Upload
others
View
14
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
LİPİDLERYrd. Doç. Dr. Serkan SAYINERYakın Doğu Üniversitesi, Veteriner Fakültesi
Biyokimya Anabilim Dalı
LipidlerKarbonhidratlar ve proteinlerle birlikte doğada ve
organizmada bulunan ve nicel yolla en büyük önemi
taşıyan organik maddelerin bir grubudur.
Genel olarak suda erimeyen, eter ve kloroform gibi
çözücülerde çözülen organik moleküllerdir.
Canlı organizma tarafından kullanılabilirler.
En önemli özellikleri enerji kaynağı olmaları ve
membranların yapılarında bulunmalıdır.
Yağ asitlerinin esteridirler veya esterleşebilirler.
Lipidler, organik moleküller arasında eşsiz bir yere
sahiptir.
Lipidlerin kimlikleri, içermiş oldukları belirli fonksiyonel
grupların varlığına göre değil fiziksel özelliklerine göre
yapılmaktadır.• Bu nedenle, çok geniş ve farklı yapıları bulunur ve herbirinin
çeşitli görevleri vardır.
Lipidler, çok yüksek sayıda nonpolar C—C ve C—H
bağları içerirler.
Lipidler
Ayrıca, Çoğu lipid molekülünde birkaç tane polar bağda bulunur. • Bu polar bağlar çeşitli fonksiyonel gruplar ile yapılmıştır.
Sonuç olarak, Lipidler;• Nonpolar veya zayıf polar,
• C6H14 ve CCl4 gibi organik çözücülerde çözünen,
• Su gibi polar çözücülerde çözünmeyen biyomoleküllerdir.
Lipidler yapı olarak hidrokarbonlar ile birçok yönden ortak özelliklere sahiptirler.
Lipidler
1. Hücre membran bileşenleridir.• Hücre membranı hücreyi çevreleyerek dış etkilerden korur ve
hücre içerisindeki metabolik aktivitenin gerçekleşmesini sağlar.
• Membranlar hücreyi çevreleyen basit bir yapı olmayıp,
yapısında birçok önemli enzimleri ve transport sistemlerini
ihtiva ederler.
• Membranlar, dış yüzeylerinde birçok özel reseptör
bulundurarak hormon ve diğer bazı maddelerin etki etmelerine
yardımcı olurlar.
Lipidlerin Genel Görevleri
2. Enerji deposudurlar (ağırlıklı olarak trigliseritler).• İyi bir enerji deposu olan yağ molekülleri, aynı ağırlıktaki
karbonhidratlardan daha fazla enerji verirler.
• Yağ asitlerinin oksidasyonu ile 9 kcal/g enerji verirler. ◦ Karbonhidratlar ve proteinleri ise 4 kcal/g enerji verirler.
Lipidlerin Genel Görevleri
3. Organizmada bazı önemli maddelerin kaynağıdırlar.• Lipoproteinler
• Safra asitleri
• Yağda eriyen vitaminler (A, D, E, K)
• Steroid hormonlar
4. Enfeksiyonlardan korunmada etkilidirler.• Eikozanoidler
◦ Prostaglandinler, Tromboksanlar, Prostasiklinler, Lökotrienler,
Lipoksinler, Resolvinler, Eoksinler
Lipidlerin Genel Görevleri
5. Hücresel uyarımda (Cell Signaling) görev alırlar.• Lipid mesajcılar aracılığı ile gerçekleşir.
• Protein yapıda bir hedef reseptöre veya enzime (kinaz,
fosfataz gibi) bağlanmak süretiyle hücre içinde spesifik yanıtın
şekillenmesini sağlarlar.
• Bu mesajcılar;◦ Sfingolipid sekunder mesajcılar (Seramid, sfingozin...),
◦ Fosfatidilinositol sekunder mesajılar,
◦ G-protein eşli reseptör aktivatörleri (Prostaglandinler, lizofosfatidik
asit...) ve,
◦ Nükleer reseptör aktivatörleridir (Steroid hormonlar...).
Lipidlerin Genel Görevleri
2. HİDROLİZE EDİLEMEYEN
LİPİDLER
• Su ile hidrolize edildiğinde
daha küçük moleküllere
parçalanamayan lipidlerdir.
Bu tür lipidlerin yapısı daha
fazla çeşitlilik gösterir.1. Steroidler
2. Yağda çözünen vitaminler
3. Eikozanoidler
1. HİDROLİZE EDİLEBİLEN
LİPİDLER
• Su ile hidrolize
edildiklerinde daha küçük
moleküllerine ayrılabilen
lipidlerdir.1. Trigliseritler
2. Fosfolipidler
3. Mumlar
4. Sfingolipidler
Lipidlerin Sınıflandırılması
MEMBRAN LİPİDLERİ (POLAR)
• Fosfolipidler◦ Gliserofosfolipidler
– Gliserol + 2 yağ asidi + P + Alkol
◦ Sfingofosfolipidler
– Sfingozin + yağ asidi + P + Kolin
• Glikolipidler◦ Sfingoglikolipidler
– Sfingozin + yağ asidi + mono veya
oligosakkarit
DEPO LİPİDLERİ (NÖTRAL)
• Trigliseritleritler◦ Gliserol + 3 yağ Asidi
Lipidlerin Sınıflandırılması
SABUNLAŞMAYAN LİPİDLER
• Terpenler
• Steroidler
• Prostaglandinler
• Alkol ve Keton tipi mumlar
SABUNLAŞABİLEN LİPİDLER
• Gliseritler
• Fosfogliseritler
• Sfingolipidler
• Ester tipi mumlar
Lipidlerin Sınıflandırılması
Kompleks Yapılı Lipidler• Fosfolipidler
• Sfingolipidler
• Glikolipidler
• Lipoproteinler
• Sülfolipidler
• Aminolipidler
Basit Yapılı Lipidler• Yağ Asitleri
• Nötral yağlar (Trigliseritler)
• Mumlar
Türev Lipidler• Eikozanoidler
• Steroidler
• Ketone cisimcikleri
• Yağda çözünen vitaminler
Lipidlerin Sınıflandırılması
3. GLİSERİN TAŞIMAYAN LİPİDLERA. Sfingolipidler
i. Seramidler
ii. Sfingomiyelinler
iii. Glikosfingolipidler
B. Alifatik alkoller ve Mumlar
C. Terpenler
D. Steroidler
4. Diğer sınıf bileşiklere bağlı LipidlerA. Lipoproteinler
B. Eikozonoidler
C. Lisofosfogliseridler
D. Lipopolisakkaritler
1. YAĞ ASİTLERİ
2. GLİSERİN TAŞIYAN LİPİDLERA. Nötral Yağlar
i. Mono-, di- ve trigliseritler
ii. Gliserin eterler
iii. Glikozilgliserinler
B. Fosfogliseritler
i. Fosfotidler
ii. Difosfatidilgliserin
iii.Fosfotidilinozitol
Lipidlerin Sınıflandırılması
Tanımı, İsimlendirilmesi, Numaralandırılması, Sınıflandırılması,
Esansiyel Yağ Asitleri, Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri
Yağ Asitleri
Yağ Asitleri Lipidlerin en önemli sınıfını teşkil ederler ve 4-28 karbon
atomuna sahip uzun zincirli organik asitlerdir.
Yapısında bir hidrokarbon kuyruğu ve karboksil grubu bulundurur.
Diğer bir ifade ile «Yağ asitleri hidrokarbon zincirli monokarboksilik organik asitlerdir.»• Ağırlıklı olarak trigliseritlerin hidrolizinden elde edilirler.
Suda çözünmezler ve yağlılık karakteri gösterirler.
Yağ Asitleri Yağ asitleri hücre ve dokularda serbest olarak bulunmaz.
Yağ asitlerinin çoğu diğer lipid moleküleri ile kompleks oluştururlar. • Ör. Trigliseritler ve fosfolipidler için temel yapı maddesidirler.
Dokulardan ya da bulundukları yerlerden enzimatik olarak veya kimyasal hidroliz ile ayrılırlar.
Hücrelerde serbest olarak yağ asitleri çok az düzeyde bulunurlar.
Esterleşmemiş formlarına serbest yağ asidi (SYA / free
fatty acid, FFA / non-esterified fatty acid, NEFA) denir
ve bu form albümine bağlanmak süretiyle plazmada
transport edilir.
Çeşitli bitki, hayvan ve mikroplardan 100 kadar farklı
yağ asidi tespit edilmiştir.
Hayvanlarda bulunan yağ asitlerinin çoğunluğu
dallanmamış, düz-zincir deriveleri şeklinde ve çift
karbon atomu sayısına sahiptirler.
Yağ Asitleri
Yağ Asitleri
Yağ asitleri yapısındaki karbon sayıları veya ihtiva
ettikleri çift bağ yapısına ve zincir uzunluklarına göre
birbirlerinden ayrılırlar.
Tabiatta bulunan yağ asitlerinin hemen hemen hepsi
çift karbon atomuna sahiptir. 16 ve 18 C atomlu
olanları çoğunluktadır. • Palmitik asit yaygın bulunan 16 C’ lu bir yağ asididir.
• Yapısında hem polar hemde nonpolar kısımlar bulunur.
• Bir lipidde hidrofobik kısım her zaman daha büyüktür.
Yağ Asitleri İki farklı yağ asidi tipi bulunmaktadır.• Doymuş (Sature) Yağ Asitleri: Uzun hidrokarbon kuyruğuna
sahip olan ve tek bağ ihtiva eden yağ asitleridir. Ör. Palmitik
asit, Stearik asit◦ Bu grup içinde mikrobiyel karbonhidrat fermentasyon sonucunda elde
edilen kısa zincirli uçucu yağ asitleri yer alır.
◦ Özellikler rumende gerçekleşen bu olay ruminantlar için çok önemlidir.
◦ Asetik asit (C2) en basit uçucu yağ asididir (UYA). – UYA: Asetik asit, Propiyonik asit, Bütirik asit, Valerik asit
◦ Hayvanlarda lipojenezis ile palmitik asit (C16) elde edilir ve bundan da
diğer doymuş-doymamış yağ asitleri sentezlenir.
Yağ Asitleri• Doymamış (Ansature) Yağ Asitleri: Yapılarında bir yada
birden fazla çift bağ bulunur.◦ Yapılarında bir tane çift bağ varsa monoansature yağ asidi adı verilir.
◦ Birden fazla çift bağ varsa poliansature yağ asidi adı verilir.
◦ Özellikle yüksek yapılı bitkiler ve soğuk çevre şartlarında yaşayan
hayvanlarda doymamış yağ asitleri genellikle doymuş yağ asitleri
üzerine hakimdir.
◦ Çift bağların yerleşim çeşitliliği nedeniyle izomerleri bulunur.
◦ Çift bağlara bağlı grupların yönlerine göre geometrik izomeri
görülür (cis- veya trans-).
◦ Aynı tarafda ise cis-, karşı taraflarda ise trans-konfigürasyon olarak
isimlendirilir.
Yağ Asitleri◦ Oleik asitte çift bağ cis-konfigürasyondadır ve çift bağın olduğu
yerden bükülüdür, L-şeklinde görülür.
◦ Elaidik asit ise trans-konfigürasyondadır ve çift bağın olduğu yerde düz formunu korur.
◦ Çoğu doğal uzun zincirli doymamış yağ asitleri cis-konfigürasyona sahiptir. Örneğin Araşidonik asit 4 cis-konfigürasyonda çift bağa sahiptir ve U-şeklindedir.
◦ Trans yağlar doğada az miktarda bulunur. Çoğunlukla gıda endüstrisinde üretilirler; ör. margarin. Özellikle hidrojenlenmiş bitkisel yağlarda en sık bulunanı elaidik asittir. Bunun yanında elaidik asit doğal olarak ruminantlarda bulunur (rumen florası nedeniyle). – Trans yağlar, hiperkolesterolemi, aterosklerozis ve koroner aterosklerozis
oluşumuna yol açabilirler (?) ve esansiyel yağ asitleri metabolizmasında problemlere neden olabilirler.
Trans-
Elaidik
Asit Cis-Araşidonik
Asit
Cis-
Oleik
Asit
Yağ AsitleriMemeli canlılarda en çok bulunan yağ asitleri oleik
asit (18:1), palmitik asit (16:0) ve stearik asit’ tir.
(18:0).• Memelilerde en çok 16-18 C’ liler olmakla birlikte 14-24 C arası
yağ asitleri sentezlenebilir ve depolanabilir.
Doymuş bir yağ asidi
Uzun zincir yapısında çift bağ yokDoymamış bir yağ asidi
Uzun zincir yapısında bir adet cis-çift bağ var.
Yağ AsitleriMemeliler doymuş ve tek çift bağlı doymamış yağ
asitlerini sentez edebilmektedirler.
Hayvansal lipidlerde en çok bulunan doymamış yağ asitleri palmitoleik, oleik, linoleik ve araşidonik asitlerdir.
Oleik asit doğada en yaygın bulunan yağ asididir. Bilinen tüm doğal yağların ve fosfolipidlerin hepsinde oleik asit saptanmıştır.
