo-ranası, unlu söğürme.sivas: Sivas kebabı, peskutan çor-bası, pezik turşusu.yozgat: Testi kebabı, arabaşı.

Balkabağı yemekleri

Page 31: bizim aachen

31

kAdın SaYfaSı

•Hazırladığınız omletin tavaya yapış-maması için,önce tavayı ocağa koyup iyice ısıtın sonra yağı döküp kızdırın.Daha sonra karışımı tavaya alın ve ocağın altını kısın.•Kesilmiş ve açık havada kalmış so-ğan zararlıdır. Kullanmadığınız soğan parçalarını saklamayın.•Çok miktarda kokteyl hazırladığı- nızda onlardan bir miktarını buz kap-larına yerleştirin. Kokteyllerin içerisi-ne bunları kullanın. Böylece sulanıp tatlarını kaybetmeyeceklerdir.•Kuru soğanları kese kağıdına sardık-tan sonra buzdolabının sebze bölü-münde muhafaza ederseniz çürüyüp bozulmasını önlemiş olursunuz.•Kızarttığınız tavuğun tekrar ısıttığı-nızda lezzetini kaybetmesini istemi-yorsanız tavuk parçalarını bir süzgece koyun. Tencerenin içerisinde su kay-natın ve süzgeci üzerine oturtun. Bu-harda ısıtılan tavuk lezzetinden hiçbir şey kaybetmeyecektir.• Satın aldığınız kiviler çok sert ve ham ise bir gece boyunca plastik bir torba içerisinde elma ve armut ile saklayın.•Evde pasta yaparken kullandığınız meyve şekerlemelerinin dibe çökme-sini istemiyorsanız hazırladığınız ha-mura bir miktar mısır unu ilave edin.Meyveler pişerken suları yoğunlaşır ve dibe çökmezler.•Kek kalıbınızın içine hamurunuzu dökmeden önce ortasına bir şerit a- lüminyum folyo koyun. Böylece ke-kinizi pişirdikten sonra kolayca çıkar- tabilirsiniz.•Soğan, sarımsak kesmeden önce parmaklarınıza limon suyu sürerse-niz, istemediğiniz kokulardan kurtul-muş olursunuz.•Kızartma kokularının bütün eve ya-yılmaması için yağın içerisine 1-2 dal maydanoz atın.• lambalarınızın üzerine kullanmadı-ğınız kokularınızdan veya biraz vanil-ya sürerseniz, lambalarınızı yaktığı-nızda mis gibi koku yayılacaktır.• Parfümü bitmiş küçük parfüm şişele-rini atmaya kıyamıyorsanız onları ça-maşır dolabınıza koyun. Böylece çama-şırlarınızın hoş kokmasını sağlarsınız.

Sizler de pratik önerilerinizi bize iletin...

Evinizde işlerinizi kolaylaştıracak küçük ve

faydalı bilgiler (3)

Milano, londra, Paris ve New York Moda Haftalarında önce çıkan 2014 -2015 Sonbahar/Kış moda trendleri-ni sizler için derledik. Tüm önde ge-len moda haftalarında popüler olan renk model ve desenlere göz atalım.

pastel renkler ön planda

Özellikle londra Moda haftası başta olmak üzere,hepsinde öne çıkan ortak

renklerin başında pastel tonlar geli-yor! Mont,Kaban,Pardesü,Kazak,Tek Parçalar,Miniler...Kısaca aklınıza gelen tüm giysilerde pastel kullanılmış.Özel-likle yeşil,mavi ve pembe tonlardaki pastel tüm tasarımlarda var desem yalan olmaz.

Dolca & Gabbana, Givency, Mıu Mıu, Kenzo pastel kombinlerde en iddialı parçalara imza atmışlar.

2014 / 2015 Sonbahar Kış moda trendleri

malzemeler:lahana dışında herhangi bir malzeme (taze fasulye, biber, havuç, vs.) çün-kü lahana sülfür içerir ve bu nedenle aşırı gazlı bir sebzedir. Normal turşu yöntemleriyle yapılırken, bir yandan her gün kapağı açılır, gazı kaçırtılır ve suyu azar azar yenilenir, kısacası bu yöntemle olmaz.

