Upload
others
View
11
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Çocukluk Dönemleri
Yenidoğan 0 - 4 hafta
Süt çocukluğu 1 - 12 ay
Oyun çocukluğu 1 - 3 yaş
Okul öncesi dönem 4 - 5 yaş
Okul çocukluğu 6 - 12 yaş
Puberte Kızlarda 10 - 18 yaş
Erkeklerde 12 - 20 yaş
BÜYÜMENİN EVRELERİ
Doğum öncesi (intrauterin-anne karnındaki) büyüme dönemi
Doğum sonrası büyüme dönemi
• Büyüme kavramı tek başına çocuğun fiziksel
boyutlarındaki (boy ve ağırlık gibi) artışı ifade eder.
Gelişme kavramı bunların yanısıra çocuğun diğer
sistemlerinin (örneğin zihinsel, motor ve hareket,
sosyal alanlardaki) olgunlaşmasını da ifade eder.
• Normal büyüme ve gelişme süreci genetik,
hormonal,
• Çevresel (beslenme) ve psikososyal etmenlerden
etkilenir.
Büyümeyi Etkileyen Faktörler
I. Genetik
II. Çevresel
A. Beslenme
B. Genel sağlık durumu
C. Hormonlar
1.Doğumdan önce insülin
2. Doğumdan sonra tiroid hormonu ve
büyüme hormonu
3. Pubertede cinsiyet hormonları
• Büyümenin en önemli göstergesi boy uzaması ve ağırlık
artışıdır.
• Çocuklarda boy uzaması, kemiklerin uç kısımlarındaki
büyüme plakları denilen kıkırdak dokunun gelişmesi ile
sağlanmaktadır.
• Ergenlik döneminin sonunda büyüme plaklarının
kapanmasıyla büyüme durur ve erişkin boyuna ulaşılmış
olur.
6- Kemik yaşı (Greulich-Pyle Atlası)
• Her çocuğun boyunu anne ve babasından geçen iki grup
gen birbirinden bağımsız olarak etkilemektedir.
• Genler büyümenin ana kalıbını (çocuğun ırksal ve ailevi
boy potansiyelini, ergenlik başlama yaşını vb) belirler.
Kız çocuk için hedef boy: Anne boy + (Baba boy-13) ± 7cm/2
Erkek çocuk için hedef boy : Baba boy + (Anne boy+13) ± 7cm/2
• Büyümeyi sağlayan ikinci faktör ise beslenmedir.
Beslenme özellikle ilk iki yaşta olmak üzere tüm
yaşlarda büyümeyi etkiler. Büyümeyi sağlayan üçüncü
faktör ise hormonlardır.
Başta hipofiz bezinden salgılanan büyüme hormonu
olmak üzere tiroid hormonları ve cinsiyet hormonları
büyümeyi düzenlemektedir. Bu hormonların
eksikliklerinde büyüme geriliği en önemli bulgulardandır.
Bu özellikleriyle büyüme, çocukların genel sağlık
durumlarını yansıtan çok iyi bir göstergedir.
Doğum Öncesi Büyüme: Anne karnındaki dönemde çocuğun büyümesi
üzerine etki eden faktörler çocuğun doğum boyunu
ve ağırlığını etkilediği gibi bazen doğumdan sonraki
büyümesini de etkiler. İntrauterin yaşamdaki büyüme
üzerine etkili olan faktörler iki grupta toplanabilir.
Bunlarm bebeğe ait faktörler ve anneye ait
faktörlerden oluşur.
Bebeğe ait faktörler:
Bebeğe ait faktörler arasında kromozomal
bozukluklar ve intrauterin enfeksiyonlar sayılabilir.
Ancak, bebeğe ait nedenlerle oluşan doğum öncesi
intrauterin büyüme geriliklerinde ise bu fark
kapanmaz ve bu çocukların boy ve gelişimleri
yaşıtlarına göre hep geridir.