Yağ Asitleri Besin maddelerinde poliansature yağ asitleri (PUFA)
mutlaka olmalıdır. • Bu yağ asitlerinin memeliler tarafından mutlaka dışarıdan
alınması gerekir, çünkü sentez edemezler ve/veya yeteri kadar
sentez edemezler.
Memelilerin sentez edemediği linoleik asit (18:2)
bitkisel yağlarda, linolenik asit (18:3) ise balık yağında
bol miktarda bulunur ve esansiyel yağ asitleridir.
10 veya daha düşük C atomuna sahip doymuş yağ
asitleri hayvansal lipidler arasında nadiren bulunur.
Bakterilerde daha basit doymuş yağ asitleri bulunur.
Bunun yanında monoansature yağ asitleride bulunur.
Poliansature yağ asitleri genellikle çift C atom sayısı
içerir. • Tek C atom sayısı içerenler karada yaşayan canlılarda nadirdir
(eser düzeyde). Fakat deniz canlılarında yüksek miktarlarda
bulunur.
Yağ Asitleri
Her bir yağ asidinin trivial adlandırmaya göre genel
isimleri vardır. Oleik asit, stearik asit vb.
Yağ asitleri IUPAC sistemine göre aynı sayıda karbon
atomu bulunan hidrokarbonlara göre adlandırılabilir.
Bu sistemde hidrokarbonun adındaki son "-e" yerine "-oik
asit" konur.
Yağ Asitlerinin İsimlendirilmesi
Bu nedenle;• Doymuş yağ asitleri "-anoik asit " ile sonlanırlar.
◦ 10 karbonlu doymuş bir yağ asidi; dekanoik asit = kaprik asit veya
◦ 18 karbonlu doymuş bir yağ asidi; oktadekanoik asit = stearik asit gibi.
• Çift bağlı doymamış yağ asitleri de "-enoik asit" ile sonlanırlar.◦ 18 karbonlu, doymamış, bir çift bağlı ve çift bağın yeri zincirde 9. ve
10. karbonlar arasında olan; 9,oktadekaenoik = oleik asit veya
◦ 18 karbonlu, 3 çift bağı bulunan ve çift bağların yeri 9-10, 12-13 ve 15-16 arasında olan; 9,12,15 oktadekatrienoik = α-Linolenik asit.– 9,12,15 oktadekatrienoik yada a -Linolenik asit örneğinde doymamış bağın yerini
göstermek için çift bağın başladığı karbon atomunun numarası ve çift bağın sayısını söylemek için de "en" hecesinin başına sayıyı gösteren terim getirilmiştir. Diğer çok sayıda çift bağ içeren doymamış yağ asitlerinde de dien, trien, tetraen, pentaen, hekzaen, ... yada polien (çok sayıda) takıları getirilir.
Yağ Asitlerinin İsimlendirilmesi
Yağ Asitlerinin İsimlendirilmesi Yağ asitlerinin isimlendirilmesinde Yunan alfabetik sırası
takip edilir. İsimlendirmede; karboksil grubundan (COOH yani 1. C)
sonraki karbon atomuna α (2. C), daha sonra gelenlere
β (3. C) ve γ (4.C) isimleri verilir.
Karboksil grubundan en uzaktaki C atomu (Terminal
grup yani CH3 grubu olan) ise ω ile isimlendirilir.• Eğer birden fazla çift bağ varsa bu çift bağlar konjuge (-
CH=CH-CH=CH-) değildirler, bir metilen grubu ile ayrılmışlardır. Ör: -CH=CH-CH2-CH=CH-
ω αβγδ
ω α
β
γ
δ
16 15 14 13 12 11 10 9 8 7 6 5 4 3 2 1
16:0
Yağ Asitlerinin NumaralandırılmasıDoymamış yağ asitlerinin numaralandırılması ve
gösterilmesi iki şekilde yapılabilir.1. COOH ucundan başlayarak: Doymamış yağ asitlerinin
çoğunda 9 ve 10. karbon atomları arasında bir çift bağ vardır. ◦ COOH’ daki C’ den başlayarak C atomları numaralandırılır.
◦ Doymamış bağın bulunduğu karbon atomu Δ diye belirtilir ve
üstüne bağın başladığı C atom numarası yazılır (Δ9 gibi).
◦ Birden fazla çift bağ içeriyorsa takip eden çift bağların başladığı C
atom numarası virgül eklenerek yazılır (Δ9,12,15).
◦ Δ belirtmeden yazılacaksa C atom sayısı yazılır, «:» işareti ardına çift
bağ sayısı ve ardına «;» işareti ile çift bağların başladığı C atom
sayıları yazılır (Ör. 18:2;9,12).
Yağ Asitlerinin Numaralandırılması2. Omega-C atomundan başlayarak
◦ Doymamış yağ asitleri bazen omega-n asitler olarak sınıflandırılır.
◦ ω-C veya n-C atomundan başlayarak C atomları numaralandırılır.
◦ İlk çift bağın bulunduğu C atomu numarası yağ asidinin bulunduğu
ω grubunu belirtir. (Ör. ω3’de birinci çift bağ 3 numaralı C
atomunda yer almaktadır veya n-3 şeklinde yazılır.)
◦ Daha sonra sırası ile; toplam C sayısı «:» işareti ardına çift bağ sayısı
ve ardına «;» işareti ile çift bağların başladığı C atom sayıları yazılır
◦ Sonuç olarak bir doymamış yağ asiti omega sınıflandırılmasına
göre yazılacaksa ilk önce omega grubu belirtilir. Daha sonra sırası
ile toplam C sayısı, çift bağ sayısı, çift bağların bulunduğu
pozisyonlar yazılır (Ör. ω6,C18:2;6,9 veya n-6,18:2;6,9).
IUPAC Sayısal Çarpanlar
Yağ Asitlerinin Numaralandırılması
Sayı Çarpan Sayı Çarpan Sayı Çarpan
1 mono- 11 undeka- 21 heneikosa-/henikosa-
2 di- 12 dodeka- 22 dokosa-
3 tri- 13 trideka- 23 trikosa-
4 tetra- 14 tetradeka- 24 tetrakosa-
5 penta- 15 pentadeka- 25 pentakosa-
6 heksa- 16 heksadeka- 26 heksakosa-
7 hepta- 17 heptadeka- 27 heptakosa-
8 okta- 18 oktadeka- 28 oktakosa-
9 nona- 19 nonadeka- 29 nonakosa-
10 deka- 20 eikosa-/ikosa- 30 triakonta-
CH 3CH 2CH 2CH 2CH 2CH CHCH 2CH CHCH 2CH 2CH 2CH 2CH 2CH 2CH 2COOH1
COOH ucundan başlayarak yağ asidini isimlendiriliriz.
2
α
3β
4
γ
91218
ω
• 18 Karbon Atomu.
• 9. ve 12. karbon atomlarında iki adet çift bağ.
• Δ9,1218:2 veya,
• 18:2;9,12.• Yağ asidimiz;
• Linoleik Asit (9,12-Oktadekadienoik asit)
18
CH3 Terminal ucundan başlayarak yağ asidini isimlendiriliriz.
171615961
ω
• 18 Karbon Atomu.
• 6. ve 9. karbon atomlarında iki adet çift bağ.
• Birinci çift bağ 6. C’ da olduğu için ω6 veya n-6 sınıfında.
• ω6,C18:2;6,9 veya,
• n-6,18:2;6,9.• Yağ asidimiz;
• Linoleik Asit (9,12-Oktadekadienoik asit), bir ω6 yağ asidi.
CH 3CH 2CH 2CH 2CH 2CH CHCH 2CH CHCH 2CH 2CH 2CH 2CH 2CH 2CH 2COOH
COOH ucuna göre isimlendirme
• Δ6,9,12,1518:4
• 18:4;6,9,12,15
CH3 terminal ucuna göre
isimlendirme
• ω3,C18:4;3,6,9,12
• n-3,18:4;3,6,9,12
6,9,12,15-oktadekatetraenoik asit
Stearidonik asit
COOH ucuna göre isimlendirme
• Δ5,8,11,14,1720:5
• 20:5;5,8,11,14,17
CH3 terminal ucuna göre
isimlendirme
• ω3,C20:5;3,6,9,12,15
• n-3,20:5;3,6,9,12,15
5,8,11,14,17-eikosapentaenoik asit
Timnodonik Asit
COOH ucuna göre isimlendirme
• Δ5,8,11,14 20:4
• 20:4;5,8,11,14
CH3 terminal ucuna göre
isimlendirme
• ω6,C20:4;6,9,12,15
• n-6,20:4;6,9,12,15
5,8,11,14-eikosatetraenoik asit
Araşidonik Asit
5
8
11
14
6
9
12
15
ω
αβ 1
1
20
Yukarıda adı verilen yağ asidini çiziniz.
all-cis-7,10,13,16,19-dokosapentaenoik asit
Klupanodonik Asit
Yağ Asitlerinin Sınıflandırılması
Asetik Asit (2:0)
Propiyonik Asit (3:0)
Bütirik Asit (4:0)
Valerik Asit (5:0)
Kaproik Asit (6:0)
Kaprilik Asit (8:0)
Kaprik Asit (10:0)
Laurik Asit (12:0)
Miristik Asit (14:0)
Palmitik Asit (16:0)
Stearik Asit (18:0)
Araşidik Asit (20:0)
Behenik Asit (22:0)
Lignoserik Asit (24:0)
Serotik Asit (26:0)
Montanik Asit (28:0)
DOYMUŞ YAĞ ASİTLERİ
Yağ Asitlerinin Sınıflandırılması
Palmitoleik Asit (16:1;9 - ω7)
Oleik Asit (18:1;9 (cis) – ω9)
Elaidik Asit (18:1;9 (trans) – ω9)
Vaksenik Asit (18:1;11 - ω7)
Linoleik Asit (18:2;9,12 – ω6)
γ-Linolenik Asit (18:3;6,9,12 – ω6)
α-Linolenik Asit (18:3;9,12,15 – ω3)
Araşidonik Asit (20:4;5,8,11,14 – ω6)
DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİ
Timnodonik Asit (20:5;5,8,11,14,17 – ω3)
Eruadik Asit (22:1;13 – ω9)
Klupanodonik Asit (22:5;7,10,13,16,19 – ω3)
Servonik Asit (22:6;4,7,10,13,16,19 – ω3)
Nervonik Asit (24:1;15 – ω9)
Yağ Asitlerinin Sınıflandırılması
ω3
• α-Linolenik Asit (18:3;9,12,15–ω3)
• Timnodonik Asit (20:5;5,8,11,14,17–ω3)
• Klupanodonik Asit (22:5;7,10,13,16,19–
ω3)
• Servonik Asit (22:6;4,7,10,13,16,19–ω3)
ω6 • Linoleik Asit (18:2;9,12–ω6)
• γ-Linolenik Asit (18:3;6,9,12–ω6)
• Araşidonik Asit (20:4;5,8,11,14–ω6)
DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİ – Omega Sınıflandırma
ω7
• Palmitoleik Asit (16:1;9-ω7)
• Vaksenik Asit (18:1;11-ω7)
ω9
• Eruadik Asit (22:1;13–ω9)
• Nervonik Asit (24:1;15–ω9)
• Oleik Asit (18:1;9 (cis)–ω9)
• Elaidik Asit (18:1;9 (trans)–
ω9)
Yağ Asitlerinin Sınıflandırılması
Kısa-Zincirli YA• Asetik asit (2:O)
• Propiyonik asit (3:0)
• Bütirik asit (4:0)
• Valerik asit (5:0)
Orta-Zincirli YA• Kaproik asit (6:0)
• Kaprilik asit (8:0)
• Kaprik asit (10:0
• Lauril asit (12:0)
Uzun-Zincirli YA• Miristoleik asit (14:1)
• Miristik asit (14:0)
• Palmitoleik asit (16:1;9)
• Palmitik asit (16:0)
• Stearik asit (18:0)
• Oleik asit (18:1;9 (cis))
• Linoleik asit (18:2;9,12)
• Linolenik asit (18:3;6,9,12)
• Araşidonik asit (20:4;5,8,11,14)
• Araşidik asit (20:0)
• Lignoserik Asit (24:0)
Kısa Zincirli Doymuş Yağ AsitleriAsetik Asit (2:0)• Simbiotik major son ürünüdür.
Propiyonik Asit (3:0)• Simbiotik mikropların tarafından gerçekleştirilen karbonhidrat
fermentasyonunun glikoneojenetik son ürünüdür.
Bütirik Asit (4:0)• Simbiotik mikropların tarafından gerçekleştirilen karbonhidrat
fermentasyonunun esas son ürünüdür.
Valerik Asit (5:0)• Simbiotik mikropların tarafından gerçekleştirilen karbonhidrat
fermentasyonunun minor son ürünüdür.
Kaproik Asit (6:0)• Simbiotik mikropların tarafından gerçekleştirilen karbonhidrat
fermentasyonunun minor son ürünüdür.
Kaprilik Asit (8:0)• Oktanoik asit olarak da bilinir.
• Bitkisel kökenli yağlarda bulunur.
