6
248 UYÛNÜ’l-AHBÂR XXXII, Beyrut 1932, s. 458-463; Hüseyin Varol, “Ýbn Kuteybe ve Eserleri”, EAÜÝFD, IV (1986), s. 150; Ýbrâhim el-Ebyârî, .Uyûnü’l-apbâr li’bn Ku- teybe”, TÝ, II, 335-340. ÿÝsmail Durmuþ UYÛNÜ’l-ENB ( א ) Ýbn Ebû Usaybia’nýn (ö. 668/1269) baþta týp olmak üzere düþünce, bilim ve kültür tarihi niteliðindeki biyografik eseri (bk. ÝBN EBÛ USAYBÝA). ˜ UYUÞTURUCU ˜ Uyuþturucu Türkçe’de yeni bir kelime olup bunun karþýlýðýnda Arapça ve Fars- ça’da muhaddir (örten, kapayan), Batý dil- lerinde Yunanca narke (uyku) kökünden narkotik kullanýlýr. Uyuþturucu maddele- rin eskiden beri týpta kullanýmýndan dola- yý birçok dilde ilâç anlamý taþýyan kelime- ler ayný zamanda uyuþturucu maddeleri de ifade eder. Sürekli yeni türlerinin orta- ya çýkmasý, farklý etkiler býrakmasý ve fark- lý amaçlarla kullanýlmasýndan dolayý genel bir tanýmý bulunmamakla birlikte kiþide önüne geçilmez bir baðýmlýlýk durumu oluþ- turma, ruhî ve fizikî tahribata yol açma, merkezî sinir sistemini etkileme, kullaný- lan miktarý giderek arttýrma eðilimine yol açma, besinler kapsamýnda sayýlmama gi- bi özellikler uyuþturucu türlerinin hemen hepsinde yer alýr. Týp dilinde “psikoaktif” denilen ve baðýmlýlýk yapan maddeler için- de tütün mâmulleri ve alkollü içkilerle bir- likte bulunan uyuþturucular insan vücu- duna etkileri ve cinslerine göre sýnýflandý- rýlmýþtýr. Bu baðlamda tütün ve alkollü iç- kiler dýþýnda kalan uyuþturucu maddeler afyon ve türevleri, hallüsinojen maddeler (esrar, LSD), uyarýcýlar (kokain, amfeta- min vb.), uyku ilâçlarý (barbitüratlar gibi) ve diðer yatýþtýrýcýlarla uçucu maddeler (ti- ner, yapýþtýrýcýlar, çakmak gazlarý vb.) uyuþ- turucu baþlýðý altýnda toplandýðý gibi cins- lerine göre uyuþturucular doðal (esrar, eroin, kokain vb.) ve sentetik (ecstasy, cap- tagon, amfetamin, metamfemin vb.) olarak da sýnýflandýrýlabilir. Etkileri ve zararlarý bakýmýndan arala- rýnda bazý farklýlýklar bulunan bu madde- leri kullananlarda bir müddet sonra dav- ranýþ bozukluklarý baþlar. Vücut madde- nin cinsine göre tolerans geliþtirebildiðin- den alýþtýkça sürekli daha fazlasýný ister. Yokluðu halinde ise çarpýntý, nabýzda art- ma, titreme, hayal görme ve bazý nörolo- jik bozukluklar ortaya çýkar. Bu maddele- rin alým satýmý kontrollü ya da yasak ol- duðundan piyasada yüksek fiyatlarla alý- nýp satýlabilir. Hayatlarý bu tür maddele- ri elde edip kullanma etrafýnda dönmeye baþlayan baðýmlýlar uyuþturucu elde et- mek için her þeylerini feda edebilirler; her türlü suça itilebilecek potansiyel suçlu ha- line gelirler; içine düþtükleri ruhî ve mâ- nevî çöküntünün yanýnda bedenî hastalýk- larla da karþýlaþabilirler. Uyuþturucu ba- ðýmlýlýðý kiþilik bozukluklarý, aile ve çevre etkilerinden kaynaklanabileceði gibi çeþit- li toplumlarda ve bazý dönemlerde bütün topluma yayýlarak normal karþýlanan bir âdet haline de gelebilir. Uyuþturucu müp- telâsý olanlarýn genelde sosyal ve ailevî iliþ- kileri bozulur, sorumluluklarýný yerine ge- tiremezler. Eþler ve çocuklar arasýnda ge- çimsizlik ve aile facialarý ortaya çýkar. Bu konuda yapýlan araþtýrmalar, uyuþturucu kullanýmý ile suç arasýndaki sebep-sonuç iliþkisini ekonomik ve farmakolojik faktör- lere baðlamaktadýr. Uyuþturucu baðýmlý- larý ve kullanýcýlarý, ihtiyaç duyduklarý uyuþ- turucuyu alabilmek için yeterli maddî im- kâna sahip olmadýklarý zaman ahlâk dýþý yollara baþvurarak para temin etme yolu- na gidebilmektedir. Öte yandan uyuþturu- cu kullanan kimseler uyuþturucunun et- kisinde iken istem dýþý suç iþleyebilmekte- dir. Araþtýrmalar, bir kýsým suçlularýn uyuþ- turucunun etkisinde gerek aile fertlerine gerekse çevredeki kimselere karþý þiddet uyguladýklarýný ve bir sonraki kullaným için maddî gelir elde etmeye yönelik hýrsýzlýk vb. suçlar iþlediklerini ortaya koymuþtur. Uyuþturucu maddeler iki gruba ayrýla- bilir. Bir kýsmý afyon ve esrar gibi doðru- dan bitkilerden elde edilen ve eskiden be- ri bilinen doðal uyuþturuculardýr. Bir kýs- mý da sentetiktir ve günümüzde yüzlerce türü bulunmaktadýr. Bunlarýn inorganik madde veya hayvansal ürün kökenli olan- larý varsa da çoðunlukla bitki kökenli çe- þitli maddelerin kimyasal iþlemlere tâbi tutulmasýyla elde edilir. En yaygýn kulla- nýlan uyuþturucular þöylece sýralanabilir: a) Afyon ve Türevleri. Haþhaþ bitkisinden çýkarýlan afyon kullanýcýda keyif verici ve rahatlatýcý bir etki yapar. Haþhaþ dünyada birçok ülkede yetiþtirilmekte, ancak son yýllarda uyuþturucu olarak kullanýlan afyon ve türevlerinin büyük kýsmý Afganistan’da üretilen haþhaþtan elde edilmektedir. Haþ- haþ Türkiye’de de bazý bölgelerde kontrol- lü þekilde ekilmekte, ancak sýký denetim- ler yapýlmakta, üretilen afyon gýda ve ilâç sanayiinde kullanýlmaktadýr. Yine afyonun türevleri olan morfin ve kodein týpta çe- bü’t-Ta.âm. Yemek çeþitleri, sofra âdâbý, oburlar, açlýk, yemek daveti, yemek ver- mede cimriler, beden saðlýðý, saðlýða ya- rarlý gýda, perhiz ve ilâçlar, yemeklerin ya- rar ve zararlarý, Arap ve Acem týbbý gibi konularla ilgili haber, þiir ve fýkralar. 10. Kitâbü’n-Nisâ,. Kadýnlarýn yaratýlýþlarý ve ahlâklarý, güzellik-çirkinlik, evlenmede ter- cih edilmesi gereken kadýnlar, kýz isteme ve evlilik âdâbý, kadýnlarla muâþeret siya- seti, cinsel hayat ve doðum gibi konular- da haber, þiir ve fýkralar. £Uyûnü’l-aÅbâr dil, edebiyat, tarih, âdet, gelenek vb. bakýmýndan daha son- ra yazýlmýþ çeþitli eserlerin, özellikle edep ve muhâdarâta dair kitaplarýn baþlýca kay- naklarýndan biridir. Endülüslü Ýbn Abdü- rabbih el-£Ýšdü’l-ferîd’inde ana ve alt bö- lümlerle içerik bakýmýndan £Uyûnü’l-aÅ- bâr’ý aynen taklit etmiþ, bölümler altýna bazý ilâvelerle eserini oluþturmuþtur. £Uyû- nü’l-aÅbâr, Ebü’l-Ferec el-Ýsfahânî’nin el- E³ånî’si, Müberred’in el-Kâmil’i, Ebû Hay- yân et-Tevhîdî’nin el-Be½âßir ve’×-×eÅâßir’i, Ýzzeddin Ýbnü’l-Esîr’in el-Kâmil’i gibi önem- li eserlerin temel kaynaklarýndandýr. Köp- rülü Kütüphanesi’nde (nr. 1344) ve Peters- burg’da (nr. 691) yazma nüshalarý bulunan eserin ilk dört bölümünü Carl Brockelmann hazýrlamýþ ve bölümler halinde yayýmla- mýþtýr (Kitåb as-Sul¹ån, Weimar 1898; Ber- lin 1900; Kitåb al-¥arb, Strassburg 1903; Ki- tâb as-Sußdud, Strassburg 1906; Kitåb a¹- ªabåßi£ ve’l-aÅlâk, Strassburg 1908). Ese- rin tam neþri, Dârü’l-kütübi’l-Mýsriyye’nin edebiyat kýsmý tarafýndan Ahmed Zekî el-Adevî baþkanlýðýnda yapýlmýþ (I, Kahire 1343/1925; II, 1346/1928; III, 1348/1930; IV, 1349/1930; I-IV, 1963), daha sonra Yû- suf Ali Tavîl eserin ilmî neþrini gerçekleþ- tirmiþtir (I-IV, Beyrut 1986). Eserden bazý kýsýmlar ve seçmeler ayrýca basýlmýþtýr (Ah- med Abdülalîm el-Berdûnî, el-MuÅtâr min Kitâbi £Uyûni’l-aÅbâr, Kahire 1960; Min Kitâbi £Uyûni’l-aÅbar: el-¥arb ve’l-furûsiy- ye, Dýmaþk 1977). Josef Horovitz kitaptan Ýngilizce’ye kýsmen bir çeviri yapmýþ (IC, IV [1930], s. 171-198, 331-362, 487-530; V [1931], s. 1-27, 194-224), ancak bunu ta- mamlamaya ömrü yetmemiþtir. BÝBLÝYOGRAFYA : Ýbn Kuteybe, £Uyûnü’l-aÅbâr, müellifin mukad- dimesi, I, t-k; ayrýca bk. Ahmed Zekî el-Adevî’- nin giriþi, IV, 5-11; a.e. (Tavîl), neþredenin giriþi, I, 3-9; Brockelmann, GAL, I, 121; Abdülcebbâr Abdurrahman, ZeÅâßirü’t-türâ¦i’l-£Arabiyyi’l-Ýslâ- mî, [baský yeri yok] 1401/1981, I, 212; W. Werk- meister, Quellenuntersuchungen zum Kitab al- ‘Iqd al-Farid des Andalusiers Ibn Abdrabbih (246/860-328/940), Berlin 1983, s. 62-77; el-Eb Tûtel el-Yesûî, “Kitâbü .Uyûni’l-apbar”, el-Meþriš,

cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 2018-05-25 · meister, Quellenuntersuchungen zum Kitab al- Iqd al-Farid des Andalusiers Ibn Abdrabbih (246/860-328/940), Berlin 1983, s. 62-77; el-Eb