Anneye ait faktörler: Plesenta hastalıkları, hipertansiyon, kronik hastalıklar,
alkol-sigara kullanımı, diyabet gibi. Anneye ve plasentaya
ait nedenlerle oluşan doğum öncesi büyüme
geriliklerinde, doğumdan sonraki koşullar elverişli ise
(normal beslenme ve sağlık koşullarında) bu bebeklerin
çoğu iyi bir büyüme göstererek yaşıtları ile aradaki farkı
iki yaşına kadar kapatırlar. Buna büyümeyi yakalama
denir. Bu durum prematüre bebekler için de geçerlidir.
Doğum öncesi (İntrauterin) büyüme
Anne karnındaki dönemde çocuğun büyümesi üzerine
etki eden faktörler çocuğun doğum boyunu ve ağırlığını
etkilediği gibi bazen doğumdan sonraki büyümesini de
etkiler.
Zamanında (38-40 haftalık bir gebeliği takiben) doğan
sağlıklı biryenidoğan bebeğin ağırlığı ortalama 3200 gram,
boyu ise 50 cm civarındadır.
Zamanında doğan bir bebeğin doğum ağırlığı 2500
gramın altında ise bu bebekler düşük doğum ağırlıklı veya
(intrauterin büyüme geriliği olan) bebek olarak
değerlendirilir.
Bebeğe ait faktörler arasında kromozomal bozukluklar,
bebeğin anne karnında iken yakalandığı doğumsal
enfeksiyonlar (Toxoplazma, Kızamıkçık, ve benzeri viral
hastalıklar) sayılabilir. Örneğin X kromozomlarından birisinin
eksik olması durumunda (Turner sendromu) diğer bütün
faktörler normal olduğu halde intrauterin büyüme yetersizdir
ve bu çocukların doğum ağırlığı 2800 gram civarında yani
ortalamanın altındadır.
Turner sendromu
Anneye ait nedenler arasında ise annenin hipertansiyon ve
benzeri kronik hastalıkları, kötü beslenme ve sigara
alışkanlığı önemlidir. Bu durumların varlığında bebeğin
doğum ağırlığı düşüktür.
Genel olarak doğum öncesi büyüme geriliği ile dünyaya
gelen bebeklerin % 15’i çocukluk ve erişkin yaşamda da
kısa boylu olarak kalırlar. Doğum öncesi dönemde
büyümeye etki eden faktörlerin bir kısmını kontrol etmek
elimizde değildir. Ancak hamilelik süresince annenin iyi ve
dengeli beslenmesi, sigara ve benzeri alışkanlıklardan uzak
durması, varsa sistemik hastalıklarının tedavisi, fiziksel ve
psikososyal streslerden mümkün olduğunca uzak olması,
doğum aralıklarının yakın olmaması sağlanmalıdır.
Doğumdan sonraki büyüme süreci ise üç ana evrede
incelenebilir ve bu üç evrede büyüme hızları
birbirinden farklıdır.
1. Süt çocukluğu ve erken çocukluk dönemi
2. Geç çocukluk dönemi
3. Ergenlik dönemi
İlk dönem süt çocukluğu dönemidir. Bu dönem
doğumdan sonraki büyümenin en hızlı olduğu dönemdir.
Doğumda ortalama 3.2 kg olan vücut ağırlığı, çocuk 12
aylık olduğunda üç katına yani yaklaşık 9-11 kg’a ulaşır.
Yine doğumda ortalama 50 cm olan boy 12 aylık bir
bebekte yaklaşık 75 cm’e ulaşır.
• Yani bu dönemde yıllık uzama hızı 25 cm’dir. Yaşamın
ikinci yılında bu hız yarıya iner (yaklaşık 12 cm/yıl) Daha
sonra azalmaya devam ederek 4 yaşından itibaren yılda 5-
6 cm’e iner.