Bildiğiniz ölçülerle kalın tuz ve sirkeBenim ölçülerim ise 800 ml.lik klasik boy kavanoza 1 çorba kaşığı kalın tuz ve 5 çorba kaşığı sirke. Bir büyük boy kavanoz için iki katı ölçü yapabilirsiniz. Dilerseniz aralara sarımsak, mayda-noz sapı veya kereviz sapı ve kavanozu doldurmak için su

Bulaşık makinesinde turşu!

yapılışı:Malzemelerinizi yıkayın. İster bütün, ister doğrayarak, ister tek çeşit, ister karışık olarak kavanozlara ağzına bir doldurun. Üzerinden yavaşça tuzunu ve sirkesini ekleyin.

Ağızlarına temiz sıfır kapakları sıkıca kapatın ve hepsi bitene kadar işlemi tekrarlayın. Boş bulaşık makinenizin içine kavanozları sıralayın (alt sepet-üst sepet farketmez). Bulaşık makine-nizi en uzun ve en sıcak programında çalıştırın. Programın sonunda olduk-ları yerde soğutun ve çıkarın.

Aynı gün bir kavanozu denemek için açın ve tadın. Tadından büyük ih-timalle memnun kalacaksınız ama biraz daha çekse daha iyi olur diye düşünüyorsanız, birkaç gün sonra tüketebilirsiniz.

Bu yöntemle turşularınız hem pastöri-ze olur hem de vakumlanarak konser-ve haline gelir. Yani uzun süre kapağı-nı açmadan saklayabilirsiniz.

İnternetten tesadüfen bulduğumuz bu tarifi denemenizi öneririz.

Page 32: bizim aachen

32

önCe sAğlık

korunmak için nelere dikkat etmeliyiz?

Alerjik rinitli hastalar ağustos ayı sonu itibariyle dikkat etmeye (polenden korunmaya) başlamalıdır. Yatak oda-larının pencereleri sabah saatlerinde açılmamalıdır. Çünkü polenlerin en fazla uçuştuğu saatler sabah saatleri-dir. Buradan içeri giren ot polenleri bü-tün gün şikayete sebep olabilir. Hasta evden çıkmadan burun spreylerini sık-malı ve özellikle rüzgarlı günlerde dı-şarıda vakit geçirilmekten kaçınılma-lıdır.Hafta sonu gidilen yerlerin yeşil alan olması yine şikayetleri artıracaktır. Yeni biçilmiş çimlere yakın olmak ve çimlerin üzerinde vakit geçirmek doğ-ru değildir.Orman ve ağaçlık alanlarda her ne kadar ağaç polenleri yoğun olsa da; polenler arasında yüksek düzey-de çapraz reaksiyon olacağından bu polenlerde ot polenleri kadar şikayet yaratacaktır. Mümkün olduğu kadar bu tür alanlarda zaman geçirmekten kaçınılmalıdır. Kişi bir şekilde polenle-re maruz kalmış ise eve gelince üze-rindeki kıyafetlerle yatak odasına geç-memeli ve üst kıyafetleri ev girişinde çıkarılıp silkelenmelidir ki üzerindeki polen yükü kaybolsun. Daha sonrada şartlar ve ortam müsaitse duş alınma-lı, alınamıyorsa yüz bol sabunlu suyla yıkanmalı, saç ıslak tarakla taranmalı ve lavaboda bol su ile burun temizliği yapılmalıdır.Böylece vücuttaki polen yükü uzaklaştırılmış olacaktır.