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 2018-05-25 · meister, Quellenuntersuchungen zum Kitab al- Iqd al-Farid des Andalusiers Ibn Abdrabbih (246/860-328/940), Berlin 1983, s. 62-77; el-Eb

248

UYÛNÜ’l-AHBÂR

XXXII, Beyrut 1932, s. 458-463; Hüseyin Varol,“Ýbn Kuteybe ve Eserleri”, EAÜÝFD, IV (1986), s.150; Ýbrâhim el-Ebyârî, “.Uyûnü’l-apbâr li’bn Ku-teybe”, TÝ, II, 335-340.

ÿÝsmail Durmuþ

– —UYÛNÜ’l-ENBÂ

( �א������ )

Ýbn Ebû Usaybia’nýn(ö. 668/1269)

baþta týp olmak üzere düþünce,bilim ve kültür tarihi

niteliðindeki biyografik eseri(bk. ÝBN EBÛ USAYBÝA).˜ ™

– —UYUÞTURUCU˜ ™

Uyuþturucu Türkçe’de yeni bir kelimeolup bunun karþýlýðýnda Arapça ve Fars-ça’da muhaddir (örten, kapayan), Batý dil-lerinde Yunanca narke (uyku) kökündennarkotik kullanýlýr. Uyuþturucu maddele-rin eskiden beri týpta kullanýmýndan dola-yý birçok dilde ilâç anlamý taþýyan kelime-ler ayný zamanda uyuþturucu maddeleride ifade eder. Sürekli yeni türlerinin orta-ya çýkmasý, farklý etkiler býrakmasý ve fark-lý amaçlarla kullanýlmasýndan dolayý genelbir tanýmý bulunmamakla birlikte kiþideönüne geçilmez bir baðýmlýlýk durumu oluþ-turma, ruhî ve fizikî tahribata yol açma,merkezî sinir sistemini etkileme, kullaný-lan miktarý giderek arttýrma eðilimine yolaçma, besinler kapsamýnda sayýlmama gi-bi özellikler uyuþturucu türlerinin hemenhepsinde yer alýr. Týp dilinde “psikoaktif”denilen ve baðýmlýlýk yapan maddeler için-de tütün mâmulleri ve alkollü içkilerle bir-likte bulunan uyuþturucular insan vücu-duna etkileri ve cinslerine göre sýnýflandý-rýlmýþtýr. Bu baðlamda tütün ve alkollü iç-kiler dýþýnda kalan uyuþturucu maddelerafyon ve türevleri, hallüsinojen maddeler(esrar, LSD), uyarýcýlar (kokain, amfeta-min vb.), uyku ilâçlarý (barbitüratlar gibi)ve diðer yatýþtýrýcýlarla uçucu maddeler (ti-ner, yapýþtýrýcýlar, çakmak gazlarý vb.) uyuþ-turucu baþlýðý altýnda toplandýðý gibi cins-lerine göre uyuþturucular doðal (esrar,eroin, kokain vb.) ve sentetik (ecstasy, cap-tagon, amfetamin, metamfemin vb.) olarakda sýnýflandýrýlabilir.

Etkileri ve zararlarý bakýmýndan arala-rýnda bazý farklýlýklar bulunan bu madde-leri kullananlarda bir müddet sonra dav-ranýþ bozukluklarý baþlar. Vücut madde-nin cinsine göre tolerans geliþtirebildiðin-den alýþtýkça sürekli daha fazlasýný ister.Yokluðu halinde ise çarpýntý, nabýzda art-ma, titreme, hayal görme ve bazý nörolo-

jik bozukluklar ortaya çýkar. Bu maddele-rin alým satýmý kontrollü ya da yasak ol-duðundan piyasada yüksek fiyatlarla alý-nýp satýlabilir. Hayatlarý bu tür maddele-ri elde edip kullanma etrafýnda dönmeyebaþlayan baðýmlýlar uyuþturucu elde et-mek için her þeylerini feda edebilirler; hertürlü suça itilebilecek potansiyel suçlu ha-line gelirler; içine düþtükleri ruhî ve mâ-nevî çöküntünün yanýnda bedenî hastalýk-larla da karþýlaþabilirler. Uyuþturucu ba-ðýmlýlýðý kiþilik bozukluklarý, aile ve çevreetkilerinden kaynaklanabileceði gibi çeþit-li toplumlarda ve bazý dönemlerde bütüntopluma yayýlarak normal karþýlanan birâdet haline de gelebilir. Uyuþturucu müp-telâsý olanlarýn genelde sosyal ve ailevî iliþ-kileri bozulur, sorumluluklarýný yerine ge-tiremezler. Eþler ve çocuklar arasýnda ge-çimsizlik ve aile facialarý ortaya çýkar. Bukonuda yapýlan araþtýrmalar, uyuþturucukullanýmý ile suç arasýndaki sebep-sonuçiliþkisini ekonomik ve farmakolojik faktör-lere baðlamaktadýr. Uyuþturucu baðýmlý-larý ve kullanýcýlarý, ihtiyaç duyduklarý uyuþ-turucuyu alabilmek için yeterli maddî im-kâna sahip olmadýklarý zaman ahlâk dýþýyollara baþvurarak para temin etme yolu-na gidebilmektedir. Öte yandan uyuþturu-cu kullanan kimseler uyuþturucunun et-kisinde iken istem dýþý suç iþleyebilmekte-dir. Araþtýrmalar, bir kýsým suçlularýn uyuþ-turucunun etkisinde gerek aile fertlerinegerekse çevredeki kimselere karþý þiddetuyguladýklarýný ve bir sonraki kullaným içinmaddî gelir elde etmeye yönelik hýrsýzlýkvb. suçlar iþlediklerini ortaya koymuþtur.

Uyuþturucu maddeler iki gruba ayrýla-bilir. Bir kýsmý afyon ve esrar gibi doðru-dan bitkilerden elde edilen ve eskiden be-ri bilinen doðal uyuþturuculardýr. Bir kýs-mý da sentetiktir ve günümüzde yüzlercetürü bulunmaktadýr. Bunlarýn inorganikmadde veya hayvansal ürün kökenli olan-larý varsa da çoðunlukla bitki kökenli çe-þitli maddelerin kimyasal iþlemlere tâbitutulmasýyla elde edilir. En yaygýn kulla-nýlan uyuþturucular þöylece sýralanabilir:a) Afyon ve Türevleri. Haþhaþ bitkisindençýkarýlan afyon kullanýcýda keyif verici verahatlatýcý bir etki yapar. Haþhaþ dünyadabirçok ülkede yetiþtirilmekte, ancak sonyýllarda uyuþturucu olarak kullanýlan afyonve türevlerinin büyük kýsmý Afganistan’daüretilen haþhaþtan elde edilmektedir. Haþ-haþ Türkiye’de de bazý bölgelerde kontrol-lü þekilde ekilmekte, ancak sýký denetim-ler yapýlmakta, üretilen afyon gýda ve ilâçsanayiinde kullanýlmaktadýr. Yine afyonuntürevleri olan morfin ve kodein týpta çe-

bü’t-Ta.âm. Yemek çeþitleri, sofra âdâbý,oburlar, açlýk, yemek daveti, yemek ver-mede cimriler, beden saðlýðý, saðlýða ya-rarlý gýda, perhiz ve ilâçlar, yemeklerin ya-rar ve zararlarý, Arap ve Acem týbbý gibikonularla ilgili haber, þiir ve fýkralar. 10.Kitâbü’n-Nisâ,. Kadýnlarýn yaratýlýþlarý veahlâklarý, güzellik-çirkinlik, evlenmede ter-cih edilmesi gereken kadýnlar, kýz istemeve evlilik âdâbý, kadýnlarla muâþeret siya-seti, cinsel hayat ve doðum gibi konular-da haber, þiir ve fýkralar.