• İkinci dönem olan geç çocukluk döneminde (4 yaşından
sonra ergenliğin başlamasına kadar geçen süre) büyüme
hızı nispeten sabittir ve yılda 5-6 cm olarak gerçekleşir. Bu
dönemdeki bir çocuk yılda 4’cm den az uzuyor ise mutlaka
bir hekim tarafından değerlendirilmelidir
Üçüncü dönem ise ergenlik dönemidir. Ergenlik dönemi
çocukluktan erişkinliğe geçilen bir süreçtir. Bu süreç
içerisinde çocuklarda önemli bedensel ve ruhsal
değişiklikler meydana gelir. Ergenlik kızlarda ortalama
3 yıl erkeklerde 4-5 yıl devam eden bir süreçtir. Genel
olarak ergenliğin ilk belirtisi kız çocuklarında
göğüslerde büyüme, erkek çocuklarda ise testislerde
büyümenin başlamasıdır.
Ergenliğin ilk bulgularının başlamasından
tamamlanmasına kadar geçen süre 2-5 yıl
arasındadır. Ergenlik döneminde boy uzamasında
hızlanma olur ve bu dönemin sonunda epifizler
kapanarak büyüme durur. Ergenlik döneminde
büyüme hızı önce artarak yılda 7-9 cm’e kadar çıkar.
Daha sonra ise ergenlik döneminin sonlarına doğru
kemiklerdeki büyüme plaklarının giderek
kapanmasıyla birlikte yeniden yavaşlar ve bir süre
sonra tamamen durur.
Böylece erişkin boyuna ulaşılmış olur. Ergenliğin
başlamasından tamamlanmasına kadar geçen süreç içinde
toplam boy uzaması kızlarda 20-25 erkeklerde 25-30 cm
kadardır Kızlarda boyca uzama atağı erkeklerden 2 yıl önce
başlar ve boyca uzama hızı doruğuna da iki yıl önce erişilir.
Ortalama olarak kızlar 14, erkekler 16 yaşında erişkin
hayattaki boylarının %96’sına ulaşmışlardır.
Ergenlik dönemine normalden önce giren veya ergenliği
çok hızlı ilerleyerek çabuk tamamlanan çocukların erişkin
boyu beklenenden düşük kalır. Ergenliğe erken giren
çocukların boyları o anda yaşıtlarına göre uzun olduğu
için genellikle bu problem aile tarafından fark edilmez
Ancak bu çocukların kemik yaşı hızlı ilerlediği için
büyüme erken sonlanır ve neticede erişkin boyu kısa
kalır.
• Sistemik hastalıklarda görülen büyüme geriliğinde,
hemen her zaman nütrisyonel yetersizlikler de
etkendir. İyi kontrol edilmeyen diyabette enerjinin
hücrelere ulaştırılmasında sorun vardır.
• Karaciğer ve böbrek yetersizliğinde, IGF-1 yapımının
bozulması, akciğer ve kalp hastalıklarında ise
enerjinin önemli bir bölümünün vücudun
oksijenizasyon işlevinde harcanması ve sık
enfeksiyon gibi etkenler büyüme geriliğine katkıda
bulunur.
Normal büyüme için ve genetik boy potansiyelinin en iyi
şekilde kullanılabilmesi için çocuğun yaşına uygun kalori
alması ve dengeli beslenmesi son derece önemlidir.
Özellikle büyümenin hızlı olduğu ilk iki yıl içindeki beslenme
bozuklukları, kronik kusma, kronik ishal veya yanlış ve
yetersiz beslenme, büyümenin geri kalmasına neden olan
en önemli faktörlerdendir.
D Vitamini Eksikliği- Raşitizm
Geçmişte D vitamini eksikliği boy kısalığının başta gelen
nedeniydi ve sıklıkla beslenme bozukluğu, bağırsak
emilim bozukluğu, karaciğer hastalığı veya kronik böbrek
yetmezliği ile birlikte bulunurdu. Güneş ışığından
yeterince yararlanmayan ve besinlerine D vitamini ilavesi
yapılmayan çocuklarda D vitamini eksikliği görülür. Bu
tür raşitik olgularda bacaklarda eğrilme vardır
• Psikososyal sorunlar ve sevgi yoksunluğunun hipotalamik
mekanizmalarla büyüme hormonu fizyolojisini bozduğu
gösterilmiştir. Bu yüzden normal büyüme için çocuğun
psikososyal ortamı da son derece önemlidir. Özellikle
anne veya babanın psikolojik rahatsızlıkları var ise veya
aile içi ortam, ayrılma ve benzeri süreçler nedeniyle stresli
ise, veya çocuk bakım kurumlarında yaşayan çocuklarda
büyüme geriliği görüldüğü iyi bilinen bir olgudur.