Laurik Asit (12:0)• Spermde bulunur.
Orta Zincirli Doymuş Yağ Asitleri
Miristik Asit (14:0) • Bitkisel kökenli yağlarda bulunur.
Palmitik Asit (16:0)• Bitkisel ve hayvansal kökenli yağlarda bulunur.
Stearik Asit (18:0)• Bitkisel ve hayvansal kökenli yağlarda bulunur.
Araşidik Asit (20:0)• Fıstık yağında yüksek miktarda bulunur.
Behenik Asit (22:0) • Tohumlarda yüksek miktarda bulunur.
Uzun Zincirli Doymuş Yağ Asitleri
Palmitoleik Asit (16:1;9-ω7)• Çoğu yağlarda bulunur.
Oleik Asit (18:1;9 (cis)–ω9)• Nötral yağlarda yaygın olarak bulunur.
Elaidik Asit (18:1;9 (trans)–ω9)• Ruminant yağlarıdır.
Vaksenik Asit (18:1;11-ω7)• Bakteriler tarafından oluşturulur.
Linoleik Asit (18:2;9,12–ω6)• Bitki ve hayvanlarda bulunur.
Doymamış Yağ Asitleri
γ-Linolenik Asit (18:3;6,9,12 – ω6)• Bitki ve hayvanlarda bulunur.
• Linoleik asit derivesidir.
α-Linolenik Asit (18:3;9,12,15 – ω3)• Balık yağlarında yaygın olarak bulunur.
Araşidonik Asit (20:4;5,8,11,14 – ω6)• Eikosatetraenoik asit olarakda isimlendirilir.
• Hayvansal fosfolipidlerde bulunur.
Timnodonik Asit (20:5;5,8,11,14,17 – ω3)• Eikosapentaenoik asit olarak da bilinir.
• Balık yağlarında yaygın olarak bulunur.
Doymamış Yağ Asitleri
Eruadik Asit (22:1;13 – ω9)• Hardal tohumu yağında bulunur.
Klupanodonik Asit (22:5;7,10,13,16,19 – ω3)• Dokosapentaenoik asit olarakda isimlendirilir.
• Balık yağı ve beyinde fosfolipidlerde bulunur.
Servonik Asit (22:6;4,7,10,13,16,19 – ω3)• Dokosahekzaenoik asit olarakda isimlendirilir.
• Balık yağı ve beyinde fosfolipidlerde bulunur.
Nervonik Asit (24:1;15 – ω9)• Tetrakosenoik asit olarakda isimlendirilir.
• Serebrositlerde bulunur.
Doymamış Yağ Asitleri
İlk olarak ~60 sene önce tespit edilmiştirler.
Organizma tarafından sentez edilemedikleri için besinlerle dışarıdan alınmaları şart olan yağ asitleridir.
Doymamış yağ asitlerinden olan linoleik asit gerçekesansiyel yağ asidi olarak kabul edilir. Memeliler tarafından sentez edilemez.
Linoleik asit trigliseritler ve gliserofosfolipidlerin yapısında % 10-20 oranında bulunur.
Esansiyel Yağ Asitleri
Linolenik asit, araşidonik asit ve timnodonik asit isememeliler tarafından linoleik asit üzerinden sentez edilebilmektedir.
Ancak bu sentez ihtiyacı karşılayacak düzeyde olmadığı için bu yağ asitleride esansiyel olarak besinlerle birlikte alınmalıdır.
Dolayısı ile linoleik asit, linolenik asit, araşidonik asit ve timnodonik asit esansiyel yağ asitleridir.
Esansiyel Yağ Asitleri
Besinlerle beraber yetersiz alınması ya da hiç
alınmaması sonucunda bazı bozukluklar ortaya çıkar.• Bunlar, deride görülen bozukluklar, lezyonlar, ciltte kuruma ve
büyümede görülen gerileme ile karakterizedir.
Esansiyel yağ asitleri eikozanoidlerin
(prostaglandinler, prostasiklinler, tromboksanlar,
lökotrienler, lipoksinler) sentezi için gereklidir. • Bu bileşikler hormon benzeri etki yapmaktadır. Eser
miktarlarda bulunurlar fakat fizyolojik etkileri çok önemlidir.
Esansiyel Yağ Asitleri
Yağ asitlerinin hem fiziksel hem de fizyolojik özellikleri karbon zincirinin uzunluğuna ve moleküldeki çift bağların sayısına (yağ asidinin doymamışlık derecesine) bağlıdır. Yağ asitleri amfipatik olup hem hidrofobik hem de
hidofilik bölgeye sahiptirler. Bu ikili yapı genelde suya karşı biyolojik lipidlerin fonksiyonunda anahtar rol oynar.• Su kitlesinin etrafında bir temas yüzeyi oluşturan karboksil
grupları ile minimum bir yüzey oluşturmak için hidrokarbon grupları birleşmeye çalışır.
• Hidrokarbon grubu zincir uzunluğu üstün davranışlarla belirlenir. Hidrofobik yapılar, palmitik asitte çok kuvvetlidir.
Yağ Asitlerinin Fiziksel Özellikleri
Yağ asitleri suda çözünmezler, fakat bunların Na+ ve K+
tuzları (sabunlar) suda çözünürler. Yağ asitlerinin Na+ ve K+ tuzları, yağları ve suda
erimeyen yağlı maddeleri emülsifiye ederler.• Na ve K sabunları suda erir ve temizleyicidir. Diğerleri suda
erimez ve temizleyici değildirler. Ticari sabunlar palmitik, stearik ve oleik asidin Na tuzudur.
Yağ asitlerinin Ca+2 ya da Mg+2 sabunları suda çok zor erirler ve böylece yağlı tabakaları emülsifiye edemezler. Ca ve Mg ihtiva eden sert sularda (kireçli su) K sabunları kullanıldığında suda erimezler ve dibe çökerler.
Yağ Asitlerinin Fiziksel Özellikleri
Sabunda bulunan polar baş, yağlı olan kısmın etrafını
çevreleyerek hidrofilik bir örtü oluşturur ve böylece yağ
damlacıkları daha küçük parçalar haline geçerek yağlı
tabakanın ortadan kalkması sağlanır.
Banyo sabunları ise,yağ asitlerinin potasyum sabunları
ile genel bir karışımından ibarettir. Sodyum ya da
potasyum sabunları amfipatiktirler. İyonize olan
karboksil yani baş kısmı polar, kuyruk kısmı ise
nonpolardır.
Yağ Asitlerinin Fiziksel Özellikleri
Yağ Asitlerinin Fiziksel Özellikleri Karbon sayısı 10'a kadar olan bütün doymuş yağ asitleri öz
ısıda sıvı ve uçucudur. Karbon sayısı 10 dan yukarı olan yağ asitleri ise vücut sıcaklığında katı haldedirler.
Yağ asitlerinin karbon zinciri fazlalaştıkça yağ asidi sertleşmeye ve erime noktası yükselmeye başlar.
Doymamış yağ asitleri ise yapısında bulundurduğu çift bağdan dolayı oda ısısında sıvı haldedirler. Ayrıca çift bağ sayısı arttıkça, erime noktası düşmeye başlar.• Örn. 18:2 doymamış yağ asitleri 0 ° C de sıvıdır. Doymamış yağ
asitleri taşıdıkları çift bağlar sayesinde yüksek reaksiyon yeteneğine sahiptir.
Pratikte doğal açilgliseroller kendilerinin fonksiyonel rollerine uyacak şekilde biçimlenmiş yağ asidi karışımlarını içerirler.
Örneğin bütün çevresel ısılarda sıvı olması gereken membran lipidleri depo lipidlerden daha fazla doymamış yağ asidi içerirler.
Soğukla karşılaşan dokularda, ör. kutuplarda yaşayan veya kış uykusuna yatan hayvanlarda veya hayvanların ekstremitelerinde bulunan lipidler daha fazla doymamıştır. • Yani soğuk bölgelerde yaşayan canlıların membran lipidlerinde,
sıcak bölgelerde yaşayan canlıların membran lipidlerine göre daha fazla miktarda doymamış yağ asitleri bulunur. Doymuş yağ asitleri oranı fazla olan gliseritler ise katıdır.
Yağ Asitlerinin Fiziksel Özellikleri
Doğal olarak bulunan uzun zincirli doymamış yağ
asitlerinin hemen hemen hepsi cis- konfigürasyondadır.
Ancak, doymamış yağ asitlerinde çift bağın yerinin
değişmesiye izomerler türerse de daha çok görünen
izomer şekli, çift bağın etrafındaki dizilişe bağlı olarak
ortaya çıkan cis- ve trans- izomerlerdir. • Örneğin oleik asidin erime noktası +13°C ve cis- şeklindedir.
Oleik asit nitrit asitle muamele edilirse trans- şekli olan elaidik
asit meydana gelir. Bunun ise erime noktası +45°C dir.
Yağ Asitlerinin Fiziksel Özellikleri
Çift bağlı yağ asitleri, ˙OH, O2˙ gibi süper oksit anyon
radikalleri ve hidrojen peroksit (H2O2) benzeri güçlü
okside edici ajanlarla oksitlenirler.
Bu maddeler hücre için toksiktir.
Buna bağlı olarak hücre membranında bulunan lipidlerin
peroksidasyonu membran proteinlerinin yapısının
bozulmasına sebep olur.
Yağ Asitlerinin Kimyasal Özellikleri
Tuz Teşkili• Karbon sayısı 6 dan yukarı olan yağ asitlerinin metallerle
yaptığı tuzlara sabun denir.
• Sabunların iyonize olan baş kısımları polar bir grup oluşturarak
su ile hidrojen bağları yapar.
• Polar olmayan kuyruk kısımları ise bir araya gelerek toplanırlar.
Böylece suda yayılan (disperse olan) sabun molekülleri miseller
oluştururlar.
• Na ve K sabunları suda erir ve temizleyicidir. Diğerleri suda
erimez ve temizleyici değildirler.
Yağ Asitlerinin Kimyasal Özellikleri
• Potasyum sabunları sodyum sabunlarından daha yumuşaktır ve
daha çabuk erirler. Doymamış yağ asitlerinin verdiği sabunlar
doymuş olanlara oranla suda ve alkolde daha fazla erirler.
• Piyasada satılan sabunlar aynı yağ asitlerinin sodyum tuzlarıdır.
Bunlarda suyun sertliğini gidermek için sodyum karbonat ve
sodyum silikat vardır.
• Palmitik, stearik veya oleik asitin potasyum tuzları arap
sabunu olarak bilinir.
Yağ Asitlerinin Kimyasal Özellikleri
• Uzun zincirli yağ asitlerinin kalsiyum sabunları motor yağlarının
katımında bulunur.
• Alüminyum sabunları ise dayanıklı jeller oluşturduklarından
endüstride kullanım alanı bulmuştur.
• Sabunların asit ortamda bozulmaları ve sert sularda
çözünmeyen toprak alkali sabunlarına dönüşmeleri kullanımda
sakıncalar doğurduğundan deterjan adı verilen temizleyiciler
geliştirilmiştir.
Yağ Asitlerinin Kimyasal Özellikleri
Deterjan Oluşumu• Yağ asitlerinin, indirgenme ürünü olan yüksek alkollerinin
sülfürik asit esterlerinin metal (Na, K, Ca, Mg gibi) tuzlarıdır.
• Yağ asidi ilk önce alkole dönüşür, bu işlem yüksek basınç ve ısı ile gerçekleşir.
• Deterjanlar,Ca+2 ve Mg+2 tuzları teşkil ettiğinden sert sularda daha kolayca kullanılabilirler. Temizleme yeteneği daha çoktur.
• Sülfürik asit esterleri oldukları için, bunların tuzlarının asit çözeltilerde parçalanmamaları nedeni ile üstün temizleyici maddelerdir.
• Asitle dahi parçalanmadıkları nedeniyle doğada birikimlere ve dolayısı ile çevre kirliliğine sebeb olurlar.
Yağ Asitlerinin Kimyasal Özellikleri
• Deterjanların bazılarında K+ bulunduğundan bu tip
deterjanların çevreyi kirletici etkisinden dolayı önemi fazladır.
• Çünkü K+ tatlı sularda yaşayan yeşil alklerin çoğalması için iyi
bir büyüme faktörüdür.
• Çevre sularına deterjanların karışması ile birlikte sulardaki
alglerin üremesi de artar, dolayısı ile sulardaki oksijen miktarı
azalır.
• Sulardaki oksijenin azalması, suda yaşayan canlıların bilhassa
balıkların ölmesine ve kirliliğe sebep olacaktır.
Yağ Asitlerinin Kimyasal Özellikleri
Ester teşkili• Yağ asitlerinin karboksil grupları alkollerle reverzibl olarak
birleşirler.
• Esterleşme kendiliğiden yavaş, fakat ısı veya hidrojen iyonu varlığında hızlı olur.
Çift Bağa ait özellikler• Hidrojenlenme: Doymamış yağ asitlerinin yapısında yer alan
etilen bağının (—CH=CH—) hidrojen ile doyurulması olayıdır. Ör. Oleik asit hidrojenlenirse stearik asit oluşur yani doymamış yağ asidi doymuş hale geçer.