Sonbahar ve alerjik rinit

Dr. Murat Kopuk

Halk arasında yaygın olarak bilinen kolesterol kanda bulunan yağ mik-tarıdır. Kanda yüksek miktarda bulu-nan kolesterol yıllar içerisinde damar-ların duvarlarında birikir. Bu birikim damarlarda daralma ve tıkanmaya yol açar (ateroskleroz). Kolesterol hangi damarda birikirse o damarla ilgili so-runlar ve hastalıklar ortaya çıkar. Kalbi besleyen damarlarda (koroner arter-ler) kolesterol birikimi, bu damarlarda tıkanmaya ve daralmaya yol açabilir. Bunun sonucunda ise göğüs ağrısı, kalp krizi ve kalp yetmezliği gibi du-rumlara neden olabilir. Kanda koles-terol yüksekliği görülme sıklığı ol-dukça yüksek olup toplam ölümlerin yaklaşık 1/3 kadarı kalp damar hasta-lıkları nedeniyle oluşmaktadır. Serum kolesterolünün yükselmesi aterosk-lerozisin en önemli nedenidir. Ancak tek risk faktörü değildir. Beslenme ile düzeltilebilir bir durum olmasından dolayı önemlidir. Kalp hastalıkların-da önemli olan diğer risk faktörleri; Hipertansiyon, sigara, Diabetes Mel-litus, fiziksel aktivite azlığı, ileri yaş, ailede kalp hastalığı olması ve strestir.

Kolesterol nedir, zararları nelerdir?

nımlanan lDl-kolesterol damar sertli-ğine neden olur. HDl-kolesterol ise iyi huylu kolesterol olarak bilinir ve atar damarların tıkanmasını önler.

Kolesterol yüksekliğinin önlenmesi için dikkat edilmesi gerekenler: Ye-meklerde öğün atlamamaya dikkat edin. Öğün aralarında bir şey yemek isterseniz meyve iyi bir seçimdir, tat-lılardan kaçının. Hafif yemekleri tercih edin. Yemeklerde tabağınızı tam dol-durmayın ve yavaş yiyin. Bitkisel besin-leri, haşlanmış, ızgara yemekleri tercih edin, kızartmalardan kaçının. Kırmızı et yerine beyaz et tüketin. Tavuğun deri-sini çıkartın ve etin üzerindeki yağları ayırın. Yemeklerinizi buharda ve yan-maz tavada pişirin. Hazır gıdalardan ve hayvansal gıdalardan mümkün oldu-ğunca uzak durun. Alışveriş yaparken hazır gıdaların etiketlerini okuyarak, yağ miktarlarına göre alın. Doymuş yağ oranı yüksek olan yiyecekler yeri-ne nişastalı ve lifli besinleri tercih edin. lifli gıdalar ayrıca bağırsaklarda tümör oluşumuna karşı da koruyucudur. Sa-katatlardan uzak durun (karaciğer, da-lak vb.). Yumurta ve yumurtalı besin tüketimini azaltın. Süt ve süt ürünle-rinin yağsız olmasına dikkat edin. Kre-ma ve tere yağı yemeyin. Yağsız peynir kullanın. Sigarayı azaltın veya bırakın. Eğer tansiyonunuz da yüksekse tuzun azaltılması gibi beslenme değişiklikleri yapın. Düzenli egzersiz yapın. Düzenli egzersiz iyi huylu kolesterol olan HDl-kolesterolü yükseltip, kötü huylu ko-lesterol olan lDl-kolesterolü düşüre-cektir. Katı yağlar hayvansal besinlerde doğal olarak bulunduğundan yemek-lere mümkün olduğunca az hayvansal besin eklenmeli, etli yemeklere az yağ konmalı ve kahvaltıda yağ tüketme alışkanlı-ğından vazgeçilmelidir.

İçinde bulunduğumuz sonbahar mev-simiyle birlikte alerjik rinitli hastaların şikayetlerinde artış olacaktır. Haziran ayı sonunda her ne kadar polen mik-tarı azalsa da tam olarak bitmez ve şi-kayet yapmaya devam ederler. Ağus-tos sonu itibariyle ot polenleri ortaya çıkar ve ta ki kasım ortasına kadar de-vam eder. Ot polen alerjisinin toplum-da sık görüldüğü düşünülürse sonba-har mevsimi alerjik rinitli hastalar için pekte kolay geçmeyecektir.

Kalp ve damar hastalıklarında dikkat edilecek noktalar (korunma yolları): İdeal kilonuza inin, kilonuz normalse kilo almamaya özen gösterin. Kanınız-daki kolesterolün ve tiplerinin seviye-sini iyi bilin. Kolesterol insan ve hay-van hücrelerinde bulunan yağımsı bir maddedir. Vücut tarafından üretildiği gibi çeşitli besinlerle de vücudumuza alınır. Kötü huylu kolesterol olarak ta-

Page 33: bizim aachen

33

SaĞlıKlı YAŞlAnmA

50’lerDen iTiBAren BırAkmAnız Gereken On şey!