• Bu durumun merkezi sinir sistemi ve hipofiz bezi
etkileşimi ile ilgili olduğu ve bu çocuklarda büyüme
hormonunun yetersiz salgılandığı gösterilmiştir. Bu
çocuklar yeterince ilgi ve şefkat alabilecekleri bir ortama
yerleştirildiklerinde hem büyümenin hızlandığı hem de
büyüme hormonu salgısının düzeldiği gösterilmiştir.
• Bu grupta da beslenme yetersizlikleri büyüme geriliğine
katkıda bulunur.
Genetik faktörler
• Hiç kuşku yok ki genetik faktörler kişinin fiziksel
büyümesini belirleyen en önemli etmenlerdendir. Irklar
arasındaki, örneğin bir İsveçli ile bir Japon arasındaki,
boy farkını genetik faktörler belirlemektedir. Büyüme
için gerekli koşullar ne kadar iyi sağlanırsa sağlansın
bir Japon bir İsveçli’nin boyuna ulaşmamaktadır. Bu
örneğe benzer şekilde, aynı ırktaki farklı ailelerde de
boylar birbirinden farklı olabilmektedir.
Genetik potansiyel farklılığı, bu ailelerdeki boy
değişimlerini de önemli ölçüde açıklamaktadır. Bu
nedenle çocuğun boy ve büyümesini değerlendirirken
genetik (ırksal ve ailesel) potansiyeli göz önüne
alınmalıdır. Bu amaçla anne-babanın boylarını göz
önüne alan bir formül ile hedef boy hesaplanır ve
çocuğun boy eğrisinin hedef boydan ne kadar sapma
gösterdiği belirlenir.
• Kromozom hastalıklar boy kısalığına neden olabilir
Bunlardan en önemlisi down sendromudur. Down sendromu veya
diğer adıyla trizomi 21 kromozomal bozukluk sonucu boy kısalığı
oluşmasının en sık nedenidir. Yaklaşık 1 / 600 canlı doğumda
görülür. Down sendromlu çocuklar normallere oranla yaklaşık 2-3 cm
daha kısa ve 500 gram daha az ağırlığa sahiptirler. Boy kısalığı
kemik yaşındaki gerilikle birliktedir, ergenlikte boy artışı gecikmiş ve
yetersiz düzeydedir. Erişkin erkekler ortalama 135-170 cm, erişkin
kızlar ise 127-158 cm boyda olurlar. Down sendromu ve diğer
kromozomal bozukluklardaki boy kısalığının nedeni bilinmemektedir.
İskelet displazileri=Akondroplazi Kıkırdak ve kemik
dokunun büyümesiyle ilgili bozukluklar
200’e yakın tipi vardır.
Sıklığı 3-4/10.000.
Aile öyküsü olabilir.
Boy kısalığı genelde orantısız olur.
ENDOKRİN KONTROLÜ
Hormonal faktörler
İnsan vücudundaki salgı bezlerinden büyüme ve gelişmeyi
ve diğer pek çok yaşamsal işlevleri düzenleyen hormonlar
salgılanmaktadır. Büyümeyi düzenleyen hormonların
başında beyindeki hipofiz bezinden salgılanan Growth
hormon (büyüme hormonu) gelmektedir. Büyüme hormonu
ve bunun etkisiyle vücutta üretilen bazı büyüme faktörleri,
kemik uçlarında, büyüme plağındaki kıkırdak hücrelerinin
bölünmesini ve çoğalmasını sağlayarak normal boy
uzamasını temin ederler.
BÜYÜME HORMONU GH ön hipofizin asidofilik özellikteki somatotrop
hücrelerinden salgılanan 191 aminoasitli bir hormondur.