Yağ Asitlerinin Kimyasal Özellikleri
• Çift bağa halojen ilavesi: Doymamış yağ asitlerinin çift
bağlarına halojen eklenerek doyurulurlar. Bu işlem yüksek
basınçta Br, Pt, Ni, F, Cl, I ve Cu gibi katalizörler varlığında
gerçekleşir.
• Oksidasyon: Etilen bağın oksitlenmesidir. ◦ Yağ asitlerinin oksitlenmesinde oksitleyici olarak KMNO4 kullanılır.
Oksidasyon işlemi çok kompleks olduğundan oksitlenme esnasında
birçok ara metabolitler de meydana gelebilir.
◦ Oksidasyon etkeni ozon (O3) ise çift bağlara ilave edilmesi ile ozonoid
teşekkül eder.
• Bu reaksiyonlar yağ asitlerindeki doymamış bağların hangi
karbonlar arasında olduğunu saptamaya yarar.
Yağ Asitlerinin Kimyasal Özellikleri
• Peroksidasyon: İn vivo olarak şekillenen ve lipid
peroksidasyonu olarak adlandırılan çoklu doymamış yağ
asitlerinin peroksidasyonu ise bir zincir reaksiyonu şeklindedir.
◦ Reaksiyon sırasında eşlenmemiş elektronlar içeren, çok reaktif
olan serbest radikaller oluşur.
◦ Serbest radikaller canlı organizmada geniş çaplı reaksiyonlara
girerler.
◦ Ancak organizmada bulunan savunma sistemi antioksidatif
etkileri ile bu bileşiklerin zararlı etkilerini önler veya kontrol
altında tutar.
Yağ Asitlerinin Kimyasal Özellikleri
Gliserin
Nötral Yağlar (Mono-, di- ve trigliseritler, Gliserin eterler, Glikozilgliserinler)
Fosfogliseridler (Fosfotidler, Difosfatidilgliserin ve Fosfotidilinozitoller)
Gliserin Taşıyan Lipidler
GliserinGliserol olarak da bilinir. Tatlı, kıvamlı, renksiz,
kokusuz ve sıvı karakterde üç değerli bir polialkoldür.Gliserolipidlerin omurgasını oluşturur.• Su ve etil alkolle her oranda karışabilir. Eter, kloroform ve
benzolde erimez.
• Hafif alkalik ortamda demir tuzlarının katalitik etkisi altında hidrojen peroksit ile oksitlenirse gliseraldehit vedihidroksiaseton karışımı meydana gelir.
• Su çekici ve nemlendirici özelliği nedeniyle kozmotik ve ilaç yapımında aranılan bir maddedir. Bazı patlayıcı maddelerin (nitrogliserin) üretiminde de kullanılır.
• Hayvanlar tarafından kolaylıkla kullanılır.
Gliserol(1,2,3-propantriol)
Dihidroksiaseton Gliseraldehit
1
2
3
1
2
3
sn-1
sn-2
sn-3
Kiralite?
Nötral Yağlar yağ asitlerinin gliserol ile yaptıkları
esterlerdir. Lipidlerin en yaygın sınıfını oluştururlar.
Bitkisel yağlar arasında zeytin yağı, pamuk tohumu,
keten tohumu yağı, hindistan cevizi, yer fıstığı, soya
fasülyes, ve haşhaş yağları en önemlileridir.
Tüm hayvansal dokularda, az veya çok miktarda bulunur.
Nötral Yağlar
Yağ depoları üç önemli fonksiyona sahiptirler.1. Yedek besin maddesidirler.
2. Vücuttan ısı kaybına karşı izolatör olarak görev alırlar.
3. İç organların dışarıya karşı korunmasında yastık görevi görürler.
Sınıflandırma;• Mono-, di- ve trigliseritler
◦ Katı (hayvansal) ve Sıvı Yağlar (bitkisel) (Fats and Oils)
• Gliserin eterler
• Glikozilgliserinler
Nötral Yağlar
Gliserinin;• Bir alkol grubu bir molekül yağ asidi ile esterleşirse
monogliserit meydana gelir.
• İki alkol grubu iki yağ asidi ile esterleşirse digliserit meydana
gelir.
• Üç alkol grubu üç yağ asiti ile esterleşirse trigliserit meydana
gelir.
Mono-, Di- ve Trigliseritler
Trigliseroller (Triaçilgliserol) veya trigliseritler
(Triaçilgliserin), gliserol ve 3 molekül yağ asitlerinin
esterleşmesi ile oluşan triesterlerdir.
Genelde yağların yapısı trigliserit biçimindedir. Çoğu
kez de yağlar için trigliserit terimi kullanılır.• Hayvansal ve bitkisel yağlardaki lipidler çoğunlukla
trigliseritlerden meydana gelir.
• Bunlar, 9 kcal/g’ lık konsantre metabolik enerji kaynağıdırlar.
Mono-, Di- ve Trigliseritler
Palmitik Asit
Oleik Asit
α-Linolenik Asit
Glise
rin
C55H98O6
Triaçilgliserol (TAG-TG)(1-palmitoil-2-oleil-3-α-linolenoil-gliserol / POL)
Gerek hayvansal yağlar, gerekse bitkisel yağlar, yağ asitlerinin gliserin ile oluşturdukları oldukça kompleks esterlerdir. Bu esterlere gliserit adı verilir. Gliseritlerdeki yağ asitleri de birbirinin aynı veya farklı
olabilirler. • Esterleşen yağ asitlerinin üçü de aynı ise basit (homojen)
gliseritler meydana gelir. Örneğin üç mol stearik asit gliserole bağlanmışsa buna stearin/tristearin denir. 3 mol oleik asit bağlanmış ise olein denir.
• Gliserit oluşturmak üzere gliserol’e esterleşen yağ asitleri birbirinden farklı ise, karışık (heterojen) gliseritler meydana gelir. Yağ asitlerinin sadece ikisinin farklı olması yeterlidir.
Mono-, Di- ve Trigliseritler
Trigliseritlerin Fiziksel Özellikleri
Trigliseritlerin yapısındaki yağ asitleri doymuş ve/veya
doymamış olabilir. Hayvansal yağlar (Fats) ve bitkisel
yağlar (oils) farklı fiziksel özelliklere sahip
trigliseritlerdir.
Hayvansal yağların erime noktası yüksektir. Oda
sıcaklığında katıdırlar.
Bitkisel yağların erime noktası düşüktür. Oda
sıcaklığında sıvıdırlar.
Bir trigliseridin hayvansal mı yoksa bitkisel yağ mı
olduğunu anlamak için yapısında yer alan yağ asitlerine
bakılır.
Yağ asidi zincirindeki çift bağ sayısı arttıkça trigliseridin
erime noktası düşer.
Hayvansal yağlar düşük çift bağ sayılı yağ asitlerinden
oluşurken, bitkisel yağlar yüksek çift bağ sayılı yağ
asitlerinden oluşur.
Trigliseritlerin Fiziksel Özellikleri
Katı yağlar, nispeten yüksek oranda doymuş yağ asitleri bulundurur ve genellikle hayvansal kökenlidir.• Domuz yağı, tereyağı ve balina kabuğu yüksek oranda doymuş yağ
içerir.
• Çift bağ olmadan, doymuş lipidin üç yan zinciri birbirine paralel uzanır ve yüksek bir erime noktasına sahip olur.
Sıvı yağların doymamış yağ asitleri yüzdesi daha yüksektir ve genellikle bitkisel kökenlidir. • Mısır, soya fasulyesi ve zeytinlerden elde edilen yağlar daha fazla
doymamış lipidleri içerir.
• Doymamış lipitte, bir cis çiftli bağ yan zincirde bir bükülme yeri oluşturur ve katı halde verimli bir şekilde paketlenmesini daha zor hale getirir. Böylece daha düşük bir erime noktasına yol açar.
Trigliseritlerin Fiziksel Özellikleri
Trigliseritlerin Fiziksel Özellikleri
Erime noktaları taşıdıkları yağ asidinin erime
noktasından daha yüksektir.
Kısa zincirli yağ asitleri suda bariz olarak erimesine
rağmen, uzun zincirliler erimez, organik çözücülerde
çözünürler.
Hidroksilli yağ asitlerinin yağları hariç, diğer yağlar
kaynar petrol eterde erirler.
Trigliseritlerin Fiziksel Özellikleri
Yağların özgül ağırlıkları suyunkinden düşüktür.
Saf gliseridler renksiz, kokusuz, tatsızdır. Bir gliseridde
renk, koku ve tat varsa bunlar gliseride karışmış yabancı
maddelerden ileri gelir.
Tereyağının sarı rengi karotin ve ksantofil denen bitkisel
pigmentlerin varlığından ileri gelir.
Sıvı yağların doymamış yağ asitleri hidrojenle
doyurularak katılaştırılabilir. Hidrojenleştirilerek
katılaştırılan yaplara margarin adı verilir.
Hidroliz• Trigliseritler, yüksek basınç altında su ile normal basınçta
asitlerle veya bazlarla kaynatılarak veya belirli enzimlerin
(lipaz) katalitik etkisiyle hidrolize olurlar.
• Acılaşma olarak bilinen yağlardaki hoş olmayan koku ve tat
oluşumu, kısmen hidroliz sonucu yağ asitlerinin serbest
kalmasından kaynaklanır.
• Trigliseritlerin hidrolizi ile 1 mol gliserol ve 3 mol yağ asidi
elde edilir.
Trigliseritlerin Kimyasal Özellikleri
Hidroliz, karbonil karbonlar ile esterlerin oksijen atomları
arasındaki üç tek bağı kesmektedir. Tristearin, karbonil
karbonlar üzerinde üç özdeş R grubu içerdiğinden, üç yağlı
asit, stearik asit molekülü oluşturulur.
Sabunlaşma• Yağlar kuvvetli bazlarla kaynatılırsa sabunlar ile gliserine
parçalanır. Bu olayı sabunlaşma denir. ◦ Sabunlar yağ asitlerinin metal tuzlarıdır veya Yağ asitleri ile alkalilerin
yaptığı tuzlara sabun denir.
• Sabunlaşma Sayısı: 1 gram yağın sabunlaşması için gerekli
olan mg cinsinden KOH miktarına denir.◦ Sabunlaşma sayısı yağ asitlerinin molekül ağırlığını ortalama olarak
gösteren bir indeks olarak değerlendirilir.
◦ Bazı sabunlar özellikle Na ve K sabunları suda kolay erirler çünkü
karboksilik gruplarının dissosiye olması daha çabuktur.
Trigliseritlerin Kimyasal Özellikleri
Sodyum stearat, 18-karbonlu doymuş bir yağ asidi
olan stearik asidin sodyum tuzudur.
Trigliseritlerin Kimyasal Özellikleri
Yağ asitlerinin ayrılması• Bir yağdaki yağ asitlerini tespit ederek ayırma olayıdır.
• Bu reaksiyon ile bir yağdaki yağ asitleri serbest halde
ayrılabilmesi mümkün olur.
Hidrojenlenme• Yağlarda bulunan doymamış bağların, hidrojen ile doyurulması
olayıdır.
• Yağlardaki, yağ asitlerinin doymamış bağları hidrojen ile
doyurularak margarinler elde edilir.
Trigliseritlerin Kimyasal Özellikleri
Halojenlenme• Yağlardaki, yağ asitlerinin doymamış bağlarının Cl, Br, I gibi
halojenlerle doyurulması olayıdır.
• İyot Sayısı: 100 g yağ tarafından absorbe edilen g cinsinden iyot miktarına denir.
• İyot sayısı yağların nisbi doymamışlıklarının göstergesidir.
Oksidasyon• Yağlardaki doymamış yağ asitlerinin çift asitlerinin çift
bağlarına O3 ya da O2 eklenmesi ile olur. Yağların acılaşması kısmen hidroliz sonucu, kısmende oksidasyon sonucu meydana gelir.
Trigliseritlerin Kimyasal Özellikleri Asetillenme• Hidroksil gruplu yağ asidi taşıyan yağların asetik anhidrit ile
asetilleştirilmesi olayıdır.
• Asetil Sayısı: 1 g asetilleşmiş yağın sabunlaşmasından açığa
çıkan asetik asiti bağlamak için gerekli olan KOH’ın mg
cinsiden miktarına asetil sayısı denir.
• Asetil sayısı yağdaki oksi-asitlerin ortalama miktarını verir.
Trigliseritlerin Kimyasal Özellikleri Yağların Acılaşması• Doğal yağlarda oluşan hoş olmayan koku ve lezzete verilen
addır.
• Asit Sayısı◦ 1 g yağda mevcut serbest yağ asitlerinin nötralize edilmesi için
gereken KOH’in mg cinsinden miktarına asit sayısı denir. Serbest yağ
asitlerinden ileri gelen acılaşmanın bir indeksi olarak kabul edilir.
• Uçucu Yağ Asiti Sayısı (Reichert-Meissl-Wollny Sayısı)◦ 5 g yağdan sabunlaştırma, asitleşme ve bunlarla damıtma suretiyle
elde edilen uçucu yağ asidinin nötralize edilmesi için gerekli olan 0,1
N alkalinin ml cinsinden miktarına uçucu yağ asiti sayısı veya
Reichert-Meissl-Wollny Sayısı denir.