£Uyûnü’l-aÅbâr dil, edebiyat, tarih,âdet, gelenek vb. bakýmýndan daha son-ra yazýlmýþ çeþitli eserlerin, özellikle edepve muhâdarâta dair kitaplarýn baþlýca kay-naklarýndan biridir. Endülüslü Ýbn Abdü-rabbih el-£Ýšdü’l-ferîd’inde ana ve alt bö-lümlerle içerik bakýmýndan £Uyûnü’l-aÅ-bâr’ý aynen taklit etmiþ, bölümler altýnabazý ilâvelerle eserini oluþturmuþtur. £Uyû-nü’l-aÅbâr, Ebü’l-Ferec el-Ýsfahânî’nin el-E³ånî’si, Müberred’in el-Kâmil’i, Ebû Hay-yân et-Tevhîdî’nin el-Be½âßir ve’×-×eÅâßir’i,Ýzzeddin Ýbnü’l-Esîr’in el-Kâmil’i gibi önem-li eserlerin temel kaynaklarýndandýr. Köp-rülü Kütüphanesi’nde (nr. 1344) ve Peters-burg’da (nr. 691) yazma nüshalarý bulunaneserin ilk dört bölümünü Carl Brockelmannhazýrlamýþ ve bölümler halinde yayýmla-mýþtýr (Kitåb as-Sul¹ån, Weimar 1898; Ber-lin 1900; Kitåb al-¥arb, Strassburg 1903; Ki-tâb as-Sußdud, Strassburg 1906; Kitåb a¹-ªabåßi£ ve’l-aÅlâk, Strassburg 1908). Ese-rin tam neþri, Dârü’l-kütübi’l-Mýsriyye’ninedebiyat kýsmý tarafýndan Ahmed Zekîel-Adevî baþkanlýðýnda yapýlmýþ (I, Kahire1343/1925; II, 1346/1928; III, 1348/1930;IV, 1349/1930; I-IV, 1963), daha sonra Yû-suf Ali Tavîl eserin ilmî neþrini gerçekleþ-tirmiþtir (I-IV, Beyrut 1986). Eserden bazýkýsýmlar ve seçmeler ayrýca basýlmýþtýr (Ah-med Abdülalîm el-Berdûnî, el-MuÅtâr minKitâbi £Uyûni’l-aÅbâr, Kahire 1960; MinKitâbi £Uyûni’l-aÅbar: el-¥arb ve’l-furûsiy-ye, Dýmaþk 1977). Josef Horovitz kitaptanÝngilizce’ye kýsmen bir çeviri yapmýþ (IC,IV [1930], s. 171-198, 331-362, 487-530; V[1931], s. 1-27, 194-224), ancak bunu ta-mamlamaya ömrü yetmemiþtir.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Ýbn Kuteybe, £Uyûnü’l-aÅbâr, müellifin mukad-dimesi, I, t-k; ayrýca bk. Ahmed Zekî el-Adevî’-nin giriþi, IV, 5-11; a.e. (Tavîl), neþredenin giriþi,I, 3-9; Brockelmann, GAL, I, 121; AbdülcebbârAbdurrahman, ZeÅâßirü’t-türâ¦i’l-£Arabiyyi’l-Ýslâ-mî, [baský yeri yok] 1401/1981, I, 212; W. Werk-meister, Quellenuntersuchungen zum Kitab al-‘Iqd al-Farid des Andalusiers Ibn Abdrabbih(246/860-328/940), Berlin 1983, s. 62-77; el-EbTûtel el-Yesûî, “Kitâbü .Uyûni’l-apbar”, el-Meþriš,

Page 2: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 2018-05-25 · meister, Quellenuntersuchungen zum Kitab al- Iqd al-Farid des Andalusiers Ibn Abdrabbih (246/860-328/940), Berlin 1983, s. 62-77; el-Eb

249

dönemde ortaya çýkmýþtýr. Eski kaynak-larda uyuþturucu maddeleri ifade etmeküzere çeþitli uyuþturucularýn veya berþ,macun, tiryak gibi uyuþturucu katýlan ürün-lerin adlarý zikredilmiþtir. Bu maddeler içinçok sayýda takma ad ve argo kelime bu-lunmuþsa da haþîþ, benc ve efyûnun dahayaygýn olduðu görülmektedir (Rosenthal,s. 19-41).

Ýlk beþ asýrlýk dönemde tabiplerin ve bo-tanikle uðraþanlarýn ban otu, Hint kene-viri ve haþhaþ gibi uyuþturucu özelliðe sa-hip bitkileri tanýdýklarý (meselâ bk. Ebû Be-kir er-Râzî, I, 92, 158, 165 vd.; ayrýca bk. Ti-bi, s. 170-179), bunlarýn çeþitli çevrelerdebilindiði, ancak yaygýnlaþmadýðý söylenebi-lir. Rosenthal, Ebû Bekir er-Râzî’nin Hintkenevirinden bahsetmediðini söylerse de(The Herb, s. 20) onun ayný bitkiyi ifadeeden “þehdânec”den söz ettiðini (el-¥âvî,I, 158, 159, 369, tür.yer.) gözden kaçýrmýþolmalýdýr. Bu bitkiler içerisinde Arapça’dailk defa benc (beng) tanýnmýþ görünmekte-dir (Halîl b. Ahmed, VI, 153). Bencin Arap-ça’ya Farsça’dan, Farsça’ya da Sanskritçe“bhanga”dan geçtiði, ancak Hindistan’daHint kenevirini ifade eden bu kelimeninFarsça’ya girdikten sonra ban otu için kul-lanýldýðý söylenir (Meyerhof, “Bandj”). EbûBekir er-Râzî gibi Ýbn Sînâ da Hint kene-viri karþýlýðýnda kýnnâb ve þehdânec, banotu için benc kelimelerine yer verir (el-Æå-nûn, I, 434-435, 711, 733). Bununla birlik-te bencin sadece ban otunu ifade etme-diði, belli çevrelerde veya bazý dönemler-de bununla Hint keneviri ve diðer bitki-lerden çýkarýlan uyuþturucularýn da kaste-dildiði anlaþýlmaktadýr. Nitekim Fuzûlî’ninBeng ü Bâde adlý eserinde beng “esrar”anlamýnda kullanýlýr. Esed b. Amr ve Mü-zenî gibi erken dönem fakihlerine atýflabazý görüþler rivayet edilmekteyse de ben-cin fýkýh eserlerinde yer almasý daha geçdevirlere rastlar (meselâ bk. Serahsî, XXIV,9, 18, 29, 34). Gazzâlî de bitkilerden ancakaklý, hayatý veya saðlýðý yok edenlerin ha-ram sayýldýðýný söylemekte ve benci de sar-hoþ edici olmamakla birlikte þarap ve diðersarhoþ ediciler gibi aklý izâle eden madde-ler arasýnda saymaktadýr (ݼyâß, II, 92, 93).

Arapça’da “kuru ot” anlamýndaki haþî-þin esrarý ifade etmeye baþladýðý dönemtesbit edilememekle birlikte Selçuklularve Eyyûbîler devrinde siyasî suikastlarýylatanýnan Haþhaþîler’in esrar kullandýklarýbilinmektedir (bk. HAÞÎÞÝYYE). Memlükdevri tarihçileri ve fakihlerinin kayýtlarýn-dan esrar kullanýmýnýn VI. (XII.) yüzyýlýnsonlarý ile VII. (XIII.) yüzyýlýn baþlarýnda yay-gýnlaþtýðý anlaþýlmaktadýr. Bencin yaný sý-

ra haþîþ / haþîþe ve afyon gibi maddelerinfýkýh eserlerinde yer almasý Memlükler dö-nemine rastlar. Etiyopya kökenli kat dabu maddelerden bir süre sonra yine Mem-lükler zamanýnda tanýnýp yaygýnlaþmýþtýr.Bedreddin ez-Zerkeþî, esrar kullanýmýnýnHaydariyye’nin þeyhi Haydar vasýtasýyla yak-laþýk 550 (1155) yýlýnda görüldüðüne dairbir rivayet aktarýr (Zehrü’l-£arîþ, s. 90). ÝbnTeymiyye esrarýn Moðollar’ýn ortaya çýkýþdönemine rastladýðýný, VI. (XII.) yüzyýlýnsonlarý ile VII. (XIII.) yüzyýlýn baþlarýndayenilmeye baþlandýðýný söyler (es-Siyâse-tü’þ-þer£iyye, s. 120; Mecmû£atü’l-fetâvâ,XXXIV, 130, 136). Bu devirde özellikle Hay-darîler ve Kalenderîler gibi derviþ topluluk-larýnda esrar ve bencin yaygýn olduðu belir-tilmektedir (Karamustafa, bk. bibl.). Nite-kim Zerkeþî esrara verilen isimler arasýn-da Haydariyye ve Kalenderiyye kelimele-rini de sayar (Zehrü’l-£arîþ, s. 89-90). Hintkenevirinin aslýnda antik Yunan’dan beritanýndýðýný vurgulayan Makrîzî de esrarýnyaygýnlaþmasýyla ilgili ayný dönemleri iþa-ret eder; yayýlma coðrafyasý hakkýnda biriHorasan’dan Irak’a ve daha batýya, diðeriHindistan’dan Yemen’e, ardýndan Fâris’e,oradan Irak’a ve daha batýya yayýldýðý þek-linde iki ayrý görüþ nakleder (el-ƒý¹a¹, II,126-129). Mýsýr’da önceleri izin verilen ke-nevir ve haþhaþ türü bitkilerin üretimi veticareti bu maddelerin topluma verdiði za-rarlarý gören Sultan I. Baybars tarafýndanyasaklanmýþ, maddeler imha edilmiþ, kul-lananlar ve satanlar cezalandýrýlmýþtýr. Uyuþ-turucu maddelere karþý bu tür yasaklamave mücadeleler zaman zaman daha sýký bi-çimde sürdürülmüþtür. Ayný dönemdenitibaren konuyla ilgili meseleler fýkýh kitap-larýnda yer almaya baþlamýþ, ilk müstakileserler de bu sýralarda yazýlmýþtýr.

Osmanlýlar döneminde afyon ve bencgibi uyuþturucu maddeler bir yandan ilâçyapýmýnda ve tedavide kullanýlýrken öteyandan keyif verici olarak tüketimine kar-þý mücadeleye devam edilmiþtir. NitekimX. (XVI.) yüzyýlda konuyla ilgili risâlelerinyazýldýðý ve Kemalpaþazâde ile EbüssuûdEfendi gibi þeyhülislâmlarýn bunlarýn kul-lanýmýný þiddetle menettiði, baþta IV. Mu-rad dönemi olmak üzere çeþitli devirlerdeaðýr cezalarýn uygulandýðý bilinmektedir.Bu tedbirlerin kullanýmý sýnýrlamasýna rað-men hem haþhaþ üretiminin Anadolu’nunçeþitli yerlerinde yaygýn oluþu hem de kah-vehane kültürünün yayýlmasýyla bir kýsýmkahvehanelerde uyuþturucu kullanýmýnýndüzenli bir faaliyet haline gelmesi bunutamamen ortadan kaldýramamýþtýr (Kö-meçoðlu, s. 66-67; Shefer-Mossensohn, s.