GH vücutta büyüme yeteneğine sahip olan hemen tüm
dokuların hücrelerinde hem mitozu aktive edip sayısal
çoğalmayı sağlayarak hemde hücrelerde boyutu artırarak
büyümeyi gerçekleştirir.
GH salgılanmasının düzenlenmesi
Hipotalamusta ventromediyal nükleuslardaki
nörosekretuar nöronlarda sentezlenip salgılanan GHRH,
GH salgılanmasını stimüle eder.
MSS’nin çeşitli bölgelerinde sentezlenip salgılanan
somatostatin GH salgılanmasını baskılar.
Büyüme hormonu
Doğrudan etkileri; hedef
hücrelerde reseptöre doğrudan
bağlanma (adiposit)
Trigliserid yıkımı, hücre içine lipid alımını
inhibe eder
Dolaylı etkileri; İnsülin-benzeri büyüme
faktörü-1 (IGF-1) aracılığıyla olur.
Büyüme
hormonu
Yağ
Karaciğer
IGF-1
Doğrudan Dolaylı
Büyüme hormonunun etkileri Büyüme üzerine etkiler
Karaciğer ve diğer dokuları uyararak IGF-1 salgılatır.
IGF-I kondrosit çoğalmasını uyarır.
IGF-1 kas büyümesinde de rol oynar. Miyoblastların farklılaşması ve çoğalmasını uyarır.
Kas ve diğer dokulara amino asit alımını ve protein sentezini artırır.
Metabolik etkiler
Protein metabolizması: Farklı dokularda protein sentezini artırır.
Yağ metabolizması: Trigliserid yıkımını ve adipositlerde oksidasyonu artırır.
Karbonhidrat metabolizması: Kan glukozunu normal sınırlarda tutar (anti-insulin aktivite). Karaciğerde glukoz sentezini artırır.
GH’nin kıkırdak ve kemik büyümesine etkileri
1. Uzun kemiklerin ucundaki epifiz kıkırdaklarında yeni
kıkırdak yapımını (kondrogenezi) kondroitin sülfat
oluşumu sırasında sülfat aktarımını artırarak hızlandırır
ve bu kıkırdağın yeni kemik dokusuna dönüşümünü
sağlar.
2. Osteokslastların eski dokuyu rezorbe etmesini
hızlandırırken osteoblastlarda da yeni kemik dokusu
oluşumunu hızlandırır. Osteoblastlar üzerindeki etkisi
daha baskındır.
Büyüme hormonunun en iyi bilinen etkisi vücut kitlesindeki
artışdır. Kıkırdak dokusunda amino asit birleşmesi ve
sülfatlanmayı uyararak lineer büyümeyi sağlar. Bu etkiler
karaciğerde yapılan “insulin-like growth factors, IGF”
aracılığı ile sağlanmaktadır. Metabolik etkileri; kemik
mineralizasyonda artış, yağ dokusunda lipolizisi, serbest
yağ asitlerinin periferik depolardan mobilizasyonunu, kas
dokusunda protein sentezinde artışı içerir.
Büyüme Hormonu (BH) ön hipofizden salgılanan 191 amino
asitten oluşan 22 kDa molekül ağırlığında polipeptid yapısında
bir hormon olup tür spesifiktir. Bu nedenle sadece insan
büyüme hormonunun insanlarda belirgin büyümeyi uyarıcı ve
metabolik etkileri mevcuttur. Büyüme hormonu 2-3 saatlik
aralarla pulsatil salgılanma paterni gösterir. Hipotalamik
“growth hormone releasing hormone, GHRH” büyüme
hormonunun ön hipofizden salgılanmasından somatostatin ise
pulsatil salgı özelliğinden sorumludur.
GH Eksikliği Düşük büyüme hızı
Frontal bossing
Gecikmiş puberte
Tiz ses
BH düzeylerinin artmış, IGF-I düzeyinin
düşük olduğu durumlarda
Laron sendromu gibi BH'a direnç durumları düşünülür.