Trigliseritlerin Kimyasal Özellikleri Acılaşmanın Nedenleri;1. Bir yağdaki gliseritlerin serbest yağ asitleri ile gliserine ya da
serbest yağ asitleri ile mono ve digliseritlere hidrolize
olmasından ileri gelebilir.
2. Çeşitli oksidasyon olaylarından ileri gelebilir.
3. Serbest doymuş yağ asitlerinin beta-oksidasyonundan ileri
gelebilir.
Gliserin Eterler: Gliserin’in α-OH grubunun alifatik
yapıda doymuş veya doymamış bir alkolle eter tipi bir
bağ ile birleşmesiyle oluşmuş lipidlerdir. Bunlar çimil
alkol, batil alkol ve selaçil alkoldur. Hayvansal dokularda
bulunur (Köpek balığı ve balina yağı).
Glikozilgliserinler: Bitkilerde kloroplast lipidleri
içerisinde bulunan mono ve diglikozildiasilgliserinlerdir.
Bitkisel kaynaklıdır. Yüksek oranda linoleik asit ihtiva
ederler.
Nötral Yağlar
Fosfolipidler: Yağ asitleri ve fosfat içeren bileşiklerin
alkoller ile yaptıkları bileşiklerdir. İkiye ayrılırlar.
• Fosfogliseritler (Gliserofosfolipitler): Gliserinle
esterleşmiş halde fosforik asit taşıyan
gliseritlerdir (gliserofosfolipidler).
• Sfingofosfolipidler: Sfingozin alkol ile esterleşmiş halde
fosforik asit taşıyan gliseritlerdir.
Fosfolipidler
Fosfolipidler hem yapısal hem de fonksiyonel olarak
önemlidirler. • Hücre membranlarının temel yapı taşlarıdır.
• Lipoproteinlerin önemli bileşenleridir.
• Hücre içi sinyal iletim yolaklarında görev alırlar; Lipid signaling
(LPA, S1P, PAF, PIP...).
• Kanın pıhtılaşmasında görev alırlar (fosfotidilserin).
• Safra salgısının içeriğinde bulunurlar (fosfotidilkolin).
• Pulmoner surfaktanların yapısında yer alır (fosfolipoprotein).
Fosfolipidler
Fosfogliseritler, sfingolipidlerden çok daha fazladır ve değişik yapılara sahip bir aileyi oluştururlar.Gliserolün C1 ve C2 pozisyonlarında yağ asidi bulunur.
Genellikle;• C1’deki yağ asidi doymuş,
• C2’deki yağ asidi doymamış yağ asididir.
• En çok bulunan yağ asitleri palmitik, stearik, oleik, linoleik ve araşidonik asitlerlerdir.
C3 pozisyonunda ise fosfat esteri yer alır ve buda İnozitolün hidroksi grubu ile veya 3 azotlu bazdan birinin hidroksi grubu ile esterleşir; Kolin, Serin veya Etanolamin.
Fosfogliseritler (Gliserofosfolipidler)
Tüm hayvan ve bitki hücrelerinde yaygın olarak
bulunurlar.
En çok yumurta, beyin, karaciğer, böbrek, pankreas,
akciğer ve kalp kasında yer alırlar.
Asetonda çözünmemeleri ile diğer lipidlerden ayrılırlar.
Fosfotidler, Difosfatidilgliserin (Kardiolipin) ve
Fosfoinozitidler olarak 3 gruba ayrılır.
Fosfogliseritler (Gliserofosfolipidler)
Doğada yaygın olara bulunun fosfogliseridlerdir.
Yapılarındaki gliserin sadece 2 yağ asidi ile
esterleşmiştir.
Gliserinin 3. -OH grubu bir fosfodiesterin parçasıdır.
Bu fosfodiester düşük molekül ağırlıklı bir alkolden
derive olmuş bir alkil grubuna (R) bağlıdır.
Gliserinfosfat türevi olup çoğu kez azotlu bir baz
taşırlar. Bu grupta lesitin, sefalin, fosfatidilserin,
plazmalojenler ve platelet aktive edici faktör (PAF)
bulunur.
Fosfatidler
Fosfatidler Lesitin (Fosfatidilkolin)• Gliserofosfat türevidirler. Azotlu bir bazdır.
• Lesitinin yapısındaki kolin hariç geri kalan kısma fosfatidik asit adı verilir.
• Bundan dolayı lesitine fosfatidilkolinde denir.
• Yapısındaki yağ asitleri genellikle biri doymuş, diğeri doymamıştır.
1 mol Gliserin + 2 mol Yağ asidi + 1 mol H3PO4 + 1 mol Kolin
LESİTİN
Fosfatidler• Yapısındaki kolin bazı yazarlarca vitamin olarark kabul edilir.
• Yetersizliğinde karaciğerde yağlanma, böbreklerde kanamalar
gibi önemli bozukluklar görülür.
• Fosforilaz A enzimi Lesitini kısmi olarak hidrolize edebilirler.
Bu enzim yılan zehirinde, eşek arısı zehirinde ve bazı
mikroorganizmalarda bulunabilir. ◦ Fosforilaz A enzimi ile hidrolize olunca 1 mol yağ asidi ayrılır ve kalan
kısmına lizolesitin veya lizofosfatidilkolin denir. Bu molekül kuvvetli
hemoliz yapıcı etkiye sahiptir.
• Suda erimezler, fakat suya karşı büyük ilgileri vardır.
Protoplazmanın en önemli maddelerinden biri olması belki
de bundan dolayıdır.
Fosfatidler Sefalin (Fosfatidiletanolamin) • Yapıca lesitinlere benzerler.
• Aralarındaki tek fark fosforik asitle esterleşmiş halde bulunan
kolin’in yerine, sefalin’lerde kolamin (etanolamin)
bulunmasıdır.
1 mol Gliserin + 2 mol Yağ asidi + 1 mol H3PO4 + 1 mol Kolamin
SEFALİN
Fosfatidler• Yapısındaki yağ asitleri genellikle biri doymuş, diğeri
doymamıştır.
• Lesitinlerde ise iki yağ asitide doymuş veya doymamış olabilir.
Buda ikisi arasındaki değişik bir farklılıktır.
• Organizmada başta beyinde olmak üzere, tüm vücut
dokularında bulunur.
• Özellikle hücre zarlarının yapısında yer alırlar.
• Sefalinler, lesitinlere göre alkolde daha az çözünürler.
FosfatidlerFosfatidilserin• Yapıca lesitinlere benzerler.
• Aralarındaki tek fark fosforik asitle esterleşmiş halde bulunan
kolin’in yerine, serin bulunmasıdır.
• Hücre membranlarının yapısında yer alır.
• Hücre sinyal yolaklarında ve koagülasyonda görev alır.
1 mol Gliserin + 2 mol Yağ asidi + 1 mol H3PO4 + 1 mol Serin
FOSFOTİDİLSERİN
FosfatidlerPlazmalojenler• Sefalinlere benzerler ancak gliserinin birinci karbonuna (C1)
yağ açil grubu eter bağı ile bağlanmıştır. Bir eter fosfolipittir.
• En çok beyin-sinir hücresi (myelin) ve kas (kardiyak) dokuda
bulunur. ◦ Kanser hücrelerinin plazma membranında fazla miktarda olduğu tespit
edilmiştir. Metastaz olayında rol aldığı düşünülmektedir.
1 mol Gliserin + 1 mol Yüksek Yağ asidi aldehidi (palmitaldehit veya stearilaldehit) +
1 mol Yağ asidi + 1 mol H3PO4 + 1 mol Kolamin / Kolin
PLAZMALOJEN
FosfatidlerPlatelet Aktive Edici Faktör (PAF)• Bir eter fosfolipittir. Yapısında C1 pozisyonda eter bağlı uzun
alkil zinciri, C2 pozisyonunda ise ester bağlı asetil kalıntısı
vardır. Lökositler tarafından sentezlenir.
• Bir çok dokuda çeşitli etkileri vardır. Ör. Platelet agregasyonu
ve vasküler düz kasların gevşemesinde rol alır. Yangı ve
bağışıklık sisteminde görev alır.
1 mol Gliserin + 1 mol Yağ Asidi alkil grubu (16C) + 1 mol Asetil kalıntısı +
1 mol H3PO4 + 1 mol Kolin
PAF
2 molekül fosfatidik asidin bir gliserin vasıtasıyla
birbirine bağlanmasından oluşur.
Tüm bitki ve hayvanlarda bulunur.• Bakteriyel membranlarda ve memelilerin inner mitokondrial
membranında bulunur. Bilinen tek antijenik fosfolipid
molekülüdür.
İlk defa kalp kasından izole edilmiştir.
Proteinlerin kuarterner yapısının oluşmasına yardımcı
olur.
Oksidatif fosforilasyon için proton tuzağı görevi görür.
Difosfatidilgliserin (Kardiolipin)
Yapısındaki fosfatidik asit, azotlu bazlar yerine inozitolgrubu içerir. • İnozitol bir polioldür ve şeker alkolüdür (glikoz).
• İnozitolun myo-konformeri olan myo-İnozitol bu grup lipidlerin yapısında yer alır.
Hücre membranlarının sitozolik tarafında bulunan minor bir bileşendir. Ancak rolleri büyüktür.
Fosfotidilinozitolun fosforlanmış formlarına Fosfoinozitidler denir.
Fosfotidilinozitoller
Fosfoinozitidler;• 1 mol gliserin + 1 mol myo-İnozitol + 2 mol yağ asidi + 1-3
arasında değişen fosforik asitten kuruludur.
• Doğada yaygın olarak bulunurlar.
• Lipid sinyali, Hücre uyarımı ve membran trafiğinde görev
alırlar.◦ Fosfotidilinositol-3-fosfat, Fosfotidilinositol-4-fosfat, Fosfotidilinositol-
5-fosfat
◦ Fosfotidilinositol-3,4-bifosfat, Fosfotidilinositol-3,5-bifosfat,
Fosfotidilinositol-4,5-bifosfat
◦ Fosfotidilinositol-3,4,5-trifosfat
Fosfotidilinozitol
Sfingolipidler (Seramidler, Sfingomiyelinler, Glikosfingolipidler [Serebrositler,
Sülfatidler, Globositler/Seramid Oligosakkaritler, Gangliositler]),
Alifatik alkoller ve Mumlar, Terpenler, Steroidler
Gliserin Taşımayan
Lipidler
Gliserin taşımayan lipidlerin birinci grubunu sfingolipidleroluşturur.
Bu grup maddelerde gliserin taşıyan lipidlerdeki gliserinin yerini sfingozin alkol alır.• Gliserinleri taşıyan lipidlerde, gliserin’ in 3 alkol grubuna yağ
asitleri bağlanıyordu.
Sfingolipidler hayvan ve bitki hücrelerinin membranlarında yapısal ve fonksiyonel komponent olarak önemli görevleri vardır. • Özellikle fazla miktarda beyin ve sinir dokuda bulunmaktadır. Bunun
yanında adipoz dokuda eser miktarda depolanmaktadır.
• Hücre yüzeylerinde biyolojik tanınırlık alanlarını oluştururlar.
Sfingolipidler
Sfingozin alkol 18 C’ lu, bir çift bağ ve bir amino grubu
taşıyan alkoldür, yani bir uzun zincirli amino alkoldür.
Bu bileşikler, sfingozin bazının (4-sfingenin) veya
dihidrosfingozin’ in (sfinganin) türevleri olarak kabul
edilirler.• Yağ asitleri, sfingozin alkollerin amin grupları ile asit amid
bağı oluşturmak suretiyle bağlanırlar.
• Sfingozinin -OH grubuna farklı maddeler bağlanmak
suretiyle değişik sfingolipidler meydana gelir.
Sfingolipidler
Gliserol
Seramidler• Sfingozin’ in N-açil türevidirler; N-açilsfingozin.
• Sfingozinin amino grubuna 18 veya 26 karbonlu doymuş
veya monoansature yağ asidinin amid bağı ile bağlanması ile
seramidler meydana gelmektedir. ◦ Endoplazmik retikulumda sentezlenir.
• Seramidler, tüm sfingolipidlerin temel yapısını oluşturur.
• Hidrolize edildiklerine 1 mol sfingozin, 1 mol yağ asidi
verirler.
• Hayvansal ve bitkisel dokularda bol miktarda bulunurlar.
Sfingolipidler
* 1 ve 3 numaralı karbon atomlarında 2 tane –OH grubu bulunur.
* Özellikle 1 numaralı –OH grubu sfingomyelinler ve
glikosfingolipidlerin oluşumuna katılır.
* Yapısındaki yağ asitleri karakteristik olarak çok uzun zincirli
olanlarıdır. Ör. Özellikle beyin dokuda nervonik asit (24:1;15).
Sfingolipidler
R: Yağ Asidinin bağlandığı bölge veya yağ
asidinin alkil grubu.