Hangi duygu hangi organı yorar?Duygular ve organ ilişkileri!

Älter werden in AachenHackländerstr. 1, Aachen

Tel.: 0241 / 432-50 28pflegestützpunkt / städteRegion

Zollernstr. 10, 52070 AachenTel.: 0241 / 51 98-50 67

pflegestützpunkt / AOkKarlshof am Markt, Aachen

Tel.: 0241 / 46 41 18pflegestützpunkt / AOkFrankentalstr. 16, Stolberg

Tel.: 02402 / 10 41 25

demenz-servicezentrumRegio Aachen/eifel

Bahnhofstr. 36-38, AlsdorfTel.: 02404 / 94 83 47

demenznetz Aachen löhergraben 2, Aachen

Tel.: 0241 / 47 70 115 269

yaşlılık, bunama, yardım ve bakım sigortası gibi

konularda bilgi almak için başvurabileceğiniz yerler:

Hayat çok kısa ya da çok uzun. Nereden baktığınıza bağlı ama logaritmik bir iler-leyişi olduğu kesin. Yani yaşamın çocukluk-gençlik döneminde yılların araları çok çok uzun ama yaşlandıkça feci kısalıyor. 6 yaşla 10 yaş arasında neredeyse asırlar varken; 45 ile 49 arası bir göz kırpmalık mesafe sanki. O yüzden de ilerleyen yaş-larda hayat daha kıymetli geliyor hepimize. Acayip uçucu olduğu için.Yabancı bir internet sitesinde “50’lerden itibaren bırakmanız gereken 10 şey” konulu bir yazı görünce, ilgilendik haliyle ve sizlerle paylaşmak istedik...

5. karmaşayı bir tarafa bırakın.İnsan 50 yaşına yaklaşırken, neyin değerli neyin daha az değerli oldu-ğunu, az buçuk anlıyor. Aile, gerçek arkadaş(lar), dost(lar) ve sizin için ger-çekten anlamı olan bir “iş”. Gerisi ha-kikaten kuru gürültü. Dolaplar dolu-su giysiye ve elli tane ayakkabıya da ihtiyacınız yok; laf olsun torba dolsun misali sosyal aktivitelere de. Ve ruhu-nuzu öldüren bir işe de.

6. kafası karışıklığı iyi bir şey sanmayı bırakın.

“Karmaşık insanlar” ilginçtir. Ezbere ko-nuşmazlar, her davranışlarının bir ne-deni vardır. Bilgileri süs gibi durmaz üstlerinde, içselleştirmişlerdir. Onlar sayesinde yeni bakış açıları keşfede-riz, zenginleşiriz. Ama “kafası karışık insanlar” ilginç değildir. Hayatı çorba-ya çevirmekten başka işe yaramazlar.

1. eski eşinizden ya da sevgilinizden nefret

etmeyi bırakın.Nefret insanı sinsi sinsi kemiren bir duygudur. Son günlerin moda deyi-miyle “affetmeyi öğrenin”. Affedemi-yorsanız, en azından “kayıtsız kalın”.

2. dedikoduyu ve başkaları hakkında kötü

konuşmayı bırakın.Artık lisede değilsiniz. Dedikodu sizin için enerji ve zaman kaybından başka bir şey değil.

3. minnet duymama huyunuzu bırakın.

Size iyi davrananları değil, kötü davra-nanları önemseme ve sürekli bunları gündemde tutma huyunuzu bir tara-fa bırakın. Kızınızın ya da oğlunuzun doğum gününe, nişanına, nikahına kimlerin gelmediğine değil, kimlerin “geldiğine” odaklanın. Size kazık atan-ları değil, hoşluk yapanları “parlatın”.

4. “ümitsiz vaka” olan arkadaşları bırakın.

Herkeste vardır öyle bir ya da iki arka-daş. Sürekli bir takım dertlere batıp çı-karlar ve her battıklarında size koşup saatlerce kafanızı ütülerler. Ama söyle-diğiniz hiçbir lafı da iplemezler. Ayrıca, siz zor durumda kaldığınızda nedense hiç ortalarda görünmezler. Gençken tamam da, 50 yaşından sonra kıymetli vaktinizi böyle boş işlerle harcamayın.