Cushing Sendromu Düşük büyüme hızı
Hızlı kilo alımı
Hirşutizm
Hipertansiyon
Stria
Aydede yüz görünümü
Glikokortikoidlerin fazlası büyümeyi bozar. Aşırı
miktarda glikokortikoid hem büyüme hormonu
salınımını somatostatini arttırmak yolu ile
baskılar, hem de doğrudan kıkırdak
hücrelerinde (kondrositlerde) büyüme hormonu
ve İGF-1 etkisini engeller.
Ayrıca tiroid hormonları gerek hücrelerdeki metabolik
faaliyetleri düzenleyerek, gerekse kemik olgunlaşması
üzerine etki ederek büyümeyi destekleyen önemli
hormonlardır. Cinsiyet hormonları (kızlarda estrojen,
erkeklerde testosteron) ise özellikle ergenlik çağında
gözlediğimiz hızlı büyümeyi uyaran temel hormonlardır.
Bütün bu hormonların eksikliğinde de büyümede
yavaşlama, durma ve boy kısalığı görülür.
Hipotiroidizm Düşük büyüme hızı
Obezite
Kaba saç yapısı
Gecikmiş puberte
Kemik yaşı geriliği
Konstipasyon
Erken tanı neden önemli
Tedaviden
Önce Sonra
Hipotroidi yüzü
Erken tanı neden önemli?
Tiroid hormonu ile muamele edilen ve edilmeyen sinir hücresi
Tiroid hormonları sinir hücrelerinin gelişmesinde rol oynar
Konjenital hipotiroidizm erken tedavi edilmezse
ağır büyüme geriliği ile birlikte zihinsel ve cinsel
gelişme sorunlarına neden olan bir hastalıktır. Bu
nedenle yenidoğan döneminde tarama testleri ile
erken tanı konması gereken ve önlenebilir zeka
gerilikleri içinde ilk sırayı alan bir sorundur.
Edinsel hipotiroidizm de büyüme ve
gelişme ile ilgili kalıcı sorunlara neden
olabilmektedir.
Konjenital ve edinsel hipotiroidizmde, özellikle
büyüyen ve gelişen çocuklarda, mutlaka erken
tanı ve uygun tedavi sağlanmalıdır
Ergenlik döneminde artan cins steroidleri büyüme hormonu-
İGF-1 eksenini uyararak hızlı bir büyüme sağlar. Bu etki daha
çok östrojen aracılığı ile olur. Ayrıca hem östrojen, hem de
androjen hormonlar doğrudan epifizleri etkileyerek uzun
kemiklerde büyümeyi sağlar. Epifizlerin kapanmasından ise
yalnızca östrojen sorumludur.
Mineralizasyon için gerekli olan kalsiyum ve fosfor
metabolizmasının ana düzenleyicisi ise parathormondur
Büyüme grafikleri
KIZ ÇOCUK
BÜYÜMENİN İZLENMESİ
Boy ölçümü için stadiometre adı verilen ölçüm düzeneği
kullanılır. Ölçümün güvenilir olması için standart
yönteme dikkat edilerek yapılması gereklidir. Ölçüm
ayakkabısız olarak ve varsa saç tokaları çıkartıldıktan
sonra yapılır. Ölçüm yapılırken başın arkadaki en çıkıntılı
noktası, omuzlar, kalça ve topukların dikey düzlem ile
temasta olmasına ve ayakların bitişik olmasına dikkat
edilmelidir.
İki yaşa kadar olan çocuklarda ise boy yatarak
ölçülür.
Yatarak ölçümde de baş tahtası sabit, ayak tahtası
hareketli olan özel bir düzenek kullanılır.
Yatarak boy ölçümü aleti
Ayakta boy ölçümü
Ağırlık
Ağırlık çocuk tamamen soyulduktan sonra elektronik veya
standart terazi ile ölçülür. Ölçüm yapılmadan önce mutlaka
tartının ayarı kontrol edilmelidir. Tek başına ayakta durabilen
çocuklar ayakta, bebekler ve diğer çocuklar bebek tartısı ile
ölçülmelidir.