Sfingozin Alkol
Seramidlerin Önemi• Apoptozis, hücre büyümesi ve farklılaşması, yaşlanması, hücre
göçü ve hücre adhezyonunda rol üstlenirler.
• Epidermisde, stratum corneum bölümünün ana bileşenidir.◦ Kolesterol ve doymuş yağ asitleri ile birlikte su geçirmezliği sağlarlar.
◦ Mikroorganizmalar için bariyer oluşturur.
◦ Evaporasyon ile aşırı su kaybınıda önler.
◦ Yaşlanma ile birlikte stratum corneumdaki seramid ve kolesterol miktarı azalır.
• Kanser, nörodejenerasyon, diabetes mellitus (insulin direnci), mikrobiyal patojenezis, obezite (leptin direnci) ve inflamasyon gibi patolojik durumların ortayta çıkmasında seramid veya metabolitlerinin rol aldığı düşünülmektedir.
Sfingolipidler
Sfingomyelinler• Seramidlerin fosfokolin veya fosfoetanolamin türevidirler.
Ancak genel özellikleri fosfotidilkolinlere benzer.◦ Sentezinde endoplazmik retikulum, golgi aparatı ve plazma
membranı görev alır.
• Hidrolize edildiklerinde;◦ 1 mol sfingozin alkol, 1 mol yağ asidi, 1 mol kolin/etanolamin ve 1
mol fosforik asit verirler.
◦ Yapılarında fosforik asit olduğu için aynı zamada fosfolipidtirler.
Sfingofosfolipid olarak da sınıflandırılırlar ve gliserol omurgası
içermeyen fosfolipidlerdir.
Sfingolipidler
Etanolamin Kolin
• Sfingomyelinler özellikle membranlarda (eritrositler gibi) ve
belirli sinir hücrelerinin etraflarını saran myelin kılıfta
oldukça çok miktarlarda olarak bulunurlar. ◦ Myelin kılıf normal sinir uyarımı için hayati rol oynar. Örneğin MS
hastalığında myelin kılıfın bozulmasına bağlı olarak nörolojik
problemleri doğurur.
• Sfingomyelinlerin yapısındaki yağ asidi türleri,
sfingomyelinin bulunduğu yere göre değişiklik gösterir.◦ Ör.; Santral sinir sisteminde bulununan sfingomyelindeki yağ asitleri
stearik asit, lignoserik asit, nervonik asittir; dalak sfingomyelinindeki
yağ asitleri ise palmitik asit ve lignoserik asittir.
◦ Sfingomyelinler, çoğu kez yağ asidi olarak lignoserik asit içerirler.
Sfingolipidler
Trigliserit
•3 adet nonpolar yan
zincir içerir.
•Gliserinin 3 OH grubu 3
yağ asidi ile esterleşir.
Fosfogliserit
•2 adet nonpolar yan zincir ve
1 adet iyonik baş içerir.
•Gliserinin 2 adet OH grubu
yağ asitleri ile esterleşmiştir.
•Terminal C atomunda bir adet
fosfodiester bağı vardır.
Sfingomyelin
•2 adet nonpolar yan zincir ve
1 adet iyonik baş içerir.
•Gliserin yerine sfingozin alkol
vardır.
•Nonpolar kuyruklardan biri
amiddir.
•Terminal C atomunda bir adet
fosfodiester bağı vardır.
Glikosfingolipidler• Seramidlerin karbonhidratlı türevleridir.
• Yapılarında fosforik asit ve kolin taşımazlar. Bunların yerine
galaktoz, glikoz gibi heksozları ve/veya onların N-asetil
türevlerini taşırlar. Gliko ismi de burdan gelmektedir.
• Glikosfingolipidlerin birikmesine bağlı olarak metabolik
bozukluklar ortaya çıkar.
• Karbonhidratların değişmesine bağlı olarak 4 sınıfa ayrılırlar. ◦ Serebrositler
◦ Sülfatidler
◦ Globositler (Seramid oligosakkaritler)
◦ Gangliositler
Sfingolipidler
Sfingolipidler• Serebrositler
◦ Hidrolize edildiklerinde 1 mol
sfingozin + 1 mol yağ asidi + 1
mol galaktoz veya glikoz
verirler. Çoğunlukla galaktoz.
◦ Karbonhidratlar sfingozinin C1
pozisyonuna bağlanır.
◦ Galaktoserebrositler, beyinde ve sinirlerin myelin kılıflarında, nöronal
membranlarda bol miktarda bulunurlar.
◦ Glikoserebrositler ise daha çok ekstranöronal membranlarda bulunur
ve kompleks glikolipidlerin sentezinde ara madde alarak görev alır.
Sfingolipidler◦ Serebrositlerde bulunan yağ asitleri 24 karbonludur ve yağ asidi türüne
göre farklılaşma olur. – Yapı olarak sfingomyelinlere benzerler. Farkı fosfokolin yerine karbonhidrat
içerirler.
◦ Yağ asidi;– Lignoserik asit ise kerasin,
– Serebronik asit ise serebron (frenosin),
– Nervonik asit ise nervon,
– Hidroksinervonik asit ise hidroksinervon adını alır.
◦ Yavrularda sinir sisteminin gelişmesi için gerekli olan serebrosit
sentezi karbonhidratların bilhassa galaktozun bulunması ile
mümkündür. Bunun için, süt emen yavrularda süt şekeri olan laktozun
alınmasının ne kadar önemli olduğu ortadadır.
• Sülfatidler◦ Sülfatlanmış galaktoserebrositlerdir.
◦ Serebrositte bulunan galaktozun 3. karbon atomuna bir sülfat kalıntısı (SO4
-) bağlanmasıyla oluşmuşlardır.
◦ Multifonksiyonel moleküllerdir.
◦ Beyinde bulunan serebrositlerin yaklaşık olarak %25’ini sülfatidler oluşturmaktadır.
◦ Hücre membran bileşeni olarak; Protein trafiği, hücre agregasyonu ve adhezyonu, nöral plastisite, hafıza gibi görevlerde rol alır.
◦ Sinir sistemi, bağışıklık sistemi, insulin sekresyonu, kanın pıhtılaşması, viral ve bakteriyel infeksiyonlarda rol alır.
◦ Bir çok bilinen metabolik hastalıklarda da anormal metabolizması görülür ve bu patolojiler ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.– Alzheimer, Parkinson, Diabetes mellitus, gibi.
Sfingolipidler
Sülfatid
Sfingozin
Yağ asidi
Galaktoz
Sülfat
Sfingolipidler• Globositler (Seramid Oligosakkaritler)
◦ Seramide bağlı iki yada daha fazla sayıda karbonhidrat ünitesi içeren sfingolipidlerdir.– Genellikle D-glikoz (Glc), D-galaktoz (Gal) veya N-asetil-D-galaktozamin (GalNAc).
– Serebrositler ve globositler nötral glikolipidler olarak da isimlendirilir. pH 7’de nötrdürler.
◦ Seramid disakkarit, seramid trisakkarit gibi, seramide bağlı olan şeker ünitesi sayısına göre isimlendirilirler.
◦ Eritrosit membranlarının önemli bileşenleridir ve kan gruplarının farklılaşmasını belirlerler.– İnsan kan grupları A, B ve O’nun belirleyicileri, bazı glikolipidlerdeki şeker gruplarıdır.
◦ Sitolipin H: Sfingozin alkol + Yağ Asidi + Laktoz (Glikoz + Galaktoz)• Sitolipin H, immunolojik etkiye sahip bir seramid disakkarittir.
◦ Sitolipin K: Sfingozin alkol + Yağ Asidi + Laktoz + N-asetil galaktozamin• Sitolipin K, insan eritrosit stromasında bulunan globosit maddesiyle büyük benzerlik
gösteren, böbreklerden elde edilmiş bir seramid trisakkarittir.
Kaynak: Nelson ve Cox, 2012
Sfingolipidler• Gangliositler
◦ Seramide bağlı çok sayıda şeker ünitesi içeren kompleks
sfingolipidlerdir.
◦ Serebrositlerdeki heksoza ilave olarak birkaç molekül daha
karbonhidrat ihtiva ederler.
◦ Bu karbonhidrat en az bir mol N-asetil-galaktozamin veya N-asetil
glukozamin-ile en az 1 mol N-asetil-nöyraminik asit (sialik asit)
olabilir.
◦ Hidrolize edildiklerinde 1 mol sfingozin + 1 mol yağ asidi + 1 mol
heksoz + 1 mol N-asetil galaktozamin/glikozamin + 1 mol N-asetil
nöyraminik asit (NANA-sialik asit) verirler.
◦ İçerdikleri karbonhidrat ve/veya karbonhidrat türevi tipi ve sayısına
göre (özellikle NANA) farklı tip gangliositler bulunmaktadır.
Sfingolipidler◦ Sinirlerde ve dalak dokusunda bol miktarda bulunurlar. Beyinnin gri
maddesinde çok fazla miktarda bulunur.– Beyindeki toplam lipidlerin %6’sını oluşturur.
◦ Hücre zarlarında reseptörlerin (hormon) yapısında görev alarak uyarıların iletilmesinde etkilidirler.
◦ Hücrelerin ayrılığını ve birbirleri ile olan ilişkilerini yani haberleşmenin oluşmasını sağlayan maddelerdir (cell-to-cell communication).
◦ Sinir sonlarında bulunurlar ve neurotransmitter moleküllere bağlanarak impulsun kimyasal transmisyon ile bir sinirden diğer bir sinire geçmesinde rol oynarlar.
◦ Karsinojenezisde hücre büyümesi ve farklılaşması ile ilgili olarak da ilişkileri vardır. – Tumoral hücreler farklı tip bir gangliosit sentezini yaparak hücrelerin
farklılaşmasını tetikleyebilir.
Sfingolipidler• Membranların yapısal bütünlüğüne katkıda bulunmanın yanı
sıra, glikosfingolipidler hücre yüzeyi seviyesinde meydana
birçok hücresel işlevle ilişkilendirilir.◦ Hücreler için antijenik kimyasal belirteçleri sağlarlar.
◦ Hücre farklılaşmasının çeşitli basamaklarını tanımlayan kimyasal
belirteçler gibi davranırlar.
◦ Hücrelerin normal büyüme düzenini regüle ederler.
◦ Hücrelerin, bakteriyel toksinler (GM1'i bağlar), glikoprotein yapıdaki
hormonlar, interferonlar ve virüsler gibi diğer biyoaktif maddelerle
reaksiyona girmesine izin verirler.
Sfingozin İskelet
Sfingozin Seramid Sfingomyelin Sfingomyelin Serebrosit Ganglosit
Fosfokolin
Grubu
Fosfoetanolamin
Grubu
Tek bir şeker rezidüsü Oligosakkarit Rezidüsü
Sialik Asit
Alifatik Alkoller ve Mumlar Bir çok lipid kaynaklarından önemli miktarlarda alifatik
alkoller elde edilebilir. • Bunun nedeni de yağ asitleriyle esterleşmiş şekilde
bulunmalarıdır.
Mumlar, genellikle uzun zincirli yağ asitlerinin, yine
uzun zincirli, bir hidroksilli yani bir değerli alkollerle
meydana getirdikleri esterlerdir.
Bu asit ve alkollerin uzunluğu C16-C30 olabilir.
Mumların genel formülü tamamen basit esterlerin genel
formülü (R-CO-O-R) gibidir.
Birçok bitki ve hayvanın vücudu mum tabakaları ile
örtülmüştür.
Mum tabakaları bir taraftan suların nüfuzuna, diğer
taraftan da kuruluğa engel olur. Oldukça hidrofobik
moleküllerdir.
Hem bitkiler ve hem de hayvanlar doğal mumlar
meydana getirirler.
Alifatik Alkoller ve Mumlar
Geniş bir sıcaklık aralığında erirler (35-100°C) Suda
hemen hemen hiç çözünmezler. Organik çözücülerde çok
iyi çözünürler.
Mumlarda en çok bulunan;• Alkoller; lauril alkol (C12), setil alkol (16C), seril alkol (26C)
ve mirisil alkoldür (30C).
• Yağ asitleri; miristik asit (14:0), palmitik asit (16:0), serotik
asit (26:0) ve melissik asittir (30:0).
Alifatik Alkoller ve Mumlar
Alifatik Alkoller ve MumlarMumlar doğada yaygın olarak bulunurlar. • Böceklerin salgılarında,
• Hayvanların deri, kıl ve tüylerinde koruyucu tabaka halinde,
• Bitkilerin yapraklarında, meyve ve kabuklarda bulunur.
Önemli Mumlar;• Arı Mumu (Balmumu) Arının salgısında
• Karnauba Muma Bitkilerde
• Spermeçet Mumu Balinada
• Lanolin Yünde
Balmumu• Palmitik asidin C26-C34 karbonlu yağ alkolleri ile verdiği esterlerin
bir karışımıdır.
• Balmumu büyük oranda miristat ile serotik asidin, bazı esterleri ve az miktar da hidrokarbondan meydana gelmiştir.
• 62-65°C’ de erir.
• Ayakkabı cilası, mum ve mumlu kağıt yapımında kullanılır.