þitli hastalýklarýn tedavisinde aðrý kesiciolarak kullanýlmýþ, günümüzde ise zarar-larý sebebiyle kullaným alanlarý daralmýþtýr.Morfinin ikinci bir ameliyeden geçirilme-siyle elde edilen eroin ise týbbî maksatlakullanýlmaz. Eroinin yüksek dozda alýnma-sý (overdose) ölüme sebebiyet verir. Öteyandan afyon ve türevleri zaman içerisin-de vücutta tolerans geliþtirir; bir müddetsonra alýnan miktar yetersiz gelmeye baþ-lar ve kullanýcýlar, ayný hazza ulaþabilmekiçin her defasýnda daha fazla miktarda dozalma ihtiyacý duyarlar. b) Esrar. Kullanýcýyýgerçek hayattan uzaklaþtýrýp hayal görme-sine yol açan bir etki býrakýr. Türkçe’de es-rar, Arapça’da haþîþ, Batý dillerinde Ýspan-yolca kökenli marihuana adý verilen buuyuþturucu Hint kenevirinden elde edilir.Hint kenevirinin deðiþik türleri birçok ül-kede yetiþtirilmektedir. Esrar dünyada enyaygýn kullanýlan uyuþturucu maddedir veeroin gibi daha güçlü baðýmlýlýk yapanmaddelere geçiþ evresini oluþturur. Pakis-tan ve Hindistan gibi ülkelerde Hint kene-virine “bang” (bhang) denilir ve çokça tü-ketilen bang içeceði de bu bitkiden yapý-lýr. c) Kokain. Koka bitkisinin yapraklarýn-dan çýkarýlýr ve uyarýcýlar grubunda yeralýr. Güney Amerika kökenli bu bitki, sö-mürgecilik döneminden itibaren Endonez-ya ve Hindistan gibi tropikal bölgelerdede yetiþtirilmiþtir. Kokain geçici bir zinde-lik hissi verir. Yemen’de ve Doðu Afrika’-da çokça üretilen ve bir diðer adý Habeþçayý olan “kat” da (khat) uyarýcýlar grubu-na girer. d) Amfetaminler. Doping amacýy-la da kullanýlan, yorgunluk hissini azaltý-cý etki býrakan sentetik uyuþturuculardýr.“Captagon” (fenetilin) ve “ecstasy” (MDMA,MDA vb.) denilen sentetik uyuþturucularda uyarýcýlar grubunda yer alýr.

Uyuþturucu maddelerin türleri ve sayý-larý özellikle kimya ilminin geliþmesiyle son150 yýlda çok artmýþsa da afyon ve esrareskiden beri kullanýlýr. Ýslâm’ýn ilk ortayaçýktýðý bölgenin insanlarý tarafýndan pekbilinmediði için Kur’an ve Sünnet’te mad-de baðýmlýlýðýyla ilgili sadece þarap vb. al-kollü içkiler üzerinde durulmuþtur. Ýslâm’ýnklasik medeniyet havzalarýna hâkimiyetkurmasýyla birlikte bu maddeler tanýnma-ya baþlanmýþsa da yaygýn kullanýmý Mo-ðol istilâsýndan sonraki döneme rastlar.Günümüzde Arapça’da “uyuþturucu mad-deler” anlamýndaki “muhaddirât” eski kay-naklarda geçmekle birlikte (Ýbn Sînâ, I,329; II, 861, 1606; Ýbn Hacer el-Heytemî,IV, 233) daha çok bu maddelerin veya ba-zýlarýnýn niteliðini ifade için kullanýlmýþ olupgenel bir terim olarak kullanýmý modern

UYUÞTURUCU

Page 3: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 2018-05-25 · meister, Quellenuntersuchungen zum Kitab al- Iqd al-Farid des Andalusiers Ibn Abdrabbih (246/860-328/940), Berlin 1983, s. 62-77; el-Eb

250

UYUÞTURUCU

turucu Raporu’na göre 2008 yýlý itibariyledünyada 155-250 milyon yetiþkin (15-64yaþ arasý) uyuþturucu kullanmakta ve bun-larýn % 10-15’ini ciddi saðlýk sorunlarýylakarþý karþýya bulunan baðýmlýlar teþkil et-mektedir. En büyük grubu esrar kullanan-lar (129-190 milyon) oluþtururken amfe-taminler ikinci sýrada gelmekte, onu ko-kain ve afyon türevleri izlemektedir (katkullanýmýna raporda yer verilmemiþtir). Aynýrapora göre en yaygýn tüketilen uyuþturu-cular uluslar arasý ticarete konu olan ero-in ve kokain iken kenevir bitkisinden eldeedilen esrarla amfetamin türü uyuþturu-cular daha çok mahallî þekilde üretilip tü-ketilmektedir. Ancak Afrika ve bazý Asyaülkeleri baþta olmak üzere birçok ülkehakkýnda yeterli veri bulunmamasý dola-yýsýyla kullanýmýn yaygýnlýðý ve miktarý ko-nusunda birçok husus henüz bilinmemek-tedir. Dünyada kenevir bitkisi Meksika,Paraguay, Kolombiya, Bolivya, AmerikaBirleþik Devletleri, Kanada, Afganistan veFas dahil elliden fazla ülkede yaygýn bi-çimde üretilmektedir. Kokain daha çokGüney Amerika’da (Kolombiya, Peru, Boliv-ya) elde edilip Batý ülkelerinde (Amerika Bir-leþik Devletleri ve Avrupa Birliði ülkeleri) tüke-tilmektedir. Afyon ve türevlerine gelinceüretilen eroinin % 26’sý Avrupa Birliði ül-kelerinde, % 21’i Rusya’da, % 13’ü Çin’dekullanýlmakta, Pakistan (% 6), Ýran (% 5)ve Hindistan (% 5) onlarý izlemektedir. Öteyandan eroine dönüþtürülmeyen afyonunyarýsý Ýran (% 42) ve Afganistan’da (% 7)tüketilmekte, bu ülkeleri Hindistan, Pa-kistan ve Rusya takip etmektedir. Dolayý-sýyla bu afyonun büyük kýsmý Afganistanve civarýndaki ülkelerde (Çin hariç) kulla-nýlmaktadýr. Haþhaþ bitkisinin en büyüküreticisi Afganistan’dýr, ardýndan Myan-mar ve Meksika gelmektedir. 1990’lara ka-dar afyon ve türevlerinin büyük kýsmýnýGüneydoðu Asya ülkeleri saðlarken sonotuz yýlda Afganistan’da üretim giderekartmýþtýr ve günümüzde % 90’a varan enbüyük kýsmý orada üretilmektedir.

Ýslâm ülkelerinin genelinde baðýmlýlýðýnyüksek olmadýðý, Afganistan, Ýran ve Pa-kistan gibi birkaç ülke dýþýndaki Ýslâm ül-kelerinin çoðunda afyon ve türevlerini kul-lananlarýn yetiþkin nüfusun % 1’inin altýn-da kaldýðý (meselâ Türkiye’de bu oran bin-de birin de altýndadýr) ve amfetaminlerinkullanýmýnýn da yine % 1’in altýnda oldu-ðu söylenebilir. Ancak esrar ve kat gibi do-ðal uyuþturucularýn tüketim oraný dahayüksektir. 2010 yýlý raporuna göre doðudanbatýya Ýslâm ülkelerinde nüfusun % 2 ile% 5’inin esrar kullandýðý, Kýrgýzistan, Lüb-

nan, Cezayir ve Mýsýr’da bu oranýn % 6’-ya, Nijerya’da % 14’e ulaþtýðý tahmin edil-mektedir. Ayrýca haþhaþ, kat ve muskat(cevzetü’t-tîb) gibi uyuþturucu bitkilerin ke-yif verici olarak tüketildiði veya yemek-lerde kullanýldýðý, muskatýn Hint ve Endo-nezya mutfaðýnda, Arap ülkelerinde çe-þitli baharat terkiplerinde yer aldýðý bilin-mektedir. Amfetaminlerin ve reçeteli ilâç-larýn kullanma oranýnýn artma eðilimi gös-terdiði, ayrýca çeþitli ülkelerdeki müslü-man azýnlýklarýn uyuþturucu tehlikesinemâruz kaldýklarý göz önünde bulundurul-malýdýr. Kullanýcý sayýlarý ve oranlarý açýsýn-dan bakýldýðýnda esrar ve afyon ülkelerinhemen tamamýnda bulunmakla birlikteözellikle Doðu ülkelerinde (Ýran, Afganis-tan, Pakistan, Bangladeþ, Türkî cumhuri-yetler ve Endonezya), Mýsýr, Fas ve diðerKuzey Afrika ülkelerinde, kat Yemen veDoðu Afrika ülkelerinde daha çok tüketi-lir. Batý Afrika ülkelerinin de kokain kaçak-çýlýðýnda geçiþ bölgesi olmasý sebebiyle ko-kain tüketiminin yayýlma tehlikesine mâ-ruz kaldýðý söylenebilir. Yine 2010 yýlý ra-poruna göre Ýslâm ülkeleri içinde tüketimaçýsýndan en sorunlu ülkelerin, afyon vetürevlerini kullananlarýn sayýsýnýn nüfusun% 1’ini aþtýðý Ýran (yaklaþýk 1 milyon kiþi),Afganistan ve Pakistan olduðu görülmek-tedir. Ayrýca kat kullanýmýnýn önemli birsorun haline geldiði Yemen’i (erkeklerin% 80’i, kadýnlarýn yaklaþýk yarýsý), Somali’-yi ve nüfusunun üçte birinden fazlasý müs-lüman olan Etiyopya’yý da saymak gerekir.