Bebeklerin ölçümleri yapılırken bezleri çıkartılmalı veya
ölçüm yapıldıktan sonra bez tartılarak ölçülen ağırlıktan
çıkartılmalıdır.
Çocukların kilo takibi şu şekildedir:
Yenidoğan ortalama 3200 gr ağırlığındadır. İlk 10 gün
ortalama %5-6 fizyolojik kilo kaybı olur. Bu normaldir ancak
10. günden itibaren kilo alımı yeniden başlamalıdır.
Kilo alımı:
İlk 6 ay : günde 20-30 gr
6-12 ay arası : günde 15-20 gr
1-2 yaş arası : yılda 2-2,5 kg
• Bebek 4-5. ayında doğum kilosunun iki katına, 12. ayında
ise üç katına ulaşır. Boy ve ağırlığı çocuğun önceki
ölçümleri ile karşılaştırırken ölçümlerin aynı tartı veya boy
ölçüm aletinde ve uygun teknik ile aynı kişi tarafından
yapılması tercih edilir
Çocuğun boy ve ağırlığı ilk yıl içinde her ay, ikinci yıl içinde
3 ayda bir daha sonra ise her 6 ayda bir
değerlendirilmelidir. Büyüme değerlendirmesinde
amaç, periyodik aralıklarla yapılarak normalden sapma
gösterenlerin erken dönemde belirlenerek kolay, ekonomik
ve başarılı bir şekilde tedavilerinin sağlanmasıdır.
Zamanında değerlendirme, hem altta yatabilecek sistemik,
hormonal veya beslenme sorunlarının erken tanısı hem de
tedavinin başarısı için önemlidir.
Baş çevresi Başın en geniş çevresi ölçülür. Bu amaçla esnemeyen bir mezür
kullanılmalıdır. Bu nedenle tercihen kağıt mezürler kullanılır. Ölçüm,
mezürü alında kaşların üzerinden ve oksipital bölgenin en çıkık
bölgesinden (protüberensia oksipitalis eksterna) geçirilerek
yapılmalıdır . Kulaklar mezür altında kalmamalıdır. Mezür kulak
kepçelerinin hemen üzerinden geçirilecek şekilde sarılmalıdır. Ölçüm
sırasında baş sabit tutulmalıdır. Ölçümün yapıldığı çevre üzerinde
herhangi bir şişlik varsa mutlaka not edilmelidir. Bu şişlikler geçtikten
sonra ölçüm tekrarlanmalıdır. Caput succedanum, subgaleal
kanama, sefalhematom, subkütan bölgeye sıvı kaçması, alerjik skalp
ödemi, skalpta hematom gibi nedenlere dikkat etmek gerekir.
Baş çevresi
Baş çevresinin büyümesi çocuğun beyin gelişimi hakkında
fikir verir. Yaşamın ilk iki yılı beyin gelişiminin en hızlı olduğu
dönemdir. Doğumda ortalama 35 cm olan baş çevresi ilk yıl
içinde ayda ortalama 1 cm artarak bir yaşında 47 cm’ye
ulaşır. (Ortalama 12 cm artış). İkinci yıl içinde ise tüm yıl
boyunca sadece 2.5 cm civarında bir artış olur. İkinci yılın
sonunda artık erişkin baş büyüklüğünün yaklaşık % 85 i
kazanılmış olur.
Baş çevresi de boy ve ağırlık gibi standart eğriler
üzerinden değerlendirilerek çocuğun baş çevresinin yaşa
göre büyük, küçük veya normal olduğu söylenir. Beyin
gelişimini bozan hastalıklarda veya kafa kemiklerinin
erken kapanmasına yol açan hastalıklarda baş çevresi
normalden küçüktür. Kafa içinde basınç artışına yol açan
durumlarda ise baş çevresi normalden büyüktür.