Karnauba Mumu• Brezilya hurmasınını lifleri üzerinde (kaplamış halde) bulunan
bitkisel bir mum olup ana maddesi mirisil serotatdır.
• 80-87° C’de erir.
• Cilacılıkta (ayakkabı cilası, yer cilası), vernik, mum ve mumlu teksir kağıdı yapmakta kullanılır.
Alifatik Alkoller ve Mumlar
Balina Mumu (Spermeçet Mumu)• Başlıca setil palmitat ile bir miktar serbest setil alkolden meydana
gelmiştir. • Erkek balinaların kafa boşluğundan elde edilir. 42-45°C’ de erir. • En çok merhemlerde ve kozmetiklerde yumuşatıcı olarak kullanılır.
Lanolin• Lanosterolün bir yağ asidi esteridir. Serbest ve esterleşmiş kolestrol
ihtiva eder. • Yün telciklerinin üzerinde koruyucu bir tabaka teşkil eder ve yağ
olmaktan ziyade bir mumdur. • Çok kompleks bir yapıya sahiptir(Uzun zincirli esterler, hidroksi
esterler, diesterler, lanolin alkolleri ve lanolin asitleri). • Lanolin kendisi erimeden çok miktarda su alıp tutma özelliğine
sahiptir. Bu nedenle merhemlerin ve değişik kozmetik ürünlerin hazırlanmasında kullanılır.
Alifatik Alkoller ve Mumlar
Alifatik Alkoller ve MumlarMumların yararlanıldığı yerler.• Arı mumu (Balmumu), petek yapımında kullanılır.
• Lanolin, çeşitli merhem ve kremlerin yapımında, kozmetiklerin hazırlanmasında kullanılır.
• Saçlardaki ve yüzdeki tüyler üzerindeki yağ tabakaları ile yaprakların üzerindeki parlaklık veren yağlı tabaka da mumlardan oluşmaktadır.
• Spermeçet mumu, mum yapımında kullanılmıştır.
• Karnauba mumu, ayakkabı cilası, yer cilası, vernik ve mum yapımında kullanılır.
• Denizlerdeki planktonlar da önemli ölçüde mum depo ederler ve enerji kaynağı olarak kullanırlar.
• Bazı kuşların kuyruk kısımlarında bulunan bezlerden salgılanan mumlar sayesinde tüylerin sudan ıslanmadıkları görülür.
5 C’ lu izopren birimlerinin birbirine bağlanmasıyla
kurulan bileşiklere Terpenler denir.• Molekülde konjge çift bağlar vardır.
◦ Yani iki çift bağ arasında tek bağ bulunur. Böylece yüksek reaksiyon
yeteneğine sahiptirler.
• Aynı maddenin moleküllerinin birbirileriyle birleşmesi olayına
polimerizasyon adı verilir.
• İzopren birimleri polimerize olmadan önce dehidre olmalıdır.
• Dehidre olmuş 5 C’lu izopren molekülleri polimerize
olduklarında terpenler adı verilen bileşikler meydana gelir.
Terpenler
(C5H8)n
Izopren Birimi Izopren Birimi
Terpenlerin çoğu hidrokarbon, diğerleri alkol, eter,
aldehit, keton ve asittir.
Büyük bir kısmı güzel kokar.
Hafifçe ısıtılarak yada su buharı damıtımıyla diğer
bitkisel maddelerden ayrılabilir.
Terpenlerin bazıları parfümlerde, tat vermede ve tıpta
kullanılır.
Likopin, Karotin, Vitamin A ve Squalen biyolojik
yönden önemli bazı terpenlere örnek verilebilir.
Terpenler
Terpenlerin en önemli grubu karotinoidlerdir.• Açık sarıdan kırmızı menekşeye kadar değişen renktedirler.
• Bazıları asiklik yani halkasız, zincir yapısında, bazıları ise
zincirin iki ucunda hidroaromatik halkalar taşır yapıdadır.
Hidroaromatik halka taşıyan karotinoidlere karotinler
denir. • Bir çok doğal yağa sarı rengini veren maddeler karotinoidlerdir.
Çift bağ taşıdıklarından, havanın oksijeni ve ultraviyole
ışınlarla kolaylıkla ve hızla oksitlenirler.
Terpenler
Terpenler
Alifatik yapıda olan karotinoidler• Likopin: 8 izopren biriminin zincir şeklinde birleşmesiyle
oluşmuştur. Domatese kırmızı rengini veren maddedir.
• Squalen: 6 izopren biriminin polimerize olmasıyla oluşur. Hayvan ve insanlarda kolesterol sentezinde bir ara madde olarak meydana gelir. Sterollerin (kolestrol, steroid hormonlar, vitamin D, safra asitleri) ön maddesidir.
Alkol Gruplu alifatik yapıda olan karotinoidler• Fitol: Dört izopren biriminin polimerizasyonu ile meydana
gelmiş 20 C’ lu bir yapıya sahiptir. Zincirin sonunda bir alkol grubu taşır. Klorofile bağlı olarak yeşil bitkilerde bulunur.
TerpenlerKarboksil gruplu alifatik yapıda olan karotinoidler• α-Krosetin: 4 izopren biriminden oluşur. Zincirin her iki ucunda
birer karboksil grubu yer alır. Safraya sarı rengini veren maddedir.
Hidroaromatik halkaya sahip karotinoidler• Yapıda olan maddelere karotinler adı verilir. Hidroaromatik
halkalar dört izopren molekülün iki ucunda yer alır.
• Hidroaromatik halkalara iyonon halkaları denir ve 3 adet vardır. α-iyonon, β-iyonon ve pseudoiyonon halkalarıdır. ◦ α- ve β-iyonon halkaları, kapalı halkalar olup bir çift bağ taşırlar. Çift
bağın yeri farklıdır.
◦ Pseudoiyonon halkası ise açıktır ve 2 çift bağ taşır.
◦ Doğada 3 çeşit karotin vardır. α-, β- ve γ-karotin.
α-İyonon Halkası β-İyonon Halkası Pseudöiyonon Halkası
Terpenler Hidroaromatik halkaya sahip karotinoidler-Karotinler;• α-Karotin: α-iyonon + 4 izopren birimi + β-iyonon halkasından
oluşur. Yarıya bölünmesi ile 1 molekül Vitamin A oluşur.
• β-Karotin: β-iyonon + 4 izopren birimi + β-iyonon halkasından oluşur. Yarıya bölünmesi ile 2 molekül Vitamin A sentezlenebilir.
• γ-karotin: β-iyonon + 4 izopren birimi + pseudoiyonon halkasından oluşur. Yarıya bölünmesi ile 1 molekül Vitamin A sentezlenebilir.
Karotinler özellikle yeşil bitkilerde bulunur. Ör. Havuç β-Karotin yönünden zengindir.
Izopren Birimi Izopren Birimiβ-iyonun halkası
β-iyonun halkası
Alkol gruplu hidroaromatik yapıya sahip karotinoidler• Ksantofiller (Lutein): Dihidroksi α-karotindir.
◦ Her iki iyonon halkası da hidroksil grubu taşır.
◦ Tavuk yağına, yumurta sarısına ve civcivlerin tüylerine renk veren
maddelerdir.
• Kriptoksantin: İyonon halkalarının birinde OH grubu bulunur.
Monohidroksi β-karotindir. ◦ Mısır tanelerinde ve kırmızı biberde bulunur.
◦ β-iyonon halkasına sahip olduğu için 1 molekül Vitamin A
sentezlenebilir.
Terpenler
Hayvansal ve bitsikel dokularda çok yaygın olarak
bulunan maddelerdir.
Fizyolojik aktiviteleri çok fazla olduğundan, her zaman
dikkat çeken bileşiklerdir.
Tüm steroidler daima steran halkası
(siklopentanoperhidrofenantren halkası) taşırlar.
Steran halkasındaki numaralandırma ve harflendirme
çok önemlidir. Çünkü bu karbonlara grupların girmesi ve
çıkması ile değişik steroidler meydana gelir
Steroidler
Steran halkası
(siklopentanoperhidrofenantren halkası)
A B
C D
• Fenantren halkası 3 benzen
halkasından ibarettir.
• Bu halka hidrojenle doyurulursa
çift bağ açılır ve
perhidrofenantren halkası
meydana gelir.
• Perhidrofenantren halkasına da
bir siklopentan halkası eklenirse
siklopentanoperhidrofenantren
(steran) halkası oluşur.
Steroidlerin oluşmasında en çok değişen 17 nolu C
atomuna bağlanan yan zincirdir. • Yan zincirin değişmesiyle yeni steroidler şekillenir.
• Steroidler steran halkasının karbonlu yan zincir, alkol, aldehit,
keton, çift bağ şeklinde bazı fonksiyonlu grup taşıyan
türevleridir.
Steran halkası taşıyan, biyolojik yönden önemi olan
maddeler;
Steroidler
• Sterinler/Steroller
• Safra asitleri
• Cinsiyet hormonları
• Adrenal korteks hormonlar
• Vitamin D grubu maddeler
Sterinler/Steroller
• Bir steran halkası ile bir yan zincir taşırlar. Tamamında
3 numaralı karbonda alkolik bir hidroksil grubu
bulunur. Kendi aralarında 3 grup oluşturular.
1. Zoosterinler/Zoosteroller
2. Mikosteroller
3. Fitosteroller
Steroidler
1. Zoosterinler/Zoosteroller• Sadece hayvansal dokularda bulunur ve en önemli üyesi
kolesterol’dür.
• Kolesterol bütün hayvansal dokularda, pek çok hayvansal
hücrenin membranlarında, kan plazmasının lipoproteinlerinde
bulur ve karaciğerde sentezlenir. ◦ En çok beyin, sinir dokusu, adrenal bezler ve yumurta sarısında
bulunur.
• Bitkilerde bulunmaz.
• Antihemolitik etkiye sahiptir. Bu özelliğinden dolayı bakteri
toksinlerinin, yılan zehirlerinin, safra tuzlarının ve diğer
hemolitik maddelerin hemolitik etkilerine karşı etkilidir.
Steroidler
Kolesterol
(Kolesterin)Kolesterolde Steran halkası;
• 3 nolu karbon atomunda 1
mol OH grubu,
• 5 ve 6. karbonlar arasında
bir çift bağ,
• 10 ve 13. karbonlarda birer
metil grubu ve
• 17 nolu karbonda 8 karbonlu
bir yan zincir taşımaktadır.
• Kolesterolün özellikleri;◦ Sadece hayvansal dokularda bulunur, bitkilerde bulunmaz.
◦ Tatsız ve kokusuzdur.
◦ Havanın ve ışığın etkisinde kalırsa oksitlenir.
◦ Oksitlenirse 7-hidrokolesterol oluşur, buda Vitamin D3 ön maddesidir.
◦ Adrenal korteks hormonlarının, cinsiyet hormonlarının ve safradaki
kolik asidin ön maddesidir.
• Kolesterol dokularda serbest ve ester şeklinde olmak üzere 2
halde bulunmaktadır.
• Dokulardaki kolesterol miktarı geniş hudutlar içerisindedir.
Steroidler
• Beynin beyaz maddesinin kurutulmuş şekli % 14 kolesterol ihtiva eder.
• Kolesterolün lipid metabolizmasında, özellikle lipidlerintaşınmasında önemli rolü vardır.
• Safra asitleri, cinsel hormonlar ve diğer steroidlerin sentezinde prekürsördür.
• Lipid metabolizması bozukluklarında ve yaşlılıkta kolesterol yağ asidi esterleri damar çeperlerine çökelip yapışarak arteroskleroza neden olur.
• Vücuttaki mevcut kolesterolün % 90'ı safra asitlerinin ve % 10'unun da steroid hormonların sentezinde kullanıldığı kabul edilmektedir.
Steroidler
• Kolesterole kimyasal özelliğini veren faktörler, taşıdıkları
sekunder alkol grubu ve çift bağdır. 3. C atomundaki hidroksil
grubu aracılığı ile yağ asitleri ve diğer asitlerle esterleşir. Bu
esterler kanda ve dokularda yaygındır. ◦ Yine bu hidroksil grubundan oksidanlarla ketonlaşır, mesela
kolestenon'u verir.
• Zoosterollerin diğer bir molekülüde koyunların yapağısında bol
miktarda bulunan lanosteroldür. ◦ Lanosterol yapı olarak kolesterola benzer. Yan zincirinde bir çift bağ
bulunur. 4. karbonda iki molekül metil grubu var. 5-6. değilde 8-9. C
arası çift bağ var.
Steroidler
2. Mikosteroller• Maya ve mantarlarda bulunan sterollerdir.
• En önemli üyesi ergosteroldür. UV ışığı altında ergokalsiferol’e dönüşür. Bu da Vitamin D2’ dir.
• Ergokalsiferol hayvansal dokuda bulunmaz ama kolekalsiferol yerine kullanılabileceği belirtilir.
3. Fitosteroller• Bitkisel kaynaklı steroller olup iki önemli üyesi vardır.
Stigmasterol ve sitosterol. Stigmasterin progesteronun ön maddesidir. Sitosterol özellikle tahıl tanelerinde bol miktarda bulunur.