Fýkýh. Konu fýkýhta uyuþturucu madde-lerin hükmü, temizliðe ve namaza etkisi,tedavi amaçlý kullanýmý, ilgili bitkilerin üre-timi ve alým satýmý, kullanýcýlarýn hukukîtasarruflarý ve cezaî mesuliyetleri açýsýn-dan ele alýnmýþtýr. Modern dönem önce-sinde uyuþturucu ticareti bugünkü kadarbüyük boyutlarda olmadýðýndan klasik kay-naklarda üretimi ve ticareti konusu kýsacaele alýnmýþtýr ve tartýþmalar genellikle af-yon ve esrar etrafýnda dönmektedir. Uyuþ-turucularýn baðýmlýlýk yapma ve baþkala-rýna zarar verme yönünden ziyade sar-hoþluk verici olmalarýna, kiþinin saðlýðýnayönelik zararlarý ile günahlara ve ahlâkî za-aflara düþürmelerine ve ibadetlerden alý-koymalarýna vurgu yapýlýr. Ýslâm’da hiçbirbitkinin esas itibariyle yasaklanmadýðý, sa-dece sarhoþ edici (müskir) özelliði bulunanürünlerin kullanýmý ile bitkilerin insan ha-yatýna zarar verici þekilde kullanýmý me-nedildiði için uyuþturucu maddelerin el-de edildiði bitkiler zamanla yaygýnlaþýp za-rarlý etkileri anlaþýldýkça bu açýdan tartýþ-ma konusu edilmiþtir. Zehirli bitkilerin ye-

39-45, 157). Bu alýþkanlýðýn daha yaygýngörüldüðü Ýran’da da gerek Safevîler ge-rekse Kaçarlar döneminde zaman zamanyasaklamalar ve sert cezalarla uyuþturu-cu kullanýmýna son verilmek istenmiþse deuyuþturucu baðýmlýlýðý saraydan toplumunen alt kesimlerine kadar geniþ bir alandayaygýnlaþtýðý için baþarýlý olunamamýþtýr.Safevîler devrinde kahvehanelerin yaný sý-ra hemen her kasabada bulunan kûknâr-hânelerde de haþhaþ katýlarak yapýlan biriçki olan kûknâr sunulurdu (Matthee, s.107-108). Afyon, aþýrý dozda alýndýðýnda öl-dürücü olduðu bilindiðinden çeþitli suikastve intihar vak‘alarýnda da kullanýlmýþtýr(a.g.e., s. 104-105). XIX. yüzyýlda Ýran’dauyuþturucu madde üretimi ve tüketimi ül-kenin tahýl üretimini baltalayan önemli birsorun haline gelmiþtir.

Öte yandan XIX. yüzyýlda dünya çapýn-da etkileri olan Batý kaynaklý iki önemligeliþme meydana gelmiþtir. Bir yandanuyuþturucu maddelerin uluslar arasý tica-ret metaý haline gelmesiyle meþhur afyonsavaþlarýna yol açan büyük kazançlar el-de edilmeye baþlanmýþ, diðer yandan kim-ya sanayiinin geliþimiyle daha zararlý ve da-ha fazla baðýmlýlýk yapan sentetik uyuþ-turucular üretilmiþtir. Bunun üzerine XX.yüzyýlýn baþlarýndan itibaren uluslar arasýsözleþmelerle uyuþturucu üretim ve tica-retinin kontrol altýna alýnmasýna çalýþýlmýþ,çeþitli örgütler kurulmuþtur (Yaþar, s. 98-121). Hemen her devlette uyuþturucuylamücadeleye dair kanunlar çýkarýlmýþ, uyuþ-turucu ticaretini kýsýtlamaya yönelik ce-zalar konulmuþtur. Uluslar arasý sözleþme-lerde uyuþturucu ve uyarýcý maddelerin ne-ler olduðu sayýlmýþ, kullanýmý ve ticaretibelli þartlara baðlanmýþtýr. Türkiye’de debu maddelerin üretimi, alým satýmý ya ta-mamen yasaklanmýþ veya çok sýký kural-lar altýna alýnmýþtýr. Ham uyuþturucularyanýnda eroin gibi sentetik uyuþturucularçok daha tehlikeli ve baðýmlýlýktan kurtu-luþu çok daha zor olduðundan baðýmlýlýðýazaltma veya tedavi etmeye, toplumu eði-terek önleyici tedbirler almaya yönelik çe-þitli kurumlar oluþturulmuþtur. Günümüz-de Suudi Arabistan, Ýran, Singapur ve Çingibi ülkeler uyuþturucu ticaretine idamakadar varan sert cezalar uygulamaktadýr.Uluslar arasý büyük ticaret hacmine ulaþanuyuþturucu maddelerin elde edildiði bit-kilerin üretimi, Afganistan ve “altýn üçgen”denilen Güneydoðu Asya ülkeleriyle (Myan-mar, Tayland, Laos) Güney Amerika’da yay-gýnlaþmýþtýr.

Birleþmiþ Milletler Uyuþturucu ve SuçDairesi’nin (UNODC) 2010 Dünya Uyuþ-

Page 4: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 2018-05-25 · meister, Quellenuntersuchungen zum Kitab al- Iqd al-Farid des Andalusiers Ibn Abdrabbih (246/860-328/940), Berlin 1983, s. 62-77; el-Eb

251

hip bir türü bulunur ve bazý kimselere za-rar verirse onlarla sýnýrlý kalmak þartýylaharam olacaðý yolundaki görüþlerini de (el-Ba¼¦ü’l-müsfir, VIII, 4211) kendi bakýþ açý-larýna göre yorumlarlar. Bilhassa II. Dün-ya Savaþý’ndan sonra kat kullanýmýnýn çokyaygýnlaþmasý üzerine Arap dünyasýndagerek saðlýða gerekse iktisadî hayata yö-nelik zararlarý etrafýnda baþlayan tartýþ-malar halen devam etmektedir. Baþta Su-udi Arabistan, Mýsýr, Sudan ve Fas olmaküzere birçok Arap ülkesiyle Batý ülkelerin-de kat uyuþturucu maddeler listesine ko-nularak yasaklanýrken Etiyopya, Yemen veSomali’nin karþý çýkmasýyla uluslar arasýdüzeyde yasak kapsamýna alýnamamýþtýr.Dünya Saðlýk Teþkilâtý 1980 yýlýnda aldýðýbir kararla katý uyuþturucular listesine al-mýþtýr. Arap dünyasýnda uyuþturucu mad-delerin týpta kullanýmý ve uyuþturucuylamücadele gibi konulara dair çeþitli sem-pozyum ve konferanslarda katýn zararla-rý dile getirildiði gibi çeþitli eserlerde debu konuya yer verilir (meselâ bk. MâcidEbû Ruhayye, s. 361-371).

Fakihler, uyuþturucu maddelerin haram-lýðýnda ittifak etmekle birlikte hükmün il-leti ve delillendirilmesi yönünden farklý ka-naatler belirtirler. Ýbn Teymiyye ve Zerke-þî gibi birçok âlim esrar, afyon vb. uyuþ-turucu maddeleri þaraba kýyaslamýþ, on-larýn da sarhoþ edicilik vasfýna sahip oldu-ðunu söyleyerek, “Her müskir haramdýr”hadisi kapsamýnda (Müslim, “Eþribe”, 67-75) deðerlendirmiþtir. Ayrýca, “Hz. Pey-gamber müskir ve müfettir olan her þe-yi nehyetti” hadisinde geçen (Müsned,VI, 309; Ebû Dâvûd, “Eþribe”, 5) müfettir“gevþeklik veren ve uyuþturan þey” anla-mýna geldiðinden esrar ve afyonun da buhadisin kapsamýnda yer aldýðý ifade edil-miþtir. Ayný âlimler þarabýn yol açtýðý kö-tülüklerin bu maddelerde fazlasýyla bulun-duðunu, mizacý bozduðunu, deliliðe ve çe-þitli ahlâksýzlýklara sebebiyet verdiðini vur-gulamýþlardýr. Öte yandan Þehâbeddin el-Karâfî söz konusu maddelerin ifsat edicive uyuþturucu niteliklerine raðmen müs-kir sayýlmadýðýný, etkilerinin farklý olduðu-nu, dolayýsýyla þaraba kýyaslanamayacaðý-ný ileri sürmüþtür (el-Furûš, I, 374-381). Bugörüþ farklýlýklarýnýn fer‘î hükümler açýsýn-dan bazý neticeleri vardýr. Karâfî bu mad-delerin yenilmesi halinde had cezasý deðilta‘zîr cezasý verileceði, maddelerin necissayýlmadýðý, dolayýsýyla üzerinde taþýyanýnnamazýnýn sahih kabul edileceði kanaatin-dedir. Müskir olarak görenlerin bir kýsmýda bu konularda Karâfî gibi düþünürkenÝbn Teymiyye ve ondan sonra gelen Han-

belîler adý geçen maddelerin necis oldu-ðunu, üzerinde taþýyanýn namazýnýn bâtýlsayýlacaðýný, sarhoþ etmeyecek kadar azmiktarda alýnsa bile had cezasý (içki haddi)verileceðini ve helâl görenlerin tekfir edi-leceðini söylerler. Ancak Ýbn Teymiyye benckullanýmýný haram saymakla birlikte müs-kir maddelerden addetmez ve onu kulla-nan için ta‘zîr cezasý öngörür. Temizlik ko-nusunda sývý ve katý olmasý veya ham du-rumda bulunmasý ile kavrulma gibi bir iþ-lemden geçirilmesi arasýnda ayýrým yapa-rak sývý halde veya iþlenmiþ olaný þarabakýyasla necis kabul eden görüþler de var-dýr. Dolayýsýyla cumhura göre bu madde-ler kural olarak temizdir ve kullanana içkihaddi deðil ta‘zîr cezasý uygulanýr; helâlgören dalâlet üzere bulunmakla birliktetekfir edilmez. Tedavi amacý dýþýnda kul-lanýlan uyuþturucunun etkisinde iken ge-çirilen namazlarýn kazâ edilmesi gerektiðihususunda görüþ birliði vardýr. Uyuþturu-cu etkisinde namaz kýlýnmasý halinde müs-kir görüþünde olanlara göre bu namazýniadesi veya kazâsý gerekir.