7. daha fazlasını istemeyi bırakın.Mutlu insanların ortak sırrı, ellerinde olanın kıymetini bilmeleridir. Elinde-kinin kıymetini bilmiyorsan, daha faz-lasını istemenin bir anlamı yok, çünkü o da seni mutlu etmeyecek. Daha da fazlasını isteyeceksin.

8. şu fazlalık 10 kiloyu bırakın.40’ların sonundasınız ve 5-10 kilo fazlanız var. Derhal o kiloları bir yer-lerde bırakın. Yürüyüşte, yüzmede, spor salonunda. Hiç fark etmez. So-run “estetik” değil, sağlık. Fazla her kilo 50’lerden itibaren sağlık açısın-dan bir tehdit çünkü.

9. Her şeye evet demeyi bırakın.Kimsenin kalbini kırmamak ya da se-vimli görünmek adına, olur olmaz her isteğe “evet” demeyi bırakın. Sizi zor-layacak, size ters gelen, sizi gerecek hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsi-niz. Hele 50 yaşından sonra!

10. yaşlılıkla ilgili klişe düşünceleri bir tarafa bırakın.

Nasıl bir orta yaş ve yaşlılık dönemi geçireceğinize kendiniz karar verin. Eğer canınız istiyorsa ve paranız var-sa Avusturalya seyahatine 60 yaşında da gidersiniz, sörf yapmaya 50 yaşın-da da başlarsınız, kime ne?

•KIZGINlIK, ÖFKE > kARACiğeRi yORAR!

•ÜZÜNTÜ, MElANKOlİ > AkCiğeRleRi yORAR!

•KAYGI, KORKU > BöBRekleRi yORAR!

•AŞIRI DÜŞÜNCE, ENDİŞE > dAlAğı yORAR!

•NEFRET, KIRGINlIK > kAlBi yORAR!

Page 34: bizim aachen

34

Sİz ve Burcunuz

koç (21 mart / 20 nisan)

Hobilerinizi yaşam alanınızda kullan-mak sizi evinizde hissettirecektir. Öz-gürlüğüne düşkün Koç’lar ferahlıktan hoşlanır. Canlı renkler; özellikler kır-mızı ve turuncu gibi sıcak renklerle mutlu olurlar. Hobilerini yansıtan ob-jeleri görmekten mutlu olurlar.

Boğa (21 nisan / 21 mayıs)

Rahatına düşkün Boğa’nın özel zevk-leri vardır. Müzikle haşır neşir olma-yı severler. Bahar renkleri ve toprak tonlarını görmek onları dinginleşti-rir. Evinizi ilkbahar temasında deko-re edebilirsiniz. Koltuk kumaşlarınız-da doğanın ana renklerini kullanmak sizi rahat hissettirecektir. Fazla abartı kullanmak boğaları yorabilir.

ikizler (22 mayıs / 21 Haziran)

Değişkenlikleriyle bilinen ve trendle-ri takip etmekten hoşlanan İkizler in-sanı, yaşam alanını kendi zevkleri ve son trendlere göre düzenler. Parlak ve açık renkleri dekorasyonda kullan-maktan zevk alırlar. Teknolojik eşya-lar da vazgeçilmezleridir. Evinizde ses sistemleri, yüksek ekranlar, bilgisayar-lar; mutfağınızda da metalik tonlar-dan yararlanabilirsiniz.

yengeç (22 Haziran / 23 Temmuz)

Duygusal Yengeç’ler huzuru bulaca-ğı ve dinlenebileceği bir alana ihtiyaç duyarlar. Evleri ve aileleri çok önem arz eden yengeçlere, beyaz, gümüş, inci gibi renkler temizlik ve ferahlık hissi verir. Sıcak ve içtendir. Dekoras-yonda da süslü şeylerden çok doğal, kullanışlı ve şık olanları tercih ederler.