Steroidler
Safra Asitleri• Steran halkası taşıyan maddelerdir. 24 C’ lu steroidlerdir.
• Ön madde olarak kolesterolden yararlanılarak insan ve
hayvanlar tarafından sentez edilir. ◦ Yapılan araştırmalar vücuda enjekte edilen kolesterolün % 85’inin
karaciğer tarafından safra asitlerine çevrildiğini göstermiştir.
• Kolesterolün yan zincirindeki son üç karbon atomu
oksidasyona uğrayarak parçalanır ve karboksil grubu
oluşarak safra asitleri meydana gelir.
• Safra asitleri başlıca karaciğer tarafından sentezlenirler.
Steroidler
• Safra asitleri kolanik asitin oksi türevleridirler.◦ Kolik Asit--------------------------3,7,12-trihidroksikolanik asit
◦ Dezoksikolik Asit--------------------3,12-dihidroksikolanik asit
◦ Litokolik Asit-------------------------------3-hidroksikolanik asit
◦ Hiyodezoksikolik Asit----------------3,6-dihidroksikolanik asit
◦ Kenodezoksikolik Asit---------------3,7-dihidroksikolanik asit
• Safrada en çok bulunan safra asitleri, kolik asit ve
kenodezoksikolik asittir.
• Safra asitleri serbest halde bulunmaz. Hepsi birleşmiş
haldedir. Buna birleşik safra asitleri denir ve karboksil
grupları aracılığı ile glisin ve taurin ile birleşirler.
Steroidler
Kolik Asit
Karaciğerde
eklenmesi ile
CA ve DxCA oluşur.
Konjugasyon bölgesi
Barsak bakterileri tarafından
uzaklaştırılır.CA DxCA
ChDxCA LiCA
CA: Kolik Asit
DxCA: Deoksikolik Asit
LiCA: Litokolik Asit
ChDxCA: Kenodeoksikolik Asit
• Safra asitlerinin başlıca özellikler ve fonksiyonları◦ Yüzey gerilimini azaltıcı, emülsiye yapıcı özelliğe sahiptirler.
◦ Barsaklardan yağ asitlerinin rezorpsiyonunda önemli rol oynarlar.
◦ Yağların yüzeylerini genişleterek lipaz gibi enzimlerin yağlara daha iyi
etki yapmalarını sağlarlar.
◦ Bu özellikleri dolayısıyla safra asitleri tuzları (kolatlar), suda erimeyen
kolesterolü, yağları, yağda eriyen vitaminleri ve fosfatidleri emülsiyon
haline getirerek emilmelerini kolaylaştırırlar.
◦ Günde 5-10 gram kadar safra bağırsaklara geçerek sindirime karışır.
◦ Bağırsaklardaki safranın bir kısmı emilerek vena porta ile tekrar
karaciğere gelir ve oradan da yine bağırsaklara geçer. Bu olaya
enterohepatik dolaşım adı verilir.
Steroidler
Lipoproteinler, Eikozonoidler, Lisofosfogliseridler, Lipopolisakkaritler
Diğer sınıf bileşiklere
bağlı Lipidler
Plazmada fosfolipid, kolesterol ve trigliseridlerin
taşınmasında önemli rol oynar.
Bazı lipidler, spesifik proteinlerle birleşerek
lipoproteinleri oluştururlar.
Kan plazma lipoproteinleri ihtiva ettikleri lipidlerin
parçacıklarına ve onların yoğunluklarına göre
sınıflandırılırlar.
Başlıca 4 grup (+1 ara) lipoprotein vardır ve bunlar
%50-90 oranında lipid ihtiva ederler.
Lipoproteinler
Şilomikronlar (CM):Triaçilgliserolleri dokulara taşırlar
Çok Düşük Dansiteli Lipoproteinler (VLDL): Yapılarında
karaciğerde sentez edilen triaçilgliserolleri ihtiva edeler.
Intermediate Dansiteli Lipoproteinler (IDL): Ara geçiş
lipoproteinleridir.
Düşük Dansiteli Lipoproteinler (LDL): Kolesterolün karaciğer
dışındaki dokulara taşınmasını sağlarlar ve yapısında en fazla
kolesterol bulunduran lipoproteindir.
Yüksek Dansiteli Lipoproteinler (HDL): Yapılarında protein ve
fosfolipit fazla miktarda bulunur. Kolesterolün çeşitli dokulardan
karaciğere taşınmasını sağlar.
Lipoproteinler
Kaynak: Engelgink, 2014
Lipoproteinler Lipoproteinlerin yapısında yer alan proteinlere
apolipoprotein veya apoprotein denir.
Bunlar Apo-A, Apo-B, Apo-C ve Apo-E olarak
sınıflandırılır. Herbirinin alt fraksiyonlarıda mevcuttur.
Bu apoproteinlerin sentezlendiği ve bulundukları
lipoproteinler farklılık gösterir.• Bu yapıların protein komponentleri, spesifik yerlere
partiküler lipidlerin girmesini ve çıkmasını organize ederler.
Lipoprotein Yapısı
Kaynak: Engelgink, 2014 Kaynak: Uni.Wisconsin
Eikozanoidler Eikozonoidler, Araşidonik asit türevi 20 karbonlu
biyolojik olarak aktif moleküllerin oluşturduğu bir gruptur.
Hücre içinde çok düşük konsantrasyonlarda bulunan buna rağmen oldukça güçlü etkileri olan moleküllerdir.
Prostanoidler (Prostaglandinler, Tromboksanlar, Prostasiklinler), Lökotrienler ve Lipoksinler örnek olarak verilebilir.
Eikozanoidler
Hormonlara benzer etki gösterirler. Fakat hormonlar
gibi önceden sentezlenerek kan yoluyla hedef dokulara
gönderilmez.
Dış uyarımlara bağlı olarak ihtiyaç oldukça sentezlenirler
ve sentezlendikleri dokularda etki gösterirler.
Hücre içinde depo edilmezler.
Eikozanoidler üreme, yangı, yara, ateş, kan
pıhtılaşmasının indüksiyonu ve kan basıncının
düzenlenmesi gibi olaylarda etkilidirler.
Prostaglandinler (PG)• Araşidonik asidin bir türevi olan ve siklik yapıya sahip
prostanoik asitten meydana gelmişlerdir.
• Prostaglandinlerin, asit karakterde olan PGA, bazik karakterde olan PGB, eter ile ekstrakte edilen PGE, fosfat tampon ile ekstrakte edilen PGF gibi tipleri vardır. Her tipe ait alt tipler de tanımlanmıştır.◦ Prostaglandin sembolündeki A, B, D, E, F, G, H, I büyük harfleri,
moleküldeki halka tipini göstermektedir.
◦ Prostaglandin sembolünde büyük harften sonra gelen ve alta yazılan küçük rakam, moleküldeki doymamış bağ sayısını göstermektedir.
◦ F serisi için C9’daki –OH grubunun durumunu gösteren α yunan harfi de kullanılmaktadır.
Eikozanoidler
• Prostaglandinler, otokrin ve parakrin düzenleyici işlevlere
aracılık ederler.
• Prostaglandinlerin sayısız işlevi vardır. Bunların bazıları
birbirlerinin zıddı izlenimi verir.
• Prostaglandinler, hücre ve doku fonksiyonlarının geniş bir
bölümünü etkilerler. Bir hücre, doku veya sistem üzerine farklı
prostaglandin tipleri farklı etkiler gösterebilir;
Gastrointestinal, Ağrı, Ateş, Vasküler, Solunum, Reprodüksiyon.◦ PGF2α, uterusdan oksitosinin uyarımı ile salınır ve corpus luteumun lize
olmasına neden olur.
◦ PGF2α ve PGD2 trakea ve bronşların düz kaslarında konstraktör etki yaparken, PGE2 ve PGI2 ise gevşetici etki yapar.
Eikozanoidler
Prostasiklinler (PGI2)• Prostasiklin, damar endoteli tarafından sentezlenen temel
prostaglandindir.
• Prostasiklin, bir vazodilatördür. Damar düz kasını gevşetir.
• Prostasiklin, trombositlerin agregasyonunu ve endotel yüzeyine tutunmalarını engeller.
Tromboksanlar (TX)• Prostaglandinlerle ilişkili, altılı halkada eter grubu içeren
eikozanoidlerdir; Tromboksan A2 ve B2.
• Tromboksanlar, trombosit içinde bulunan araşidonik asitten sentezlenirler; kan pıhtılarının oluşmasında ve pıhtı yerine kan akımının azaltılmasında etkilidirler.
Eikozanoidler
Lökotrienler (LT)• Molekül yapılarında üç adet konjuge çift bağ içeren, halkalı
yapı içermeyen eikozanoidlerdir.
• Lökotrienler, akciğerlerin hava yollarındaki kaslarda
kontraksiyona ve sonuçta astmatik krize neden olabilirler;
lökotrienlerin sisteinil tipleri, anafilaksinin yavaş etkili
maddesi (SRS-A) olarak bilinir.
• Lökotrienler yerel vazodilatasyon yaparlar, kapiller
permeabiliteyi artırırlar, kimyasal mediatörlerin etkilerini
artırırlar ve sonuçta ağrı ve ödeme neden olabilirler. Diğer bir
ifade ile kemotaksisi, inflamasyonu ve allerjik tepkimeyi
kolaylaştırırlar.
Eikozanoidler
• Dört tipi vardır1. Sisteinil Lökotrienler (LTC4, LTD4, LTE4, LTF4)
2. LTB4
3. LTG4
4. LTB5
• LTC4 ve LTD4, düz kas kasılmasına neden olurlar ve akciğer
hava yollarını daraltmada histaminin 1000 katı etki gösterirler.
• Aynı zamanda küçük kan damarlarından sıvı sızmasını artırırlar
ve koroner arterleri daraltırlar.
• LTB4, inflamasyon yerine nötrofilleri ve eozinofilleri çeker.
Eikozanoidler
Lipoksinler (LX)• Lipoksinler, araşidonik asidin trihidroksi türevleridirler.
• İki tip identifiye edilmiştir; Lipoksin A4 (LXA4) ve B4 (LXB4).
• Lipoksinler çok az miktarlarda sentezlenmelerine karşın güçlü
inflamasyon mediyatörlerdir ve inflamasyonun rezolusyonunda
önemli görev alırlar.◦ İnflamasyon bölgesine polimorfonükleer lökosit (PMN) infiltrasyonunu
inhibe ederek, vasküler permeabilitenin normal seviyeye dönmesini
sağlarlar. Mononükleer hücrelerin non-inflamatuvar göçünü artırırlar
ve apoptotik PMN’lerin makrofajlarca toplanmasını sağlayarak
rezolüsyonu hızlandırırlar.
Eikozanoidler
Lisofosfogliseritler• Membran ve hücre içinde bulunurlar. Gliserofosfolipidlerin iki
yağ asidinden birinin hidrolitik uzaklaştırılması ile meydana
gelirler. Ara metabolitler olarak hizmet verirler.
Lipopolisakkaritler• Gram-negatif bakterilerin dış membranlarında bulunurlar. Ana
yapı bileşenidir.
• Lipoglikanlar ve endotoksinler olarak da bilinir.
• Hayvanlarda, güçlü immun yanıta neden olurlar.
Diğerleri
Görsel Kaynak: WikiMedia
Altınışık M. Ders Notları. İnternet Erişim: http://www.mustafaaltinisik.org.uk/89-1-08.pdf
Ası. T. 1999. Tablolarla Biyokimya, Cilt 1
Engelking LR. 2014. Textbook of Veterinary Physiological Chemistry. 3rd edn. Academic
Press.
Fidancı UR. Ders Notları. İnternet Erişim:
http://80.251.40.59/veterinary.ankara.edu.tr/fidanci/
King M. İnterner Erişim: http://themedicalbiochemistrypage.org/#nogo
Nelson DL, Cox MM. Lehninger Princeples of Biochemistry. 2012, 6th Edition, W.H.
Freeman, Macmillan Pub. UK
Smith JG (2010). Organic Chemistry, 3rd Edition, McGraw-Hill.
Smith JG (2012). General, Organic, & Biological Chemistry 2nd Edition, McGraw-Hill.
Sözbilir Bayşu N, Bayşu N. 2008. Biyokimya. Güneş Tıp Kitapevleri, Ankara
Kaynaklar
Soru 1
Cevap: a
1. ................ hidrokarbon zincirli monokarboksilik
organik asitlerdir.
a. Yağ asitleri
b. Terpenler
c. Safra Asitleri
d. Hidroklorik asit
e. Fosforik asit
Soru 2
Cevap: c
2. Aşağıdakilerden hangisi esansiyel yağ asididir ?
a. Palmitik asit
b. Stearik asit
c. Linoleik asit
d. Lignoserik asit
e. Miristik asit
Soru 3
Cevap: d
3. Aşağıdaki terpenlerden hangisi Vitamin A’ nın ön
maddesidir ?
a. Ksantofil
b. Kriptoksantin
c. α-krosetin
d. β-karotin
e. Likopin
Sorularınız ?
Bir sonraki konu;
Amino Asitler, Peptidler
ve Proteinler