Bu tür maddelerin sarhoþluk yahut uyuþ-turma derecesine varmayan az miktardakullanýmý konusunda da farklý görüþlervardýr. Bunlarý müskir kabul eden âlimlerkullanýma cevaz vermezken bazýlarý, ba-ðýmlýlýk yapmayacak ve zarar vermeyecekkadar az miktarda kullanýmýnýn câiz ola-bileceðini söylemiþlerdir. Ancak bu görü-þün ileri sürüldüðü dönemlerde bu mad-delerin tabii ve ham halde kullanýlmasýnakarþýlýk günümüzde birçok maddenin azmiktarda kullanýmýnýn bile baðýmlýlýðý baþ-lattýðýndan veya daha etkili uyuþturucu-lara basamak teþkil ettiðinden ikinci gö-rüþün isabetsiz sayýldýðý ve sedd-i zerâi‘kaidesine dayanarak az miktarda alýnma-sýnýn da menedilmesi gerektiði söylene-bilir. Öte yandan çeþitli aðýr vak‘alarý te-davide zorunlu olmasý gibi istisnaî haller-de bu maddelerin tabiplerce gerekli gö-rülen miktarda kullanýlabileceði genel ka-bul görmüþtür. Ayrýca baðýmlýnýn tedavi-sinde hastanýn tedrîcî þekilde vazgeçmesi-ni saðlamak amacýyla tabip kontrolündeazaltýlarak verilebilir. Burada hastaya uyuþ-turucu verilmesi muztar kalan kiþinin ha-ram þeyden ölmeyecek kadar yiyip içme-sine izin verilmesi gibidir. Fakat eski dö-nemlerden beri tedavi amacýyla dahi kul-lanýlmasýna cevaz vermeyenler de vardýr,gerekçeleri de haram bir maddeyle tedavi-yi nehyeden hadislerdir (Ebû Dâvûd, “Týb”,11).

Uyuþturucu maddeleri kullanan kiþilerinmaddenin etkisinde kaldýklarý süre içinde

nilmesi veya sularýnýn içilmesi zararlarý do-layýsýyla haram kýlýnmýþ olup tedavi maksa-dýyla yahut mal üretimi gibi baþka amaç-larla kullanýlmasýna cevaz verilmiþtir. Uyuþ-turucu maddelerin üretildiði bitkiler de ze-hirli bitkilere kýyasla ele alýnmýþ, ilâç veyadiðer mallarýn üretiminde bunlara izin ve-rilirken bunlardan çýkarýlan uyuþturucula-rýn keyif verici olarak kullanýlmamasý isten-miþtir.

Kaynaklarda daha erken dönemlerdeyaþamýþ âlimlerin görüþlerine atýflar var-sa da konuyu VII. (XIII.) yüzyýl ve sonrasýn-da yaþamýþ âlimler etraflýca tartýþmýþtýr.Mezhep farký bulunmaksýzýn fakihlerin es-rar, afyon ve diðer uyuþturucularý kullan-manýn haramlýðý noktasýnda birleþtiklerigörülmektedir. En azýndan ilk devirlerdebazý derviþlerden ve diðer kesimlerden ha-ramlýk hükmüne itiraz edenler çýkmýþtýr.Muhtemelen Haydariyye ve Kalenderiyyemensuplarýyla karþýlaþan Ýbn Teymiyye on-larýn esrar kullanýmýna dair gerekçelerininaklederek þiddetle eleþtirir. Buna göresöz konusu derviþler gýybet gibi haramlar-dan kaçýnmada ve namaz gibi ibadetleriedada yardýmcý olmasý için esrar içtikleri-ni, onun kendilerine þevk verdiðini ileri sü-rerken bazýlarý da esrarýn zihinlerini tasfi-yeye ve çeþitli ilimleri öðrenmeye yardýmettiðini söylemekte, onu “fikir ve zikir ma-deni” diye övmektedir. Bir kýsmý da insan-larý ancak bu gibi vasýtalarla kötülükler-den alýkoyup ibadetlere ve zühde yönelte-bildiklerini, aksi takdirde bu kiþilerin yolkesme, adam öldürme gibi kötülükleri iþ-leyeceklerini ileri sürmüþtür (Mecmû£atü’l-fetâvâ, XIV, 260-261; XXXIV, 134). Günü-müzde de Yemen’de katýn mubahlýðýný sa-vunanlar, “Eþyada aslolan ibâhadýr” kaide-sine dayanmakta ve katýn insaný uyuþtur-madýðýný, sarhoþluk vermediðini, bedenizaafa düþürmediðini, düþünceye ve or-ganlara zindelik kazandýrdýðýný, çalýþkanlý-ðý arttýrdýðýný, kahve ve çaya benzediðini,öte yandan bu alýþkanlýk sebebiyle bazý ki-þilerin namazlarý vaktinde kýlmamalarýnýnveya dar gelirlilerin ailelerine harcayacak-larý parayý kata harcamalarýnýn þahsî birzaaf olduðunu ileri sürmektedirler. Kat kul-lanýmýnýn yayýldýðý dönemlerde eserini ya-zan Ýbn Hacer el-Heytemî lehte veya aleyh-te görüþ beyan edenlerin onun zindelikverdiði hususunda birleþtiklerini, en azýn-dan müþtebihattan sayýldýðý için ondan sa-kýnýlmasý gerektiðini söyler (Ta¼×îrü’¦-¦i-šåt, IV, 227-228). Kat hakkýnda görüþ ilerisürenler Þevkânî’nin birçok kat türünü de-nediðini, haramlýðý gerektirecek bir hususgörmediði, ancak uyuþturucu özelliðe sa-

UYUÞTURUCU

Page 5: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 2018-05-25 · meister, Quellenuntersuchungen zum Kitab al- Iqd al-Farid des Andalusiers Ibn Abdrabbih (246/860-328/940), Berlin 1983, s. 62-77; el-Eb

252

UYUÞTURUCU

tedir. Mevcut þartlarda uyuþturucuyla mü-cadelenin sonuç verebilmesi için konununeðitimden saðlýða, güvenlikten uluslar ara-sý ekonomik ve diplomatik iliþkilere kadarçok boyutlu olarak ele alýnmasý ve gerçek-çi adýmlarýn atýlmasý kaçýnýlmazdýr.

Ýnsanýn dünya ve âhiret mutluluðu Ýs-lâm’ýn ana hedefini teþkil ettiðinden din,can, akýl, nesil ve mal emniyetinin saðlan-masý þeklinde özetlenen temel prensiplerçerçevesinde düþünüldüðünde, sadece al-kollü içkilerin deðil beden ve ruh saðlýðýnýtehdit eden her zararlý maddenin yasak-lanmasýnýn söz konusu prensiplerin gere-ði olduðu âþikârdýr. Aklî ve ruhî dengeyibozan, kiþinin iradesini elinden alan, dü-þünme gücünü yok eden, bedenini harapeden, dolayýsýyla hem yükümlülüklerini ye-rine getirmesini engelleyen hem de kö-tülükler karþýsýnda zaafa düþüren uyuþ-turucu maddelerin ve yeryüzünde fesatçýkarma kapsamýnda yer alan uyuþturucuticaretinin haramlýk hükmünü almasý ta-biidir. Ancak bu hükmün beklenen sonucuverebilmesi için yukarýda kýsmen temasedilen çok boyutlu önleyici ve ýslah edicitedbirlerin alýnmasý gereklidir.

Erken dönemlerden itibaren bitki ve ilâç-lara dair eserlerde bu konuya yer verildiðigibi özellikle Memlükler döneminden iti-baren klasik fýkýh eserlerinde, fetva kitap-larýnda da konu ele alýnmýþ, ayrýca müsta-kil çalýþmalar yapýlmýþtýr (bir liste için bk.Rosenthal, s. 5-18; Abdullah Muhammedel-Habeþî, I, 436-437). Bedreddin ez-Zer-keþî, Akfehsî ve Ýbn Hacer el-Heytemî’nineserleri gibi konuyu nisbeten geniþçe iþ-leyen eserlerden bir kýsmý basýlmýþtýr. EbûBekir el-Bedrî’nin Râ¼atü’l-ervâ¼ (Ro-senthal, s. 13-15), Kemalpaþazâde’nin Ri-sâle fî ¼urmeti’l-afyûn ve’l-benc (Süley-maniye Ktp., Hafîd Efendi, nr. 453, vr. 85b-88b) ve Radýyyüddin Ýbnü’l-Hanbelî’nin æýl-lü’l-£arîþ fî men£i ¼illi’l-benc ve’l-¼aþîþ(Süleymaniye Ktp., Þehid Ali Paþa, nr. 2718,vr. 2-16) adlý risâleleri gibi bazýlarý ise he-nüz yazma halindedir. Modern dönemdekonuyu çeþitli açýlardan ele alan çok sayý-da ilmî çalýþma yapýlmýþtýr.