Akrep (23 Ekim / 22 Kasım)

Koyu renklere düşkün olan Akrep’ler, sürprizleri ve gizemi severler. Özel kokular vazgeçilmezleridir. Dekoras-yonda mumları, sabunları, özel koku-lu yağları kullanmaktan zevk alırlar. Koyu renkli perdeler, örtüler, mobilya-lar ve egzotik kokular kullanabilirler.

yay (23 Kasım / 20 aralık)

Keşif yönü baskın olan Yay’lar, deko-rasyonda kitapları, haritaları kullan-mak isteyebilirler. Mor, turkuaz ve parlak mavileri kullanabileceği du-varlar ve halılar onları rahat hissetti-rir. Geniş kitaplıklar, egzantrik objeler kullanmaya yatkındırlar.

Oğlak (21 aralık / 18 Ocak)

İşkolik olarak nitelendirebileceğimiz oğlaklar, dinlenme alanlarında tam bir konfor ararlar. Pahalı kumaşlar ve eski mobilyalara ilgi duyan Oğlak’la-rın favori renkleri; siyah, gri, kahve-rengi ve yeşildir. Yumuşak dokulu ku-maşlar kendilerini iyi hissettirir.

kova (19 Ocak / 20 Şubat)

Hayal gücü kuvvetli ve özgürlüğü-ne düşkün olan kovalar kendilerini gösterebileceği alanları tercih eder. Favori renkleri; gümüş ve meta-lik renklerdir. Teknolojik eşyalardan zevk alır. Soyut imgeleri dekorasyon-da kullanırlar.

Balık (20 Şubat / 21 mart)

Hayal gücünü özgürce kullanabilece-ği alanlar ve su yeşili, su mavisi gör-meyi severler. Sanatçı ruhlu balıklar estetiğe büyük önem verir. Birbiriy-le uyumlu eşyalar olmazsa olmazıdır.

BUrÇlArın “En”lErİ•Terazi > Enpopüler•Boğa > Ensosyetik•Başak > Enözlenen•Akrep > Ensadık•Yengeç > Enromantik•Aslan > Enaranan•Balık > Enduygusalı•Kova > Enmutlusu•Oğlak > Ençalışkanı•Yay > Enşanslısı•İkizler > Enilgiodağı•Koç > Endikkatçekici

Burcunuz nasıl bir evde yaşamak istiyor

Tutkulu ve seksi Ateş kadını, dikkat çekmeyi, maksi-malist detayları ve komplimanları sever. Girdiği her ortamda bir anda tüm bakışları yakıcı etkisi altına al-mayı başarır. Cinsel çekiciliği ve cazibesi Ateş kadınına tanınan en büyük ayrıcalıktır. Flört etmeyi seven ateş kadını için, yer ve zaman önemli değildir. Ofiste, tatil-de, yemekte hatta uçan balonun içinde... Genzi yakan baharat kokuları onun dişiliğini yansıtır. O, cana yakın, feminen ve bonkördür. Parfümü de onun gibi kendine yavaş yavaş çeken, sonunda bir tutkuya dönüşen no-talara sahip olmalıdır. Ateş kadını, sürekli arzulanır ve kendisi de bunun farkındadır. Tenine yayılan parfüm de tıpkı onun gibi gösterişli ve frapandır.

BURÇlARA GÖRE PARFÜM (3): ATeş GRuBu (koç, Aslan, yay)

Başak (24 ağustos / 23 Eylül)

Mantıklı ve titizliğiyle bilinen Başak’ lar, düzenli ve tertiplidir. Bu yüzden bol dolaplı ve raflı dekorasyonları ter-cih ederler. Geniş evlerde, bol dolap-lı dekorasyonda titiz bir yaşam alanı oluştururlar. En mutlu oldukları renk-ler ise; krem, bej, beyaz ve açık mavi-lerdir. Bu renklerle oluşturacakları ya-şam alanı, başak burçları için huzurlu bir dinlenme ortamı sağlayacaktır.

Terazi (24 Eylül / 22 Ekim)

Terazi’ler rahatlık ararlar. Nefes alabi-lecekleri bir dekorasyonu tercih eder-ler. Birbiriyle uyumlu objeler onları rahat hissettirir. Büyük geniş sofralar, büyük porselen takımlar, mobilyala-rında tüm ağaç ve renklerin birbiriy-le uyumu onları mutlu edebilir. Pastel renkleri kullanmak isteyebilirler.