Bebeklerin başında ön ve arkada henüz kemikleşmemiş
küçük alanlar vardır. Bunlara fontanel denir. Ön fontanel
yaklaşık 2 cm genişlik ve yüksekliktedir. Arka fontanel ise
daha küçüktür. Arka fontanel genellikle 6-8 hafta içinde
kapanır. Ön fontanel sıklıkla 9- 12 . aylar arasında kemikleşir
ve 18. ayda çocukların %90’nında kapalıdır. Bebeğin rutin
kontrolleri sırasında fontanelleri de mutlaka kontrol
edilmelidir. Fontanellerin çok büyük olması ve geç
kapanması hipotiroidi ve raşitizm gibi hastalıklarda görülür.
DİŞLER
Diş çıkarma zamanı büyük bireysel farklılıklar gösterir
Dişlerin çıkması sırasında bazı çocuklarda birkaç gün kuru
bir öksürük, uyku bozukluğu, huysuzluk, ateş, ishal
görülebilir. Nadir olarak alt veya üst kesiciler çıkmış olarak
doğan çocuklar bulunduğu gibi, ilk dişin 14-15. ayda
çıkmasına da rastlanabilir. Süt dişleri çıkma yaşları
Alt orta kesiciler 5-10 ay
Üst orta ve yan kesiciler 8-12 ay
Vücut oranları
Büyüme ile birlikte vücut oranları da değişim gösterir.
Vücut oranlarının değerlendirilmesinde üst/alt segment
oranı ve kulaç uzunluğu ile boy arasındaki uzunluk farkı
gibi ölçümlerden yararlanılır. Doğumda baş ve gövde
büyükken yaş ilerledikçe, özellikle ergenlik döneminde
bacaklar daha fazla uzar. Gelişme geriliği olan bir çocukta
vücut oranlarının saptanması önem taşır.
Bunun için üst ve alt segment uzunlukları ölçülür ve yaşa
göre normal olup olmadığı değerlendirilir. Büyüme
geriliğine yol açan hastalıkların bazılarında hem bacak
hem gövde uzaması aynı derecede etkilenir. Bu
çocuklarda boy kısadır ancak vücut oranları
bozulmamıştır, yani hem bacak hem de gövdenin
uzaması aynı oranda etkilenmiştir (orantılı boy kısalığı).
Vücut oranları
Baş-pubis/Pubis-topuk
Yenidoğanda vücudun orta noktası göbeğin biraz üzerindedir. Üst
segmentin alt segmente oranı 1.7 dir. 3 yaşında 1.3 olup orta nokta
göbekle simfizis pubis arasındadır. 7-8 yaşından sonra bu oran 1'e
yaklaşır. Pubertede 1.08 olup vücudun orta noktası simfizis pubise
yakındır. 25 yaşında 1 dir. Vücudun orta noktası simfizis pubistedir.
Oturma yüksekliği
• Adolesanın cinsel gelişim ve büyüme atağı
başladıktan sonra yılda en az bir defa
yapılacak kontrollerde boy uzunluğu ve
vücut ağırlığı artışının ve cinsel gelişimin
değerlendirilmesi önerilmektedir.
Pubertal büyüme atağında, boy uzama hızı
maksimuma ulaştığı döneme “Boy Uzama Atağı”
adı verilir. Boy uzama atağı 11-16 yaşları
arasında genellikle iki-üç yıl kadar devam eder.
Erkekler ve kızlarda boy uzama atağının en üst
seviyeye ulaştığı yaşlar arasında fark
bulunmaktadır.
Erkeklerde boy uzama atağı 13-15,5 yaşları
arasında olur ve yılda 10-16 cm lik boy
uzunluğu artışı olur. Kızlarda boy uzama atağı
11 yaş civarında başlar ve yılda 9 cm lik boy
uzaması olur ve 13,5 civarında sonlanır. Boyca
uzama hızı doruğuna kızlar ortalama 12,
erkekler ise 14 yaşta erişir. Boy uzama atağı
yaklaşık 24-36 ay kadar devam eder.
Büyüme atağı döneminde, erkeklerde
toplam 26-28 cm ve kızlarda 23-28 cm
boy uzunluğu artışı olur. Pubertenin
sonunda erkek ve kızların boyları
erişkin dönem boy uzunluklarının
%98’ine ulaşır.