BÝBLÝYOGRAFYA :Halîl b. Ahmed, Kitâbü’l-£Ayn (nþr. Mehdî el-

Mahzûmî – Ýbrâhim es-Sâmerrâî), Beyrut 1408/1988, VI, 153; Ebû Bekir er-Râzî, el-¥âvî (nþr.Heysem Halîfe Tuaymî), Beyrut 1422/2002, I,92, 158, 159, 165, 199, 214, 369; II, 10, 38, 50;ayrýca bk. tür.yer.; Ýbn Sînâ, el-Æånûn fi’¹-¹ýb (nþr.Ýdvâr el-Kaþ), Beyrut 1413/1993, I, 329, 434-435, 711, 733; II, 861, 879, 1606; Serahsî, el-Meb-sû¹, VI, 176; XXIV, 9, 17, 18, 29, 34; Gazzâlî, ݼ-yâß (Beyrut), II, 92, 93; Þehâbeddin el-Karâfî, el-Furûš (nþr. Halîl el-Mansûr), Beyrut 1418/1998,I, 374-381; Takýyyüddin Ýbn Teymiyye, es-Siyâse-

tü’þ-þer£iyye fî ý½lâ¼i’r-râ£î ve’r-ra£iyye (nþr. BeþîrM. Uyûn), Dýmaþk 1405/1985, s. 116-120; a.mlf.,Mecmû£atü’l-fetâvâ (nþr. Âmir el-Cezzâr – Enverel-Bâz), Mansûre 1426/2005, X, 253; XIV, 260-261; XVIII, 198; XXIII, 202-204; XXXIV, 125-126,127-129, 130-136, 139-141; Bedreddin ez-Zer-keþî, Zehrü’l-£arîþ fî ta¼rîmi’l-¼aþîþ (nþr. SeyyidAhmed Ferec), Mansûre 1407/1987; Akfehsî, Ýk-râmü men ye£îþ bi-ta¼rîmi’l-Åamr ve’l-¼aþîþ (nþr.M. Fâris – Mes‘ad Abdülhamîd es-Sa‘denî), Bey-rut 1415/1995, s. 269-306; Makrîzî, el-ƒý¹a¹, II,126-129; Ýbn Hacer el-Heytemî, Ta¼×îru’¦-¦išåtmin ekli’l-küfte ve’l-šåt (a.mlf., el-Fetâva’l-küb-ra’l-fýšhiyye içinde), Kahire 1357/1938, IV, 223-234; Hatîb eþ-Þirbînî, Mu³ni’l-Muhtâc (nþr. M.Halîl Aytânî), Beyrut 1418/1997, I, 128, 204; II,17; IV, 245-246; Mahmûd b. Pîr Muhammed el-Fenârî, Risâle fî beyâni ¼urmeti’l-¼aþîþ ve’l-af-yûn, Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 3675, vr. 39a-40a; Buhûtî, Keþþâfü’l-šýnâ£, I, 187; V, 234-235;VI, 171, 189; Kâtib Çelebi, Mîzânü’l-hak: Ýslâm-da Tenkid ve Tartýþma Usûlü (s. nþr. SüleymanUludað – Mustafa Kara), Ýstanbul 1990, s. 77-78;Þevkânî, el-Ba¼¦ü’l-müsfir £an ta¼rîmi külli müs-kir ve müftir (el-Fet¼u’r-rabbânî min fetâva’l-imâm eþ-Þevkânî içinde, nþr. M. Subhî b. HasanHallâk), San‘a 1423/2002, VIII, 4177-4214; ÝbnÂbidîn, Reddü’l-mu¼târ (nþr. Ali M. Muavvaz –Âdil Ahmed Abdülmevcûd), Beyrut 1415/1994,IV, 445-447; VI, 75-78; X, 40-45; Alevî b. Ahmedes-Sekkaf, Æam£u’þ-þehve £an tenâvüli’t-tünbâkve’l-küfte ve’l-šåt ve’l-šahve (Mecmû£atü seb£a-ti kütübin müfîde içinde), Kahire 1358/1940, s.135-140; Fr. Rosenthal, The Herb: Hashish ver-sus Medieval Muslim Society, Leiden 1971; M.Ertuðrul Düzdað, Þeyhülislâm Ebussuud Efen-di Fetvalarý Iþýðýnda 16. Asýr Türk Hayatý, Ýstan-bul 1972, s. 45, 69, 144-146, 149; Mâcid Ebû Ru-hayye, el-Eþribe ve a¼kâmühâ fi’þ-þerî£ati’l-Ýslâ-miyye, Amman 1400/1980, s. 337-384; Abdül-vehhâb Abdüsselâm Tavîle, Fýšhü’l-eþribe ve ¼ad-dühâ, Kahire 1406/1986, s. 333-430, 479-514;G. D. Walters, Drugs and Crime in Lifestyle Pers-pective, Thousand Oaks 1994; P. B. Stares, Glo-bal Habit: The Drug Problem in a BorderlessWorld, Washington 1996; Ahmet Yýlmaz, ÝslâmHukukunda Uyuþturucu Madde Suçlarý ve Ce-zalarý (yüksek lisans tezi, 1997), Sakarya Üniver-sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Abdullah Muham-med el-Habeþî, Mu£cemü’l-mev²û£âti’l-ma¹rûšafi’t-teßlîfi’l-Ýslâmî ve beyânü mâ üllife fîhâ, Ebû-zabî 1420/2000, I, 436-437; Yusuf Yaþar, Uyuþ-turucu Madde Ticareti Suçlarý (doktora tezi,2004), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; R. Matthee,The Pursuit of Pleasure: Drugs and Stimulantsin Iranian History, 1500-1900, Princeton 2005,s. 74, 83, 97-116, 207-221, 253-254, 293-295,303; Selma Tibi, The Medicinal Use of Opium inNinth-Century Baghdad, Leiden 2006, s. 170-179; Ahmet T. Karamustafa, Tanrýnýn Kuralta-nýmaz Kullarý: Ýslâm Dünyasýnda Derviþ Toplu-luklarý, 1200-1500 (trc. Ruþen Sezer), Ýstanbul2007, s. 68, 71, 76, 79, 88, 89, 93; Ýsmail Kara-göz, Sigara, Alkol, Uyuþturucu, Zararlarý ve DinîHükmü, Ankara 2008; Ümit Akciðer, A Compa-rative Analysis of Drug Use Patterns and Mul-tilevel Risk Factors Between Turkish and Ame-rican Drug Users (yüksek lisans tezi, 2008), Uni-versity of Baltimore; Cahit Babuna – Nevzat Bay-han, Uyuþturucu, Baðýmlýlýk Afeti ve Sorunla-rý, Ýstanbul 2009; Uður Kömeçoðlu, “Homo Lu-dens ve Homo Sapiens Arasýnda Kamusallýk veToplumsallýk: Osmanlý Kahvehaneleri”, Osman-

tasarruflarýnýn hükmü de ele alýnmýþtýr.Cezaî mesuliyetleri bulunduðu, bir malazarar vermeleri halinde tazminle yüküm-lü olduklarý ittifakla kabul edilirken diðertasarruflarýnda görüþ farklýlýðý ortaya çýk-mýþtýr. Hanefîler, Þâfiîler ve Hanbelîler’demüteahhir dönemlerde aðýrlýk kazanangörüþe göre talâkýn geçerliliði kabul edil-miþtir. Bunun gerekçesi caydýrýcýlýðýn sað-lanmasý ve kiþinin kendi mâsiyetinin neti-cesine katlanmasýdýr. Alým satým, yemin,þahitlik ve ikrar gibi tasarruflarý konusun-da da farklý görüþler vardýr. Hemen hermezhepte mevcut bir kavle göre bu haldekiþinin aklî dengesi yerinde sayýlmadýðýn-dan talâk dahil tasarruflarý geçersiz sayýl-mýþtýr. Esrar kullanan kimsenin imamlýkyapýp yapamayacaðý da tartýþýlmýþ, Ýbn Tey-miyye böyle kiþilerin imam olamayacaðý-ný ve azledilmeleri gerektiðini söylemiþtir(Mecmû£atü’l-fetâvâ, XXIII, 202-204).

Bu tür bitkilerin ekimi ve ticaretinin ya-pýlmasý konusunda klasik dönemde tama-men yasaklama veya az miktarda alým sa-týmýna izin verme þeklinde görüþler mev-cuttur; az miktarýna cevaz verenler bu-nun meþrû amaçla satýlmasýný vurgula-mýþlar, keyif verici olarak kullanacaðý bili-nen kimselere satýþýný câiz görmemiþler,bu þekilde satýþ yapan kimselere ta‘zîr ce-zasý öngörmüþlerdir. Ancak günümüzdeuyuþturucu ticaretinin yol açtýðý büyük yý-kým dolayýsýyla uyuþturucularýn þaraba ký-yaslanamayacaðý, bu sebeple içki haddiyerine ta‘zîren katil gibi daha aðýr cezala-rýn verilmesini savunanlar olduðu gibi su-çun hirâbe veya baðy haddi kapsamýndadeðerlendirilmesi gerektiðini söyleyenlerde vardýr (Abdullah b. Sâlih el-Hadîsî, s.477-478). Zamanýmýzda bu görüþleri be-nimseyen bir kýsým ülkelerde uyuþturucukaçakçýlarýna idama kadar varan aðýr ce-zalar verilmektedir.