Aslan (24 Temmuz / 23 ağustos)

lider özelliğiyle bilinen ve ilgi oda-ğı olmayı, dikkat çekmeyi seven As-lan’ların rengi; turuncu, sarı ve mor-dur. Görkemli olan eşyalara bayılırlar. Evlerinde biraz daha ihtişamlı mobil-yalara ve kendini belli eden özel ça-lışmalara yer vermekten zevk alırlar.

Page 35: bizim aachen

35

çÖzümler SaYfaSı

12 BulmACA sAyFAsı

16 sudOku sAyFAsı

28 BilmeCe sAyFAsı

Bizim Aachen dergisi Reklam / ilan Fiyatları *

1.000 €600 €350 €250 €200 €150 €120 €

900 €540 €315 €225 €180 €135 €108 €

750 €450 €262 €187 €150 €112 €

90 €

Arka Kapak 1/1 Sayfa1/2 Sayfa1/3 Sayfa1/4 Sayfa1/6 Sayfa1/8 Sayfa

1 kez 3 kez 6 kez

* Bütün fiyatlar baskıya hazır haldeki reklamlar içindir ve üstüne yasal geçerli vergi (% 19 MwSt.) eklenir.

(% 10 indirim) (% 25 indirim)

TAnıTım: Firma, işyeri, hizmet veya ürün tanıtımları (bir kez olmak kaydıyla) 1 veya 1/2 sayfa olarak (yukarıdaki fi-yatlarla) yapılır. Bize göndereceğiniz yazı, logo, resimler ve iletişim bilgilerinizle (Telefon, faks, E-Mail, internet vb.) sizin için sayfa tasarımını ücretsiz yapıyoruz. Daha fazla bilgi için bizi arayabilirsiniz.

İlk sütundaki sayılar 3 ile çarpılıp üze-rine 1 eklenerek aşağıya doğru art-maktadır. İkinci sütunda 3 ile çarpılıp 2 eklenerek artmaktadır. Buna göre üçüncü sütunda 3 ile çarpılıp 3 ek-lenmelidir. Doğru sayı 48 olmalıdır.

Bir tanesi farklı ama hangisi?

2 numaraları kutu farklı. Sağ altta bulunan daire farklılığın nedeni.

Bu şekilde kaç daire var?

Şekil de toplam 15 daire var.

dört işlem

şekil sorusu

Soldan sağa şekiller saat yönün-de ilerlerken renkler de yer de-ğiştirmektedir. Doğru cevap B şıkkıdır.

soru işareti yerine hangi sayı?

işlemleri yapın

3 3 3 + 1 4 7 = 4 8 0+ + +

4 4 4 + 0 0 7 = 4 5 1

7 7 7 + 1 5 4 = 9 3 1

yanlış sayılar

İlk satırda 6 hariç tüm sayılar 4’e bölünebilir. İkinci satıra ise 52 dı-şındaki tüm sayılar 3’e bölünebilir.

2 + 2 + 2 = 63 x 3 – 3 = 65 : 5 + 5 = 66 + 6 – 6 = 67 – 7 : 7 = 6

kibrit çöpü sorusu

Şekle tersten baktığınızda hemen göreceksiniz: 87

park yeri sorusu

A = 5; B = 3; C = 0; D = 2.

sayılar yerine harfler

Page 36: bizim aachen

GRıll • ResTAuRAnT • CAFé

zengin salata çeşitleri Taşfırın‘da pizza çeşitleri

Roermonder Strasse 33552072 Aachen-laurensberg

Telefon: 0241 / 170 11www.marmarisgrill.de

Tereyağlı baklava Taşfırın‘da künefe

zengin mutfağımız ve güleryüzlü personelimizle siz sayın müşterilerimizin her zaman hizmetinizdeyiz!

mangalda ağzınıza layık taze balık ve kebap çeşitleri

Taşfırın‘da pide ve lahmacun

Ücretsiz Otopark

Çocuk Oyun Alanı

şark köşesi

şelale

süt danası ve hindi döner meşhur dövme yayık ayran

Özel toplantı ve eğlencelerinizi kutlayabileceğiniz 80 kişilik özel bölümümüz mevcuttur.

Tüm etlerimiz helal kesimdir!