Fýkýhta genel bir kural olarak bir hara-mý iþleyen kadar onu iþlemeye teþvik edenveya üretim, taþýma, satýþ gibi çeþitli þe-killerde iþlenmesine yardým edenler de oharama ortak sayýlýr ve bundan menedil-meleri gerekir. Günümüzde uyuþturucukullanýmý bireysel bir sorun olmaktan çýk-mýþ, bütün ülkeleri ve toplumlarý tehditeden bir boyuta ulaþmýþtýr. Büyük yatýrýmgerektirmeden yüksek kârlar elde etmeyisaðlayan uyuþturucu ticaretinin bir yan-dan silâh satýþý, fuhuþ ve kumar sektörle-riyle, bir yandan da mafya, terör ve sömür-gecilik faaliyetleriyle iç içe geçtiði, bazý ül-kelerin ekonomisine hâkim olduðu ve uyuþ-turucu ile mücadelenin hemen her ülke-nin ana gündeminde yer aldýðý görülmek-

Page 6: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 2018-05-25 · meister, Quellenuntersuchungen zum Kitab al- Iqd al-Farid des Andalusiers Ibn Abdrabbih (246/860-328/940), Berlin 1983, s. 62-77; el-Eb

253

lýþtý. 1662’de baþlayan Osmanlý-Habsburgsavaþlarý Uyvar’ý Osmanlý hedefi haline ge-tirdi. Sefere çýkan Köprülüzâde Fâzýl Ah-med Paþa yolu üzerindeki Györ (Yanýkkale),Komarno (Komaran) ve Uyvar gibi üç kuv-vetli istihkâm arasýnda uzun istiþarelerinardýndan Uyvar’ý seçti. Osmanlý ordusu 17Aðustos 1663’te burayý kuþattý. Þiddetliçarpýþmalar 26 Eylül’e kadar sürdü. Kaleyisavunan Adam Forgács’ýn halkýn serbest-çe dýþarýya çýkmasý karþýlýðýnda teslim ol-masýyla Uyvar Osmanlý idaresi altýna gir-di. Osmanlýlar kalede önemli miktarda as-ker býraktýlar, surlarý da onardýlar. VasvarAntlaþmasý ile (9 Aðustos 1664) buradakiOsmanlý hâkimiyeti tasdik edildi.

Uyvar Osmanlý idaresine girince ayný ad-lý eyaletin merkezi haline getirildi. Eyale-tin ilk beylerbeyiliðine kalenin alýnmasýn-dan sonra 4000 askerle burada muhafaza-da kalan Kurd Mehmed Paþa tayin edildi.1074 Rebîülâhirinde (Kasým 1663) VezirSarý Hüseyin Paþa, Uyvar muhafýzlýðýna ge-tirildi ve 1664 Mayýsýna kadar görev yap-tý. Ardýndan Küçük Mehmed Paþa onunyerini aldý. Uyvar Kalesi fethini takip edenyýllarda (1075/1664-65) ve sonrasýnda Ma-caristan ve Balkan ülkelerinden getirilensipahilerle güçlendirildi ve tam bir askerîgarnizona dönüþtürüldü. Ayrýca ticarî faali-yet desteklendi; Balkanlar’dan gelen müs-lüman tâcirler Uyvar’da küçük bir kolonimeydana getirdi. Uyvar pazarý hareketlen-di. Bu durum yerleþmeyi destekledi. Bu-nun sonucunda Uyvar’da giderek müslü-man sivil nüfus arttý. Bunlarýn çoðunlu-ðunu asker aileleri oluþturuyordu ve þeh-rin varoþ kesiminde oturuyorlardý. Pek çokasker bölgedeki kadýnlarla evlenmiþti.

Köprülü Fâzýl Ahmed Paþa þehre ayrý birönem verdi ve kale surlarý yanýnda birçokbinayý tamir ettirdi. Evliya Çelebi’ye görekalenin merkezi kare þeklinde idi ve batýtarafýnda kale kumandanýnýn iki katlý sa-

rayý vardý. Güney tarafýnda yer alan iki kat-lý bina kütüphane ve mektep olarak hiz-met veriyordu. Kalenin kuzey tarafýndabaþpiskoposun iki katlý sarayý mevcuttu.Bu saray Uyvar’daki Osmanlý paþasýnýn ika-metgâhý haline getirildi. Saraylar taþtanyapýlmýþ, alt katýn bölümleri Türkler tara-fýndan dükkân þeklinde düzenlenmiþti. Ka-lede üç kilise yer alýyordu. En büyüðü veen eskisi daha sonra IV. Mehmed adýnacamiye çevrildi. Ýkinci kilise Vâlide camiinedönüþtürüldü. Fransisken kilisesi kendi-leri tarafýndan Halvetî tarikatýna mensupderviþlere verildi.

Osmanlý döneminde kale içinde Mîrimî-ran, Saat, Kenîse Cami, Hünkâr Cami, Yû-suf Paþa Tabyasý, Paþa ve Tophane adlý ma-hallelerin bulunduðu anlaþýlmaktadýr. Ev-liya Çelebi kale içinde yirmi sokak ve 1800hâne kapýsý saymýþ, binalarýn düzgün ol-duðunu belirtmiþtir. Kalenin iki büyük ka-pýsýný Beç ve Komaran kapýlarý diye kay-detmiþ, ayrýca kale dýþýnda yeni bir yer-leþme yerinin inþa edildiðini, bu varoþunmerkezini Fâzýl Ahmed Paþa Camii’nin teþ-kil ettiðini eklemiþtir. Osmanlýlar, Uyvarmerkezli sancaðý sekiz idarî bölgeye ayýr-dýlar: Uyvar, Narhid, Barþ, Komaran, Hond,Nitra, Jabokrek ve Þele. Buranýn adlî vekazâî iþlerinden Uyvar kadýsý sorumluydu.Bütün eyalette cizye ödeyen köy sayýsý 470olarak hesaplanmýþtý. Narhid on altý, Barþ118, Komaran otuz üç, Hond altmýþ altý,Nitra 194, Jabokrek sekiz ve Þele seksenbeþ köye sahipti. Doksan yedi köy terkedil-miþti.

Osmanlýlar’ýn giderek Girit’teki Kandiyekuþatmasýna aðýrlýk vermeye baþlamasý,Uyvar’daki garnizonun yaný sýra Macaris-tan’daki Osmanlý asker sayýsýnýn da azal-týlmasýna ve buraya kaydýrýlmasýna yol aç-tý. Bu durum Habsburglar’ýn lehine bir ge-liþme oldu. Habsburglar, Nitra suyununbatýsýndaki Váh nehri boyunca yeni kale-ler inþa ettiler veya eski kaleleri güçlen-dirdiler. Vasvar Antlaþmasý’nda adý geçenLeopoldstadt ve Gutta’ya ilâveten yeni as-kerî istihkâmlar yaptýlar. Bunlar Osmanlýidaresi ve sipahilerinin Váh nehrinin sað,Váh bölgesinin orta kýsýmlarýndan, Nitranehri vadisiyle Hron vadisinin yukarý kesi-minden vergi toplamasýný engellediler. Budurum giderek önemli bir gerginliðe yolaçtý. Sýnýr boylarýnda iki taraf arasýnda çar-pýþmalar baþladý. Girit’teki savaþlarýn sonaermesinin ardýndan Osmanlýlar sýnýrdakidurumu deðiþtirmek için Uyvar garnizo-nunu güçlendirdiler ve oradaki idareciyideðiþtirdiler. Yeni idareci Seydi MehmedPaþa, 1669’da idam edilen ve Macar soylu-

lý Kahvehaneleri (haz. Ahmet Yaþar), Ýstanbul2009, s. 45-80; Miri Shefer-Mossensohn, Otto-man Medicine: Healing and Medical Instituti-ons, 1500-1700, Albany 2009, s. 39-45, 157;Nevzat Tarhan – Serdar Nurmedov, Baðýmlýlýk: Sa-nal veya Gerçek, Ýstanbul 2011; M. H. Sheard,“Clinical Pharmacology of Aggressive Behavior”,Clinical Neuropharmacology, XI/6 (1988), s. 483-492; “Nazratü’þ-þerî.ati’l-Ýslâmiyye ile’l-mupad-dirât”, Mecelletü’l-bu¼û¦i’l-Ýslâmiyye, sy. 23,Riyad 1408-1409/1988, s. 11-82; Suûd b. Abdü-lazîz et-Türkî, “el-.Avâmilü’l-mü,eddiye ilâ te.â-tî’l-mupaddirât ve’l-manzûrü’l-Ýslâmî li-muvâ-cehetihâ”, Mecelletü Câmi£ati’l-Ýmâm Mu¼am-med b. Su£ûd el-Ýslâmiyye, sy. 1, Riyad 1409/1989, s. 417-472; Abdullah b. Sâlih el-Hadîsî,“Takrîr .an nedveti âþâri sudûri’l-emri’s-sâmî bi-katli müherribi’l-mupaddirât”, a.e., s. 475-484;Mustafa Köylü, “Ruh ve Beden Saðlýðý ile DinÝliþkisi Üzerine Yapýlan Araþtýrmalarýn Bir De-ðerlendirmesi”, Ondokuz Mayýs Üniversitesi Ýlâ-hiyat Fakültesi Dergisi, sy. 28, Samsun 2010, s.5-36; M. Meyerhof, “Bandj”, EI 2 (Ýng.), I, 1014;“Tapdîr”, Mv.F, XI, 33-38; Mehrân Efþârî, “Beng”,Dâniþnâme-i Cihân-ý Ýslâm, Tahran 1377/1999,IV, 321-331; Murtaza Kerîmîniyâ, “Beng”, a.e., IV,331-332.

ÿTuncay Baþoðlu

– —UYVAR

Slovakya’da tarihî bir þehir.˜ ™

Slovakça Nové Zámky, Almanca Neuhä-usel, Latince Castelnuovo ve Türkçe’de Uy-var adýyla bilinen þehrin çekirdeðini 1545’-te Tuna nehrinin kollarýndan Nitra suyu ký-yýsýnda Osmanlý akýnlarýna karþý Estergonbaþpiskoposu tarafýndan inþa ettirilen veMacarca Érsek Ujvár denilen küçük bir ka-le (palanka) oluþturur. Osmanlýlar’ýn XVI.yüzyýlýn ortalarýna doðru bu kesimdeki bas-kýlarýný arttýrmalarý üzerine bu küçük ka-le dönemin “yýldýz kale” sistemine göre ye-nilendi ve güçlendirildi. 1573’te baþlayaninþaat, 1585’te tamamlandý. Kale son þek-lini 1663 yýlýnda aldý. Bu dönem boyun-ca özellikle Uzun savaþlar sýrasýnda (1593-1606) Osmanlýlar burayý ele geçirmeye ça-

UYVAR

Uyvar Kalesi’nin

1663’te

Türkler

tarafýndan

kuþatýlmasýný

ve fethini

tasvir eden

bir gravür